2. Gün;
Ömer ' den
Defnenin sesi bir anda kesilmişti hayret! Acaba canı acıyor mu ? Aman siktir et Ömer senin de canın acıdı ama kimse kimse! Senin canın acıyor mu? Diye sormadı o yüzden kimseye acımayacaksın oğlum kimseye!
Dikiz aynasından oğluma baktım Defnenin başında dilini uzatmış ' he he! ' yapıyordu köpek dilinde " oğlum Defne ablan ne yapıyor he? " Dedikten sonra gülüp göz kırptım.
Yola bakarken tekrardan dikiz aynasına baktım. " La yoksa bayıldı mı? " dedim Müdür 'e gözlerimi yuvalarından çıkarıp büyütürken.
Soruma karşılık oğlumdan " hav hav!!!" diye cevap aldığımda arabayı durdurmuştum hemen.
Elimle başını omzundan kaldırdığım da gözleri kapalı dudakları düz çizgi halindeydi. Yüzünü ellerim arasında aldım yanağını baş parmağım ile severken Defneye seslendim.
" Defne... Defne (!)" Bir hareketlilik ya da yüzünde bir mimik kıpırtısı yoktu.
Dikiz aynasından oğluma baktım.
" Aferin Müdür baba aferin heh! Şimdi ayvayı yedik oğlum! " Patilerin üstüne başını koydu suçlu bir çocuk edasıyla bana bakarken hemen koltuğun üstüne yattı sevimli yüzü ardından asılırken başını patilerin arasına gömdü.
Birde nazlı nazlı bana kuyruk sağlamaz mı ey Allah'ım!" İçimden çarpık çarpık güldüm ama Müdür Beye kaşlarımı sattım ufak olsa da.
" Hiç öyle bana arkanı dönüp kuyruk sallama suçlusun oğlum şimdi uyanınca başımın etini yiyecek etini!! " Dedim baş parmağımın ucuna üç parmağımın ucunu birleştirerek başımın kenarına vurdum üç defa.
' Et ' deyince asılan suratı düzeldi başını kaldırıp bana baktığında havlamış kulaklarını havaya dikmişti hemen ardından dilini çıkarmıştı ' He he!' diyerek.
" Yok lan öyle senin bildiğin et değil deyim olan et bak oğlum biz insanlar her söze atasözü, deyimler yaparız anladın mı? " dedim.
Ama bana göz devirerek götünü döndü başını patilerin üstüne koyarak suratsız suratsız gözlerini kapattı. Sanki göz devirmeden önce ' hay göttüm' diyerek göz devirmişti.
' seviyorum lan bu çocuğu!' gülerek dikiz aynasında ona baktım ha bu arada da Müdürle konuşurken daha ilk dakikada Defneyi omzuma yatırmıştım.
Üstüm başım Müdür'ün boku olmuştu Defne sayesinde tabi kendisini çikolata sanıyordu boku aklıma geldikçe o görüntü ister istemez yüzümde çarpık gülüşüme engel olamıyordum! Ciddi ciddi köpeklerden korkuyordu ha bunu arabaya her adım attığımda tir tir titreyen kaskatı ellerimin arasında olan incecik vücudundan fark etmiştim.
Bayıldığına göre varlığından bile korkuyordu göz ucuyla arabanın akıllı bluetooth telefonuna baktım arayan ' Berat İplikçinin ' ta kendisiydi ağızına sıçtım!!!
Düğmeye basarak sesine bok doldurdum piçinin arabanın içinde yankılamasına izin verdim.
" Söyle!"
" Yarın büyük gün oğlum hazır mısın sevdiğin kadını Ateş İplikçinin altına atmaya!" dediğinde kahkaha atmıştı amına koyduğumun çocuğuuuu!
" Sevgili babacığım inanır mısın ikinize umurunda değilsiniz! Ne o sonradan kazandığın sevgili " yatalak" Oğlun " oğluna yatalak demem sinirini bozuyordu her zaman.
" Benim oğlum yatalak değil ! Ömer İplikçi senin sevdiğin kızı elinden almak için gittiğinde yolda kaza yaptı ama bak gör ki yine onun olacak!"
" Kısa kes de aydın havası olsun paşam! " Dediğimde hırlamıştı köpek gibi. Onun bu haline kahkaha attığımda ise hareketlerim kadar gülüşlerimde sinir bozucuydu.
" Ömer!!!!" Çarpık çarpık güldüm kendime bayılıyorum anasını satayım! Varlığım bile başlı başına onun sinirini bozarken bu kendimi daha çok sevmeme engel değildi.
