Bismillah...

755 20 151
                                    

Selamun Aleyküm Okuyucularıma,
Günümüzde sözlerin filtrelenemediği, her fikrin ve görüşün ağızdan çıkıyormuş gibi rahatça her yerde söylendiği bir zamandayız. Bir şeyleri nizam içerisine oturtmayınca bozulmaların olduğunun farkındayız. Buna ağıza gelen her şeyin dilden çıkması gibi bir şuursuzluk hastalığı da dahildir. Kimsenin konuşma özgürlüğünü kısıtlamaktan bahsetmiyorum lâkin insanlar kendi diyeceklerini demeden tartsınlar istiyorum. Ağzına gelen her fikir ve düşünce kolaylık görülüp direkt dilden çıkmamalı, zamanımızda mantığa, akla, bilime bu kadar önem verilir iken ve bu ağızlarına her geleni diyen kesimde savunur iken, artık savunduklarıyla çelişmesinler.

Küfür cephesinin kuvvetlendiğini düşünmüyorum, yokluk gibi bir savın ilerleme kat etmesini mümkün görmüyorum. Bu kimseler sadece laf kalabalıkları, sağdan soldan ne bulursalar sebepler sunarak, sorulan sorulara bir şeyler anlatıp cevap sunduğunu sanarak, ardı arkası kesilmez bir fikirsizlik akımına kapılarak, delilsiz savları ile ancak bir fikir bulanıklığına sebebiyet veriyorlar. Artık “İnanç özgürlüğü” diyerek kendi sefalet dolu, ilahi nizam dinlemez yaşayışları yerine eskisinden daha da fazla içlerindeki küfrü yayma derdindeler. Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki; “Kitap ehlinden birçoğu,  hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki  kıskançlıktan  ötürü sizi, imanınızdan sonra  küfre döndürmek isterler.”(BAKARA/109)

Gözlerimin önünde bir kardeşin ateşler içinde yanması imanını kaybetmesi kadar canımı acıtmaz. Bu yüzden ben ümmet topluluğumdan bir kardeşin imanını kaybetmemesi için elimden ne gelirse yapacağım. Bu kimselerin birkaç taktiği var, olabildiğince hepsinden bahsedeceğim İnşALLAH;
Dışarıdan yahut içimizden olup da iman bakımından çürüme gösteren kimselerin odaklandığı bir yer var ki Kur’an-ı Kerim’dir. Dışarıda küfür cephesi bizleri Kur’an’dan vurmaya çalışırlar ki ALLAH’ın (C.C) yok olduğunu ispatlasınlar. İçimizdeki sünnet karşıtları ve ne peygamber şahsiyeti nede peygamber sözü dinleyen bu kimseler de sadece Kur’an yapılı bir İslamiyet yaşama gayretine düşerler. Fakat bu iki cephede niyetlerine giriştikleri an mağlup olmuşlardır; küfür cephesi Kur’an’dan bir hata yahut çelişki iddia etseler dâhi bir Yaratıcı’nın (C.C) yokluğuna delil olamaz, ki sunulan tüm iddialar da bu 14 asırda çürütülmüştür, sadece ısıtıp ısıtıp önümüze koyulan mide bulandırıcı bayat bahanelerdir.

Sadece Kur’ani bir yaşam arzu edenler ise sünnetsiz bir İslamiyet yaşanamayacağını kendileri bocalayarak görürler. Bu kimselerin bu kadar rahat hareket edip fikirlerini sunmalarının ve bizden de  saygı ve hoşgörü beklemelerinin yine bizleri susturmak için Kur’an’dan deliller bulmuşlar. Fakat ortaya çıkan yine bir sıkıntı peydah olmuştur ki bu sefer savundukları şeyin gerçek hakimiyetini bilmedikleri gibi savlarına delil olarak sundukları ayet-i kerimelerin de gerçek mânâ ve esbab-ı nüzulünden ve hükmün geçtiği olaylar ve durumdan gafiller.
Bu yaşadıkları gafilliklerinden ne yazık ki bir şeyi kabul etmedikçe kurtulamazlar; o da Kur’an-ı Kerim’in meal gibi dar bir kalıba sığmayacak bir mucize olduğudur.

Bunu kabul ettikten sonra artık Kur’an-ı Kerim’in esas mahiyetini anlamak için tefsirlere başvurmak ihtiyaç gerektirir. Ki bu da zordur çünkü Peygamber (s.a.v) tanımayan ve dinlemeyen kimseye Müslüman âlimin kitabını okutmak daha zor bir şeydir. Fakat başka türlü de Kur’an-ı Kerim anlaşılmayacak bir cevherdir.

Artık lafı fazla uzatmayalım; savlarına delil olan ayetleri açıklayalım:

İnanmamak İçin Sunulan 99 SebepWhere stories live. Discover now