YB | 2 - 73| Cehennem

4.8K 432 120
                                    

Selam ballar! Bu bölümü ve final bölümünü art arda atıyorum, haberiniz olsun.

Bu bölümü canımın içi okuyucum kitaplaraasigimtsk ithaf ediyorum. Desteğin için teşekkür ederim, iyi ki varsın benim minnoş yara bandım. 🤍

Keyifli okumalar, bol öpücükler!

Bir plak vardı, aklımın içinde. Durmadan dönen, durmadan, durmadan... İnsanı delirten melodisiyle beni öldüren bir plak. Dönüyordu, yaşadığım acıları tozuna katarcasına dönüp duruyordu.

Mutlu müziklerin adını bilmeyen bir plaktı bu. Acının notalarıyla ölümü besteleyen Azrail'in sesinden çalıyordu müziğini.

Üşüyordum. Bilmem kaç zaman önce attığım çığlıklar hâlâ bakiydi. Susmuyordu hiçbiri. Odanın duvarlarına çarpa çarpa yankı yapıyor, sonra da gerçeği suratıma vurur gibi kulaklarımı tırmalıyordu. Durmuyordu plak. Durmadan bana, o anı, o acıyı şakıyordu.

"Ölmedin."

"Ölmedim," dedim kuru kuru, halsizce.

"Yaşıyorsun."

"Yaşıyorum," dedim bir ölüden farkım yokken.

Zemin soğuktu. Belki de ben çıplak olduğum için üşüyordum, emin değildim. Odadaki karanlık üstüme gelip beni köşeye sıkıştırırken etrafımda dönen gölgeleri ölümün elçisi zannediyordum. Oysa o gölgeler bendim; bilmem kaç zaman önce âşık olduğum adamın kardeşi tarafından tecavüze uğrayan ben. Hâlâ o anı yaşamaya devam ediyordum geçmiş zamanda. Bu gölgeler de acımın emaresiydi.

"Ama ölmedin."

"Ölmedim," diye fısıldadım zar zor.

Emin değildim ki yaşadığımdan. Belki de Tanrı cezalandırıyordu beni. Kirliydim artık, cennete ayak basamayacak kadar... Cehennemdeydim belki; bana en büyük acımı tekrar tekrar yaşatan cehenneme düşmüştüm de hâlâ yaşadığımı sanıyordum.

Bir şeyler hissedebilseydim eğer, bedenimin hâlâ diri olduğuna dair en ufak bir şey, o zaman aklımı yitirmeme neden olan kuruntuları süpürürdüm zihnimden. Lakin hissedemiyordum.

Soğuktu. Zemin buz gibiydi. Bedenim boydan boya uzanmıştı yere. Kollarımdan bacaklarıma kadar her bir uzvum uyuşuktu. Ara sıra hücredeki böceklerin üstüme çıktığını hissediyordum ama kıpırdamıyordum yerimden. Belki de mezara konmuştum çoktan da haberim yoktu. Yaşadığımı sanıyordum hâlâ, bana, kafamın içinden seslenen ölünün sesi olmasa yaşıyorum demeye inancım yoktu.

"Yaşıyorsun."

Gözlerimi kapattım. "Yaşıyorum."

Kupkuru kuruyan dudaklarımı ıslattım ve zar zor sağıma döndüm. Tutmayan kollarımla yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştığımda sızlayan kasıklarım yüzünden yeniden düştüm zemine, az önce uzandığım yere oturdum. Sırtımı soğuk duvara yasladım. Burnumu sızlatan kan kokusu ciğerlerime doldukça günlerdir yemek girmeyen midem daha da bulanıyordu.

"Bir insan kaç gün susuz yaşar Eva?"

"Herhalde üç," dedim halsizce. "En fazla dört olsun... Buna yaşamak denir mi?"

"Yapma..." diye fısıldadı Ölü Kız. Gözyaşlarının iz bıraktığı suratını elinin tersiyle silerek dizlerimin üzerine uzandı ve çaresizce bacaklarını kendine çekti. "Yaşananları unutmak için kendi kendine konuşma artık."

Parmaklarımla Ölü Kız'ın yıpranmış saçlarını okşamaya başladım. O ağladı, ben sessizce izledim onu. Çıplak, yara dolu bacaklarıma akan gözyaşları tenimi yaktıkça dudaklarımı ısırdım, hıçkırıklarımı yuttum, yutkundum. Dinmedi Ölü Kız'ın hıçkırıkları.

Yara Bandı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now