71. SEBEP: Bir sûrede 31 kere geçen ayet

30 2 0
                                    

71. Rahman suresinin 31 ayeti plak takılmış gibi aynı cümleyi yazıyor. (Özellikle bakınız..)

"Rahman suresinde aynı âyet, otuz bir defa tekrar edilmiştir. Bunlardan sekizi yaratılış üstünlüklerinin sayılması ve dünya ile ahirete dair hususların akabinde, yedisi cehennemin ahvaliyle ilgili tenbihlerin peşinde-ki bu rakam, cehennem kapılarının sayısına eşittir- sekizi de ilk iki cennetin vasıflarının ardında -ki bu da cennet kapılarının sayısına eşittir-zikredilmiştir. Bu suretle şuna işaret edilmiş gibidir ki, ilk sekiz hususa inanıp da gerektirdiği şekilde amel eden kimse, her iki cennete girmeyi hak etmiş ve cehennemden korunmuş olacaktır."(Hakk Dini Kuran Dili Tefsiri)

Peki, burada hemen sorulması gerekli olan şey "Aynı sûre içinde 31 defa tekrar eden ayet-i kerime nedir?"
Meal bakımından bakınca şudur; "O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?"
Ve hemen bir kısır döngü olduğunu fark ediyoruz. Bize bir şey anlatılıyor lâkin meal kâfi gelmiyor. O yüzden belagatını görmek için ayette geçen kelimelere teker teker bakalım:

"Âlâ’": Küçük, büyük her türlü nimet anlamında olan bu kelime, Rahman olan Allah’ın sonsuz ihsanlarına işaret etmektedir. Bu kelimenin otuz bir defa tekrarlanması, sûrenin adı ve ilk kelimesi olan Rahman ismi ile çok güzel bir uyum içindedir. Rahman olan Allah’ın Rahman Sûresinde nümûnelerini gösterdiği geçmiş ve gelecek nimetlerinin hangisi tesadüfe havale edilebilir?

Bu kelimenin, "fe bi eyyi"(hangisi) soru edatı ile dikkate sunulmuş olması, sorunun muhatabı olan insan ve cinlerin akıllarını kullanmalarına bir işarettir.

"Rabb":  Yaratma ile birlikte ta’lim ve terbiyeyi de ifade eden bu kelime din, dünya ve âhiret ile ilgili bütün nimetlerin Rahman olan Allah’ın terbiyesi olmadan meydana gelmelerinin imkânsızlığına işarettir. "âlâ"‘nın "Rabb" ismine izâfe edilmesi, bu hakikatı hakkıyla aydınlatmaktadır. Buna göre, âyetin mãnası: "Ey insan ve cinler! Siz celâl ve cemâl sahibi Rahman’ın hangi nimetlerini inkâr edebilirsiniz?" şeklinde olur.

"Kümâ": Rabb kelimesinin insan ve cinler için kullanılan "kümâ"tesniye zamirine izâfe edilmesi de, aynı gerçeğe parmak basmakta;  insan ve cinleri yaratan Rahman’ın,  onların mâddî ve mânevî ihtiyaçlarını da giderdiğini ifade etmektedir. Onların mânevî mideleri için vahiy gönderen, mâddî mideleri için de binbir çeşit mâddî nimetleri sergileyenin Rahman olan Rabbleri olduğuna ve bu kadar iyiliksever, kerim ve merhamet sahibi bir Rabbe karşı nankörlüğün çok çirkin olduğuna işaret etmektedir.

Bu kadar lütuf ve ihsanlarda bulunan merhamet sahibi bir Rabbin nimetlerini inkâr etmek, rubûbiyetin izzetine ilişir, rahmaniyetin merhametini müteessir eder ve cezası da buna göre çok dehşetli olur.

"Tükezzibân": Tekzip ve inkârı ifade eden bu kelime nankörlük için de kullanılır. Kur’an’ın bu kelimeyi tercih etmesi, nankörlüğün ve şükürsüzlüğün insanı inkâra götürecek kadar büyük bir suç olmasındandır. Çünkü, nimete karşı teşekkür etmemek, nimetin küçük görüldüğüne delildir. Nimetin küçük görülmesi ise, nimet sâhibinin iyiliğini hiçe saymak ve  nimet vereni saygıya değer bulmamak anlamına gelir. Bu ise hem bir nankörlük, hem de çirkin bir inkârdır.

Bu kadar içerisinde mânâ barındıran, her kelimesi titizlik ve hikmet barındırılarak Kur’an’da var olan, anlatılan önce çeşitli nimetlere, ikramlara, delillere, sorgulamalara karşı sürekli aynı kelamlar ile cevap vermek bir mucizedir. Bunu görebilen aklı ve kalbi pas tutmamış kimselerin marifetidir.

İnanmamak İçin Sunulan 99 SebepWhere stories live. Discover now