İman Meselemiz (3)

31 6 13
                                    

Bir insan lezzet aldığı şeyi hasta iken görürse bırak lezzet almayı belki varlığından ötürü usanç ve tiksinti duyar! Bir baklava damakta haz bırakır lâkin o ağzın dili kesilmiş ise baklava kendisine zulüm gelir. İnsanoğlu da gözlerini muhafaza edemedi, kalplerini korumak zor geldi. Bundan ötürü günahlar kalbe pas getirdi. Bir hadis-i şerif var, bizlere kalbi korumanın ne kadar ehemmiyetli olduğunu bildiren; "Şunu da bilin ki, insan vücudunda bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün beden düzelir; o bozuk olursa bütün beden bozulur; azalar ona tabidir. Dikkat edin o et parçası kalptir." (Buhari, İman, 39)



Bedene şifa olan su, kuduz insana zehir olur! Demek ki şifayı kazanabilmek için bedenin diriliği ve sağlığının yerinde olması mühimdir. Peki, bizim bu kalpler mazzALLAH jiletlenmiş diller gibi olursa aslında lezzet ve şifa olan Kur'an-ı Kerim karşısında hâlimiz nice olur? Cevap bir ayet-i kerimeden geliyor: "Yeni bir sûre indirildiğinde, onlardan bazıları: "Bu inen kısım, hanginizin imanını artırdı?" diyerek vahyi küçümser. Ama bu, inananların imanını artırır ve onlar sevinip birbirlerini müjdelerler. Kalplerinde hastalık olanlara/münafıklara gelince, bu sûre onların inkârlarına inkâr, şüphelerine şüphe kattı ve onlar kâfir olarak öldüler."(TEVBE/124-125)



Bediüzzaman Said Nursi durumun vahametini daha açık bir hâlde, bir nebi temsiliyle, Ahir Zaman'a hitap eden bir tarzda anlatıyor;


"Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâm'ın zahirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb'den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünki işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şübhe, kalb ve ruhumuza yaralar açar. Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâm'ın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdid ediyordu. Bizim manevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdid ediyor."(Lemalar, 2. Lema, sayfa 8)



Bediüzzaman nasıl ki bu inkâr yolunun günahlardan ötürü netice verdiğini söyledi ise bende bu günahlar içinden nefsi ve şehevi arzuların sebebiyet verdiğini söylüyorum. Bu Ahir Zaman'da kadınlar açılmakla, erkekler açıklara bakmakla imtihan hâlinde. Devirde bir şehvet imtihanı var lâkin bu imtihanı sadece cinsi münasebet olarak anlamak yanlış ve dar bir perspektif olur. Kur'an'da geçen bir ayet-i celile bu imtihanların çeşidinden bahsetmektedir;


buyruluyor "Nefsânî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılındı. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır."(ÂL-İ İMRÂN/14) ayet-i kerimesinde ilk zikredilen "nefsani arzular" ve "kadınlar"dan bahsedilmesi ve ardından diğer cazibelerin sayılması bu imtihan çeşitliliğine vurgu yapmaktadır.

İnanmamak İçin Sunulan 99 SebepWhere stories live. Discover now