" He gülüm söyle dinliyorum seni çipili çipili şak şak!!" dediğimde kekeleyerek.
" Yarın gece düğün olacak benim evimde! Bana yakışır şekilde görkemli hata istemiyorum! Çünkü ben hata yapmam Berat İplikçi hata yapamaz!" Dediğinde sakallarımı kaşıdım. ' He yav he! ' der gibi demiş de olabilirim bilmiyorum.
" Saygı değer iş adamları olacak iş adamları demek para demek ve ben parayı çok severim hahaha!!"
Yüzümü buruşturarak.
" Allah için sen gülme! "diyerek suratına telefonu kapattım.
Kafa sağlayarak direksiyonu daha çok kavradım parmak eklem yerlerim boğum boğum beyaz olmuştu.
Deli gibi kafa sallayıp dişlerimin arasından konuştum." Ben sana göstereceğim görkemli düğünü bekle sen amına koyduğum bekle!" Her cümle kafa sağlıyor bir elimle ile Defnenin belini tutuyordum.
Omzunda bir hareketlilik olunca kendimi çekip burnumun üstünden Defneye baktım " Ömer? (!) " dedikten sonra tek gözü açık tek gözü kapalı bana baktı.
" Ah kolum!!!!!" deyip başını omzumdan kaldırdı " Ömer kesin çatlak ah! " Dedi ağlayarak kesinlikle canını acıyordu ha! Şaka yapar bir hali de yoktu bu sefer.
' Aklına tükereyim Ömer senin kızın canını yaktın boncuk boncuk yaşta akıtıyor gözlerinden!!'
' Acıma Ömer o sana acımadı bırak gitsin usta ne hali varsa görsün!'
' Ama canı acıyor.'
Masum masum bana bakıyordu bakma bana öyle kadın!
Burnumu çekerek önüme döndüm ters bir tavırla " abartma Defne kedi yarasını görmüş ne büyük yaram var demiş." Dediğimde sesini çıkarmadan burnunu çekti.
" Dayanamıyorum..." dedi ağız içinde ama sikime bile takmadım söylediğini.
Omzundan tutturup arkaya baktığında olayları dikiz aynasından takip ediyordum kaşlarımı çatarak Müdür' e baktığımda o da bana bakıyordu.
Güldüm çarpık çarpık o da işareti almış olacak ki havlamadan dilini çıkarmış sadece durmuştu Defnenin karşısında.
" K-öp-ek k-öp-ek!" Diyerek bir kez daha omzuma bayılmıştı.
Çarpık çarpık gülerek oğluma bakarken dikiz aynasından bana ön patisini kaldırmış selam veriyordu canım oğlum.
" Adamın benim kral! " Dedikten tek elimi kaldırıp topuz yapıp Müdür babaya selam verdim. Araba kullanırken anca böyle selam verebiliyorduk birbirimize ayaklarım ile arabaya yön verirken bir elim ile Defnenin belini tutuyordum.
Aklı bluetooth telefonun düğmesine basıp Kemal'i aradım.
' Allah'ım şimdi sana geleceğim bekle Kemal sağ olsun!'
" Kemal oğlum?"
" Efendim anayyy!" Sevimli sevimli şebek!
" NE DEMEK ANAYYY! SEN BANA NE DEMEK İSTİYORSUN KEMAL BÜLENT ERSOY MUYUM LAN BEN?! "
Ses gelmeyince Kemal ' den konuşmayı başladım.
" Şimdi bana doktor, kuyumcu- neyse sen bana Metini versene bi."
" Metin koş len Metin tin tin Metinnn! " Dediğinde Metin " ne oldu lan yarım akılı!" Dedikten sonra kesinlikle kafasına vuracaktır.
" Ah ne vuruyorsun abicim ya! Kafa bu kafa boş olsa da aaa kafiye yaptım ağlasana!"
Kriz geçiyordum gülme krizi! Allah'ım ödül mü nimet mi bilemedim bu Kemal'i lan?!
" Oğlum ben anlamıyorum ya yediğimiz içtiğimiz ayrı olmuyor. " dedikten sonra benim aklıma takılan soruyu Metin sormuştu.
"Bana bak lan sen bizden habersiz bir boklar mı yiyorsun yoksa?!" Kaşlarımı çattım Kemal' di bu aklı yarım insandı.
" Bana bak Metin bu Kemal'in içtiğine, yediğine, sıçtığı boka kadar bakıyorsun anlaşıldı mı?! Zaten bir iki güne sonra yine eski halimize döneceğiz aslanım."
Benim sesimi duyduğunda sessizleşip büyük ihtimalle kulağından telefonu uzaklaştırdı. " Abi telefonda niye söylemiyorsun oğlum? " dediğinde çılgına döndüm!
' Ya çıldıracağım bir kere ya bir bir kere benim üstüme laf katmayın! '
" METİN!!!!! BANA DOKTOR , KUYUMCU, KADIN KUAFÖR , GELİNLİK DERGİLERİ VE O DERGİDE BULUNAN BÜTÜN GELİNLİKLERİ GETİRİYORSUN! İŞTE BİR DÜĞÜN İÇİN NE GEREKİYORSA EVDE OLSUN ÖZELLİKLE DE DOKTORU UNUTMA KEMAL'İ DE SÖYLE HATTA ELİNE YAZ VER NEHİR'İ DE ALSIN EVİNDEN!"
Ev dediğim yurttu aslında ama ben yurt demeyi sevmiyordum en kısa zamanda ilgilenecektim bu konuyla ama bu şu düğün işini başımdan attıktan sonra.
" METİN DOKTORU ARA DEDİKLERİMİ HARFİ HARFİNE DE! KOLUN ÜZERİNDEN ARABA TEKERİ GEÇTİ SAAT GEÇTİKÇE DE SOL KOLU MORALIYOR DOKUNMAM İLE KOL KEMİĞİNDEN SES GELDİ DEFNENİN NE GEREKİYORSA GETİRSİN YARDIMCI OLUN! DOKTOR KADIN OLACAK!"
Telefonu kapattım arada Defne uyanıyor Müdürü görmesi ile tekrar omzuma bayılıyordu.
Yazardan
Ömer eve gelmeden onun bütün istedikleri ayağına gelmiş onu evinde bekliyordu araba eve önünde giriş yapınca arabadan inip kimseye bakmadan eve girerken adamlarının başı öndeydi.
Adamlarından biri Ömer bir şey demeden arabaya koşup arka koltukta trip atan Müdür'ün kapısını açtı.
Müdür arabadan iner inmez adamın peşinden koşarak onunla birlikte eve girdi.
Eve girer girmez de Ömer'in gözleri onca kalabalığa karşın doktoru buldu çıkardı. " Esra gel benimle! " Diye emrettiğini Defne kolları arasındayken kızıl saçları da aşağıya doğru sarkıyordu morarmış kolu ise boşlukta sallanıyordu.
Köpeği arkasında gelirken merdiven başında durup " oğlum sen burada Nehir ablanla kalacaksın tamam mı? Nehir sarı papatyam Müdür baba sende." Diyerek doktorla birlikte odasına çıktı.
Nehir yarım askısı ön yüzü beyaz yandan çapraz siyah, altın sarısı ile deniz dalgası ile çizgi atılmış renklere sahipti yarım askısı kol kısımları altın sarısı renklere hakim sürüyordu gözünde ise beyaz gözlüğü varken sarı saçları da topuzdu. Elindeki içmekte olan kokteyl bir kenara bırakırken Müdür' e doğru koştu.
" Müdür oğlum! Seni ben çok özledim ya tipe bak suratsız!" Dedi onun hizasına çömelirken köpeğin başını kolları arasına aldı ve ardından da boynuna Müdürü gömmüş başını da köpeğin üstüne koymuştu.
------
" Durumu ne Esra! " Doktor Defnenin kolunu bir o yana bir bu yana çevirirken kadında ciyak ciyak bağırıyordu.
" Esra senin burada ne işin var lan?!" derken doktor Ömer ile konuşuyor onunla hiç muhatap olmuyordu " Ömercim durumu hiç iyi değil çatlaklık var gibi röntgen çekilmesi gerekiyor ardından duruma göre kolu alçıya alacağız."
Defne ağızını eğerek taklidini yapmıştı Esra'nın " Ömecim durumu iyy degil! Gıcık sanane lan sana ne! bok böcüğü sıçmık!"
" İyi ne gerekiyorsa yapılsın hemen şimdi!" Oda dan çıkıp giderken genç adam doktor onu kolundan tutarak kendine çevirdi.
Nazlı nazlı konuştu.
" Ömer akşam bana gelsene dalgamıza bakarız he ne dersin?" dedikten göz kırpmıştı.
Çarpık çarpık gülerek dudak kenarını kaşıdı Ömer.
" Hım öyle mi diyorsun? " diyerek elini kadının göz önüne gelen kestane kahverengi dalgalı saçlara itip kulak arkasına sıkıştırdı.
Kadın esmer mermer tenli 1.7 santimetre boyunda ela gözleri , boynunda tasma kolye incecik bir şekilde parlıyordu dudaklarına parlatıcı sürmüş dolgun dudaklarını göz önüne çıkarıyordu gözlerinde belirli belirsiz rimel sürmüştü.
Kadın kafa sallayıp gülerken Ömer ise işaret parmağı ile dudağını gösterdi doktorun. " Akşama kadar beklemeyeceğim şuan dudaklarını çok cazip geldi bana." Derken tek kaşını kaldırmıştı adam.
" Hayır Ömer yapma bak yapma ne olursun yapma!" Derken Ömer Defneye döndü.
" Ya yapmayım öyle mi Defne? " derken kızıl sinirini sinirini bakarken sesi titrekti. " Yapma (!)" dediğinde Defne adam sadece.
" Peki." deyip oda dan çıkarken geri dönüp Esra'nın dudaklarına yapıştı.
" LANNNN!!!!!! FÜZE ATSAYDIN AMINA KOYDUĞUMUN ÇOCUĞU!!!!"
" Dayanamadım çok güzellerdi Defne ne yapayım?! " Gülerek ellerini iki yana açmıştı.
" Ömer ne oluyor? " diyerek konuşmanın arasına giren Esra'ya karşın Defne.
" BAK SANA BİR KAFA ATARIM ALEKS GELİR ELİMİ ÖPER HA! KAŞINMA!" derken pişkin pişkin gülerek Defneye bakarak Esra'ya konuştu.
" Bir şey yok canım." Gözlerini pörtletmişti kadın. " Canım mı?(!)" dedi.
Gülerek.
" He canım dedim zoruna mı gitti hayırdır sen?" dedikten sonra Esra'ya döndü ." Sen şunun kolunu ne yaparsan ama çabuk olsun! Adamlara söyle yardım edecekler sana."
" Ömer?"
Başını Defne' den çekip çevik bir hareketle sert sert baktı.
Ardından ona dönerek.
' Bakışlar keskin bıçak kalbimi ikiye böldü çat çat!!'
' Amına koyayım Ömer yine düştüm amına !!'
" Dediğimi yap Esra! " Kız oda dan çıkarken Ömer'in omzuna sert bir şekilde vurmuştu kendince.
Ama Ömer yerinden kıpırdanmamıştı. Defne ise içinden ' Yasak Elma Ender reis mod ' Kadın elini havaya kaldırarak parmaklarını oynattı gülerek. " Bayyy!!"
Elini dudağının kenarına götürerek sinirle alt dudağını baş parmağının ucuyla üstünden geçti. Ardından da başını Defneye çevirip sinirle ona baktı.
" Senin benimle derdin ne kızım?! Sen geldin bütün kısmetlerim kapandı la!"
" Kısmetin kapandı ve bütün derdin bu senin öyle mi? Ulan senin kısmetin hep kapanacak bundan sonra elimden gelenin fazlasını yapacağım!
Histerik bir gülüp atıp. " Hı komik sen şey yapsana doktorluğu bırakıp komedyen ol vallahi bak! Kısmetimi kapacakmış peh! "
El salladıktan Defneye yaklaştı ellerini yatağın her iki tarafına koyarken yüzünü Defneye daha çok yaklaştırdı. Kulağına fısıldayıp sakallarını da kadının yanağına sürtüyordu.
" Sen istersen de benim kısmetimi kapatamazsın (!)" dedikten sonra Defneye daha çok sokulup sakalarını yanağına sürttü.
" Ömer?(!) " Defne sağlam eliyle Ömer'in omzuna tutunurken tırnaklarını adamın omzuna batırıyordu. Sakalları ile yanağın dört birini gezerken adam.
Defne sakallarını geçtiği yerlerin etkisini atlatmazken kendinden geçiyordu.
" Çünkü ben sana ait değilim hiç bir zamanda olmayacağım çünkü ben bu hayatta tek kadınla idare etmem Defne farklılık isterim. Yeni ten yeni vücut ve farklı farklı kadın inleme sesleri anladın mı?! Şimdi git aşağıya Esra kolunu alçıya alsın. Gelinlik seç kendine yüzük filan. Beni uğraştırma zaten yeterince vaktimi çaldın seninle uğraşacak değilim ben.
dedi ve Defne ' den uzaklaştı ve konuşmasına ekleme yaparak konuşmayı bitirdi. " Hayır yani oradan bakılınca bakıcıya mı benziyorum? Hayret yani olacak iş değil cıks cıks! "
Kadın yaralı olan kolunu karnın hizasında havada tutarken de başı önüne eğitti bir eliyle ile sımsıkı yatağın kenarından tutuyordu. Öyle bir tutuyordu ki elinin üstündeki damarlar gün yüzüne çıkmıştı.
Ömer dolabına gidererek bir kısa kollu siyah tişört alt kısmına ise eşofman altı gri renk bir şey seçip dolabının kapağını kapattı.
" Al giyin!" dedikten sonra suratına fırlattı seçtiği kıyafetler Defnenin yüzünden bağımsız zemine düşerken kafasını kaldırdı.
Adam ona bakmadan telefonu çıkarmış aradığını bulunca da telefonu kulağına dayamıştı.
" Kemal yanına iki dört tane adam al yukarıya benim odaya gel seninle işim var."
" Geliyorum abi Allah Allah bismillah!" dedikten sonra Ömer telefonu kulağından çekip buruşmasıyla aşağıdan bir gürültü " Allah Allah bismillah!" Diyerek Kemal merdivenleri çıkıyordu ayakları ile padır küldür.
Kapıyı nefes nefese açarken Ömer'e baktı " Buyur abi." "Lan savaşa mı diyorsunuz Allah Allah bismillah nedur da neyse ne şunu alın aşağıya indirin. " Dedikten sonra tepeden ters ters ona baktı başı yine öndeydi Defnenin.
" Bana da gözle görülmeyen küçük demir parçası bir yüzük seçin Hasan varlığı ile yokluğu bir olsun benim için!"
" Tamam abi.
El hareketiyle Defneyi gösterdi. " Şunu bir bir banyoya götürün ilk önce duş alsın! " dedikten sonra Defneye baktı kıs kıs gülerek.
" Üstü başı bok kokuyor Müdür'ün boku! " dedikten sonra zevkle Defnenin başını kaldırmasını bekledi. " NE YOKSA BEN ÇİKOLATA DİYE BOK MU YEDİM LAN!?"
Ömer çarpık çarpık gülerek kafa salladı. " Aynen öyle! " Dedikten sonra Defne beklemede " öhğğk! diyerek önüne kustu.
" İy midem kalktı bende kusacağım şimdi! " Demesiyle Kemal'in Ömer'in çarpık gülüşü daha da büyüdü.
" Gel Kemal'im meydan senin! " Dedi gülerek.
" Vallahi mı? "
" Vallahi! " dediğinde tek kaşını kaldırıp iç gıdıklayan bir ses tonuyla konuşmuştu.
Gelip Defnenin kustuğunun üstüne kusunca Defnenin ağızı burnuna gelmişti. Öğgk bu ne be sen ne yedin be Öğgk!!"
" Sus lan en azından senin gibi Müdürün bokunu yemedim!!"
" Sus lan sus öğğhk!!! "
" Sana öğğhk asıl! " dedikten sonra sırayla kustular tam Defnenin kusması duracak Kemal'in kusmasıyla tekrar yeniden kusuyordu genç kadın.
Kapı ağzında bekleyen adamlar korkudan burnunu iki tutarken yönlerini çevirdiler Kemal ve Defneye.
Ömer ise zevkle kafa sallayarak kadına bakarak gülüyordu.
" Gelin şunu alın yeter bu kadar kusmuk şov! " Dediğinde eliyle adamlarını çağırdı içeriye adamlarının gözleri büyüdü.
" Oğlum gelin ısırmaz la. " deyip güldü. Adamlar Defneyi gözleri kapalı iki kolundan tutarak havaya kaldırdı kokudan yüzleri ekşi limon gibi oldu.
" Hasan yüzük işi sende! " Tek kaşını kaldırıp işaret parmağı ile onu gösterdi.
" Tamam abi." Dedikten sonra Ömer Metine baktı.
" Metin içeri gir kapıyı kapat hasan sende çocukların peşinden git hep beraber başında bekleyin Defnenin bayılır filan.
Kafa sallayıp gittikten sonra Metin kapıyı kapatmıştı. " Kemal yeter bokunu çıkarma." dediğinin hemen ardından kolunun tersiyle dudaklarını sildi adamı.
" Yarın akşam dananın kuyruğu kopuyor çocuklar başlıyoruz! " Metinin gözleri büyürken zevkle güldü ama Kemal işaret parmağını havaya kaldırarak öğrenciler gibi.
" Bir şey sorabilir miyim abi?" Ömer sorması için başını sallayıp elini ' buyur!' anlamında uzattı.
" Yarın akşam dana alıp kuyruğunu mu koparacağız anlamadım?" Kısa bir şok atlatıp ardından kahkaha atmaya başladılar Ömer Metin.
Kemal ikisine bakıp " Ne gülüyorsunuz abilerim? Komik bir şey mi dedim?"
Dr. Esra Mağden...