Yirmi Dördüncü Bölüm

3K 131 28
                                    

"Güzelim, rahat mısın? İstediğin bir şey var mı? Getirmemi ister misin?" Mert soru bombardımanına tutmuştu beni.

"İyiyim merak etmeyin tamam ya. Bunaldım resmen." Sera ve Mert birbirlerine bakıyorlardı. Başta ilk bi' kavga etmiş olsalar da aralarındaki problemi çözebilmişlerdi.

"Ağrın var mı? Bak ilaç saatin yaklaşıyor." Sera'nın sorduğu soruyla yüzümü buruşturmuştum. O ilaçların tadı o kadar kötüydü ki.

Aç değildim, iştahım yoktu.

"Yemek yemedi, getireyim ben. Ne istersin? Özellikle yemek istediğin bir şey var mı?" Mert'in söylemine olumsuzca kafamı salladım. Elimde olsa hiçbir şey yemezdim.

Montunu giydikten sonra saçlarıma nazikçe öpücük kondurmuştu. "Ben geliyorum hemen."

Kapıdan çıktığını duyduğumda derin bir nefes aldım.

"Onu affettin değil mi?" Omuz silktim. Aslına bakılacak olursa, o bana bir yanlış yapmamıştı. Bana yanlış yapan Eren'di. Sevgi, sevdiğin insanın mutlu olmasını istemek değil miydi?

Mert Hakan, kendi sevgisini bir yana bırakıp sırf beni üzmemek için kendini benden uzak tutmuşken, Eren'in sevgisinde yaptığı bu şeyi çözemiyordum.

Evet, beni düşünüyordu belki de. Ancak bu şekilde düşünmesindense hiç düşünmeseydi keşke.

Çalan zille Sera yanımdan kalkmıştı. İçeriye doğru hızlıca koşan ayak seslerini duyduğumda gördüğüm ufaklığa şaşkınlıkla bakıyordum.

Beren gelmişti.

"İzel abla! Amcam hasta olduğunu söyledi. Nasıl iyileştirebilirim seni." O kadar tatlıydı ki.

"Öpsen iyileşirim." dediğim şeyle gülümseyip yanağıma kocaman bir öpücük kondurmuştu.

"İyi geldi mi?" Sorduğu soruya kıkırdadım. "İyileştim bile."

Beren'i çok seviyordum. Yanımda olması kendimi çok iyi hissettiriyordu.

Mert Hakan'ın getirdiği kaplara baktım. "Annem gönderdi." açıklamasını yaptığında kaşlarım çatılmıştı. Bursa'dan mı?

"Babaannem bizde biliyor musun İzel abla!" Şimdi anlamıştım. Mert Hakan kaplardan çıkardığı yemekleri tepsiye koyup yanıma oturmuştu. Bir bebeği besler gibi, zarar vermeden sakince yemeğimi yedirdiğinde onun bu hâline gülümsedim.

"Sera abla, bizim fotoğrafımızı çeker misin?" Şu an yüzümdeki çiziklerin bana hatıra kalmasını ister miydim? Bilmiyorum. Ancak Beren'i kırmak şu hayatta isteyeceğim en son şey bile değildi.

Sera gülümseyerek bizim fotoğrafımızı çekmişti. Bir anne edasıyla bakıyordu yüzüme. Her şeye rağmen, Mert Hakan'ın yanında ne kadar huzurlu olduğumu görüyordu ve ne olursa olsun yanımdaydı.

"Annem de çok geçmiş olsun dileklerini iletti. O da ziyaretine gelmek istiyor ancak kalabalık etmek istemediğini söyledi." Mert Hakan'ın açıklamasıyla gülümsedim.

"Annene çok teşekkür ettiğimi iletirsin. Hem yemekler hem de iyi dilekleri için." Mert Hakan sallamıştı kafasını.

Yemeğim bittikten sonra yanımdan kalkıp tepsiyi mutfağa götürmüştü. Elinde bir bardak su ve ilaçla geldiğinde yüzümdeki gülümseme yerini solgun bir ifadeye bırakmıştı.

"İstemiyorum." Şimdi reçete yazdığım hastaları anlıyordum. İlaç içmek çok kötü hissettiriyordu.

İlacı içtikten sonra yüzüm daha da buruşmuştu. Bari şurup olsaydı.

Çocuklar gibi mızmızlanmayı bir kenara bırakıp oturduğum yerde doğruldum. Kazanın üzerinden 2 hafta geçmişti.

Daha iyiydim ancak Osman abi, bir süre dinlenmemin daha iyi olacağını söylediği için izin yapıyordum.

Mert Hakan, idmanlara gidiyor ancak hızlıca bitirip yanıma geliyordu. Ona bu konuda çok kızıyordum. Benim yüzümden antrenmanlarını tam olarak yapamıyordu.

Yatmaktan o kadar sıkılmıştım ki ayaklanmaya çalıştığımda Sera ve Mert Hakan aniden ayağa kalktı.

"Ya oturun. Lavaboya gideceğim, izninizle yani." Yüzümdeki çiziklere baktım aynada. Elim istemsizce oraya gittiğinde gözlerimin dolduğunu hissetmiştim.

Yaralar kapanmış sayılırdı. Yine de ufak tefek çizikler kalmıştı, hep kalacaktı. Lavabodan çıktığımda kapıda bekleyen Beren'e gülümsedim.

"Neden ağlıyorsun? Bir yerin mi acıyor?" Kafamı olumsuzca salladım.

"Artık hayran hayran baktığın kadar da güzel değilim değil mi?" Gülümseyerek söylediğim şeyle kafasını olumsuzca salladı. "Hayır sen hep güzelsin. Böyle de güzelsin, böyle değilken de güzeldin. Senin güzelliğini böyle şeyler belirleyemez ki. Büyüyünce ben de senin kadar güzel olmak istiyorum." Dediği şeyle şefkatle yüzünü ellerim arasına aldım.

"Sen benden daha da güzel olacaksın güzelim." Saçlarına bıraktığım öpücükle çekingen bir şekilde konuşmuştu.

"O zaman Arda da beni sever mi?" Arda mı? Dediği şeyle ufak bir kahkaha atmıştım. Onu kucağıma alıp mutfağa götürdüğümde bana anlatmak için hazırlanıyordu.

"Hangi Ardaymış bu bakalım?" Dediğim şeyle çekingen bir tavır takınmıştı.

"Varya, amcamla beraber oynayan." Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Evet Ardacığım... Her yaştan hayranın varmış gerçekten.

Güldüğüm için bana kızmıştı.

"Güzelim o senin için biraz fazla büyük değil mi?" Dediğim şeyle omuz silkti.

Küçücük kızla erkek muhabbeti yapıyorduk, garip bir şekilde Berenle birçok insanla olduğuma kıyasla çok daha fazla eğleniyordum.

"Amcam da senin için büyük." Şaşkınlıkla ona baktım.

"Bebeğim ben ve amcan arasında üç yaş var..." Dudaklarını büzmüştü.

"Bence sen kendine daha uygun birini bulacaksındır." Göz kırptığımda bana gülümsedi.

"Senin amcamı bulman gibi mi!" Heyecanla konuştuğunda gülümsedim.

"Çok yakışıyorsunuz! Evlensenize siz. Hem belki karnında çocuk olur. Kız olur, arkadaş oluruz." Şaşkınlıkla bakıyordum ona.

Konu ne ara buralara gelmişti?

"Evleneceğiz zaten güzelim, değil mi İzel ablası? Bence İzel ablan da sana arkadaş getirmek ister." Mert Hakan'ın geldiğini görmemiştim. Yüzüm kızarmıştı, o kadar emindim ki.

"Şansına küs Mertciğim. Ben erkek çocuk istiyorum." dediğim şeyle sırıtması büyümüştü. "Bir tane yapmayız biz de."

Dediği şeyle gözlerimin ucuyla Beren'i gösterdiğimde Beren muhabbeti anlamasa da gülüyordu.

"Hem Arda da kimmiş benim prensesime? Daha yakışıklıları yok muymuş?" Mert Hakan, Beren'in yanağını sıktığında Beren üzgünce konuştu.

"Ama amca... Çok süper kahraman gibi." Onun bu hallerine gülümsemiştim.

Mert Hakan'a baktığımda gülümsemem daha da büyümüştü. Mert Hakan'dan çok güzel kız babası olurdu, bunu görememek için kör olmak gerekirdi.

Belki bir gün?

Komutan || Mert Hakan YandaşWhere stories live. Discover now