İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI)

By K_kumralhanim

335K 14.1K 6.1K

20.03.2023 #ezik kız 2. sırada 🌲 TANITIM 🌲 "Sen benimsin anladın mı, sadece benim!" diye bağırdı birden. G... More

🌹 KARAKTERLER 🌹
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM (PART 1)
27. BÖLÜM (PART 2)
28. BÖLÜM (PART 1)
28. BÖLÜM (PART 2)
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
🙂 DUYURU 🙂
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM🌷 (SEZON FİNALİ)
🙂 DUYURU 🙂
🎀 YENİ HİKAYE 🎀
YENİ BİR HİKAYE DAHA
KİTAP ArYa (SATIŞTA)

33. BÖLÜM

4.7K 271 41
By K_kumralhanim

ADEL MELEK'TEN DEVAM

Herkes beğendiği ata binmişti bile. Ama ben ve Kerem hâlâ duruyorduk. Ben adının Rüzgar olduğunu öğrendiğim bu atı çok beğenmiştim ve binmek istiyordum. Ama Kerem'in atı. Kendisi binmek isteyecektir büyük ihtimalle.

Bakışlarımı attan çekip Kerem'e doğru çevirdim. O da zaten bana bakıyormuş.

"Buna ben binsem. Olur mu?" diye sordum. Sesimi masumca çıkartmıştım. Benim ses tonum ve bakışlarımı görünce içten bir şekilde gülümsemeye başladı.

"Ata binmeyi biliyor musun?" diye sorunca başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım. "Evet, biliyorum."

Çenesini yukarı doğru kaldırarak düşünüyormuş gibi yapmaya başladı. Bu hali de ayrı bir tatlı görünmüştü bana. Elimde olmadan gülümserken buldum kendimi. Kısa bir süre sonra başını bana doğru indirince de gülümsememi silmem bir oldu.

"Başka bir at kalmadı ama. Herkes beğendiği atları alıp gitti. Sadece ikimiz ve Rüzgar kaldı. İstersen birlikte binelim?" dedi sorarcasına. Hiç düşünmeden yine başımı olumlu anlamda sallayınca önce o bindi ata. Hem de tek hareketiyle... Profesyonel mi yoksa yaaa? Bindikten sonra gülümseyerek bana bakınca, ben de hemen üzerimde ki şaşkın ifadeyi atıp arkasına binmek için hareketlendim.

"Yardım lazım mı?" diye sorduktan yalnızca bir kaç saniye sonra atın üstüne binip, arkasında ki yerimi almıştım. Aynı zamanda da ona bakarak sırıttıktan sonra, "hallettim bile." demem bir oldu. O da bana sırıttıktan sonra ipleri eline aldı ve atın yelelerini okşayarak, "hadi Rüzgar'ım." diye fısıldadı. Ve at hareket etmeye başladı. Önce yavaşça yürüdü, ama giderek hızlanmaya başlamıştı. Refleks olarak güvenliğim için, kollarımı Kerem'in beline dolamak zorunda kaldım.

Tahminen 1 saattir aralıksız ata biniyorduk. Daha hiç inmemiştik. Diğerleri ortalıkta görünmedikleri için biz de çiftlik yerine geri döndük. At durmuştu ama biz hâlâ üstündeydik. Etrafıma baktığımda biz hariç herkesin ata binmeyi bırakmış olduğunu gördüm. Önce Kerem indi attan. Ondan sonra da tam, ben inmek için yeltendiğim sırada Kerem'in bana elini uzatması eş zamanlı oldu.

Ona şaşkınca bakıyordum. O ise gülümseyerek. Ata binmek kolaydı ama, at büyük olduğu için yüksekti haliyle. Ve inmek biraz zorlayabilirdi. Ben de elimi Kerem'e verdiğimde nazikçe tutmuştu. Böylelikle de inmeme yardımcı olmuş oldu. Atın üstünden inmiştim ama hâlâ ellerimiz birleşikti ve birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Neden böyle bakışıyorduk ben de bilmiyorum. Fakat gözlerimi ondan bir türlü çekmek istemiyordum. Ve bunun nedenini ben de anlayamadım.

Uzun bir süre hâlâ bakışırken, ben silkelelenip kendime gelmeye çalıştım. Başardım da... Daha sonra da elimi yavaşça Kerem'den, gözlerimi de onun gözlerinden çektim.

Ama etraftakilerin de, kendilerine memnun bir tebessümle baktıklarının farkında değillerdi.

Şimdi de hepimiz çiftliğin etrafını gezmeye başladık. Gerçekten çok güzel bir yerdi burası. Zaten görür görmez de hayran kalmıştım.

"Burası gerçekten de çok güzel değil mi yaaa." diye o hayran sesiyle konuştu Selin. Diğerleri de onu onaylayan şeyler söylediler. En son da ben konuştum. "evet yaaa, ben görür görmez hayran kaldım zaten."

