YB | 2 - 71 | Aslan, Kurt ve Kuzu

5.7K 469 229
                                    

Ben geldiiimm! Eva'dan yazmak cidden çok kolay, alışmışım onun dünyasında olmaya; bu yüzden de hemen yazdım yeni bölümü.

Bu arada Eva'nın kaçırıldığı andan sonrasıyla devam ediyoruz, tarih karışıklığı olmasın.

Bu bölümü de desteğiyle her zaman arkamda olan, sır küpüm, aynam, her kurgumu detaylarıyla konuşup fikir aldığım ve en güvendiğim insanlardan birine, ferka_81 'e ithaf ediyorum. Teşekkür ederim R!

Keyifli okumalar diliyorum çiçekler. Öpücük, öpücük! :*

Kendimi anlatırken güçlü başlangıçlar yapmak, insanların yüreğine dokunacak sözler söylemek, duygularımı bütünüyle ifade etmek ve kendimi, ruhumu açmak istediğim insanların karşısında soyunmak; çırılçıplak kalana kadar soyunmak, mütemadiyen zor gelirdi bana. Bugün de o zor günlerden biriydi belki, belki de en zor günlerden.

Hissizdim.

Hissizlik benim sığınağımdı.

Ben, gözlerinde ruhunun yaralarını taşıyan adam gibi zamanın peşinde değildim. Tarih tutmaz, günleri hesaplamaz, dakikaları saymaz, saniyeleri kovalamazdım.

Şimdi de durum böyleydi.

Karanlıktı. Zifiri karanlık. Öyle ki zihnimde yuva kurmuş Ölü Kız'ın tekinin aklımın içindeki evinden çıkıp karanlığa, tam yanıma başıma sindiğini hissedebiliyordum. Buradaydı; yanımda. Uzandığım, üzerinde küçücük kaldığım, küf kokulu, biraz nemli ve kirli yatağın başucunda oturuyor, saçlarımı okşuyordu.

Yalnızlık bana öyle uzaktı ki, kendi yalnızlığımı yalnız bırakmanın bedelini ödüyordum tam şimdi. Her zaman yanımda olan Ölü Kız, benim yalnızlığıma ortaktı. Biz ortaktık.

Derin, titrek bir nefes aldığımda burnumdan genzime dolan kan tadıyla gözlerimi yumdum. Hiç şüphesiz, bugün beni öyle bir karanlığa atmışlardı ki, gözlerimin ardı bile daha aydınlıktı. Gün ışığını özlediğim çocukluğuma geri dönmüş gibiydi bugünkü yirmi yaşım. Tek bir farkla... Artık karanlıktan korkmuyordum.

Hiçbir yaşımda ninni dinlememiştim. Zaten ninnileri de hep anneler söylerdi. Benim annem yoktu ki. Lakin en kötüsü; benim, annemin el bebek gül bebek büyüttüğü, saçlarını ördüğü, okul önlüğünü ütülediği, lise mezuniyetine geldiği küçük kızı olmayışımdı.

Ben babamın kızıydım. Beni acımasızca döven, kendi yaşındaki adamların tacizlerine göz yuman, aşağılayan ve bir kez olsun sevmeyen babamın kızıydım ve ilk kez babamın kızı olmak bana güç veriyordu. Kötülük fıtratımda vardı, esas mesele o kötülüğü ortaya çıkartmak için gereken ufak bir kıvılcımdı; işte o kıvılcımın ta kendisi de Alaz Yargın'dı..

İşte şimdi her yer yanıyordu. Kül olmamız an meselesiyken...

Ateş Yargın bir kurttu. Kuzuyu inine çektiğini, tuzağına düşürdüğünü zanneden aptal bir kurt. Güya, ona göre, kuzu bendim. Çaresiz, zavallı, ölümünü bekleyen ve kurtlar sofrasına koyup alay ettiği kuzuydum.

Alaz Yargın'sa bir aslandı. Hiç şüphesiz kurdun hain ve kurnaz planlarını biliyor, onu alt etmek için doğru anı kollayarak en can alıcı; ölümcül hamlesini yapmaya hazırlanıyordu.

Fakat Ateş yanılmıştı. Beni kuzu zannederek çok büyük bir yanılgıya kapılmıştı.

Alaz Yargın'ın da çok iyi bildiği bir şey varsa, o da benim de bir aslan olduğumdu. Acımasız, yeri geldiğinde avını paramparça edebilecek, gözü kara ve korkusuz bir aslandım. Şimdi kuzu taklidi yapan, zamanı geldiğinde kükreyecek olan bir aslan.

Yara Bandı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now