On Dokuzuncu Bölüm

3K 120 2
                                    

İrfan, Mert Hakan ve ben odamda otururken annem arıyordu.

"Efendim anneciğim?" Anne kelimesini duyan Mert Hakan'ın oturduğu yerde dikleşmesine gülümsedim.

"Kızım, Eren aradı beni. Bize anlatman gereken şeyler olduğunu söyledi. Sen sevgilin olduğunu bizden neden saklıyorsun ki?" Al işte.

"Anneciğim Eren'e neymiş? O neden söylüyor. İspiyoncu ya." dediğim şeyle Mert Hakan gözlerini devirdi.

"Baban da merak ediyor. Abin diyor ki bana nasıl söylemez. Anlayacağın bir görüşme ayarlamamız lazım diyorum." Bakışlarım stresle Mert'e döndüğünde bir şeyler olduğunu anlamıştı.

"Anneciğim bu aralar yoğu-" söylememe izin vermeden konuşmaya başladı.

"Ben anlamam. Tanıştır." Anne yani şimdi.

Telefonu da yüzüme kapadığında gözlerimi sıkıca kapayıp derin bir nefes aldım.

"Hayırlı olsun sevgilim. Annemlerle tanışıyorsun." Mert Hakan'ın gerildiğini hissettiğimde ne yapacağımı düşünüyordum.

"Sevgilim bu kadar gerilme." Apartmanın önünde durmuş 15 dakikadır Mert Hakan'ın gerginliğini almaya çalışıyordum.

İdmandan sonra izin alıp yola çıkmıştık. Zaten yarın idman yoktu. Bu akşam burada kalıp yarın akşam da geri dönecektik.

Elinden tutup binanın kapısını açıp içeriye girdim. Asansöre basıp beklemeye başladık.

Nerede o gergin asabi komutan? Yemin ederim süt dökmüş kedi gibiydi.

"Sakin ol bebeğim. Ailem yamyam değil, seni yemezler."

Dairenin önüne geldiğimizde zili çaldım. Anahtarla açmak istememiştim, eğer içerisi müsait değilse sorun olmasın diye. Annem kapıyı açtığında bana sıkı sıkı sarılmıştı.

"Kızım çok özledim!" Bir sürü öpücükten sonra gülümsememe engel olamadım. Ben de, ben de çok özlemiştim.

Bakışları Mert Hakan'a kaydığında gülümseyerek içeriyi gösterdi.

İçeriye girdiğimizde salonda bizi bekleyen babam ve abime baktığımda yüzlerinde kocaman bir gülümseme vardı. Özlemiştim hem de deli gibi.

Mert Hakan köşede bekliyordu. Onun bu hâline gülümsedim. Elinden tutup onu bizimkilerle tanıştırdım.

"Oğlum neden öyle ayaktasın, gelsene." Babamın babacan tavrına gülümsedi Mert Hakan.

"Mert, sevgilim. Annem Ayşegül, babam Mehmet. Abimi biliyorsun tanışmıştınız." Kafasını sallayıp gülümsedi.

"Kızım hadi sen bana yardım et." Annem zorla beni yerimden kaldırdığında gözlerimi devirerek peşinden gittim. Aklı sıra babamla abim Mert'i korkutacaklardı.

Yazar'ın Anlatımıyla

"Benim kızım sinirlidir, kızar, küser. Çok alınır çabuk duygusallaşır. Ama dediğim gibi en baskın huyu siniridir. Onu kırarsan, bizim sana bir şey yapmamıza gerek kalmadan siniriyle seni paramparça eder. Sen onu sakinleştirebilecek misin? Onu çocuk gibi azarlamak yerine, yanında durabilecek misin?" İzel'in babasının söylediği şeylerle Mert konuşmaya başladı.

"Tabii ki yanında duracağım. Ben de çok sakin bir insan değilim ama İzel her durumda benim yanımda oluyor. Sinirlendiğimde o beni nasıl sakinleştirmeyi başarıyorsa ben de onu sakinleştirebilirim. Ayrıca kızınızı çok seviyorum; onu kırmam, üzmem, canının yanmasına müsaade etmem." İzel'in babasının gözleri parıldamıştı.

"Eli de ağırdır." Abisi konuştuğunda Mert Hakan, gülümsedi.

"Tecrübe ettim." Gülümseyerek söylediği şeye babası ve abisi de gülümsemişti.

İzel'in anlatımıyla

"Çok da yakışıklı bir çocukmuş, kaç yaşında?" Annemin sorduğu soruyla gülümsedim.

"Abimle yaşıt." Annem kafasını sallamıştı. "Nereli?" Buralı işte anne.

"Bursa." Annemin kaşları havalanmıştı.

"Kimin nesi?" Annem soyunu öğrenmeye çalışıyordu. Ne yapacaksın yahu?

"Annesi Gönül. Babası, Mert daha küçükken vefat etmiş. Pek konuşmuyoruz bu konu hakkında." Annem kafasını salladı.

Çayları doldurduktan sonra içeriye götürdüğümüzde babamlar maç muhabbeti yapmaya başlamışlardı.

Belki de Mert Hakan'ın şu an buradaki en büyük şansı aile boyu Fenerbahçeli olmamızdı.

"İzel bir şeyler için çok çabaladı. Fenerbahçe gibi büyük bir kulübün doktoru olmak kolay değildir, gurur duyuyorum kızımla." Babam konuştuğunda gülümsedim.

"Ya ne gururu. İnekti bildiğiniz Allah aşkına." Abim bana takılıyordu. Ona dil çıkarttığımda o da bana dil çıkarttı.

"Ya evlensene sen, git artık." dediğim şeyle annem keyifle gülümsedi.

"Evlenecek merak etme." Şaşkınlıkla bakıyordum konuşulanlara.

"İnanamıyorum... Kim başına alacak bu belayı?" Şakayla karışık söylediğim şeyle kafama yastık yemem bir olmuştu. "Çay var çay! Dikkat et." dediğim şeyle gözlerini devirmişti.

"Açelya var ya, onunla evlenecek." Şaşkınlıkla açılan gözlerim yerinden çıkacaktı adeta.

"Arkadaşım Açelya?" dediğim şeyle abim sırıttı. "Artık senin arkadaşından çok benim sevgilim." Elim şaşkınlıkla ağzıma gitti.

"Ya o sana zaten çocukluktan beri aşıktı. Of belliydi işte. Neden kimse bana bir şey söylemiyor." Yalandan bir üzgünlük kondurmuştum yüzüme.

"Sen de sevgilini sakladın ya, ödeştik." Pislik.

Bakışlarım Mert Hakan'a çevrilmişti. Baştaki gerginliği üzerinden atmıştı ve olayları gülerek dinliyordu.

"Artık bi' bilezik takarsın." Abimin dediği şeyle kaşlarımı çattım.

"Düğününe geleceğime şükret." Dalga geçiyordum tabii ki.

"Mert de gelir belki." abimin dediği şeyle gülümseyerek ona baktığımda o da bana gülümsedi. "Neden olmasın?"

Akşam Mert annesinin yanına gitmiş, daha sonrasındaysa sabah beni alıp yola çıkmıştık.

"Bizimkiler seni sıkıştırdılar mı sevgilim?" Sorduğum soruyla sırıttı. "Kızımın peşini bırak yoksa peşine takılırım dedi baban." Dalga geçiyordu.

"Aileni çok sevdim. Hiç yabancı hissettirmediler, çok samimiydiler." gülümsedim.

"Sen gittikten sonra seni konuştuk biraz. Hepsi seni gerçekten sevmiş ki annem öyle herkesi sevmez." Mert Hakan'ın yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.

"Damadıyım, sevsin bi zahmet öyle değil mi?"

"Dur bakalım." Kaşları çatılmıştı.

"Ne demek dur bakalım evlenmeyecek miyiz biz?" Dediği şeyle gülümsedim.

"Evlenme teklifini böyle mi ediyorsun..." Mert Hakan da gülümsedi.

"Yok henüz değil, bu şekilde hiç değil yavrum." gülümsedim.

Mert'i gerçekten çok seviyordum ve onun yanında olmak bütün yorgunluğumu, stresimi alıyordu.

Aşk böyle bir şeydi galiba...

Komutan || Mert Hakan YandaşWhere stories live. Discover now