6.BÖLÜM

3.1K 190 51
                                    

Keyifli okumalar MD ailesi! 🤸🏻‍♀

👉🏻İlk sahneyi yukarıdaki müzikle okuyun lütfen.
"Cloudy Day-Aytekin Ataş"

Nazlı yavaşça içeriye girdi. Sanki Ali içeride uyuyordu ve onu uyandırmaktan korkuyordu. Elindeki fotoğrafı ve gülü kısa süreliğine cebine attı. Kapı arkasından kapandığında sol duvarda asılı dezenfeksiyonu eline sıktı. Bakışları bir an olsun Ali'den ayrılmıyordu. 

Ellerini birbirine sürterken ürkek adımlarla yatağa yaklaştı. Monitörlerden çıkan sesler boş odanın içinde yankılanırken, ona eşlik eden bir diğer ses ise Ali'sinin huzur veren nefes alış verişleriydi. Nazlı'yı bıraksalar tüm gün orada öylece durur ve onu dinlerdi. 

Yanındaki tabureye oturmadan önce değerlerini ve serumunu kontrol etti. Her şey stabil ilerliyordu. Usulca tabureye konumlandı ve kendini yatağa doğru çekti. 

Bakışları vücudunda gezdi ve sonra yüzüne doğru tırmandı. Sağ kolu ve bacağı alçıdaydı. Göğsünde ise geniş bir sargı ve holter kabloları bulunuyordu. Başındaki yaralara da pansuman yapılmış ve güzelce kapatılmışlardı. Oksijen maskesi yüzünün bir kısmını kapatırken, tamamen açıkta olan tek kısım yumuşak bukleleriydi. Nazlı'nın her gördüğünde dokunmaya içinin gittiği ama bir türlü cesaret edemediği saçları, şimdi oldukça cansız duruyorlardı.

Derin bir nefes aldı ve burnunu çekti. Kıpkırmızı gözleriyle tavana baktı ve kendi kendine söylendi. "Nazlı sakın... sakın ağlama seni duyar."

Yutkundu ve bakışlarını yeniden Ali'sine çevirdi. Elleri cebindeki fotoğrafı ve gülü yeniden çıkardı. Kendini yatağa biraz daha yaklaştırdı. Elindekileri Ali'nin elinin yanına koyarken tutmak istedi. Serçe parmağını hafifçe değdirdi. Sanki her an çekecekmiş gibi hissediyordu. "Ellerini tutsam yine çeker misin Ali?"

Ürkekçe elini, Ali'nin soğuk elinin üzerine koydu. Hiçbir tepki yoktu. Hıçkırmamak için zor duruyordu. "Bak dokunuyorum lütfen... lütfen çek."

Elini daha da sıktı. Artık tamamen kavramıştı. Burnunu çekti ve yutkundu. "Hayat bu değil mi? Daha önce sana elimi tutamadığın için kızmışken, şimdiyse tutmaman için kendim yalvarıyorum..."

Diğer elini de titrek bir şekilde kaldırdı ve tereddütle her zaman dokunmak istediği saçlarına götürdü. Yumuşak bukleler parmakları arasında kayarken, dudaklarını birbirine bastırdı. "Bak saçlarına da dokunuyorum... kalkıp kızar mısın bana? Bağırıp geri kaçar mısın? Hı?..."

Bir annenin, uyuyan çocuğunun saçlarını gizlice okşaması gibi okşuyordu Nazlı Ali'nin saçlarını. Hem uyandırmamak için dikkatli hem de bir o kadar şefkatliydi...

Gülümsedi. Nazlı nedensizce huzurlu hissediyordu. İlk defa Ali'ye bu kadar korkmadan dokunabilmişti. Sevdiği adama her ne kadar daha önce dokunmuş olsa da, şimdi çok daha rahattı. Sadece bu ufacık dokunuşlar bile kendini iyi hissettiriyordu.

"Hani demiştim ya, sen hep yanı başımda olacaksın. Ama ben sana dokunamayacağım... Galiba ilk defa seni gerçekten anlayacağım diye..."

Nazlı kendi kendine başını salladı. "Anladım Ali, ben seni gerçekten ilk defa şu an anladım. Meğerse sevdiğin insanın yanında olup ona dokunamamak ne kadar çaresiz hissettiriyormuş... Bizim böyle birbirimize korkmadan dokunabilmemiz için bunlar mı yaşanmalıydı Ali? Eğer yaşanması gerekiyorsa, ben sana bir ömür dokunmamaya her şeyimle razıyım... Ama yeter ki uyan sevgilim. Uyan ve yine kaç benden... dokunmamamı söyle, istemediğini söyle...yemin ederim, sana yemin ederim ağzımı açmayacağım."

Bizim MucizemizOnde as histórias ganham vida. Descobre agora