51 • bay evans

En başından başla
                                    

"Tanrım! Bunları ben mi yaptım? Kendime inanamıyorum."dedim sırtındaki çiziklere bakarken. Parmak uçlarımı yavaşça sırtında dolaştırdığımda yüzüne döndüm. "Peki ya acıyor mu? Çok özür dilerim."dedim üzgünce.

"Canımı sen yakacaksan sonsuza kadar yakabilirsin."dedi gülerken. Gülmesi sinirimi bozdu. "Dalga geçme Chris!"

"Acımıyor peki ya senin?"dedi boynuma bakarak. Ellerini belimden çekip yavaşça boynumda gezdirdi. Üzerine dokunduğunda yeniden sızladı ama ona belli etmedim. Suçlu hissetmesini istemiyordum. "Hayır."dedim gülümseyerek. Ellerini tuttuğumda gözlerini kıstı. "Emin misin?"

"Evet."

"Pekala."dedi omuzuma öpücük kondurup. Küvetin suyu dolduğunda suyu kapattım. Duş jelini içine sıkıp suyu köpürtüp üzerimdeki çarşafı atıp küvete girdim. Sıcak su anında beni mayıştırırken onun arkası bana dönüktü. "Su nasıl?"diye sordu bana bakıp sırıtarak. "Sıcak."

"Bayılırım."dedi. Altındakini eşortmanı çıkarıp boxerla küvete girerken başımı önüme eğdim. Gözlerime girmek üzere olan köpüğü elimle sildim. Kafamı kaldırıp baktığımda Chris küvete girmiş, tam karşımdaki duvara yaslanmış bana bakıyordu. Bana öyle bir bakışı vardı ki anlatılmayacak kadar güzeldi. Belimden tutup kendine çektiğinde küvetteki suyun birazı yere döküldü.

"Zamanı durdur tanrım! Şimdi ve sonsuza kadar bakacağım yüz sen ol istiyorum."dediğinde kocaman gülümsedim. Ellerimi sakallarına attığımda sadece gözlerine baktım. Mavi gözlerinin derinlerine baktıkça bana ne yaptığını düşünüyordum. Evet, beni kendine aşık etmişti ama dahası da vardı. Öfkelendiğinde sözleri kalbimi kırıyor. Beni buz gibi soğuk sulara sokuyordu. Sonra bir şeyler yapıyor ve ben tam donmak üzereyken beni çıkartıyordu. Beni öptüğünde, teni tenime her temas ettiğinde beni cehennem ateşi gibi sıcak sulara sokuyordu. Sonra yine bir şeyler yapıyor ve ben tam yanmak üzereyken beni çıkartıyordu. Beni bütün o sulara bırakıyordu fakat elini yine uzatan o oluyordu.

Aramızdaki uzun süren sessizlikten sonra konuştum. "Geldiğimiz noktaya inanamıyorum. Her şey küçük bir tesadüften ibaret."dedim. Elini ıslak saçlarıma koyup geriye attı. Onunla tanıştığım andan itibaren yaşadıklarım zihnimi doldurdu. "Tesadüf değil kader."dedi. Saçlarını arkaya yatırmış, kirli sakalları ile çok yakışıklı görünüyordu. Benim olduğu için şanslıydım. "Ama.." diyecektim ki dudaklarıma uzun bir öpücük kondurup beni susturdu. Sonra geriye çekildi ve yeniden gözlerimin içine baktı.

"Tesadüf sadece bir başlangıç. Oyunu biz oynarız, perdeyi kader kapatır."














"Kısa tatilin güzel geçti mi?"diye sordu babam kaşlarını hafif çatıp bana bakarak. Gözleri yüzümde dolaşırken gülümseyerek kafamı salladım. "Neler yaptınız bakalım kızlarla?"diye devam etti bu sefer de.

"Film izledik, hamburger yedik, müzik dinledik, arabayla gezip, tur attık...işte bunun gibi şeyler."dedim. Saydıklarımın hepsinin yapmıştım ama kızlarla değil, Chris ile. "Güzel."dedi kafasını aşağıya yukarı sallayarak.

"Neden sordun ki? Bir problem mi var?"diye sordum kaşlarımı kaldırarak. Acaba her şeyi anlamış mıydı? Yalanı mı yakalamış mıydı? "Hayır sadece öylesine sordum."dedi. Annem bu akşam evde yoktu. Geldiğimi biliyordu fakat arkadaşlarıyla plan yaptığı için bozmamasını söylemiştim. Annem evde olmadığın için mi soruyordu acaba? Her neyse.

"Pekala ben doydum odama çıkıp erkenden yatacağım."dedim yanağına öpücük kondurarak. Masadan kalktığımda merdivenleri çıkmaya başladım. Odama girdiğimde kapıyı arkamdan kilitledim. Sırt çantamdaki bütün kıyafetlerimi banyodaki kirli sepetine boşalttım. Kulaklığımı, şarj aletimi ve cüzdanımı yatağımın yanındaki çekmeye koydum. Telefonumu elime aldığımda kızların aramış olduklarını gördüm. İlk önce Grace'i aradım. "Neredesin? Ne boklar yiyorsun?"diye bağırdı açar açmaz bağırarak. Telefonu birkaç saniye kulağımdan uzaklaştırdım.

"Bağırmadan konuşur musun?"dedim kısık sesimle.

"Baban bizi aradı haberin var mı?"dediğinde kalbim ağzımda atıyordu. "Nasıl? Ne zaman?"diye sordum. Her şeyi anladığı için mi bana o soruları sormuştu? Tanrım! Ben kesinlikle bitmiştim. Günün birinde tabi ki öğrenecekti ama bu şekilde öğrenmesini istemiyordum. "Dün akşam sana ulaşamadığı için beni aramış. Kızlarla yazlıkta kalkacağız demişsin! Banyoda deyip bir şeyler kıvırdım ama anladı mı yoksa anlamadı mı bilmiyorum."dediğinde gözlerimi büyüttüm. Ben kesinlikle bitmiştim. Fakat anlasaydı yemek yerken masada sorardı değil mi? Onu tanıyordum ve ilk önce gelip bana soracağını biliyordum. "Anlamadı."dedim kendi kendime. Yatağa oturup sırtımı başlığa yasladım. "Ne bok yedin?"diye sordu tekrar. Grace şu an yanımda olsaydı eğer ve yaşadıklarımın hepsini ona anlatmış olsaydım kesinlikle beni öldürürdü. "Kafa dinlemek istedim sadece."

"Tanrı aşkına! Kafa dinlemek için mi yalan söyledin yani?"diye sordu. Söylediğim yalanların sayısı gün geçtikçe artıyordu.

"Evet, Grace."dedim. Onlara Chris ile bir ilişkimiz olduğunu söylemek istiyordum. Benim için sevineceklerine emindim. Neden bilmiyorum ama Chris bunu istemiyordu.

"Ne oldu? Yine Chris ile mi ilgili?"diye sordu. Her moralim bozulduğunda sorunun ondan kaynaklı olduğu için soruyordu bu soruyu. Haklıydı çünkü eskiden öyleydi. "Hayır."dedim gözlerimi devirerek. Artık mutluydum.

"Pekala şimdi kapatıyorum. Kendime yemek yapmak gerek ama bunu sonra konuşacağız."dediğinde "Tamam."dedim kısaca. Konuşmam bittiğinde bu sefer Ashley'i aradım. Onunla da aynı şekilde konuştum. Bana çok kızmıştı ama bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. İlişkimi kimseye söylemezdim, hiç kimseye..

THE COINCIDENCE / chris evansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin