On Beşinci Bölüm

3.2K 127 15
                                    

Tesiste idman yoktu ancak takımın çoğu buradaydı. Odamda raporları toparlarken içeriye giren Mert Hakan'a gülümsemiştim.

"N'aber mükemmel doktorum?" Yüzümdeki gülümseme iyice büyümüştü. Ancak şu an saçlarım bu şekilde topluyken beni görmesini de pek istemiyordum.

Kulaklarım çok ortaya çıkıyordu, kendimde barışamadığım bazı özelliklerim vardı.

"İyiyim Mertçiğim sen nasılsın?" "İyiyiiimm." Uzatarak söylediğinde gözüme o kadar tatlı gözükmüştü ki, kocaman adam.

Bir çırpıda yanıma gelip saçlarımı açtığımda ne olduğunu anlayamamıştım.

"Saçların çok güzeller." Ben raporlarla uğraşırken o tek tek saçlarımla oynuyordu. Dikkatim dağılmış mıydı? Evet. Rahatsız mıydım? Hayır.

"Teşekkür ederim Mertçiğim hayırdır bugün İzel'i övme günü falan mı?" dediğim şeye sırıtıyordu. "Trabzonla olan maçımız için şans getirmeni diliyorum."Takım maç için Trabzon'a gitmek için yola çıkacaklardı. İki günlük olacağı için gelmeme gerek olmadığını söylemişlerdi.

"Attığın her şut gol olsun." Dediğim şeye kahkaha atmıştı. "Olsun mu?" Kafamı heyecanla salladım. "Olsun!" Rahatlamam için bana masaj yaptığında kıkırdadım. "Sen bu işi biliyorsun."

"Tabi yavrum ne sandın?" Tabi tabi.

"Kim bilir kimlere kimlere masaj yapmışsındır." Şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Ne?" Bakışına cevaben sorduğum bu soruya gülümseyip yanağını bedenimin arkasında eğilerek benim yanağıma yaslamıştı.

"Kıskançlık sezdim."

"Yoo ne alakası var?" gülüyordu. "Yalan söylemeyi beceremiyorsun İzelciğim."

İçeriye giren Ferdi bizim bu pozisyonumuza gülümsemişti. "Hadi gitmemiz gerek, otobüs kalkacak." Mert Hakan hiç istifini bozmamıştı. Ferdi çıktıktan sonra yanağıma sulu bir öpücük kondurmuştu. "Senin için iki tane atacağım, şans meleğim benim."

Şans meleği miydim? Çok heyecanlanmıştım.

Sera ve Gözde'yle oturuyorduk. Muhteşem bir arkadaş grubu olmuştuk yahu. Gözde'yi de çok seviyordum.

"Bakalım, İzel ve Mert Hakan ne zaman evlenecek?" Gözde'nin dediği şeyle içtiğim çay boğazımda kalmıştı.

"Bizim aramızda bir şey yok ki Gözde?" Sera alttan alta gülümsüyordu. "Nasıl yok kız? Baya birbirinize çok da güzel bir şekilde bakıyordunuz. Yalan mı Sera? Ben mi yanılıyorum?"

Sera da Gözde'yi onaylamıştı.

"Yani... Sevgili değiliz, öyle." Harbiden biz sadece arkadaştık. İnsanlar bizim aramızda bir şey olduğunu düşünmekte haklı mıydı? Belki.

Aramızda bir şey olabilir miydi? Olabilirdi, belki.

Çok fazla belkisi vardı bu işin. Asla kesin bir cevaba ulaşamamıştık.

Neyse ya.

Eren, buluşmak istemişti. Vakit geçiremiyor oluşumuzdan yakınıyordu. "Onunla aranızda bir şey mi var?"

Ya yemin ederim yok. Herkesin dilinde bu cümle, bu soru.

"Yok."

Eren gözlerimin içine baktı.

"Olmasını istiyor musun?" İstiyor muydum?

Ben bir şey fark etmiştim. Mert Hakanla olmak bana iyi geliyordu. Bir evin dört duvar bir çatıdan ibaret olmadığını bazense bir yetmiş beş boylarında, kumral, agresif ama oldukça nazik bir adam olduğunu hissettirmişti.

Herkese karşı o çatık kaşlarıyla o ciddi adamın benim yanımda ne kadar kibar biri olduğunu görmek...

Bu nasıl bir duygu? Ne bu? Onu düşündüğümde karnımda dolaşan kelebekler normal mi? Doktor olarak ben buna bir teşhis koyamıyorum çünkü.

"İstiyorum." dediğim şeyle Eren'in gözlerinin dolduğuna şahit oldum.

"Neden peki?" Mert Hakan haklıydı. Eren benden hoşlanıyordu ve benim ona bunu yapma hakkım yoktu. "Özür dilerim." Eren kafasını salladı iki yana. "Bilmek istiyorum neden ben değil de o?"

"Bunun bir sebebi yok Eren. Birine bir sebepten dolayı böyle duygular hissetmezsin. Eğer bir sebebi olsaydı, o sebep bir gün bittiğinde duygular da biterdi. Benim bir sebebim yok." dediğim şeylerle kafasını salladı.

"Biraz da ben konuşayım." dediği şeyle söyleyeceklerimin hepsini yuttum.

"Fakülteye geldiğim ilk gün o ön sıralarda oturan çalışkan kız... Dersi dinlerken o kadar ciddiydin ki, dersten daha çok dikkat çekiciydin. Arkadaşın yoktu, kimseyle konuşmuyordun. Belki de biraz çekingendin, korkuyordun."

İlk zamanlar...

"Sonra Gizem yanına oturdu." Gizem dediğinde dolan gözlerime ben de engel olamamıştım.

"Gizem seni Suna ve Ege'yle tanıştırmıştı. Ben sırf seninle konuşabilmek için Ege'yle arkadaş olmuştum." Şaşkınlıkla baktım.

"O kadar ulaşılmaz gözüküyordun ki hep seni daha da çok istedim."

Duraksamıştı.

"Fakültedeki o çocuğu o kadar kıskanıyordum ki... Yakışıklıydı bir de he yani, Doruk muydu neydi ismi?" Gülmüştüm.

"Ben seninle romantik bir şeyler yaşamak isterken senin en yakın arkadaşın olmuştum. Çünkü seni kaybetmekten korkuyordum."

"Bir şansımız olur muydu İzel?" Kafamı olumsuzca salladım. Cevabım sadece buydu. Onu kırmak değildi amacım. Ancak ben dürüst olmalıydım, onun bana olduğu gibi.

"Peki onunla mutlu olabilecek misin?" Düşündüm. Onun varlığı beni mutlu etmeye yeterken, Onunla olmak beni mutluluktan deli edebilir miydi? Ederdi.

merthakanyandas: 💙💛 @ferdi_kadioglu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

merthakanyandas: 💙💛 @ferdi_kadioglu

izelkaraca, kahveci10 ve 431.278 kişi beğendi.

izelkaraca: Bunu göremediğime inanamıyorum.
merthakanyandas: Beni dimi?
izelkaraca: Yok şu anı.
merthakanyandas: Kolpacı, özledin bile beni.
izelkaraca: Özlemimden yerlerdeyim.
merthakanyandas: Hani bakayım??

ferdi_kadioglu: Komutan 🫡
merthakanyandas: 💙

kahveci10: Kardeşlerim benim!!
merthakanyandas: Gol attıktan sonra bi' gitar sevinci geldi geldi.
10ardaguler: Ben bize yazdım bu maçı.
izelkaraca: Aldık bile güvenimiz tam!! 💙💛
altaybyndr1: Attığımız her şut gol de olsun mu?
izelkaraca: Olsun olsunn

A: Yalnız Mert Hakan'ın bileğindeki toka dikkatimi çekti.
merthknyndsfan1: Sen diyince fark ettim, sevgilisi mi var acaba?
Z: Bence @izelkaraca yorumlarına baksanıza.

X: 💙💛

Komutan || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin