Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
____________________
Uzun çizmelerimin fermuarını çekip son bir kez aynadan kendimi kontrol ettim. Dışarıda hava soğuktu. Kışın ortasındaydık çünkü. Anahtarı alıp çıktığımda asansöre binip dışarıya çıktım. Derin bir nefes çektim içime. Havanın soğukluğu kuruydu. Kuru soğuk derler ya hani... aynen öyleydi.
Şehrin kalabalığının arasına karışmadan ara sokaklarda yürümeye aşladım. Sokak lambalarının hafif loş olduğu yerlerden bir tanesini daha yakalayınca telefonumdan bir kare çektim bu günün anısına. Tanıdık gelmeyen sokakta ilerledikçe bir şey fark ettim. Sokak lambaları loşlaşıyor muydu?
Arkama dönüp tekrar baktığımda gördüğüm manzara ile yeni kareler çekmek için bir duvarın kenarına oturdum. Yer mekan fark etmiyordu. Kameram ve manzara... Güzel kareler yakalamıştım.
Telefonumu montumun cebine atıp sokaktan çıktım. Yolu fazla uzatmamalıydım çünkü daha gitmem gereken bir market vardı. Ana caddeye yürümeye koyulduğumda hemen karşımda açık olan markete girdim.
Ufak bir el sepeti alıp çikolata reyonundaki en sevdiğim çikolataları doldurdum sepetin içine. Her akşam yürüyüşe çıktığımda mutlaka bir markete uğrardım. Genelde buraya gelirdim çünkü büyüktü ve de eve yakındı.
Reyonları tek tek dolaşıp bir kaç paket makarnayı attım sepete. Yemeklik bir kaç şey daha aldıktan sonra cilt bakım ürünlerinin arasında buldum kendimi. Yeni maskeler gelmişti. Bir kaç gündür her gece uyumadan önce kullandığım siyah maskeden bir kaç paket de aldıktan sonra kasaya ilerledim.
Marketin kapanma saati yaklaştığından sıra oluşturacak kimse yoktu. Aldıklarımı hızlıca okutan kasiyere kartımı uzattım.
"İyi günler." dedi ben marketten çıktığımda.
Geldiğim uzun yoldan değil direkt olarak caddeden yürümeye karar verdim. Fazla yürümenin manası yoktu. Hem de bu havada.
Telefonuma gelen bildirimle telefona dokunmak için tek elimdeki eldiveni çıkardım. Bilinmeyen numaradan gelen bir mesajdı.
:'Sana bir teklifim var RubyJane. Yarın büyük bir ihale yapılacak. Fotoğrafta gördüğün adamı indirmeni istiyorum. Adı Kang Suk. Mafyalarla çalışan bir gazeteci. Teklifim 3.000.000$ Fiyat konusunda anlaşacağımızı umuyorum.'
Fotoğrafı açıp baktım. 40'lı yaşlarında bir adamdı. 3 Milyon dolar iyi paraydı. Neden daha fazlası olmasın ki?
'Hemen yarın olduğu için 4.000.000$ dolar.'
:'Bir milyon dolar biraz fazla geldi.'
'Titiz çalıştığımı bildiğinizi varsayıyorum. Kabul edip etmemek size kalmış.' Yazdıktan sonra başka bir şey yazma zahmetinde bulunmadım.
Sitenin girişine geldiğimde kartı okutup turnikeden geçtim. Eğer fiyatı kabul ederlerse yarına hazırlık yapmam gerekiyordu. Bir aydır elimi çekmiştim bu işlerden. Başka bir şehre taşınmış, kendime yeni bir ev almıştım. Biraz da kendime vakit ayırmıştım.
Binanın içine girip bana gelen postaları kontrol ettim. Bir kaç fatura haricinde bir şey bulamayınca asansörle 16'ncı kata çıktım.
İçeri geçip elimdeki poşetleri mutfağa koydum.
Telefonuma tekrardan aynı numaradan bir bildirim geldi.
:'Kabul. Yarın 9.00'da ihale başlayacak. İhtiyacın olan bilgileri sana mail atıyorum. Parayı da hesabına yatırdım.'
Kontrol etmek için hızla bankanın uygulamasına girdim. Yeni yatırılan 4 Milyon dolar oradan bana gülümseyerek el sallıyordu.
Yarın bir ihale vardı. Kimseciklere gözükmeden hızlıca işimi haletmem gerekiyordu. Belki adam hakkında biraz araştırma yapmalıydım.
Uyumamam lazımdı. Kalkıp kendime bir kahve koydum. Gece uyumayıp plan yapacaktım. Gündüz uyuyabilirdim belki.
Bilgisayardan mailleri kontrol ettiğimde sayfama yeni bir mail düştü. Bana ihale'nin yapılacağı yerin krokisi atılmıştı. Bir de adam hakkında bilgiler, kameraların kayıtdışı olacağı falan filan.
Bu gece uzun geçecekti.
❅
Bunlar biraz olayı anlatmak için. Asıl bölümler bundan sonraki bölümden itibaren başlıyor:) Umarım beğenirsiniz.
