24

130 13 41
                                    

"Natsu..?"

"He?"

"Neden bende virüs varmış gibi metrelerce uzakta durduğunu sorabilir miyim?"

"Yemek yapıyorum."

"Hayır yapacağın tek şey tavuk ve sebzeleri soslayıp fırına vermek. Sabahtan beri boş boş kaçıyorsun benden."

"Kolaysa neden sen yapmıyorsun peki?"

Kaşlarımı çatarak huysuzca ona baktım. Tamam belki de ondan kaçıyor olabilirdim ama onun bu her şeyi biliyormuş tavırları sinir ediyordu beni. Kendi yapsaydı yemeği o zaman?

"Benim elimden hiç yemek yemediğinden bu kadar rahat konuşman normal."

"Sadece sos döküceksin ne kadar batırabilirsin ki?"

Gray kollarını göğsünde birleştirip ofladı.

"Konu yemekse hayallerinin sınırlarını zorlarım beceriksizlikte."

Gray ve beceriksizlik. Uyumlu olmayan iki kelimeydi. Ayrıca bu kadar mükemmeliyetçi birinin bunu kabul etmesi de işin en komik tarafı olmalıydı.

Ne kadar göstermemeye çalışsa da Zeref'i satmamın ilk dakikasından beri inanılmaz derece olgun davranıyordu. Gerçi davranmalıydı da! Kendi huzurum karşılığında götünü kurtarmıştım.

Elim tamamen salça olduğundan lavaboda sabunla elimi iyice yıkamaya başladım. Tepsiyi fırına koymuştum ve acilen tuvalete falan bir yere kaçmam gerekiyordu. Tabi bu planım Gray dibime girmeden önce uygulanmalıydı. Gray elimi yıkamamı fırsat bilip kollarını belime sarmış ve çenesini boynuma dayamıştı.

"Napıyorsun?"

"Hiç."

"Hiçse uzaklaş o zaman benden."

"Merak etme bulaşıcı hastalığım yok."

"Olsun."

Elimle kafasından itmeye çalıştım başta. Ama o yüzünü tamamen boynuma gömüp orda kalmayı sürdürdü.

"Ya bak uslu dur sakin sakin tehdit etmeden devam etmeye çalışıyorum zorlama sınırlarımı işte."

Bunu dediğinde kafasını iten elimi indirdim. Çok mu büyük tepki veriyordum acaba? Burda kalmayı isteyen ben değil miydim? E o zaman neydi bu ergen tavırlarım?

" Gray. "

" Hmm? "

" Sen bana aşık mu oldun? "

Gray bir süre cevap vermedi onun yerine ellerini sıkılaştırıp vücudumu kendininkine yapıştırdı.

"Bilmem. Sadece sana dokunmak hoşuma gidiyor. Kendi isteğinle burada kalmış olmandan bu soruyu benim sana sormam lazım."

Yutkundum oklar aniden bana dönmüştü. Şerefsizin ağzı güzel laf yapıyor ve her şekilde kaçabiliyordu.

"Sana aşık falan değilim unut onu. Sadece sıkıcı hayatıma dönmek istemedim. Ayrıca dönseydim ciddi anlamda yarrağı yerdin."

"Hmm... Seninkini yiyeyim?"

"Ha?"

Birkaç saniye ne dediğini kavramaya çalıştım. Boynuma kafasını gömmüş olduğundan dudaklarının hafif kıvrıldığını hissetmiştim. Vücudum ani bir tepkiyle Gray'in kafasını ittirmeye başladı.

"Siktir git sapık herif."

"İşin şakası bir yana sıkıcı hayatına dönmek istemiyor oluşun sana zarar vermemden hoşlandığın anlamına mı gelir?"

TanrıWhere stories live. Discover now