//Batuhan

14 1 0
                                    

Sürekli ne yapılıp ne yapılmaması gerektiğini söyleyen baba. Evi temizleyip çocuklarıyla ilgilenen anne. Kendisine ne denirse karşı çıkmadan yapan evlatlar. "Ülkedeki mükemmel aileden beklenilen her şeyi karşılıyoruz" diye düşünüyordu ailesi ile yemek masasında akşam yemeğini yerken. Babası televizyondan haberleri izliyor dünyanın zıvanadan çıktığını onaylıyordu. Kız kardeşi yemeğini bitirmiş herkesin bitirmesini bekliyordu. Herkes yemeğini bitirmeden masadan kalkılmaz diye bir kuralı vardı evde.

"Okulda gününüz nasıl geçti?" diye sordu annesi

Batuhan ne demesi gerektiğinden emin değildi. Ortamı germeden tiyatro yapacağını söylemeliydi. Ama babasının ne düşüneceğini bilemiyordu. Hoşuna gider miydi yoksa karşı mı çıkardı? Belki de hiç söylememeliydi. Bu inançları gibi içinde tutabileceği bir şey değildi ki. İllaki babası yakın arkadaşından, okuldaki beden eğitimi hocasından, duyardı.

Çocuklarından cevap alamayınca kızına döndü anne "Handan deneme sınavın nasıldı?" diye sordu.

"Anne sınav yarın, bugün değildi" dedi kız bıkkınlıkla.

"Ay affedersin ben hep bugün diye düşünüyorum. Batuhan senin günün nasıldı?" diye sordu sonra anne.

"Edebiyat hocamız bu yılki Liseler Arası Kış Tiyatro Festivali için seçtiği oyunda oynamamı istedi" dedi Batuhan. Babasının dikkati televizyondan ayrılıp oğluna geçti, "Oynayacak mısın?" diye sordu.

"Evet, oynayacağım. Başrolde..." dedi Batuhan

Babasının biraz hoşuna gitmiş gibi görünüyordu ama tam memnun olmuş gibi de görünmüyordu "Baş rol demek. Neymiş oyun? Saçma sapan bir şey değildir inşallah" dedi. Batuhan duraksadı, babasına en basit cümlelerle, yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermeden anlatmalıydı oyunu "Godot'yu Beklerken diye bir oyun. İrlandalı bir yazarın. İki sefil adamın aralarında geçen diyaloglarından oluşuyor."

"Nasıl diyaloglar bunlar?" diye sordu babası. Artık tüm dikkati oğlundaydı.

"Bir adamı bekliyorlar, Godot diye bir adamı. Bu adamı beklerken de vakit öldürüyorlar işte. Aslında deneysel bir tiyatro oyunu bu..." durdu Batuhan, var oluş felsefesinden ve oyunun içinde yatan metaforlardan bahsetmeye korktu. "Dediğim gibi bir adamı beklerken başlarından geçenleri anlatıyor oyun" dedi sonra kısaca. Babasının ona şüpheyle baktığını görünce masadan kalkıp odasına gitti Aylin'in ona verdiği kitabı babasına uzattı "Henüz okumayı bitirmedim ama oyun bu istersen sen de okuyabilirsin" dedi.

Annesi heyecanla aldı kitabı, inceledi "Çok sevindim canım! Seninle gurur duyuyorum. Allah'ın izniyle bu işten de alnının akıyla çıkarsın sen. Benim yetenekli, zeki oğlum. Oyunu okumamıza gerek yok sürpriz olsun." dedi. Eşinin okumasını istemiyordu çünkü her konuda kılı kırk yaran adam okurken oyundaki bir cümleye takılıp oğlunu bu güzel deneyimden mahrum bırakabilirdi. 

"Demek oyuncu olacaksın abi. İyiymiş baya havalı" dedi kardeşi.

Babası yeniden televizyon izlemeye dönmüştü. Kazasızbelasız, babasını germeden annesini üzmeden tiyatro meselesini anlatabildiği için okadar rahatlamıştı ki. Omuzlarından çok ağır bir yükün kalktığını hissetti,derin bir oh çekti. Yemeğini yemeye devam etti

SAHNE [G×G] [B×B]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin