Tiyatro

32 1 0
                                    

"Biliyorum siz söylemeden söyleyeyim bu dersiniz benimle değil. Bugün öğleden sonra dersim olmadığı için fizik hocanızın yerine ben geldim. Biliyorsunuz hocanız okuldan ayrıldı. Eğer dil ve anlatım dersinden sorularınız varsa sorabilirsiniz."

Aylin, başını öne eğmiş Ekim'in ona verdiği çizime bakıyordu. Ece, çoktan yanından ayrılmış sınıftaki diğer kızlarla konuşuyordu. Edebiyat hocasının bakışlarından kaçınıyor adamın gözlerinin içine bakmaya çekiniyordu. "Kim bilir ne düşünüyor benim hakkımda" diye geçiriyordu içinden. Böyle anlar çok zor geçerdi. Günler, haftalar, ayalar geçmiş olsa bile o anı hatırladıkça kendi kendine utanırdı insan. On yıl dedi kendi kendine. En az on yıl geçmesi gerekiyordu bugünü unutabilmesi için. Öğretmenler ve okul idaresi hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Sınıf öğretmeni koridorda onu yakalayıp halini hatırını sorduğunda Aylin direk konuya girip Esma'dan şikâyetçi olmadığını ve daha fazla sorun çıkarmadan hayatına devam etmek istediğini söylemişti. Bu herkesin unutması için en kolay yoldu. Bu süre zarfında okul faaliyetlerinde görev alırken zorlanacağını hissediyordu. Çünkü insanların gözlerinde sevgi, saygı ve hayranlık yerine aşağılama, yargılama ve acıma görmekten korkuyordu.

"Aylin!"

Aylin başını kaldırdığında hocanın sıranın önünde durduğunu gördü, yanında da Can ve Batuhan vardı, "Efendim hocam" dedi.

Adam gülümsüyordu öyle kibarlıktan da değil gerçekten mutlulukla gülümsüyordu "Bu yıl Liseler Arası Kış Tiyatro Festivali için Godot'yu Beklerken'i oynatmaya karar verdiğimi söylemiştim hatırlıyor musun? Sen de kimlerin oynayacağına karar verdiğimde arkadaşlarının hazırlanmasına yardım edeceğini söylemiştin. Can ve Batuhan'ın oynamasına karar verdim. Can Vlademir karakterini Batuhan da Estragon'u oynayacak. Asıl provalara geçmeden önce onlara biraz oyunu ve tiyatroyu anlatabilir misin?" dedi

Aylin'in kafası karışmıştı. Can ve Batuhan'ın ne tiyatroyla ne de edebiyatla ilgisi vardı. İkisini de çok iyi tanıdığı söylenemezdi gerçi. "Tabi anlatırım ama bildiğim kadarıyla Can ve Batuhan tiyatro kulübünde değiller..."

Hoca, Aylin'in böyle demesini bekliyor olacak ki kızın lafını kesip "Evet, bu yıl tiyatro kulübündekiler için başka bir oyun ayarladım yazın olan bir tiyatro yarışması var ona katılacaklar. Bu festival için değişiklik olsun tiyatro ile ilgisi olmayan birilerini seçeyim dedim." dedi

Yine de tiyatro kulübündekiler buna pek sevinmeyecek diye geçirdi içinden Aylin "Peki..." dedi

"Tamam, o zaman siz konuşun, çalışacağınız günleri belirleyin. Şu an Ekim'deyiz. Aralıkta provalara başlarız, Festival Şubat'ın ikinci haftası."

"O zamana kadar yetişiriz" dedi Aylin.

"Evet, bence de yetişiriz. Bir de Aylin bugün akşama doğru hikâyeyi benim mailime atarsan sevinirim. Bundan sonra herkes hikâyelerini direk bana atacak." Hoca cümlesini bitirirken Esma'ya baktı. Aylin arkasını döndüğünde Esma'nın sinirden dolmuş gözlerini ve kırmızı suratını gördü. "Tamam, hocam" dedi Aylin sonra kendini kötü hissedip "Özür dilerim" dedi.

Hocanın kaşları çatıldı "Özür dileyecek bir şey yok" dedi. Edebiyat hocası, yanlarından ayrılıp kendi masasına geçince Can ve Batuhan, Aylin'in önünde dikili kaldılar. Can her zamanki gibi sessiz, soluk ve ifadesiz suratlıydı. Batuhan ise bir şeyler yapmak için komut bekliyormuş gibiydi. Aylin yanındaki boş sandalyeyi gösterdi "Biriniz oturabilir" dedi.

Can sıra masasına, Batuhan ise Aylin'in yanına, Ece'nin yerine oturdu.

"Hafta içleri derslerden sonra direk eve mi gidiyorsunuz? Bir planınız var mı okuldan sonra?" diye sordu Aylin. İkisi de okul sonrasında herhangi bir planları olmadığını söyleyince "O zaman bana göre program yapalım" dedi. Salı günleri Çevreyi Koruma kulübü ile Tübitak projesine çalışıyordu. Çarşamba günleri okul çıkışı fizikten özel ders almaya gidiyordu. Cuma günleri okul orkestrası ile provaları vardı. "Pazartesi ve Perşembe günleri okul çıkışı konferans salonunda çalışabiliriz olur mu?" diye sordu Aylin

"Olur" dedi Can ve Batuhan.

Aylin, çocuklara baktığında ikisinin de aklında başka şeyler olduğunu hissetti. Her şeyden önce ikisinin de daha önce hiçbir sahne deneyimi olmadığına emindi. "Daha önce hiç konferans salonunda herhangi bir etkinlikte görev aldınız mı?" diye sordu. İkisi de konferans salonunun nerede olduğundan bile emin değildi. Aylin, dikkatlerini çekmek için güldü, ses tonunu yükseltti, daha vurgulu konuşmaya çalıştı, her zaman jest ve mimiklerini abartılı kullanırdı sanki küçük bir çocuğun ilgisini çekmeye çalışır gibi heyecanlı ve çekici konuşmaya özen gösterdi. Ciddiye alınmamaktan hiç hoşlanmazdı,

"Şöyle yapalım, bugün Pazartesi zaten. İlk çalışmamızı bugün yapalım. Kütüphaneye gidip kitapları getiririm. Konferans salonunda okul çıkışı buluşalım olur mu?" dedi.

Can ve Batuhan "Olur" dediler. 

SAHNE [G×G] [B×B]Место, где живут истории. Откройте их для себя