3.1

467 52 501
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın bebeler..

_________________

Gözlerimi açar açmaz zhinime dolanlarla yattığım yerden fırladım. Kaçırılmıştım ben ve şu anda fazla şaşalı bir yatak odasındaydım. Her yerde altın detaylar ve altın varakalr vardı. Tavanda bile.

Perdeleri açık pencereden dışarı baktım. Evin bahçesini saran yüksek duvarlar  vardı. Bir de duvarların ardındaki yüksek ağaçlar. Duvarlarla beraber bu yaşlı ağaçlar evi gizliyordu.

Yatağın üzerine oturup düşünmeye başladım. Nasıl çıkabilirdim buradan? Pencereden olmazdı. Yüksekti.

Kapının kilidini kırabilir miydim?

Kapının yanına gidip kapı koluna asıldığım sırada kapı gayet normal bir şekilde açıldı. Kilitlenmemişmiydi yani?

Her şey daha da ilginçleşirken odadan çıktım. Bir sürü odanın olduğu bu katta oyalanmadan merdivenlerden inmeye başladım. Yavaşça inmeye çalıştım ama topuklu ayakkabılarımın sesi her yerde yankılanıyordu bile.

Aşağı indiğimde tedirginlikle çevreme bakınmaya başladım. Gayet normal bir ev gibi duruyordu. 

"Bahçeden bekleniyorsunuz efendim." 

Yerimde sıçramama neden olan şey arkadan konuşan çalışandı. Elimi kalbimin üzerine götürdüm refleksle.

"Ah... Sizi korkuttuysam özür dilerim efendim." kadının söyledikleri kaşlarımın giderek daha da çatılmasına neden olmuştu.

"Efendim mi?" dedim kendi kendime. Ne boklar dönüyordu burada. Odanın kapısı açıktı, elimi kolumu sallaya sallaya çıkmıştım. Pencereler açıktı. Evdeki çalışanın tavırları... Bu bir şaka falan mıydı? 

Kaçırıldığımı gayet net hatırlamasam buraya misafirliğe gelmişim sanarım!

Kadın uzaklaştığında bende açık salon boşluğundan bahçeye çıktım. Bahçeye hakim olan çimen kokusu burnuma dolarken kimin beni beklediğini görmek için gözlerimi bahçede gezindirdim. Havuz kenarındaki oturma takımında gördüğüm beden ile oraya doğru ilerlemeye başladım öfkeyle.

O ise benim aksime bacak bacak üzerine atmış kahvesini yudumluyordu. Asilce. Her zaman olduğu gibi.

Sarı saçları özenle şekilli bir topuz olmuştu. Dudaklarındaki kırmızı ruju, boyununda ki inci kolyesi ve kulağındaki kolyeyle takım olduğu anlaşılan inci küpesi ile asilliğini vurguluyordu.

Üzerinde sürekli farklı renklerini giydiği özel tasarım Chanel etek-ceket takımı vardı. Kraliyet ailesinden biri gibiydi.

"S-Sen..." diyebildim sadece. Ayağa kalkıp yanıma geldi. Bir elini omuzuma koydu. 

"Ne kadar da büyümüşsün... Genç bir kadın olmuşsun Jennie." dedi beni süzerek. Geriye adım attım. Bana dokunmasını istemiyordum.

"Beni zorla getirttirdin buraya! Zorla alıkoymak deniyor buna." 

"Ah hayır Jennie. Zorla alıkoymak yok. Yalnızca işini yapmasını bilmeyen iki aptalın suçuydu. Cezalandırıldılar merak etme."

THE LEADER ⡇Jendragon ✅Where stories live. Discover now