Nasılsın?

24 1 0
                                    

/Can/

Eve girdiğinde annesine görünmeden odasına girmek için sessizce yürüyordu. Mutfaktan gelen sesi duyunca duraksadı. Ocakta bir şey taşıyordu. Biraz bekledi ama evde hiçbir hareket olmadı. Mutfağa girince annesinin mutfak masasının üzerinde uyuya kaldığını gördü. Ocağı kapadı, annesinin saçlarını okşadı. Kadının saçları terden birbirine yapışmıştı. "Anne uyan" dedi.

Kadın aniden kaldırdı başını korkuyla "Ne oldu?" diye sordu.

"Bir şey olmadı. Hadi git yatağına yat dinlen biraz babama yemeğini ben yediririm" dedi Can.

"Yedi akşam yemeğini o, sen kendininkini ye. Ablan gelince söyle meyvesini yedirsin babana sen de derslerine çalış, ödevlerini yap..." diye mırıldanarak yatak odasına doğru yürüdü kadın.

Annesinin topalladığını görüp endişeleneceğini sanmıştı. Yanıldığına sevinmeli miydi? Dağınık mutfağa baktı. Ocak da kirlenmişti. Ayak bileğinin ağrısını unutuvermişti bir anda. Bulaşıkları makineye yerleştirdi, mutfak tezgahını ve ocağı sildi. Ablası bugün de geç gelecekti biliyordu. Annesinin yaptığı çorbayı içti sonra babası için elma soydu.

Salona girdiğinde babası, camdan dışarıyı seyrediyordu. Adamın yatağının kenarına bir sandalye çekti, "Baba" dedi "Sana meyve getirdim"

Adamdan hiçbir tepki alamamıştı zaten herhangi bir karşılık almayı da beklemiyordu. Gariptir ki babası annesi ile bir şekilde anlaşabiliyordu ama sıra çocuklara geldiğinde sessiz kalıyordu. Can, oturduğu sandalyeden kalktı, adamın başının altındaki yastıkları yükseltti. Kollarının altından tuttu, iki felç geçirmiş babasını, oturur pozisyona getirdi o sırada ayak bileğinde korkunç bir acı ve sancı hissetti ama dişlerini sıktı hiç sesini çıkarmadı. Sessiz kalsa da babasının derinlerde, oralarda bir yerde olduğunu biliyordu. Canının acıdığını görüp üzülmesini istemedi. Sandalyeyi biraz daha yaklaştırdı yatağa, meyve tabağından birer birer verdi elma dilimlerini babasının ağzına.

Bir anlığına da olsa babasıyla göz göze geldiğinde adamın ona "Nasılsın?" diye sorduğunu hayal etti. Ne çok isterdi nasıl olduğunu anlatacak birinin olmasını. Gerçekten nasıl olduğunu soracak biri olsaydı hayatında sabaha kadar anlatırdı neler hissettiğini.

"Baba, bugün bileğimi burktum" dedi fısıldayarak sonra kendini tutamadı devam etti "Rezil bir andı. Yine Batuhan'la bir kavgaya tutuşacaktık ona laf yetiştirmeyeyim diye Aylin'in arkasından koşuşturdum sonra bileğimi burkup kızın ayaklarının dibine düştüm. Utancımdan yerin kırk kat dibine girdim, yalnızca düşmekle kalmadım kızın sutyenini de gördüm. Başka erkek olsa heyecanlanırdı belki bir hoş olurdu içi, sevinirdi ne bileyim daha on altı yaşında ergenleriz sonuçta. Sınıf arkadaşlarım içi boş sutyen gördüklerinde bile yükseliyorlar, kendi hayallerinde dolduruyorlar herhalde içlerini... Batuhan, ilk kez kavga ettiğimiz gün bana araştırmamı söyledi. Ama ben araştırmaya korkuyorum, ya normal değilsem. Yeteri kadar garip değilmişim gibi bir de bu çıktı başıma. Kabul ediyorum zevk aldığım şeyler farklı ama bu kadarına da fark denir mi, normal midir hissettiklerim? Hasta mıyım ben? Psikoloğa verecek paramız yok umarım aklım yerindedir. Hastayım diyorum çünkü ben..." duraksadı Can, o kelimeyi söylemeye çekinmişti aynı arkadaşlarının söylemeye çekindiği kelime "Ölüm" gibi bir şeydi bu kelime onun için ağzından çıkmıyordu bir türlü "Şey değilim, eminim" dedi.

"Ne değilsin?"

"Eşcinsel" diye cevapladı soruyu Can.

Tükürükler saçarak gülen genç kadını duyunca ablasının odada olduğunu fark etti. Ne zamandan beri oradaydı ne zamandan beri dinliyordu?

SAHNE [G×G] [B×B]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin