1.5

515 48 204
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın:)

______________________

"Göbeğim öyle bir çıktı ki.." dedim iki elimi de karnımın üzerinde birleştirdiğimde.

"Sen de yedin senin ki dümdüz." Dediğimde bana hayretle baktı.

"Ben bir tane yedim sadece. Sen tüm masayı süpürdün."

"Aklım hala yiyemediklerimde." Dediğimde ikimizde gülmeye başladık.

Boşluğuma denk gelmiş olacak ki hızla parmağımla ağzımı kapatarak nefes alıp vermeye çalıştım. Bu kadarını başarabilirdim... umarım. En azından bir kaç saat midemde kalsa yeterdi.

O kadara bile razıydım.

"Miden mi bulanıyor?" Jiyong'un bana endişeli gözlerle bakmasıyla kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır iyiyim." Elimi ağzımdan çekip ona gülümsedim. Camı seyretmeye başladım. Kuzey Yakası'nın sokakları tertemizdi. Bu temizlik yalnızca dışarıdan gözüken bir temizlikti. İçine girdiğinizde gözünüze çarpıyordu her şey.

Eve geldiğimizde sürgülü demir kapı yavaşça açıldı. Arabayı park ettiğimde önden indim. Bir kahve içsem geçecekti.

Jiyong kapıyı açtıktan sonra girmem için bekledi. İçeri girip üzerimdeki ceketimi çıkarttım. 

Midemi daha fazla tutamıyordum. Tutmam gerekiyordu ama. Bir elimi karnıma koyup gözlerimi kapattım. Derin nefes al Jennie. Geçecek.

Hızla merdivenlerden odama çıktıktan sonra kapıyı arkamdan kilitledim. Bir elim karnımda bir elim ağızımda odanın içinde ileri geri yürümeye başladım.

"Kusmayacağım." 

"Bu sefer kusmayacağım." 

Pencereyi açıp yürümeye devam ettim. İyi geliyordu.

"Jennie iyi misin?" Kapı tıklatıldığında kapıya baktım. Lisa'nın sesiydi bu. Kahretsin dayanamıyordum. Olmuyordu. 

Kapıya koşarak kilidi açtığım gibi hızla çıktım odadan. Tam kapının önünde duran Lisa'ya da çarpmıştım. Umursamadan banyoya girip kapıyı kapattım arkamdan. Lavaboya eğildiğimde o an aklıma dolan düşüncelerle kendimi geri çektim.

Kusamıyordum da. Ne kusabiliyordum ne de düzgünce durabiliyordum. 

"Hiç bir işe yaramıyorsun Jennie. Kusamadığın için ağlıyorsun." Tutamadığım hıçkırıklarım ağızımdan kaçarken ağlamaya başladım. 

Elime geçen süsü sinirle aynaya fırlattığımda aynanın kırılma sesi yankılandı. Parçacıklar her yere saçılırken kendimi yere attım. Ellerim önüme düşerken dizlerimi kendime çektim.

Kapı hızlı bir şekilde açılırken içeri endişeli gözleriyle beni arayan Jiyong girdi. Gözleri beni bulduğunda yanıma eğilerek yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Kusamıyorum Jiyong." dedim bağırarak.

Kahretsin ne boka yarıyorum ben?"

Göz yaşlarımı sildikten sonra beni kaldırarak kucakladı.

Beni banyodan çıkardığında endişeli bekleyen gözlerle karşılaşmak yerine kafamı göğsüne gömdüm. 

Merdivenlerden çıktığımızı hissediyordum. Daha önce hiç çıkmadığım en üst kattaydık şu anda. Bir kapı açılma sesi ardından kapanma sesi.

Sırtım bir yatakla buluştuğunda kenarda duran yastığa sarıldım. Onun elini ise saçlarımda hissediyordum. Saçlarımı okşuyordu. Kendimi o kadar huzurlu hissediyordum ki kısa bir süreliğine de olsa sanki hiç bir sıkıntım yokmuş gibi uyumak istedim. Gözlerimi kapatıp uykuya daldığımda kendimi bulutların üzerinde hissediyordum.

THE LEADER ⡇Jendragon ✅Where stories live. Discover now