Onuncu Bölüm

3.4K 139 24
                                    

"Bilmem beni ilgilendirir mi?" soruyu tekrarlamıştı.

"Of Mert." Onu ittirmiştim. Kalbimin daha fazlasına dayanabileceğini zannetmiyordum.

Bu tepkime gülümseyen Mert Hakan'a göz devirdim.

"Ne yapayım yani Eren'i? Döveyim mi? Benim de bi çekiciliğim bir güzelliğim var yani. Dediğin gibi bir şey yok ama eğer olsaydı..."

Yani eğer olsaydı olayını hiç düşünmemiştim.

"Evet İzel, eğer olsaydı?"

"Eğer olsaydı olmazdı." Kurduğum cümlenin saçmalığını sorgularken Mert Hakan, bir tık salaklaşmış olmama kahkaha attı.

"Pekala... Olmazdı diyorsan, problem yok."

Yaşananları anlatabileceğim en yakın arkadaşım şu aralar Sera'ydı. Gizemle bilmediğim bir sebepten dolayı aramız açılmıştı ve diğerleri de bunun farkındaydı.

Sera odama uğradığında ona sarılmıştım ve konuşmaya başlamıştık.

"Mert Hakan ile alakalı dediğim şeyleri düşündün değil mi?" Omuz silktim.

"Bir arkadaşımın benden hoşlandığını iddia etti. Yani ne bileyim. Ya Sera bu çok değişik bir şey." Dediğim şeyleri gülümseyerek dinliyordu.

"Yani ben ne hissettiğimi, ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum." Uzanıp ellerimden tuttu.

"Kalbini dinle, yanlış da olsa belki de en doğru yanlış o olacaktır."

"Aşık olmak ne demek bilmiyorum."

Kaşları çatılmıştı. "Daha önce hiç birinden hoşlanmadın mı?"

"Hoşlandım..." Üniversitede çok hoşlandığım bir çocuk vardı...

"Fakülteden biri vardı. Ancak sadece hoşlantıydı ne bileyim heyecanlanıyordum ama yani. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi de olmuyordu."

Sera bir anne şefkatiyle kalkıp bana sarıldı. "Güzelliğim benim! Büyümüş de aşık oluyor." Onun dediğine ufak çaplı bir kahkaha attım.

"Düğünümüz var, bir bakmışsın çifte düğün." Sera benimle dalga geçmeye başladığında omzuna hafifçe vurduğumda kocaman bir kahkaha patlattı.

İçeriye giren Ferdi, sevgilisini görünce kocaman gülümsedi. Sarıldıklarında gururlu bir anne edasıyla bakmıştım onlara. Arkadan giren Mert Hakan da onlara bakarak gülümsüyordu.

"İzelciğim, biz Ferdi'yle yemeğe gideceğiz. Hadi sen de gel, hem Mert Hakan da geliyormuş bizim gibi mükemmel bir çiftin yanında tek kalmasın." Sera aklı sıra çöpçatanlık yapacaktı.

"Arkadaşlık edersin." Bastırarak söylediği şeye gülesim gelmişti. Mert Hakan Sera'nın dediği şeye gözlerini devirdiğinde Ferdi de kafasını salladı.

"Hadi İzel, sen de gel."

"Pekala, arkadaşım sen dersin?" Ben de oyunu sürdürmeye karar vermiştim.

"Gel..."

Sonrasında mırıldandığını duydum.

"Arkadaşım."

Gittiğimiz restoran çok güzel dekor edilmişti.

Sera, Ferdi'nin yanına oturduğunda ben de Mert Hakan'ın yanına oturmuştum. Yemekleri söyledikten sonra tabi sohbet başlamıştı. Ferdi ve Mert Hakan Futbol konuşurken Sera'yla ben de dedikodu gibi gibi şeyler konuşuyorduk.

"Hadi bir selfie!" Sera aniden yükselince ona şaşkınlıkla baktım. Protez tırnaktan aklına nasıl selfie düşmüş olabilir?

Ayağa kalkıp telefonunun ön kamerasını açmıştı.

"İzelciğim, sen çok çıkmıyorsun. Mert Hakan'a yaklaş biraz."

Sera sen varya sen çok fenasın.

"Biraz daha."

Ferdi onun yapmak istediği şeyi anlamıştı ve kıs kıs gülüyordu.

En sonunda Mert dayanamamıştı ve sandalyemi kendisine doğru çekmişti.

Yalnız, etkilendim. Bi' tık ucundan.

"Rahatsız olmazsan, arkadaşım." Arkadaş kelimesini bastırarak söylediğinde gözlerimi devirdim. Dediği şeyden sonra kolunu omzuma atmıştı.

Sera istediğine ulaşmış gibi 32 diş sırıtıyordu.

Kalbimde kelebek dur ne?

Karnım işte her neyse.

Açlıktandır İzelciğim o diyip dikkatimin dağılmasını önlemiştim.

"Parfümün ne güzelmiş senin." Sera yerine oturduğunda bizim pozisyonumuz hâlâ aynıydı. Mert Hakan'ın söylediği şeye kaşlarımı çattım.

"Ben parfüm kullanmıyorum." Bana şaşkınlıkla bakmıştı.

"Kendi kokun mu? Dalga geçme benimle."

"Alerji yapıyor parfümler bende, istersen bi daha Beren'i bize getirdiğinde makyaj dolabıma bakabilirsin Mertciğim." dediğim şeye gülümsedi.

"Seni çok seviyor."

Beni mi seviyorsun ne?

"Beren."

Eklediğinde ilk söylediği cümleyi üçüncü tekil şahıs olarak kurduğunu fark etmemiştim bile.

"Abim diyor ki Beren tüm gün İzel Abla diyor, kim bu İzel abla?" Dediği şeye gülümsemiştim.

"Kardeşim olsa bu kadar severim." Mert Hakan, Beren'e olan sevgimi çok seviyordu, belliydi. Gözlerinin içinden anlaşılıyordu, gözleri çok güzel renkmiş bak.

Kamera sesi duyulduğunda bakışlarım Sera'ya dönmüştü.

"Çok güzeldiniz, sonsuza kadar silinmeyecek bir fotoğraf çektim." Sera açıklamasını yaptığında yanaklarımın kızardığını hissettim.

Yemekler geldiğinde pozisyonumuzdan ayrılıp önümdeki yemeğe döndüm.

"Eee Mert, Sende var mı bir şeyler? Sevgilin falan." Sera bunu bilerek yapmıştı. Yemek boğazımda kalmıştı, birkaç kez öksürdüğümde Sera'nın yüzündeki tebessümsüz tebessümü görmüştüm yani. O nasıl oluyor demeyin, oluyormuş. İçinden kahkahalar attığına emindim şu an.

"Valla, var desem... Yalan olur. Tabi yok desem... Yine yalan olur." kaşlarım çatılmıştı.

Sevgilisi varmış.

İzelciğim, salaksın yani.

Neyse ben zaten kariyer insanıyım demek istemiyorum ama öyleymişim.

Yalancı.

"İzel'in de öyle sanki." Ellerimi teslim olurmuşçasına kaldırdım.

"Konu bana nasıl geldi? Mert Hakan'ın sevgilisinden yürüyün siz biraz daha." dediğim şeyle Mert'in dudağının kenarı kıvrılmıştı.

"Evet, sevgilim güzel kız ya." Çok mu güzel?

Güzelse model olsun.

İzel, belki modeldir? Lan, olabilir mi?

"Model mi?"

Mert Hakan cıkladı.

"Boydan kaybediyor."

"Tüh, paramparçayım." konuşmamıza Ferdi ve Sera kahkaha atıyordu. Sera izin isteyerek makyajını tazelemeye giderken beni de yanında sürüklemişti.

Komutan || Mert Hakan YandaşWhere stories live. Discover now