17

135 21 26
                                    

"Gray siktir git."

"Bak sana bir türlü bana saygılı olmayı öğretemedim. İlla uzuvlarını kesmem mi gerekli?"

"Gray öncekinde ne olduğunu biliyorsun daha neden uyuşturucu vermeye çalışıyorsun?"

Gray derin bir şekilde ofladı. Yine yeni bir şey gelmişti dediğine göre. Ve beni deney faresi olarak kullanıyordu.

"Sorun yok adrenalin iğnesiyle düzelirsin."

Salak mıydı bu? Her zaman o iğneyi kullanamazdım. Ayrıca onu kullanıp hala hayatta olmam bile mucizeydi.

"Git normalde kullanan birinde dene."

"Sana bebek bakıcılığı yaptığımdan bir yere çıkamıyorum."

"Yapma o zaman amına koyayım?"

"Oldu. Bir de seni kovalamakla uğraşayım. Ayrıca beni o keş orospu çocuklarıyla uğraştırma."

Doğuştan damar tıkanıklığım vardı kalbimde. Sıkıntılı bir çocuktum zaten. Üzerine adrenalin iğnesi gibi ağır bir şey yemiştim. Kalbimi daha çok zorlamama gerek yoktu.

Ameliyatla halledilebilecek bir şey olsa da pederin parasından geçinmek istemediğim için ameliyat olmayı reddetmiştim. Ve zaten kaç gündür sadece yağlı hazır yiyecekler yiyordum. Bu bile zararlıydı.

Biraz daha abartırsam ölümüm yakındı. Hazır hatırlamışken sebze yemeyi aklımın köşesine not ettim.

"Gray olmaz dedim."

"Huysuzluk etme be."

"Gray keyfimden demiyorum! Olmaz işte."

Gray bir terslik olduğunu fark edince sandalyeden kalkıp yanıma geldi. Yedek evindeydik. Yedek evi diyorum da 3 odası vardı. Tek fark bu sefer bir sitenindi. Ve içinde gayet güzel bir bilgisayar vardı. Biz bunları konuşurken bir yandan da unuttuğum şeyleri deneyerek hatırlamaya çalışıyordum(exploit ve yazılım güvenliği).

Gray yanıma gelip masanın boş bir kısmına kıçının yarısıyla oturdu.

"Dökül."

"Dökülecek bir şey yok. Uyuşturucu veya adrenalin iğnesi falan kullanmamalıyım işte."

"Natsu aptal değilim. Dökül dedik."

"Acıktım yemek söyle."

"Bana emir verme."

Gözlerimi devirdim. Bugün yağlı bir şey yemesem iyi olurdu. Salata ile de doyacağımdan emin değildim.

Doymak mı? Ne zamandan beri tıka basa doymak için yiyordum ki Gray'in yanında. Gerçi.. Şu aralar Gray'e ne zaman açım desem yemek söylüyordu. Biraz kilo aldığımı bile hissediyordum.

"Of.. Harbiden çocuk gibisin. Çocuklardan nefret ediyorum. Eğer dün yaptığım şey için tavır koyuyors-"

"Alakası yok. Ufak bir şeydi zaten salata söyle bana."

Gray bir süre suratıma tip tip baktı. Kafamı çevirip 'ne var?' der gibi salladım. Ne olmuştu ki? Ufak bir şeydi dememi mi garipsemişti?

"Natsu sen.. Etsiz bir şey mi istiyorsun?"

"Şey.. Karnım ağrıyor. Ondan."

Duraksamasaydım kesinlikle daha iyiydi. Ama bu şimdilik onu susturmaya yeterdi.

Bir süre öyle sessiz geçti. Yemek gelmiş, yemek dediğim siktiğimin salatası, ben onu otlarken Gray karşımda telefonla oynuyordu.

" Öğleden sonra kliniğe gidiyoruz."

TanrıWhere stories live. Discover now