-Sen Beni Unutamazsın-

Start from the beginning
                                    

Sinirlenmiştim. "Senden uzaktayken benim çok mutlu olduğumu falan mı sanıyorsun? Senin en azından tutunabileceğin bir şey vardı."

Gözlerimi gözlerinde gezdirirken devam ettim. "Bir gün beni bulacak ve her şeyi anlatacaktın. Daha da önemlisi beni bekledin çünkü beklemek için bir nedenin vardı. Ama ben..."

Cümlemi tamamlayamadan derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim. Çünkü senelerdir kendime bile itiraf etmekten kaçındığım şeyleri böyle tek cümlede anlatmak kolay değildi.

Bir kez daha derin bir nefes aldım. "Ben, senin aşkından geberirken bile senden nefret etmeye çalıştım. Kalbim ne zaman senin özleminle sızlayacak olsa kendime ihanet ediyormuş gibi hissediyordum."

Suçlayan bakışlarını gözlerime dikti. "Terk etmek yerine sorgulasaydın bunların hiçbiri yaşanmazdı."

Sakinleşmek bir yana daha da öfkelenmiştim. Nasıl olup da her defasında kavga etmeyi başardığımızı anlayamıyordum.

"Kahretsin Oğuz! Sen benim yerimde olsaydın sen de yanlış anlardın! Kim olsa yanlış anlardı!"

Arkama dönüp gözlerimi zorlayan yaşları yok saymaya çalıştım. Bir süre ikimiz de sessiz kaldıktan sonra ilk konuşan Oğuz oldu.

"Az önce beni hep anladığını söylemiştin. Ancak inan bana beni anlamanın yakınından bile geçmiyorsun."

Beni aydınlatması, kendini açıklaması için ona dönüp bekledim. Hiçbir şey söylemedim. Sadece bekledim. Bunun farkında olduğu için konuşmasına devam etti.

"Ben sana o sabah beni dinlemediğin, her şeyi yanlış anladığın için kızgın değilim ki... Daha önce de söyledim. Kendimi çok kez senin yerine koydum. Ben olsam ne yapardım diye..."

Bana tekrar yaklaştı. Elini saçlarıma uzatıp omuzumdan geriye ittirirken, "Belki senin verdiğin tepkiyi verirdim. Arkamı dönüp gider bir süre seni görmek istemezdim." dedi.

Bu itiraf beni mutlu etmeye yetmişti. En azından ne yaşadığımı anlamayı denemişti.

"Ama..."

Sorgularcasına gözlerine baktım. "Ama?"

Sinirlenmemeye çalışır gibi bir hâli vardı. "On sene be Leyla... Ben bunu yapamazdım. Bir gün kaçarsın. Bir hafta, bir ay, bir yıl..."

Gözlerindeki acı içimi yakarken nefes alamadığımı hissettim. "On sene değil." Reddettiğini belli edercesine başını iki yana sallıyordu. "Âşık olduğun birinden on sene kaçamazsın. Seni bulmama hiç izin vermedin."

Kesik bir nefes aldığında rahatlamaya çalışır gibi kravatını gevşetip gömleğinin birkaç düğmesini açtı. Boynundaki zinciri görünce ileri uzanıp kolyeyi gömleğin içinden çıkardım.

Hiçbir şey söylemeden beni izliyordu. Kolyenin ucunu avucumun içine alıp baş harflerimizin üzerinde parmağımı gezdirdim.

Oğuz'un nefes alış verişi biraz olsun sakinlemişti. Artık göğsü şiddetle inip kalkmıyordu. Gözlerine bakmaya çekinircesine bakışlarımı kolyeden çekmedim.

"Saklamışsın."

Ona bakmasam da başını salladığını görebiliyordum. Cesaretimi toplayıp gözlerine baktım. "Onu geri alabilir miyim?"

Yine hak edip etmediğimle ilgili can yakıcı bir konuşma yapmasını beklerken itiraz etmeden kolyeyi boynundan çıkardı. Kendi boynuna takabilmek için taktığı zinciri kolyeden ayırıp masanın üzerine bıraktı.

Geri döndüğünde kolyeyi elinde tutuyordu. Hiçbir şey söylemeden ensemi kapatan saçlarımı tek elimle toplayıp bekledim.

Kısa bir süre sonra teninin sıcaklığını çekmiş olan kolyeyi boynumda hissettim. Elimi, bu kez kendi boyumda gezdirirken gülümsüyordum.

Belki Bir Gün || Berna AslıhanWhere stories live. Discover now