Kerem'de bana bakarak;

"Gerçekten çok mu beğendin?" diye sordu gülümseyerek. Bu kadar kişinin arasından neden benim düşüncelerim onun için daha önemli ki sanki? Aklımda bu düşüncelere rağmen yine de gülümseyerek başımla onayladım. Yağmur'da, "Adel zaten böyle bahçeli, çiçekli böcekli yerleri çok sever. Onun için de, bu Adel için anormal bir şey değil yani." diye sordu. Sesinde azıcık alaycı, azıcık normal, azıcıkta şakacı bir ton vardı. Alaycılığı, Kerem'in bunu sadece bana sormasından olmalıydı.

Yağmur'un imâlı bir tınıyla bunu söylemesiyle birlikte diğerleri hafifçe kıkırdamışlardı.

Çiftliği gezerken, en son bahçede ki çiçeklere doğru yürümeye başladım. Geldiğimden beri bunu yapmak istiyordum zaten. O çiçekleri doya doya koklamak... Çiçeklerin yanına ulaştığımda gülümseyerek tek tek bakmaya başladım. Hem de derin bir şekilde kokluyordum. Aslında o kadar da çiçeklere merakım yoktur ama aralarında en sevdiğim çiçekte olunca dayanamadım işte.

Zambak...

En sevdiğim, hatta tek sevdiğim çiçektir. Neden bu çiçeği bu kadar çok seviyorum bilmiyorum. Belki zarif duruşu, belki de o güzel kokusudur... Ama çok seviyorum zambak çiçeğini. Hayran bakışlarımla Zambağı koklarken Kerem'in sesini duydum.

"Çok seviyorsun galiba?" dedi sorarcasına. Başımı ona doğru çevirip gülümseyerek cevap verdim.

"Evet, nedenini ben de bilmiyorum ama Zambağa karşı özel bir zaafım var. Çok seviyorum işte bu çiçeği." cümlemi bitirir bitirmez tekrar önümde ki zambağa çevirmiştim başımı. Kerem'de bana daha fazla yaklaşarak konuşmaya başladı.

"Evet, gerçekten de kendine has zarifliği, güzel bir kokusu var." derken sesi içtenlikle çıkıyordu. Ben de başımı olumlu anlamda sallayarak konuştum.

"Belki de bu yüzdendir onu bu kadar sevmem. Zarif duruşu ve güzel kokusu." Kerem'de tam gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.

"Gerçekten çok farklı ve çok değişik bir kızsın. Başka kızlar bilindik çiçekleri, mesela papatya, gülü falan severken, sen zambağı seviyorsun. Ve seni bu kadar özel yapan da bu bence. Diğer kızlardan farklı oluşun."

Şaşkınlık içinde Kerem'e bakmaya başladım. Ondan böyle bir itiraf duymayı hiç mi hiç beklemiyordum açıkçası. Şaşırdım doğal olarak. Ne söyleyeceğimi, ya da ne tepki vereceğimi de bilemiyordum. Ve beni bu durumun içinden kurtaran Kuzey oldu.

"Hadi, artık gitme vaktimiz geldi. Kızlar sinema diye tutturdular." diye bize doğru seslenmesiyle, hemen bakışlarımı ondan çekip Kuzey'e doğru yöneltmem bir oldu. Sinema diye tutturan ben hariç diğer kızlar muhtemelen. Onu başımla onaylayıp oraya doğru ilerlemeye başladım. Kerem'de arkamdan geliyordu.

************

Arabalar cafenin önünde durunca herkes indi. Yolda sinemadan önce bir cafeye gitmeye karar vermiştik.

Cafeye girdiğimizde şöyle bir etrafta gözlerimi gezdirmeye başladım. Çok şık, çok sade bir cafeydi. Buraya ilk defa geliyordum. Beğendiğim bir köşeye doğru ilerlemeye başladım. Diğerleri de etraflarına bakmayı bırakmış beni takip etmeye başlamışlardı.

Seçtiğim yere hepimizde oturduk. Ardından masaya garson bir kız yaklaştı ve menüyü önümüze bırakıp ne istediğimizi sordu kibar bir şekilde. Biz de menüye bakıp siparişlerimizi verdik. Hepimiz tatlı olarak siyah profiterol pasta ve yanına da türk kahvesi istedik. Karnımız fazla aç olmadığı için yemek söylemek istememiştik.

Hepimiz siparişlerimizi verdikten sonra garson kız uzaklaştı. Biz de sohbet etmeye başladık. İstemsizce gözlerim etrafta dolaştığında yan masada, bu masaya doğru bakan, aynı zamanda da birbirlerine fısıldayıp gülüşen kızlar dikkatimi çekti. Ve kaşlarım da çatıldı.

Kızların bakışlarını takip ettim istemsiz bir şekilde. Ve çatılan kaşlarım daha fazla çatılıverdi. Çünkü onlar Kerem'e bakıyorlardı. Ve de aralarında fısıldaşıyorlardı. Onlara ölümcül bir bakış atmadan yapamadım. Başımı hızlı bir şekilde Kerem'e doğru çevirdiğimde Enes'le konuşuyordu. Kızların kendisine baktıklarının farkında bile değildi. Ben hâlâ ona bakarken, hissetmiş gibi o da başını aniden bana çevirdi. Beklemediğim için bakışlarımı da çekemedim. Kendisine baktığımı görmüştü işte. Ve bana hafifçe sırıtarak göz kırptı. Bunu yapmasıyla birlikte diğer masada ki kızların da iç çekmeleri ve hayran bakışları artmıştı. Onları öldürmek istemem normal mi? Üstelik durup dururken. Neden sinirlendim ki şimdi ben? Bu his çok saçma.

