KUŞKU VE TUTKU

Door masalgibiay

134K 14.1K 16.8K

Bölümler yeniden yazılıp DÜZENLENECEKTİR. . . . Hiç beklemediği bir anda, hiç beklemediği bir kişiden, hi... Meer

(👣1💕)İlk Bölümcük♡
(👣2💕)Ba-na-ne...
(👣3💕)İki Kelime🎶
(👣4💕)O Allah'a İnanmıyor
(👣5💕)Sor Bakalım!
(👣6💕)Yok Artık!
(👣7💕)Kuşku... 👤
(👣8💕) Can Parça'm♡
(👣9💕) Süt Kardeşim... 🐣
(👣10💕) Tek Şüpheli...
(👣11💕)Kaktüs 🌵
(👣12💕) Başlıyoruz!
(👣13💕) Allah'ın Pazar Günü
(👣14💕)Alaaddin'in Sihirli Lambası Gibi😒!
Bölüm Değil :')
(👣15💕)Ben İçimdeki Seni Sevmişim Anlasana 🎶
(👣16💕)Şaka Mı Bu? Ne Tarafa El Sallıyoruz?? 😨
(👣17💕)Belli Oldu...
(👣18💕) O Benim Eşim♡
(👣19💕) Ortak Yanımız💖
(👣20💕) Ben Adındaki Bir Heceyim, Adımdaki Bir Hece Olduğun Gibi...💚
(👣21💕)Ayaz Mıymış?
#(👣22💕)Sevdiğine İşarettir..❣️
(👣23💕)Bu Kadar Da Belli Etme!!😏
(👣24💕) Husumetdaş :)
(👣25💕) Şüpheliler Listesi
(👣26💕) Zoruma Gidiyor!
(👣27💕)Bir Varmış, Bir Yokmuş...
(👣28💕) Bekledim...♥️
(👣29💕) Sağ Elim, Sağ Bileğim, Sağ Kolum! 😏
(👣30💕) Bırakıyorum...
(👣31💕) Merak♡ :)
(👣32💕) Neden Ayaz?
(👣33💕) Yanlış Yol
(👣34💕) Lambasını Söndürdüğüm
(👣35💕) Fazla Güzel..♡
(👣36💕)Söz Ve Umut
(👣37💕)İntihar
(👣38💕) Kayıp...
(👣40💕) Aşk Lütfen Gel
(👣41💕) Tavır
(👣42💕) Kavga
(👣43💕) Format
(👣44💕) Bazı Şeyler
(👣45💕) Kabul Olmuş Beddua
2 YIL OLDU! ♥️
(👣46💕) Buldun Beni
(👣47💕) AY Tutulması ♡
(👣48💕) Yavaş Yavaş
(👣49💕) Hatırla
(👣50💕) NOT
(👣51💕) Not'un Sahibi
(👣52💕) Kaktüs'ten Yeşeren Çiçek
DUYURU - ARA
(👣53💕) Hemde Herşeyi
(👣54💕) Notalar Anlatsın♡
(👣55💕) Bir Takım Telaşlar
(👣56💕) Hüngür Hüngür
(👣57💕) Kavga Değil Dayak :)
(👣58💕) Düğün Duygusallığından Uzak
(👣59💕) Ayrılık
(👣60💕) Gölge Tek, Biz Hepimiz
(👣61💕) Kapşon Da Maske De Düştü!
(👣62💕) Notalarla Film Şeridi
(👣63💕) Yaşanmış Gerçekler
(👣64💕) Yeni Başlangıçlar
(👣65💕) Hepsi Bir Oyundu

(👣39💕)Hatırlamıyorum

1.6K 200 257
Door masalgibiay

Y E N İ🥀B Ö L Ü M !

Selamun aleyküm Reader💛ballarım!
Söz verdiğim gibi Mart 1 de işte bölüm atarım :')

(Netim olmadığı için anca wifi bağlanıp iki saat gibi bir gecikme yaşamış olsak da.)

Bu bölümde Ayaz' dan📌

E hadi o zaman keyifli okumalar^^

Ne kadar süre burda böyle oturduğumu bilmiyordum. Ne olacağını düşünmekten, ne yapacağımı düşünmekten yorulmuştum. Canım acıyordu. Kalbim sızlıyordu. Nefesim daralıyordu.

Başımı kaldırıp etrafıma baktım.Aysima'nın ailesi Aysima'nın yanına gitmişti. Diğerleri buradaydı henüz. Fırat onlara baktığımı görünce yanıma doğru yürüdü. Bekleme bankına oturup konuşmaya başladı :

-Bak Ayaz ne hissettiğini bilemem belki ama ne durumda olduğunu görebiliyorum. Toparla kendini. Aysima'ya böyle yardımcı olamayız. Olamazsın...

Ellerimi saçımdan geçirip başımı eğdim. Fırat devam etti konuşmasına :

-Aysima hepimiz için ayrı değere sahip. Ben onu Dicle'den hiç ayırmadım bu zamana kadar. Onu hep korumaya, yanında olmaya çalıştım. Diğerleri mesela ; Furkan, Anıl onlarda tıpkı benim gibi Aysima'ya değer verirler. Biz yıllardır beraberiz, bir aradayız. Ama bak bizi hatırlamıyor. Emiray zaten onun Canparçası onu hatırlamıyor. Vazgeçilmezi, en sevdiğim dediği abisi Musab, onu hatırlamıyor. Dicle, Derin, Selin... Onları hatırlamıyor. Asla ayrılmayan dörtlü! Şu an herkes perişan. Aysima'nın anne babası, süt ailesi... Aysima kimseyi hatırlamıyor. Bu demek değildi ki unuttu, o sadece hatırlamıyor! Ablasını, onu hatırlamıyor... Kimse kendisini suçlamasın. Eğer bir suçlu arıyorsak hepimiz suçluyuz o zaman! Ama bunun kimseye bir faydası olmaz. Çünkü o kaza olacaktı. Bundan kaçış yoktu. Ben suçlu değilim, sen suçlu değilsin, Furkan, Anıl, Selin, Dicle, Derin kimse suçlu değil. Allah'ın Kaktüs'ü de öyle. Suçlu aramayın artık. Niye bu kadar harap ediyorsun kendini. Emin ol Aysima da bunu istemezdi.

Başımı kaldırdım yavaşca. Bu yıl konuşmuştum Fırat'larla. Aysima'ya olan duygularımı anlatmıştım. Biliyorlardı. Son zamanlarda Aysima'nın da beni sevdiğini söylerlerdi bana. Biraz da onlar umut olmuştu bana. Hatta Aysima'nın da bana karşı hislerinin olduğunu ilk Fırat anlamıştı. Gözlerimi yumup konuştum :

-Bana beni sevdiğini söyledi.

-Hayda ben ne diyorum, sen- ne ! ne dedin?

Fırat'ı tavrına başka zaman olsa gülerdim belki ama şimdi gülmek şöyle dursun gözlerimi kırpıcak gücü bulamıyordum kendimde.

-Ben ona hislerimi söyledim. Defteri verdim. Onunla konuştuk. O da bana açtı hislerini. Bir söz ve umut bekliyordum ya ben hani ondan?

Fırat tepkisiz dinleyince devam ettim.

-Bana öyle umut dolu bir söz verdi ki. Söylesene Fırat ben onun hislerini öğrenmişken, kalbinde yer edinmişken, o bana böyle umut vermişken ben şimdi ne yapayım?

Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Başımı çevirip Aysima'nın olduğu odaya baktım.

-Ne zaman konuştunuz? Ne zaman yaşandı bunlar?

Fırat'a dönüp sorduğu soruyu acı içinde cevapladım.

-Olaydan yarım saat önce.

Fırat saçlarını karıştırıp konuştu:
-Ne diyeceğimi bilemiyorum Ayaz. Haklısın ne desen haklısın.

Oysa benim istediğim haklı olmak değildi, benim istediğim Aysima'nın iyi olmasıydı.

Yanımıza Anıl, Furkan ve Berkay da gelip oturdu. Furkan eliyle omzumu sıkarak gülümsedi. Aysima'nın ailesi şu an içerdeydi. İlk onlarla konuşması, tanışması daha doğru olacağı için diğer herkes şu an koridorda bekliyorduk. Hoş(!) ben yanına gidip be diyecektim onuda bilmiyorum. Aysima'ya kendimi hatırlatmamak konusunu, Aysima'ya olan hislerimi bilen herkesle konuşmalıydım. Fırat'larla dönüp konuştum :

-Sizden birşey isteyeceğim.

Başlarını kabul ettiklerini belirtircesine salladıklarında devam ettim:

-Aysima'ya kendimi sadece ders çalıştığı bir arkadaşı, aynı sınıfta olduğumuzu ve sizinle birlikte takılan biri olduğumu söyleyeceğim. Sizde böyle anlatın olur mu?

Fırat kaşlarını çatmıştı :

-Ne demek şimdi bu? Abi sen değil miydin sürekli onunla konuşmaya çalışan? Yıllarca bekleyen?

Ellerimi saçlarımdan geçirip derin bir nefes alarak cevapladım :

-Daha kendini ailesini hatırlamayan birine kendimi tanıtmam sence ne kadar mantıklı Fırat, sen söyle? Ne diyeceğim ben? Seni yıllardır seven olaydan yarım saat önce seninde beni sevdiğini öğrenen senden geleceğe dair söz alan kişiyim mi diyeceğim? Tabi o da kuşkusuz inanacaktı değil mi?

Furkan hemen araya girdi:
-Bir dakika, bir dakika! Olaydan yarım saat önce sana seni sevdiğini mi söyledi Aysima? Ve söz verdi?

Sert bir şekilde yutkunup başımı salladım.

Furkan hem şaşkın ve hem sevinmiş gibiydi.

-Ayaz neden bunu yapıyorsun kendine? Sana da yazık değil mi? O da seni seviyor işte!

Başımı iki yana sallayarak konuştum :
-Ben ona kendimi hatırlatmak istemiyorum. O beni hatırlasın istiyorum.

Anıl elini bacağıma koyup :
-Sen ona hatırlatmaya çalışmıyorken naısk olacak o? dediğinde Berkay konuşmuştu :

-Sanırım Ayaz, Aysima'nın ona inanmayacağını düşünüyor. Düşünsenize siz hafıza kaybına uğruyorsunuz ve biri çıkıp size ; sizi sevdiğinizi ve sizinde ona karşı duygularınızın olduğunu söylüyor. İnanmanız kolay olur mu? Ve sizce bencilce olmaz mı bu? Er yada geç kendi hatorlayacaktır zaten Ayaz'ı bırakalım Ayaz dediğini yapsın.

Berkay'a minnetle bakmıştım. Evet bundan da korkuyordum. Ya bana güvenemzse, bana soğuk davranırsa herşeyi en başından yaşayamazdım ben.

Bir süre kimse konuşmayınca kabullendiklerini varsayıp konuştum :

-Kızlara da söyleyin olur mu? Kimse benden konuşmasın.

Fırat düşünceli bir şekilde başını salladı. Ardından cevap verdi:

-Tamam. Peki defter? O deftere herşeyi yazdığını söylemiştin. Ya onu okursa?

Gülümseyerek konuştum :
-Ben ona kendimi hatırlatmayacağımı söyledim, beni hatırlatacak şeyleri alacağımı değil. Şu an tek umudum o defter. Orda ismim yazmıyordu. Sadece okumasını istiyorum. İnanıyorum kalbinde biri olduğunu hissedecektir. O beni bulsun istiyorum. Beni hatırlamasa bile o gelsin istiyorum.

Fırat da gülümsemişti. Buruk bir gülümsemeydi. Furkan iç çekip konuştu :

-Ah be Aysi ah! Ayaz bak o seni sevmişse ve bunu dile getirmişsse seni hatırlayacaktır emin ol. Sen sadece üzülmemeye çalış olur mu? O iyi ve bizimle.

Anıl da ona katıldığını belli ederek konuştu :

-Herşey de bir hikmet var gerçekten. Baksana eğer dün o defteri vermeseydin ve olaydan yarım saat önce konuşmasaydın işin çok daha zor olacaktı. Hafızası yerine gelene kadar seni hatırlaması çok daha zor olacaktı. Hem ben neye inanıyorum biliyormusun? Aysima'nın kalbine bir kere girmişsin zaten, ikinci kez girmen çok da zor olmayacaktır. Akıl unutmuş olabilir, ama kalbi muhakkak hatırlayacaktır!

Başımı arkaya yaslayıp iç çektim. Ne de çok isterim öyle olmasını. Beni hatırlamasada yine beni sevmesini, kalbinde olmayı...

Fırat omzuma vurup sahte bir sinirle konuştu:
-Sen baya Mecnun oldun yalnız! Gözümüze sokmasana bu kadar sevdiğini. Hayır olan var olmayan var...

Bu dediği gülmeme sebep olmuştu. Anıl sesli gülüp karşılık vermişti :

-Nazar etme ne olur çalış seninde olur.

Furkan ikisine bakıp araya girdi:
-İki dakika adam olun lan.

Biraz olsun rahatladığımı hissetmiştim. O iyiydi ve bizimleydi. Şimdi olmasada beni hatırlayacaktı biliyorum. Bekleyecektim. Ne kadar olursa olsun tüm kalbimle bekleyecektim.

Odanın kapısı açılıp içeriden Aysima'nın anne babası çıkınca ayaklanıp yanlarına gittik. Aysima'nın iyi olduğunu söyleyen annesi durgundu ve yorgun gözüküyordu.

Emiray ve diğerleri de odadan çıkınca Musab ve Emiray'ın abisi birşeyler yemeleri için anneleri kafeteryaya götürdüler. Aysima'nın annesi burda kalmak için ısrar edince büyükler onu ikna edip aşağı inmişti. Koridor fazla kalabalık olduğu için onlar biraz aşağı da bekleyecek biz de Aysima'yla konuşacaktık. Kızlar, Emiray ve biz kalmıştık. Musab da diğerleriyle gitmişti.

Emiray bize bakıp konuştu:

-O iyi. Sadece... kimseyi hatırlamıyor. Birde fazlasıyla sessiz ve sakin. Onun yanında üzülüp onu üzmeyin sakın. Belli etmediğini düşünüyor ama içten içe üzüldüğü belli. Yalnız kalmak istediğini söyledi. Biraz bekleyelim.

Dicle öne atılıp sorularını sıraladı :
-Sizin onun ailesi olduğunu öğrenince tepkisi nasıldı? Kendini nasıl hissediyor? Nasıl konuştu sizinle?

Emiray oturup cevap verdi:
-Yani çok durgun. Şaşkın. Bizden özür diledi, bizi hatırlamadığı için. Oysa hiçbir suçu yokken. Kendini çok karmaşık hissediyor nasıl hissetsin başka?

Emiray saçlarını kaşıyıp nefesini bıraktı. Fırat yanıma yaklaşıp fısıldadı :

-Ben kızlarla konuşmaya gideyim. Sende Emiray'la konuş.

Başımla onu onaylayıp Emiray'ın yanına oturdum. Fırat kızlarla biraz öteye doğru gidince Emiray'a da anlattım. Tepkisiz bir şekilde dinlemişti beni. Şimdi de düşünüyor gibiydi. Sanırım beni haklı bulmuştu, gülümseyerek konuştu :

- Sonuna kadar arkandayım. Böylesi çok daha iyi. Simay seni sevdiyse seni hatırlayacaktır da. Bekleyeceğiz. O değil de hiç gelip konuşmadı benimle. Hafızası bir yerine gelsin ben biliyorum yapacağımı. Ben Ayemir'le ilgili herşeyi onunla paylaşayım, o sana dair tek kelime etmesin bana. Neyse ya o bir iyi olsun da... Sende salma kendini. Geldiğimden beri kız gibi ağlıyorsun. Kendine gel sen egoistin tekisin.

Fırat bize doğru yürüdüğü için Emiray'ın duymuş olacak ki kahkaha atmıştı. Furkan Anıl ve Berkay da gülünce bende gülmüştüm.

Fırat olaya el atıp konuştu :
-Dedi Ayemir ismini duyunca akan suları duran Emiray! Seni de biliyoruz boncuk!

Ayemir konusunu henüz tam olarak bilmesemde gülmüştüm. Emiray'ın sevdiği kız olduğunu biliyordum sadece. Dicle'nin konuşmasıyla ona dönmüştük :

-Ben bekleyemeyeceğim giriyorum içeriye.

Kızlar onunla aynı fikirde olduklarını kapıya yönelerek belli ederken bizde ayaklanmıştık. Kalp atışlarımın hızlandığını hissediyordum. Onunda hızlanırmıydı beni görünce? Buruk bir gülümseme kapladı yüzümü. O beni hatırlamıyordu ki.

Dicle kapıyı tıklayıp içeri girince ardından sırayla kızlar sonra da diğerleri girmişti. Derin bir nefes alıp son olarak da ben girmiştim.

-Merhaba Aysima.

Dicle selam vermişti. Aysima'ysa sadece bizi izliyordu. Hastane yatağında, üzerindeki hasta önlüğü ve başındaki gri eşarbıyla oturur pozisyondaydı. Gözleri tek tek üzerimizde gezinirken kim olduğumuzu düşünüyor gibiydi. Bense onu görmenin verdiği sevinç ve heyecanla gülümsüyordum.

Çekingen bir sesle konuştu :
-Merhaba.

Emiray Aysima'nın yanında yerini alıp söze girdi :

-Sana bahsettiğim kuzen ve arkadaşlarımız.

Aysima bir süre bize baktı. Tek tek bakıyordu hepimize. Hatırlamak istercesine gezdiriyordu gözlerini. En sonunda üzgün yüz ifadesini iki eliyle kapatırken konuştu :

-Hatırlamıyorum, hatırlamıyorum!

Sesi neredeyse ağlayacak gibiydi. Bir adım öne attığım sırada Emiray ellerini tutup yüzünden çekti :

-Yapma böyle güzel kardeşim. Hem kendini hem bizi üzme.

Aysima'nın gözlerinin dolduğunu görünce başımı yana doğru çevirdim. Ağlamasını görmek acıtıyordu canımı.

-Ya ben bunca insanı unutmak için mi tanıdım? Ben onca yılımı onca anıları böyle unutayım diye mi yaşadım? Niye yaşıyorum böyle birşeyi niye?

Söyledikleri kalbime birer ok gibi saplanırken sakin kalmaya çalıştım. Çiçek öne atılıp konuşacağı sırada Dicle kolundan tutup engel olmuştu. Aysima'nın zaten akmaya hazır olan gözyaşları gözlerinden bir bir düşerken Fırat soğukkanlılıkla konuştu :

-Bu şey demek değil mi, biz dünyada ölmek için mi yaşıyoruz gibi? Hafızanı kaybetmiş olabilirsin ama hala hayattasın. Ve bu hayatta ne yaşarsak yaşayalım Allah'tandır. Bize düşen sabırla ve imanımızla yaşantımızı devam ettirmek. Böyle yaparak kendini ve bizi üzmekten başka hiçbirşey yapmıyorsun. Üstelik sen başına gelen kazadan ders çıkaran, dinini yaşamaya çalışan, Allah'tan korkup Allah'a sığınan birisin. Böyle yapma Aysima. Her şerde bir hayır vardır. Sen bunu çok iyi biliyorsun.

Aysima ve diğer herkes dikkatle dinlemişti Fırat'ı. Sessizce iç çekip ellerine baktı. Birkaç dakikanın ardından başını kaldırdı gözyaşlarını silip konuştu kalbimin sahibi :

-Ben bunun üstesinden gelebilir miyim yani? Benim başıma nasıl kazalar gelmişti ki? Ben nasıl biriyim mesela?

Fırat koltuklardan birine oturup geniş bir gülümsemeyle cevap verdi:

-İşte tam da seninle bunları konuşmak, sana seni anlatmak için burdayız. Öncelikle ben en sevdiğin kuzenin Fırat. Burda gördüğün herkes ikisi hariç tamamı senin çocukluğun. Hemen hemen hepimiz senin ciğerini biliriz. Tabi sende bizi öyle. Yani öyleydi.

Aysima gülümseyince gülümsemiştim bende. Dicle yatağın kenarına oturup elini tutarak konuştu :

-Çok korkuttun bizi Aysi.

Fırat Dicle'yi işaret ederek yüzündeki sırıtışla araya girdi :

-Bu da benim diğer yarım Dicle. Ama sen kısaca Rıfat diyebilirsin.

Hepimiz Fırat'ın dediğine gülünce Aysima da küçük bir kahkaha atmış Dicle'yi dönmüştü :

-İkizsiniz yani?

Dicle Fırat'a ters bir bakış atıp cevap vermişti :

-Ne yazık ki öyleyiz.

Selin Derin ve Beray da yatağın kenarına geçip tanıtmışlardı kendini. Furkan Anıl ve Berkay da kendini tanıtınca, Aysima kapının yanında duran Çiçek'e dönerek yüzündeki gülümseyle sordu:

-Sen neden orda duruyorsun?

Çiçek'in çekindiği çok açıktı. Hem bizim onu terslememizden hemde Aysima'dan çekiniyordu belli ki. Sanırım hala kendini suçluyordu. Dicle de Çiçek'e dönerek ona bakmıştı. Sonra gülümseyerek çağırmıştı onu :

-Gelsene Çiçek.

Kimseden ses çıkmayınca Çiçek yavaşca gitmişti yatağın hemen yanına. Aysima şaşkın şaşkın konuşunca ona dönmüştük:

-Saçlarını yeşile mi boyalı cidden? Ya yanlış anlama ama yeşil saçlar ve ismin. Yeşil çiçek deyince aklıma nedense Kaktüs geldi.

Son dediğine gülmüştü. Bense tepki veremiyordum. Hafıza kaybı yaşayıp taktığı lakabı hatırlamış olması... Ya önceden de dediği gibi ismi ve yeşil boya ona Kaktüs dedirtmişti. Yada beyni ona gördüğü görellerle birşeyler hatırlatıyordu. Herkes bu duruma şaşırmıştı. Anıl heyecanla öne atılmıştı :

-Önceden de Çiçek'e Kaktüs derdin. Başka ne hatırlıyorsun Aysi!

Aysima kaşlarını çatıp cevap verdi :
-Ben, ben bilmiyorum.

Gözlerini herkesde gezdirdi, tepkimizi ölçüyor gibiydi. Gözleri beni bulunca yutkundum. Kaşlarını hafif çatarak bana bakmayı sürdürdü. Birşey mi olmuştu? Neden böyle bakıyordu?

-Peki ya sen benim neyim oluyorsun? Kendini tanımadın.

Sakinliğimi koruyup boğazımı temizledim. Ben neyin oluyorum? Aklıma gelenlerle gülümsemiştim. Husumetdaşı mı? Beşik kertmesi mi? Arkadaşı mı?

Fırat'ın bana sırıtarak baktığını görünce kendimi toparlayıp cevap verdim :

-Sınıf arkadaşın.

Fırat kahkaha atmıştı. İçimden ona güzel dileklerimi yolladım. Bu çocuk bir aşık olsun varya elimden çekeceği vardı.

Aysima'nın bakışlarını hala üzerimde hissedince ona bakıp gülümsemiştim. Kaşlarını yeniden çatıp başını çevirmişti. Neydi bu şimdi?

Herkes bir yere oturunca bende Fırat'ın yanına geçmiştim.

-Söyleyin bakalım, ben nasıl bu hale geldim?

Bir müddet kimseden cevap gelmedi. Bense başımı eğip içimden iyi olduğu için şükrettim.

-Benim yüzümden!

Çiçek'ten gelen cevapla başımı kaldırdım. Şimdi bunun zamanı değildi. Diğerleri de benim gibi düşünüyor olacak ki Çiçek'i bakışlarıyla uyarıyorlardı. Aysima şaşırmış ve anlam vermeye çalışıyordu.

-Nasıl yani senin yüzünden? Tam olarak ne oldu bana?

Emiray araya girip cevaplamıştı onu:

-Bunu daha sonra konuşalım olur mu? Sen şimdilik bunu düşünme.

Aysima başını iki yana sallayıp sakince konuşmuştu:
-Bilmek istiyorum. Anlatır mısınız? Ne oldu bana?

Bir müddet kimseden ses çıkmayınca Aysima sorusunu yineledi :

-Hadi ama bilmek istiyorum dedim. Bana ne olduğunu bilmeye hakkım var.

Saçlarımı karıştırıp bekledim. Elbette ki bilmen gerekiyor ama hemen de değil. Konuşan Dicle olmuştu :

-Sen yüksek bir binadan brandaya düştün.

Aysima'nın şaşkınlığının arttığı yüz ifadesinden belliydi. Sonra şaşkınlığı yerini korkuya bıraktı. Hızla sordu :

- Düştüm mü atladım mı peki? Ne olur düştüğümü söyle. Atlamış olamam değil mi? İntihar etmiş olamam! Lütfen doğruyu söyle!

Selin'in elini Aysima'nın omzuna koyduğunu gördüm. Aysima cevap beklerken Selin içini rahatlatan o cevabı verdi:

-Kazara düştün. Sen intihar etmedin, bir intiharı engelledin.

Aysima önce derin bir nefes almıştı. Aldığı nefesi geri bırakırken ben hala ona bakıyordum. Nefes alırken aynı zamanda sağ elini göğsünün üzerine koymuştu. Sağ eli iyi durumdaydı. Sol elinde serum takılı kelebek vardı.

-İntihar ettiğimi düşündüm bir an. Allah'a şükürler olsun ki kazaraymış. Peki ben kime engel oldum?

Sorduğu sorunun ardından merakla havalanmıştı kaşları. Aysima yine olduğu gibi davranıyordu. Gülümsedim. Hiçbirimizi hatırlamasada bizi kabullenmişti.

-Bana engel oldun.

Cevabı Çiçek vermişti. Aysima şaşkın şaşkın bakıyordu Çiçek'e. Şaşkınkınlığı bile çok güzeldi.

Telefonumun titremesiyle cebimden çıkarıp arayana baktım. Arayan annemdi. Telefonu açıp kulağıma dayarken, odadan çıkmıştım.

Annem Aysima'nın durumunu öğrenmiş hastaneye geleceğini söylemişti. Şimdi de hangi katta olduğumuzu soruyordu. Onları karşılayacağımı söyleyip telefonu kapattım. Merdivenlere yöneldiğim sırada koridorda elinde Aysima'nın ortopedik bilekliği ve telefonunu tutan hemşireyi gördüm. Hemşire elinde tutuklarıyla bana doğru yürüyordu. Sanırım eşyaları Aysima teslim etmek için geliyordu.

Yanından geçeceğim sırada başka bir hemşire tarafından çağrılmıştı. Durumun acil olduğunu söyleyen hemşireyle bana döndü elinde tuttuğu ortopedik bilekliği ve telefonu bana uzatarak konuştu :

-Siz hastanın yakınısınız. Rica etsem bunları kendisine verirmisiniz? Benim acil gitmem gerekiyor.

Uzattıklarını aldığımda cevap vermemi beklemeden hızlıca gitmişti. Odaya döneceğim sırada durup Aysima'nın telefonunun tuş kilidine bastım. Çalışıp çalışmadığına bakmaktı amacım. Telefon açılmıştı. Bu iyi birşeydi çünkü Aysima'nın hafızasını geri kazanması için çok yardımcı olacaktı. İçindeki veriler, bilgiler, notlar, resimler, müzikler vs. Aklıma gelen şeyle hızla ekranı kaydırdım. Peki ya benim mesajlarım? Onlar da hala duruyorsa? Bu hem iyi hem kötüydü. İyiydi çünkü Aysima benim onu sevdiğimi ve onunda beni sevdiğini öğrenecekti. Kötüydü, çünkü bizi hatırlamıyor diye üzülecekti. Ben onu üzmek istemiyordum. Bu yüzden de telefonun şifresini çözebilirsem mesajları silecektim.

Şifreyi defalarca yanlış girmem sebebiyle bir dakika beklemek zorunda kalmıştım. Sanırım açamayacaktım. Şifreyi Emiray'ın bildiğini düşünerek ona şifrenin ne olduğuna ve mesajları sileceğime dair bir mesaj attım. Anında Emiray'dan cevap gelmişti. Şifre 'şifre'ydi.' Gerçekten ben bu kıza bazen hayret ediyordum. Böyle şeyler nerden geliyordu aklına şaşırıyordum doğrusu. Gülerek şifreyi girdim. Ekran açılınca hiç beklemeden telefon numaramı tuşladım. Telefonu kurcalamamak içindi bu yaptığım. Numaramı girmemle karşıma çıkan isimle gözlerim yuvalarından çıkacak gibiydi.

Beni 'Adımdaki Bir Hece' olarak kaydetmişti!
Tıpkı benim onu kaydettiğim gibi!

İnanamıyordum.
Gözlerime İnanamıyordum.

Ben onun numarasını sınıf grubuna katılduğımzda almıştım. Başta onu 'Kaçık' diyerek kaydetsemde onunla en son şarkı söylediğimiz günden beri 'Adımdaki Bir Hece' olarak kayıtlıydı. Ve ben şu an görüyordum ki bende onda öyle kayıtlıydım. Bu çok güzeldi!... Bende ki o ve ondaki ben... ikimiz birbirmiz için aynı şeyi ifade ediyorduk.

Bir insan her geçen zaman daha çok sevebilir miydi?

Gördükçe aşık olabilir miydi?

Tanıdıkça hayran kalabilir miydi?

Sevdikçe sevebilir miydi?

Ben tam da böyle hissediyorum çünkü.
Her geçen zaman daha çok seviyor, onu gördükçe aşık oluyor, tanıdıkça hayran kalıyor, sevdikçe daha çok seviyordum.

Beni hatırlayacaktı, ne olursa olsun eninde sonunda beni hatırlayacaktı! Buna tüm kalbimle inanıyordum. Bu yüzden de onu bekleyecektim. Kendimi ona hatırlatmayacağım belki ama beni hatırlatacak şeyleri de yok etmeyeceğim.

Telefonun ekran kilidini kapattım. Mesajlar olduğu gibi kalacaktı. Ortopedik bilekliğin içinde Aysima'nın saati ve ona verdiğim bileklik duruyordu. Bilekliğe gülümseyerek baktım. Bu bizim aramızdaki bağın nişanesiydi. Şu an bileklik burda olduğuna göre demek ki Aysima bileğine takmıştı.

Koridorda elimdekilerle öylece durmuş elimdekilere bakıyordum. Aysima iyiydi, beni seviyordu ve beni hatırlayacağına inanıyordum.

Çarpan bir kapı sesi duyunca başımı kaldırdım. Odadan çıkan Emiray'dı. Bana doğru gelerek konuştu :

-Ne yaptın? Şifre doğru muydu?

Elimdekileri ona uzatıp gülümseyerek cevap verdim :

-Sen bunları Aysima'ya verir misin? Bizimkiler gelecekti. Ben onlara bakayım bir.

Emiray elimdekileri itirazsız alınca arkamı dönüp yürümeye başladım.

Ardımdan gülerek konuşunca mutluluğum artmıştı :

-Aysima senin hakkında içeride bilgi alıyordu en son. Nasıl baktıysan artık o değişik bakışlı çocukla ne zamandan beri arkadaşız diye sordu.

Değişik bakışlı çocuk demek. Güldüm.

Değişik bakışlı çocuğun, aşk bakışlı çocuk olduğunu öğrendiğinde bu sefer değil benden kaçmak, gözümün önünden ayırmayacağım seni!

____________BÖLÜM SONU _____________

D U Y U R U ⚠️

Üzülerek şunu söylemeliyim ki;
Her ay üç bölüm kuralını feshediyorum.

Birinci sebep, mezuna kalmış bir öğrenci olarak üç ay kalan sınav için ders çalışmaya yoğunlaşmam gerek.

İkinci sebep, bölüm yazmaya ayıracağım zamanı ilk yirmi bölümü düzenleyerek geçirmem çok daha gerekli.Çünkü sürekli sonraya erteleyince hep erteleniyor. Buda ilk bölümlerden okurların kitabı bırakmasına sebep oluyor.

Üçüncü sebep ise, azcık dinleneyim yahu! Yeni bölümler için enerji toplamam lazım. E tabi bunun içinde bana zaman lazım.

Beni anlayacağınızı umuyorum :')

Oldu o zaman,
Allah'a emanetsiniz. ♥️

Yeni bölümde;
S E E🥀 Y O U!

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

433K 26.4K 48
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
217K 9.1K 27
Damla: Dedem doğum yaptı, taksi param da yok bana bi 400 ateşler misin yakışıklı? Yakışıklı: Deden doğum yaptı? Yakışıklı: Tanıştığımızı sanmıyorum...
945K 66.1K 38
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.1M 16.1K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...