22

141 16 57
                                    

Gray'in paranoyaklığı sebebiyle onun kendi evine gelmiştik. Evet şu kimseyi sokmadığı yere. Bu ev başkasının üzerine kayıtlıymış. Ama ek bir anlaşmayla Gray'indi. Büyük ihtimal mal varlıkları sorgulandığında bu adresi kimsenin görmemesi için yapmıştı. Oldukça zekiydi.

Zeref avukattı. O yüzden bu bilgilere ulaşması zor değildi. Ve ona bu kadar kolay yetişebilmesinin sebebi de bu olmalıydı. İgneel'ın bu olanlardan haberi var mıydı acaba? Gerçi... İgneel hala yaşıyor muydu acaba?

En son ben küçükken onu gördüğümde çok yaşlanmıştı. Şuan yaşasa bile 70 küsürlerde olmalıydı.

Gray mutfağa girince arkasından onu takip ettim. Üzerimde hala aptal elbise ve sütyen vardı. Ona söyleyip bunlardan acilen kurtulmalıydım.

"Natsu... Buraya yemek söyleyemeyiz. Ama dolapta her şey var. Yemek yapmayı biliyorsan istediğini yapabilirsin. Ben yapardım ama... Gerçekten yapamıyorum."

Gray eliyle ensesini kaşıdığında nedense gülesim gelmişti. Yapamadığı her şeye böyle tepki veriyordu. Zaten onun yapamadığı sadece üç şey biliyordum. Biri yemek diğeri teknik sonuncusu da bilgisayardı. Teknik açığını hayvani gücüyle kapatıyordu zaten. Ruh sağlığı da iyi olsa gerçekten mükemmel insanlara aday olurdu.

"Yemek yapmayı nasıl bilmiyorsun?"

"Zor..."

"Beceriksizim demiyorsunda."

Gray'i yakasından tutup buzdolabının önünden çektim. Önce buzluğa sonra aşağı kata baktım. Tavuk ve birkaç sebze çıkartıp tezgaha koydum. Yemeğe başlayabilirdim ama önce yıkanmalı ve üstümü değiştirmeliydim. Aksi halde temizlik hastası Gray o yemeğe dokunmazdı bile.

"Gray bana kıyafet verir misin? Duş alıcam öyle başlarım."

İkimizin arasında şuan oldukça ürkütücü bir nezaket ve resmiyet vardı. Ne kadar göstermemeye çalışsam da Zeref kafamı çok kurcalıyordu. Nasıl olmuştu da bu kadar çabuk bitmişti yanımızda? Hiç mi dikkat etmemiştik?

" Gel. "

Gray bileğimden tutup koca koridorun en ucundaki odaya doğru götürdü beni. Dublex bir villada yaşıyordu. Çoğu yerden uzaktaydı burası ama otobana yakın olduğundan şehre iniş hızlıydı. Ayrıca iç kısmını kendi döşediği çok belliydi. Siyah ağırlıklı ferah bir şekilde döşemişti. Odanın kapısı açıldığında ayağıma tüylü bir şey sürtündü. Ve o tüylü şey miyavladı.

Onun... Kedisi mi vardı?

Gray'in telefonundaki fotoğrafları hatırlayınca bu kedi adına çok üzülmüştüm. Onu da öldürecek miydi?

"Happy kapının önünde nöbet falan mı tutuyorsun?"

Gray kediyi kucağına alıp parmağıyla beni işaret etti.

"İnsan görmeye alışık olmadığını biliyorum ama onunla iyi geçin."

Kedi miyavladığında bir an cidden konuşarak anlaştıklarını düşünmüştüm.

Kedi oldukça iyi görünüyordu. Ayrıca Gray'in hareketleri ona zarar verecek gibi değildi. Yine de bir miktar huzursuz olmuştum. Gray kediyi yatağa bırakıp dolaptan kıyafet çıkarmaya başladı.

"Gray... Şu telefondaki fotoğraflar... Burnumu sokmamam lazım biliyorum ama-"

"Hayvan kesmek artık eğlenceli değil. Happy'i soruyorsan onu seviyorum. Öldürmem."

Bütün vücudum rahatlarken derin bir nefes verdim. Gözlerim nefes verirken kapanmıştı. Açtığımda ise dibimde biten Gray'i görmemle yutkundum. Bu adam yılan mıydı? Dibime girene kadar fark etmemiştim.

TanrıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang