İkinci Bölüm

4.3K 174 20
                                    

Arda'nın dosyasını inceledikten sonra sakatlanmanın daha hızlı geçebilmesi için gerekli besinleri almasını gerektiğine karar vermiştim. Bunun için de takımın diyetisyeni Şengül ablayla konuştuktan sonra Arda'yı yanıma çağırdım.

"Ardacığım, Ata abi ve Şengül ablayla hazırladığımız ortak raporumuz bu. Tüketmen gereken besinler ve yapılması gereken tedaviler verdiğim raporda mevcut. Bundan sonraki işini Ata abiyle geçireceksin. Elbette ara sıra kontrol amaçlı seni yanıma çağıracağım."

Arda gülümsedi. "Teşekkürler İzel Abla." Gülümsedim. "Sahi, senden sonra Mert Hakan'ı da çağırabilir misin?" Kafasını anlayışla salladı.

En yeni sakatımız Mert Hakandı ne yazık ki. Maçta sakatlandığı için Osman Abi dosyasını bana vermişti.
Kapıyı tıklatıp içeri girdi.

"Beni çağırmışsın?" Kafamı sallayıp elimle masanın önündeki sandalyeyi işaret ettim.

"Sakatlığını kontrol edeceğim. Ayağını önündeki sehpaya uzat." Oturduğum sandalyemden kalkmıştım. Sıvadığım eşofmanının altındaki morarmış bacaklarına baktım.

Futbol zor ya.

Bacağının belli bölgelerine baskı yapıyordum. Tek bir bölgede gözlerini sıkı sıkı kapatmıştı.

"Demek ki konum burası." Kafasını olumsuzca salladı.

"Ben iyiyim. Beşiktaş maçı var, oynayabilirim." Eğildiğim yerden kalkıp dosyayı elime aldım.

"Bu biraz zor olabilir." Fenerbahçe - Beşiktaş maçı yarın akşamdı.

"Hayır! İyiyim ben. Oynayacağım." Kaşlarımı çattım.

"Hiç Beşiktaş'a karşı oynamamış gibi davranma. Sağlığın bu maçtan daha önemli." Omuz silkti.

"Yahu kendimi kötü hissetmiyorum." Gözlerimi sabır dilercesine kapadım. Mert Hakan zor bir insandı.

"Bak, sana rapor yazacağım. Fizyoterapistin Ata abiydi değil mi? Onunla beraber bir süre tedavi olacaksın. Yarınki maça çıkarsan bir sonraki en az 5 maça çıkamazsın."

Gözlerini devirmişti. "Sadece bacağıma baskı uygulayarak bu kadar net tahminler sence de çok iddialı değil mi doktor?" Güldüm.

"Mert bu benim işim. Neyin iyi neyin kötü olduğunu benden daha iyi bilemezsin."

Ata abiyle Mert Hakan'ın raporunu hazırlarken söyleniyordum.

"Abi, yemin ederim çok zor onunla çalışmak. Diyor ki emin misin? Ya emin olmasam neden konuşayım değil mi? Sonuçta senin röntgen görüntülerin dosyada mevcut ya. Sadece baskı uygulayarak nasıl anlarsın diyor. He gözlerimle röntgen çektim." Ata abi bu hâlime gülüyordu. Abi sen de mi ya?

"Osman, Fizyoterapi de okuduğunu söyledi." Kafamı salladım. "O zaman Mert Hakan'ın tedavisini sana şutlasam, bana bir şey diyemezsin." Şaşkınlıkla bakıp kafamı olumsuz bir şekilde salladım. Abi yapma ya.

Omzuma destek verircesine vurup odadan ayrıldı.

Mert Hakan benim sınavımdı.

Aldığım dosyayla kendi odama doğru ilerledim.

İrfan beni odamda bekliyordu.

"Selam!" beni fark etmesi için selam verdiğimde gülümsedi.

"Selam!" o da aynı coşkuyla selam vermişti. İşte budur ya!

"Merto deminden beri söyleniyor." Gözlerimi devirdim. Bu tepkime daha da çok gülmüştü.

"Mert Biraz zor bi' insandır. Çok heves etmişti Beşiktaş maçı için." Kafamı anlayışla salladım.

"Ya tamam orası öyle olabilir. Ancak sağlık dediğimiz şey bu maçtan daha önemli." İrfan da bana hak veriyordu.

Kapıdan içeriye aniden giren Mert Hakan'a baktım.

"Ya benim doktorum olduğun yetmedi bir de fizyoterapistim mi oluyorsun! Senin yüzünden maçlara çıkamayacak mıyım ben?" Şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Sen ne alaka fizyoterapistlik ya?" Konuşmama izin vermiyordu.

"Nasıl ne alaka Mert? İşim bu ya hani." Kaşlarını çatıp konuşmaya devam etti.

"Doktorlar ne zamandan beri fizyoterapist olabiliyor? Sen ne anlarsın ya? Ben Ata abiyle devam etmek istiyorum! Dosyama da Osman Abi baksın! Yeni gelmişsin düzeni şaşırtıyorsun."

Sinirleniyordum.

Doktor olmanın en büyük zorluğu bence hastalar ve hasta yakınlarının tavrıydı.

"Pekâlâ Mert. Bu isteklerini Ata abi ve Osman abiye ilet. Akşam çıkarken dosyanı onların odasına bırakırım. Şimdi izninle, ilgilenmem gereken hastalarım var."

Kapıyı hızla çarptığında sakinliğimi koruyarak İrfan'a döndüm.

"Biraz protein ağırlıklı beslenmeni uygun gördük özellikle bu hafta için. İdmandan önce ısınmanı iyi yap, biraz bu sakatlığın sebebi de bu." Kafasını anlayışla salladı. Bana biraz iyi misin der gibi bakıyordu.

"İyiyim, merak etme." Gülümseyerek odadan ayrıldı.

Komutan || Mert Hakan YandaşWhere stories live. Discover now