0.1

544 55 21
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Hikayeye yeni başladığım için yorumlarınız önemli. Bana bazı şeyler hakkında fikir verecektir.

 Bu yüzden ileride şu olsun bu olsun yorumlarını buraya yapın:)

İyi okumalar

____________________

Silahlarımı vücudumun çeşitli yerlerine yerleştirdim. Botlarımın içine sağlı sollu bıçakları koydum. Siyah taytımın üzerinden silah koyabileceğim cepleri olan, bacağı saran kemerleri teker teker bağladım. İki yan kısma elektro-şok ekipmanlarını koydum. Kısacası tamamen hazırlandım.

Ok dışında silah kullanacağımı zannetmiyordum ama adam yer altında öldürülmek istenilen veya bilgi alınmak istenilen bir adamdı. Benden başkalarının olacağına adım gibi emindim. 

Son olarak kırmızı ok kılıfını aynı renk yayımla beraber sırtıma astım. Dışarı bu şekilde çıkmıyordum tabii ki. Eski evimden taşınmamın en büyük nedenlerinden biri de buydu. Oturduğum sitede tek bir asansör ile direkt olarak otoparka iniyordum ve bu da beni başkalarının görmesini engelliyordu.

Evden çıkıp direkt otoparka inen asansöre bindim. Hızla arabamın yanındaki motorun üzerindeki örtüyü kaldırıp bagaja koydum. Tekrar örtmem gerekebilirdi gizlenmek için.

 Kaskı kafama geçirdikten sonra motorla otoparktan çıkarak siteden de çıktım.

İhale salonu çok uzak değildi. Yol 20 dakika kadar sürmüştü. Gözlem yapabilmek için yer ararken şansıma salonun girişini gören tepe tarzı yukarıda bir yer bulmuştum. Çok uzak değildi ama yakında değildi.

Her ihtimale karşı bir ağacın arkasında çömeldim. Dürbünle girişi izlemeye başladım. Adamın önden, arkadan, sağdan, soldan her açıdan profilini ezberlemiştim. Şantajcının teki çıkmıştı zaten. Ölmeyi bu yüzden hak ediyordu. 

Bir süre herkesi, her şeyi izledikten sonra bazı şeyler gözüme çarptı.

Girişte dikkatimi çeken şey misafirleri karşılayan garsonun sürekli elini kulağına götürmesiydi. Biraz daha dikkatli baktığımda bazen karşılayacak kimse olmadığı halde kendi kendine konuşuyordu. Dudakları oynuyordu. 

Bu işte bir bit yeniği vardı. Görevlilerin arasından bir kaç kişi adam için buradalardı. Hemen çaprazda vale kısmında duran iki gence takıldı gözüm. Acaba 'Onlarda olabilir mi?' diye sorguladım kendimi. 

...Ve bingo! Valedeki iki kişi her yeni gelende kapıdaki karşılayan garsona bakıyordu. 2 metreden dudak okuyamadıklarına göre kulaklıklarına konuşuyorlardı.

Dikkatsiz davranıyorlardı..

Fotoğraf makinemi alıp bu 3 kişinin de yakın profilden bir kaç fotoğrafını çektim. Plakasını öğrendiğim araba otopark yerine gelmeden durunca hızla dürbünü tekrardan aldım. Asıl adam arabadan inip anahtarını valeye bıraktı.

Ve tahmin ettiğim gibi valede bekleyenler, adam uzaklaşınca hızla kulaklıklarına konuştular. Diğerlerine haber verdiler.

Adam girişe gidip davetli listesini kontrol eden kişiye davetiyesini gösterdi. Gözleri parıldayan girişteki görevli adamla konuştuktan sonra onu içeri aldı. 

Başkaları tarafından görevlendirildiklerinden emin olmama sebep olan şeyi yaptılar. Üçü bir araya geldiler. Bir şeyler konuştuktan sonra herkes kendi yerine döndü. İki kat daha dikkatli olmam lazımdı. Onlarda ya öldürecek ya da kaçıracaklardı. Onlardan önce hızlı davranmam gerekiyordu. Adamın ölecekse benim elimden ölmesi gerekiyordu.

THE LEADER ⡇Jendragon ✅Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt