Yazar

İmkansız

"Burcu dikkat et!" diye bağırdı Cemre.

Ben ne olduğunu anlamazken Tamer koşarak beni yere ittirdi ve üstüme kapandı.

İçerisi taranırken korkuyla hareket edemedim.

Ateş durunca "Durdular mı?" diye sordum.

"Yüksek kalibreli silahlarda seri ateşler yapılınca ısınma yapar. Bu nedenle beklenilmesi gerekebiliyor." dedi Tamer.

"Bilgi için teşekkürler. Cemre yaşıyor musun?" diye sordum.

"Hala yaşıyorum." dedi ve şarkı söylemeye başladı. "Ben sana hayran/ Sen cama tırman/ Yok içmeye bir şişe bile ayran/ Nene gerek senin taht-ı revan"

Tekrar ateş edilmeye başlanılınca Tamer "Cemre bana silahını uzatır mısın?" diye sordu.

Cemre yerde ittirerek silahını Tamer'e verdi.

Tamer bir anda ayağa kalkıp dışarıya ateş edince ateş durdu.

"Adamı hallettim." diye mırıldandı.

Yerden kalktım ve koşarak Giray'ın yanına gittim.

Yerde kanlar içinde yatan Giray'ı görünce yanına eğildim. Berrak yarasına ilk müdahale yapıyordu.

Elini tuttum ve "Giray lütfen benimle kal." diye mırıldandım.

"Deniz çok kan kaybetti ve nabzı düşük. Bir şey yapmamız lazım." dedi Berrak.

"Amına koyayım adamlar pire gibi çoğalıyor. Elimden bir şey gelmiyor." dedi Deniz.

"Deniz bir çözüm bul! Sevgilim burada can çekişiyor!" diye bağırdım.

"Teslim olmaktan başka çare yok. Elimizdeki mühimmat tükendi. Ayrıca sayıları çok fazla." dedi Deniz.

"Onlarla belki bir anlaşmaya varabilirim." dedim ve ayağa kalktım.

"Lan mal otur oturduğun yerde. Gururumuz ile ölürüz." dedi Yaren.

"Giray için gururumu çiğneyebilirim. O yaşasın yeter." dedim.

"Hastaneye yetişmesi imkansız, Burcu. Bende kardeşimi kaybetmek istemem ama yaşaması imkansız. Bunu söylemek çok acı veriyor fakat en mantıklısı kendi hayatlarımızı kurtarmaya çalışmak." dedi Berrak.

Onları dinlemeden ayağa kalktım ve hızlıca evden çıktım.

Benim böyle bir anda evden çıkmam hepsini şaşırtmıştı. Bu yüzden ateş etmeyi kestiler.