25

119 13 15
                                    

İki gün olmuştu. Gray artık daha sık kliniğine gidiyordu. Tabi beni burada bırakıyordu. Normalde bırakmazdı. Ama son olaydan sonra bir şeye kalkışmayacağımı biliyordu. Bende sıkıntıdan sürekli yemek yapıyordum. Ya da evini karıştırıyordum. Bir oda hariç her odaya girme izinim vardı. O odada da ne olduğu belliydi. Değişik fotoğraflar görme isteğim yoktu zaten. Kapının kilit kısmından ses gelince televizyon kumandasını bırakıp kapıya doğru bakmak için kafamı kaldırdım.

"Senin abini de sikeyim seni de sikeyim seni yanıma alırken öldürdüğüm sarışını da sikeyim. Hepinizin ben amına koyayım.."

Yine neye delirmişti acaba diye düşünürken onun gittiği yere gitmek için koltuktan kaldırdım oturmaktan düzleşmiş götümü. Mutfağa gidiyodu. En azından biraz sinirlerini atabilirdi sanırım. Bütün gün boşum diye onun için tuzlu krakerler yapmıştım. Şeker sevmediğini biliyordum. Neden bu çok gerekli bilgi bendeydi emin değilim ama vardır bir nedeni herhalde.

"Sen mükemmelsin.."

Dedi susamlı küçük şeylerden birini ağzına atarken.

"Neye sinirlendin sen?"

Gray mükemmeliyetinden ödün vermeyerek önce ağzındakini bitirip peçeteyle ağzını sildi. Ben olsam çoktan ağzımdayken konuşmaya başlamıştım.

"Abin beni salmıyor. Bütün günümü onunla geçirdim resmen. Her saniye takip ediyor."

"Normal değil mi şüphelisin."

"Öyle olsa da rahatsız edici. Ayrıca hani abin yoktu senin?"

"Öz değil. Küçükken yetimhanede beni bir aile almak istedi. Dragneel ailesi işte. Zeref o ailenin tek çocuğu. Arada gelir oyun oynardık. Onların yanına evlat olarak gidecektim canım babam almasaydı beni. "

Gray buzdolabına gidip küçük meyvesuyu kutularından bir tane alıp pipetini takarak içmeye başladı. Garip huyları olduğunu fark etmiştim evine gelince. Mesela meyve suyunu çok seviyordu. En sevdiği büyük ihtimal vişne ve portakaldı. Ekşi ve tuzlulara karşı ayrı bir ilgisi vardı.

Bunu nereden mi öğrendim? Bütün ev koli koli meyve suyu kaynıyordu.

"Onlara gitmediğin iyi olmuş o deli seni de dedektif olarak yetiştirirdi."

"O avukat. Dedektif değil."

Gray hatırlar gibi bir ses çıkardı.

"Öyleydi di mi? Son iki üç gündür sanki FBI ajanı takip ediyor gibi hissettiğimden normal mesleğini unutmuşum."

Zeref onu iyice delirtip açığını arıyor olmalıydı. Ama Gray sandığı kadar açık veren biri değildi. Hatta tek açıklarını benim yüzümden vermiş olabilirdi. Bende başka bir şey konuşursam yakalanmasının imkanı yoktu.

Epey değerliymişim ha. Neden bana bu kadar nazik davrandığını şimdi anlıyordum.

Yine de bunların hepsi yetiyor muydu? Zeref'in çoktan tutuklatması gerekiyordu Gray'i. Bu kadar eminse elinde bir kanıt olması çok muthemeldi. Nedense son anlarında çırpınan bir balığa benzetmiştim Gray'i. Umarım suya girmeyi başarırdı.

"Telefon ve bilgisayarımı, bu evdeki, birkaç kat güvene alma ihtimalin var mı?"

"Var. Neden ki? Telefonundaki aptal fotoğrafları sildin sanıyordum."

"Evet sildim. Ama Erza seni soruyor sürekli. Mesajlardan birinde erkek olduğunu söylerse ve biri de bunu görürse kötü olur."

Bu kadar detaylı düşünmesine şaşırırken kafamı sallayıp onayladım. Bu kadar düşünmek zorundaydı. Karşısındakini ne öldürebiliyordu ne ondan kurtulabiliyordu. Öldürmek istese de dün onunla ciddi bir şekilde konuşup asla öldürmemesini hatta ona dokunmamasını istemiştim. Ama belli ki Zeref şansını fazla zorluyordu.

TanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin