GİRİŞ

1.4M 43.2K 40K
                                    

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak,eğer uğrunda ölen varsa vatandır..."

*MİTHAT CEMAL KUNTAY

***


2001-Hakkari


"Murat, Murat koyim da tur at. Murat, Murat koyim da tur at." diyerek etrafında dönen küçük kıza en bıkkın bakışını attı Murathan. Gerçekten başına belaydı. Hatta şu dünyada ki 9 yılının en büyük belası.

"Murat değil benim adım." dedi sert bir şekilde. "Murathan!"

Küçük kız Murathan'ın etrafında dönmeyi bırakıp gök mavisi gözleriyle önce öylece bir baktı. "Tamam." dedi sonra. "Murathan, Murathan koyim da tur at han. Murathan, Murathan koyim da tur at han." diye bağırarak tekrar Murathan'ın etrafında dönmeye başladı.

"Gökçen!" diyerek Murathan küçük kızın peşine koşunca Gökçen neşe içinde bağırarak kaçmaya başladı. Yetmedi, bir de arkasını dönüp dil çıkardı. Murathan onu yakaladığı yerde canına okuyacaktı bu kez. Bu kızın 6 yaşında olması imkansızdı. Tam bir cadıydı. Gökçen en az kendi minik boyu kadar uzun simsiyah saçlarını sağa sola savurarak Murathan'dan kaçmaya başladı.

Askeri lojmanların etrafında döndükçe döndüler.

Her zamanki halleriydi bu. Aileleri yakın arkadaş olduğu için sürekli yan yanaydılar. Zaten lojmanda da karşılıklı dairelerde oturuyordular. Boyundan büyük laflar ve işler yapan bu minik kız Murathan'a saç baş yolduruyordu. İkisi sürekli bir kavga hali içindeydi. Anlaşmaları imkansızdı.

"Gel buraya Pamuk!" diye bağırdı Murathan.

"Haaaaa!" dedi Gökçen bilmiş bilmiş. "Geleyim de döv yine di mi Kepçük? Yemezler." Koşarken tekrar neşeyle bağırdı. "Murathan, Murathan koyim da tur at han! Murathan, Murathan koyim da tur at han!"

Kovalamaca hala devam ediyordu. "Yakaladığım yerde yolacağım o saçlarını!" dedi Murathan öfkeyle. "Kaç kere dedim anlamını bilmediğin şeyleri söyleme diye sana cadı! Gel buraya!"

Gökçen onu umursamadan neşe içinde koşmaya devam ediyordu ki birden ayağı bir şeye takıldı. Kendini çakıl taşları ile döşenmiş yola yapışmış bir halde buldu ve aynı anda dudaklarından acılı bir feryat döküldü. "ANNEEEEEEEE!" diye var gücüyle ağlamaya başladı.

Murathan öfkesini bir kenara bırakıp hızla ona doğru ilerledi. "Pamuk." dedi korkuyla. "İyi misin?" Yere yapışan küçük kızı yavaşça tutup kaldırdı. Gökçen'in kocaman mavi gözleri gözyaşları ile dolmuştu. Ağlamaktan ağzı burnu sümük olmuş bir şekilde baktı Murathan'a.

"Dizim Murathan!" dedi içli içli ağlarken. Kolunu kaldırıp burnundan akan sümükleri hızla koluna sildi. Sol dizi düşmenin etkisi ile kesilmiş, avuç içleri hafifçe sökülmüştü.

Murathan bu haline umutsuz bir bakış attı. "Ağlayınca Habeş Maymununa benziyorsun Pamuk.Lütfen susar mısın?"

"Sen- Sen- Sensin Ha- Ha- Ha- Habeş maymunu Kepçük!" dedi Gökçen hala var gücüyle içini çeke çeke ağlarken.

"Askerlik arkadaşın mıyım ben senin kızım? Kaç yaş büyüğüm senden." dedi Murathan kızın yaralı dizine dikkatle bakarak. "Kepçük demekten vazgeç."

Gökçen var gücüyle ağlamasına rağmen çenesini yukarı dikti. "Sen de bana Pamuk deme o zaman."

Murathan kazağının kolunu iyice eline doğru çekip küçük kızın dizinden akan kanları nazikçe silmeye başladı. Uzun, kıvrık kirpiklerinin altındaki kehribar gözleri tamamen yaralara odaklandı. Kaşları her zamanki gibi çatıktı.

GÖKÇENWhere stories live. Discover now