60 • umurumda değil

En başından başla
                                    

"Bana iyi olacağını söyle!"dedi sıkıca sarılıp ağlarken.

"İyi olacak."dedi Tony. Etrafa kısa bir bakış Chris'i tutup köşeye çektiğimde bana baktı. "Buradan gitmen gerekiyor yoksa herkes yüz ifadenden aranızda bir şeyler olduğunu anlayacak!"

"Umurumda değil!"dedi. Derin bir nefes aldım. Onun umurunda değilse bile benim umurumdaydı. "Sana iyi olup olmadığını haber vereceğim ama şu an gitmen gerekiyor. Briella'yı gerçekten seviyorsan gitmelisin!"dedim sakince. Chris'de benim gibi derin bir nefes aldı. Eliyle sakalını okşayıp kafasını salladı. Benden geriye çekildiğinde yüzüme baktı. "Geleceğim."dedi ve arkasına bakmadan çıkışa doğru yürümeye başladı. O gittiğinde birazcıkta olsa rahatlamıştım çünkü kimsenin bir şey anlamasını istemiyordum.

Arkamı dönüp tomografi bölümünün önüne geldiğimizde kimse yoktu. Yeniden yoğun bakım bölümüne gittiğimde orada da kimseyi göremedim. "Nerede bunlar?"diye söylendim kendi kendime. Hastaneyi bir tur dolaştığımda sonunda onları bulmuştum. Normal bir odanın önünde bekliyorlardı. "Ne oldu? O iyi mi?"diye sordum Ryan'in kulağına fısıldayarak. Tony ve Pepper içeride doktorun yanındaydı. "Sanırım artık daha iyi. Normal odaya aldıklarına göre."dedi hafifçe gülümseyerek.

"O zaman Pepper neden ağlıyor?"diye sordum gözlerimi cama çevirerek. Briella, ağzından oksijen maskesi takılı bir halde yatıyordu. Derin bir uykuda gibiydi. Başında ve kolunda yaralar ve morluklar vardı. "Annesi sonuçta!"dedi beni tersleyerek.

"Farkındayız heralde!"dedim bende onu tersleyerek. Hemen yan tarafımda duran Nate ve Grace'de döndüm. Nate neden hala Brie'yi bekliyordu? Babası söylediği için kalmıştı ama kalmak istemese bu saatte kadar kalmazdı. Brie'ye bu kadar değer verdiğini bilmiyordum doğrusu. Ondan gerçekten hoşlanıyor olmalıydı.

"Sen neden buradasın Nate? Eve gitmen gerekmiyor mu?"diyen sordum yanına yaklaşarak. Aynı zamanda camdan odanın içerisine bakıyor, hem Tony ve Pepper'e hemde Brie'ye bakıyordum.

"Onun iyi olup olmadığını merak ediyorum. Bu yüzden buradayım, eve gitmek istemiyorum."dedi gözlerini bir saniye bile camdan ayırmadan. Kafamda hangisinin Brie'yi daha çok hak ettiğini ölçmeye çalışıyordum. Chris ve Briella birliktelerdi ve birbirlerine aşıklardı. Bana bizzat söylemese de aptal değildim. Artık anlamıştım. Her ne kadar yıkıcı bir sonla bitse bile.. Yıkıcı son dediğim bu kazadan ibaretti. Neden kavga ettiklerini bilmiyordum ve bu kavganın neden bu kadar büyük olduğunu az çok tahmin etmeye çalışıyordum. Chris'e sormamıştım daha doğrusu sormak istememiştim. Uyandığından Brie'ye sormak istiyordum. Belki Chris'i asla affetmeyecekti, belki de herşey daha farklı olacaktı ama yine de olayları ondan dinlemek istiyordum.

Tony ve Pepper'de bir süre sonra Brie'in yanında kaldılar. Pepper elini sıkıca tutup öptüğünde, Tony'de onun anlından öptü.
İkisi birlikte dışarıya çıktı. Bir süre sonra doktorda içeriden çıktığında Grace konuştu. "O iyi mi?"

"Yoğun bakımlarımız şu an dolduğundan dolayı normal odaya aldık fakat durumu ciddi. Bir süre gözlem altında tutacağız."dediğinde gözlerim yeniden dolmaya başladı. "Özür dilerim."dedim Tony ve Pepper'e bakarak. Pepper bana aniden sıkıca sarıldı. "Senin suçun yok tatlım."












"Diğerleri gelmeden yanına girebilirsin. Fazla beklemeden girip çıksan iyi olur."dedim Chris'e bakarak. Yanında Bucky'i de getirmişti ne alakaysa? Bir haftadır hastanedeydik. Briella'ın durumu gün geçtikçe daha da iyiye gidiyordu. Hiç birimiz özellikle Tony ve Pepper başında bir dakika bile olsa ayrılmıyordu. Uykusuzluk ve yorgunluktan hepimiz mahvolmuştuk. Şu an hepsi yemek yemeye gitmişti. Chris'de sürekli beni arayıp onun durumunu soruyordu. Sonunda dayanamayıp hastaneye gelmişti. Şimdi ise kimse görmeden yanına girmek istiyordu.

Bana bakıp kafasını salladı ve odanın kapısını açtı. İçeriye girdiğinde pencereden ona baktım. Odanın içerisi gözüküyordu. Briella'nın yanına yaklaşıp elini sıkıca tutup dudaklarına götürdü. Elini bırakmadan Briella'nın yüzüne dikkatle bakmaya başladı. Sanki ezberlemek istiyor gibiydi. Dudakları yarı aralanmıştı.

Dudaklarını kıpırdattığında bir şeyler söylediğini anladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dudaklarını kıpırdattığında bir şeyler söylediğini anladım. "Onu ilk defa böyle berbat halde görüyorum. Bu kız onu çok değiştirdi."dedi Bucky. "Sen neden geldin ki?"diye sordum.

"Chris'i yalnız bırakmamak için."dediğinde kafamı salladım. "Ve de aynı zamanda seni görmek için." Ben mi? Beni neden görmek istiyordu ki? Aklıma bir şey geldiğinde suratım asıldı. Derin bir nefes alıp sinirle yüzüne eğildim. "En yakın arkadaşım bu haldeyken seninle sevişeceğimi düşünüyorsan oruspu çocuğunun teki olmalısın!"dediğimde yüzünü bana döndü.

"Aklımdan geçmedi bile! Sadece nasıl olduğunu merak etmiştim ama demek ki senin aklın oradaymış!"dedi. Cümlesinin sonuna doğru sırıtmaya başlamıştı.

"Seni gebertirim!"dedim öfkeyle onu iterek. Benden birkaç adım gerilediğinde Chris odadan dışarıya çıktı. Önce Bucky'e sonra bana baktı. Halimize aldırmadan "Teşekkür ederim Ashley."dedi bana bakarak. Mavi gözleri sulu suluydu.

"Önemli değil. Şimdi şu lanet olası arkadaşını al ve bizimkiler gelmeden gidin buradan!"dedim sitemle. Chris ve Bucky koridorda yürümeye başladığında arkalarından bakıyordum. Köşeyi dönecekken Bucky bana döndü ve öpücük yolladı. Arkasından bir süre kaşlarım çatık baktım fakat sonra gülümsedim. Ne aptal adam ama!

THE COINCIDENCE / chris evansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin