Yirmi Sekizinci Bölüm

2.5K 120 11
                                    

İki ay sonra

Yarın akşam Fenerbahçe'nin Galatasarayla maçı vardı. Etraftakiler çok gergin, çok sinirliydiler.

Mert Hakan sanki normalde hiç sinirli değilmiş gibi bugün daha da bi' sinirliydi.

"Sakin olur musun! Beni de geriyorsun." Mert Hakan'ın bakışları beni bulduğunda sakinleştiğini hissettim. Bu maç çok önemliydi.

Eğer biz, bu maçı kazanırsak puanlar eşitleniyordu. Şampiyonluk için tek maç kalıyordu.

"Çok gerginim, yılların gerginliğini omuzlarımızda hissediyoruz." Haklıydı, şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışken olmazdı, kaybedemezdik.

"Bebeğim, kazanacağınızı düşünüyoruz. Tüm taraftarlar arkanızda." Mert Hakan gülümsedi.

"Teşekkür ederim." dediği şeyle gülümsedim.

"Ne için?"

"Hayatıma girdiğin için." Yanağına sulu bir öpücük kondurmuştum.

Jesus takımla stratejileri konuşmak için toplantı odasına getirtmişti herkesi. Onları yalnız bırakıp odadan ayrıldım.

Tesisi yine dolaşıyordum. Çalan telefonumu cebimden çıkarıp yanıtladım.

"Efendim güzellik?" Sera'ya cevap verdiğimde Sera'nın keyifli sesi kulaklarımı doldurdu.

"Seni özledim, buluşsak mı akşam?" Biraz yorgundum.

"Birazcık halsizlik var üzerimde Sera ya." Umarım bahane gibi algılamazdı. Hamileydi ve aslında onunla vakit geçirmek istiyordum.

"İzel hadi ya!" Çocuksu sesiyle gülümsedim. "Tamam peki."

Toplantının bitmesini bekledim.

Sera, Ferdi'ye mesaj atmış olacak ki Ferdi'nin haberi vardı.

Mert Hakan'a plandan bahsettiğimde "Gideriz yavrum." demişti.

-
"Hoşgeldiniz!" Sera gülümseyerek konuştuğunda ben de onun bu hâline gülümsemiştim.

Gebelik testini bana gösterdikten sonra doktora gidip kontrol ettirmişti. Bebek o zamanlar 2 aylıkmış. Nasıl iki ay fark etmediğini sorguluyordum. Şu an ise 4 aylık bebeğini karnında taşıyan en yakın arkadaşıma bakıyordum. Biraz duygulanmıştım, o da benim bu hâlimi görünce gözleri dolmuştu.

Annem bu tabloyu görse, millet çocuk yapıyor sen hâlâ evlenemedin derdi.

Anne ne yapayım?

Halsizliğim çok belliydi, gözlerimden akan yorgunlukla hasta olduğumu hissediyordum.

"Sen iyi misin?" Ferdi'nin sorusuyla kafamı salladım. "Çok, hasta gibi hissediyorum kendimi." dediğim şeyden sonra bana endişeyle bakıyorlardı.

"Hastaneye mi gitsek?" Mert Hakan elinin tersiyle alnımı kontrol ettiğinde ateşim olmadığı sonucuna ulaşmıştı.

Sera'yla birlikte bebek için alınan kıyafetlere baktık. Kız çocukları olacaktı, Ferdi'ye kız çocuk babalığı da çok yakışırdı.

Ferdi'de o naifliği gördüm yani ben.

Kutudan çıkan, o mor pijamaya baktım. Bu bizim gördüğümüz pijamaydı. Bakışlarım Mert Hakan'a döndüğünde onun bakışları çoktan bendeydi.

-

"Kızım, hadi artık!" Dünkü yemekten sonra bugün izin günümdü. Osman abiler halsizliğimi görmüş olacaklar ki, izin yapmamın iyi olacağını söylemişlerdi.

Mert Hakan, her ne kadar beni yalnız bırakmak istemese de idmana gitmek zorundaydı. Akşam maç vardı.

Ben de doktordum ama anlayamamıştım ne olduğunu.

Sera'nın zorla yedirmeye çalıştığı yemeğe baktım. Canım hiçbir şey istemiyordu, sadece uyumak istiyordum.

"Of İzel! İki yaşında çocuk gibisin." Sera söylenmeye başlamıştı.

Elinden aldığım tepsiyi mutfağa doğru götürürken etrafın karanlıklaşmasıyla gözlerim kaydı.

Yazarın anlatımıyla

İçeriden sesi duyan Sera koşarak arkadaşının yanına gelmişti.

Endişeyle bakıyordu suratına. Ambulans çağırdığında neler olduğunu anlayamamıştı.

Ambulansa bindirdikten sonra ne yapması gerektiğini bilemedi.

Hastaneye geldiğinde, İzel'e yapılması gereken müdahaleler yapılmıştı. Odaya alındığında Sera ise onun başında, doktorun gelmesini bekliyordu.

Doktor Bey sonunda içeriye girdiğinde endişeli bakışları ona döndü. Adamın güven veren yüz ifadesiyle Sera rahatladığını hissetmişti.

"Nesi oluyorsunuz?" Sera döndürdü bakışlarını. "Manevi kardeşi."

Gerçekten de öyleydi. Doktor kafasını sallayıp konuşmaya devam etti.

"Bir sıkıntısı yok, İzel hanıma da bebeğe de zarar gelmemiş." Sera duyduğu şeylere şaşkınlıkla bakıyordu. "Bebek mi?"

"Haberiniz yok muydu?" Sera kafasını olumsuz bir şekilde sallamıştı. "Hasta olduğunu söylüyordu, halsizlik var diyordu. Bebek olduğunu o bile bilmiyordur." Doktor anlayışla kafasını sallamıştı.

"Bebek iki aylık." Bir insan nasıl iki aylık hamile olduğunu anlamaz derdi İzel. Kendisi bile anlayamamıştı ki.

"Gebelik sebebiyle iştahsızlık başlamış ancak buna müdehale edilmesi gerekiyor." Anlayışla sallamıştı kız kafasını.

Doktor odadan çıktıktan sonra arkadaşına baktı.

Bu kıza annelik çok yakışacak diye düşündü içten içe.

-

İzel'in anlatımıyla

Gözlerimi açtığımda bana endişeyle bakan Sera'yı görmemle neler olduğunu anlamaya çalıştım.

"Ne oldu?" Sorduğum soruyla gülümsedi, hafifçe.

"Bayıldın."

"Neden? Neyim var?" Sorduğum soruyla Sera'nın gözleri parıldamıştı. "Tebrikler, 2 aylık hamilesin."

Ne?

Şaşkınlıkla bakıyordum yüzüne.

"Mert Hakan deli olacaktır!" Heyecanla söylediği şeyden ben pek emin değildim.

"Söylemeyeceğiz, bir süre." dediğim şeyle neden der gibi bakıyordu.

"Benimle zorunluluktan birlikte olmasını istemem." dediğim şeyle şaşkınlıkla baktı suratıma.

Elim istemsizce karnıma gittiğinde benim bu hâlime gülümsedi.

"Çok güzel anneler olacağız." Gülümsemiştim. Olur muyduk?

Bebeklerimin bebekleri olacak 🥹❤️‍🩹

Komutan || Mert Hakan YandaşWhere stories live. Discover now