26. SEBEP: Öz amcaya beddua olan namaz suresi?

32 4 0
                                    

26. Peygamberin öz amcası Ebu Leheb'e beddua ve hakaretler var ve bu namaz suresi... (Tebbet: 1-5)

Bu sebebe cevap olması için öncelikle Ebu Leheb kimmiş onu bir bilmek gerektir;
▪ Allah elçisi çeşitli vesilelerle Ebu Leheb’i İslâm dinine çağırmışsa da, o sık sık Hz. Peygamber’in evini taşa tutar, kapısı önüne pislik atmaktan çekinmezdi (bk. Buhârî, Cenâiz, 98)
▪ Hz. Peygamber, insanların Allah katında eşit olduğunu, onların dinî ve ahlâkî erdemlerine göre değerlendirileceklerini söylüyordu. Ebû Leheb ise kibirli, gururlu ve zengin biri olup fakir ve zayıf insanların kendisine eşit tutulmasını kabullenemiyordu. Rivayete göre Resulullah panayırda dolaşarak insanları İslâm’a davet ederken Ebû Leheb de arkasından gider ve çevresindekilere onun yalancı olduğunu söylerdi (Kurtubî, XX, 236).
▪ Hz. Peygamber’e karşı daima onun düşmanlarıyla birlikte hareket etmiş, hem kendisi hem de karısı ona eziyet etmişlerdir.(Kur’an Yolu Tefsiri)

"Sûre’de Ebû Leheb’in isminin anılması, o tiynette olanları sembolize etmesine yönelik bulunuyor. Bu azgın müşrikin eşinden bahsedilip adının anılmaması, kendi irâde ve aklını kullanmayıp küfür ve sapıklıkta kocasına uyan bir kadının, inkâr ve azgınlık ateşini daha da alevlendirmek ve büyültmek üzere odun taşıyan bir zavallıdan başka bir şey olmadığına ve olamayacağına işârettir."(Celal Yıldırım tefsiri)

"İki eli kurusun, demek “kendi kahrolsun” demektir. “Kurudu da” bir gerçeği haber vermektedir. Çünkü Ebu Leheb, Bedir savaşından bir kaç gün sonra Mekke’de öldü. Oğulları, onun yakalandığı çiçek (adese) hastalığının, kendilerine bulaşmasından korktukları için, babalarını gömemediler, cesedi, bozulmaya yüz tuttuğu sırada ücretle tuttukları Sudanlılara defnettirdiler."(Beyzâvî, Tebbet, 111/1) Ve yine gaybdan bir mucize.

"İkinci Soru: Hz. Muhammed (s.a.s), rahmet ve yüce bir ahlak peygamberi idi. O halde onun, amcasına karşı böylesine sert bir ifade (vahiy ile inince tebliğ edip) kullanması nasıl uygun düşer? Meselâ Nûh (a.s), kafirlere karşı son derece sert ve katı olduğu halde, kafir olan oğlu hakkında, “Oğlum, benim ehlimdendir. Senin vadinse haktır...” demiş, yine İbrahim (a.s), “Babacığım, babacığım...” demek suretiyle babasına şefkat ifadesiyle hitap etmiştir. Babası ona, “Muhakkak seni taşlarım... Benden bir müddet uzaklaş...” (Meryem,46) dediğinde, o, “Selam sana... Senin için Rabbimden mağfiret talebinde bulunacağım... “(Meryem,42) diye cevap vermiştir. Musa (a.s)’ya gelince, Cenâb-ı Hak onu, Firavun’a gönderince, ona ve Harun (a.s)’a, “O Firavun’a yumuşak söz söyleyin”(Taha, 44) demiştir. Oysa ki, Firavun’un günahı, Ebû Leheb’in günahından çok ağır idi. Üstelik Hz. Muhammed (s.a.s)’in şeriatına göre, baba, kısas yoluyla oğulun yerine öldürüp, ona recmedilemezken; hatta, savaşta, kafir olan baba oğulun karşısına geçse, oğul babayı öldürmez, onu kendinden uzaklaştırır. Ki böylece onu bir başkası öldürsün. Bu soruya birkaç bakımdan cevap verilir:
1) Ebû Leheb, “Muhammed mecnundur” diyerek, insanları Hz. Muhammed (s.a.s)’den uzaklaştırıyordu. İnsanlar onu suçlamıyorlardı. Zira o, Muhammed (s.a.s)’in babası gibiydi. Böylece o, risaletin insanlara ulaşmasını engelleyen bir kimse konumuna girdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) ona böyle konuştu da, böylece öfkesi daha da arttı ve çok şiddetli bir düşmanlık gösterdi. Böylece de bu düşmanlık sebebiyle, Hz. Muhammed (s.a.s)’i tenkid etmesi hususunda itham edilir hale gelmesi hususunda itham edilir hale geldi. Bundan sonra da, Hz. Muhammed (s.a.s) şayet, din hususunda bir kimseye yumuşak davranıp müsamaha gösterseydi, bu, babası konumunda olan amcasına karşı olurdu. Fakat, ona karşı dahi böyle bir yumuşaklık ve müsamaha meydana gelmeyince, bu konudaki bütün beklentiler sona ermiş ve herkes, Hz. Muhammed (s.a.s)’in, dine taalluk bir konuda asla hiç kimseye müsamaha etmediğini anlamıştır.
2)Zikrettiğiniz açıklama biçimi, çelişik gibidir. Çünkü, Ebû Leheb’in onun amcası olması, onun ona karşı büyük şefkat sahibi olmasını gerektirir. Ama, iş tersine dönüp şiddetli bir düşmanlık söz konusu olunca, onun da, buna mukabil şiddetli ve sert bir hitabı hak etmesi kaçınılmaz olmuştur."(Fahreddin Er-Razi , Tefsir-i Kebir ilgili ayet)

Ebu Mansur el-Matüridî bu hususta şu yorumu yapar: "Tebbet suresinde Resûl-i Ekrem’in hak peygamber oluşunun üç yönlü bir ispatı vardır:
Birincisi; ilk inen surelerden biri olan bu surede Ebu Leheb’in ve karısının cehenneme gireceğinin bildirilmesi ve yaklaşık on yıl sonra ölen Ebu Leheb’in de küfür üzere ölmesidir.
İkincisi; İslamiyet’in çok az taraftarının bulunduğu bir sırada Haşimilerin reisi Ebu Leheb gibi bir kişi hakkında bu kadar ağır bir ifadenin kullanılmasıdır; bu da ancak Allah’ın, peygamberini koruması sayesinde mümkün olabilir.
Üçüncüsü; Resulullah (asm)’ın son derece kibar bir şahsiyet olmasına rağmen, böyle ağır bir üslûba yer verilmesidir; bu ise din konusunda hiç kimseye boyun eğmemesi esasının bir gereğidir."(Âyât ve süver, s. 94; krş. Fahreddin er-Râzî, XXX, 168)

İnanmamak İçin Sunulan 99 SebepWhere stories live. Discover now