Tanrı

2

Kollarımda karıncalanma tarzı bir hisle gözlerimi karanlık aptal bir odada açtım. İki kolum iki taraftan bağlanmıştı. Orospu evlatları zincirlemişti. Benim bedenime sadece ip yeterdi. Bu kadar masrafa ne gerek vardı?

"Ufak üniversitelimiz uyanmış."

Dershanedeki adam kadrajıma girdiğinde önümde keko oturuşu yapıp bana baskıcı bir şekilde bakmaya başladı.

"Yine mi sen lan?"

"Evet yine ben. Sevgilini öldürdüm diye çok mu nefret ediyorsun benden?"

Sevgili? Lucy'den bahsediyordu sanırım. Orda onu korumamalıydım. Öleceği belliydi zaten.

"Arkadaşım bile değildi."

Çocuk kaşlarını havaya kaldırdı.

"Sadece bir tanıdık için silahın önüne atladığını mı ima ediyorsun?"

Aslında.. Evet... Onu ima ediyordum.

"Yani sayılır. Yaralanırsam eve daha geç giderim diye düşünmüştüm."

Çocuk maskesindeki fermuarı açıp sigara soktu içeriye ve maske üzerinden içmeye başladı.

"Öyle iğrenç bir babam olsaydı, inan bende kurşuna atlardım."

"Aynen. Ne zaman öldürüyorsun beni?"

Çocuk yere tam oturup şaşkınlıkla bana döndü.

"İntihara meyilli bir herif olduğunu bilmiyordum. Şuan lütfen beni öldürme, yemin ederim bir şey görmedim! Tarzı şeyler söylemen gerekli."

Ne kadar boş bir adamdı. Sadist olduğu nereden baksanız belliydi. Ayrıca katil olmak için fazla gençti. Bu kadar genç birinin hala yakalanmamış olması garipti. Normalde gençler çok hata yapardı. Belki de zengin herifin tekiydi.

Tanrı aşkına neden zenginken böyle bir yerdeydi ki?

"Boş yapma beni buraya sohbet etmek için getirmediğin belli sık kafama da kurtulayım. Kollarım uyuştu yukarıda durmaktan."

Bitirdiği sigarasını omzumda söndürünce yüzümü buruşturdum. Çoğu dokum artık düzgün çalışmadığından acıyı az hissediyordum. Ama bu hala hissettiğim gerçeğini değiştirmezdi.

" Birini canlı ele geçirince işkence etmek istiyorum. Direkt öldürünce zevki çıkmıyor."

Evet psikopat bir sadiste denk gelmiş olmalıydım. İyi tarafından bakmak gerekirse böyle iğrenç bir şehirde onca suçlu varken ben yakışıklısı ve gencine denk gelmiştim.

Oley yakışıklı biri tarafından öldürülecektim(!)

" O zaman konuşmak yerine başlasan? Boş boş konuştukça tepemi attırıyorsun."

"Mazoşist misin lan sen?"

Yüzüne mal mısın der gibi baktım.

"Kim bu cümleyi duysa aynı tepkiyi verirdi."

Gözlerimi devirip kollarımı salladım. O kadar uyuşmuşlardı ki hissetmiyordum.

"Adın ne?"

"Natsu."

"Soyad?"

"Yok."

"Yetimhane sana Dragneel demiyor muydu?"

"Beynini siktiğim biliyorsan ne soruyorsun?"

Suratıma bakıp gülmeye başladı. Normal şartlar altında tanışsaydık eğlenceli birine benziyordu. İnsanlarla nasıl taşak geçilir iyi biliyordu. Becerikliydi. Hem zekiydi de.