O kızların sesli iç çekmeleri artınca Kerem'de farketmişti onların kendisine baktığını. Bir süre o kızlara baktı. Ama daha sonra umursamazca omuz silkip önüne döndü. Nedensizce yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.

Yanımda ki Arel'in kulağıma doğru fısıldamasıyla birlikte önüme dönmem bir oldu.

"Tamam abla, sakin ol. Bak, o kızlar Kerem abinin umrunda bile değil." hemen başımı Arel'e doğru çevirdim. Bana sırıtıyordu ve yüzünde muzip bir ifade vardı. Ben de kaşlarımı çatarak konuştum.

"Ne alakası var Arel. Gözüm dalmış öyle."

Bu söylediğime ben neden inanmadım? Arel sırıtmasını arttırarak, "yaa, tabi tabi." dedi inanmamış gibi. O sırada da siparişlerimiz gelmişti. Gözüm yine o masaya kaydığında hâlâ Kerem'e bakıyorlardı. Şu cafeden bir an önce gitmek istiyorum!

***********

Sonunda tatlılarımızı yiyip içeceklerimizi de içtik ve hesabı da ödedikten sonra cafeden çıkabildik. Zaten diken üstünde duruyor gibiydim. Yan masada ki kızlar sürekli Kerem'e bakıp durmuştu ve benim öfkeden başım bile ağrımaya başlamıştı. Bu nasıl bir öfkedir bilmiyorum. Ama ilk defa böyle olduğunu biliyorum.

Arabalara bindik ve sinemaya doğru gitmeye başladık.

Yaklaşık 10 dakika sonra gelmiştik. Kerem arabayı uygun bir yere park etti. Arkamızdan gelenler de öyle. Ama ben hâlâ sinirli ve öfkeliydim. Neden böyle oldu ya, neden?!

Hepimiz sinemaya girdik ve filmlere baktık. Bazısı bir filmi söylüyordu, bazıları da başka bir filmi. Bir tek benden ses çıkmamıştı.

"Adel abla."

Selin'in bana seslenmesiyle birlikte kendime gelip bakışlarımı ona yönelttim. "Efendim."

Bu sefer de Hira'nın sesi duyuldu.

"Sen ne düşünüyorsun?"

Biraz düşündüm. Konu neydi ki? Daha sonra da gözlerimi film broşürlerine yönelttim. "Farketmez." dedim. "Siz hangi filmi istiyorsanız."

5 dakikalık küçük bir tartışmadan sonra filme karar verilmiş ve biletleri almıştık. Kuzey ve Enes'te hemen patlamış mısırları alıp gelmişlerdi. Daha sonra da salona geçtik. Koltuk numaralarımızı da bulmuştuk. Hepimizin de aynı sıradaydı ama ne hikmetse Kerem'le ben yan yana olmuştuk. Neden böyle oldu ya? Yine hızlı atan bu kalp atışlarım normal mi?

Hâlâ ayakta durduğumu farkedince düşüncelerimden sıyrılıp ben de yerime oturdum. Kısa bir süre sonra da ışıklar kapandı ve film başladı.

Filmi izlerken arada patlamış mısır da yiyordum. Herkese alınmamıştı. Bir paketten iki kişi yiyordu ve biz de Kerem'le yan yana oturduğumuz için ortak yiyorduk. Elimi tekrar patlamış mısır paketine daldırdığımda elim, başka bir ele değmişti. Kim olduğunu da söylememe gerek yoktur herhalde.

Önce elime doğru bakmaya başladım şaşkınca. Daha sonra da başımı refleksle aniden Kerem'e çevirmem bir oldu. O da bana değil değen ellerimize bakıyordu. Kısa bir süre sonra da bana bakmaya başladı. Kaç dakika böyle bakıştık bilmiyorum ama hemen elimi çekip önüme döndüm.

***********

Sonunda film bitmiş ve eve dönmüştük. Film çok güzel gibiydi ama yanımda Kerem varken de doğru düzgün filme adapte olamamıştım ki. Bir kaç defa bana baktığını garip bir şekilde hissetsem de, ben bakmıyordum. Bakamıyordum ki.

Hepimiz de yorgun hissettiğimiz için odalarımıza dağıldık. Çalışma masamın üzerin de kitaplar dikkatimi çekince oraya doğru adımladım. Hafif bir tebessümle kitapları elime alıp göz gezdirdim. Abim üniversite kitaplarını almış anlaşılan.

Ondan sonra da saate baktığımda 10 olduğunu gördüm. Ve benim çok uykum vardı. Hemen pijamalarımı giyip yatağa yatmam bir oldu. Zaten kısa bir süre sonra da uyku beni yavaş yavaş ele geçirmişti.

🍁🍁🍁🍁🍁

Sabah kalktığımda kısa bir duş aldıktan sonra üzerimi giyindim ve aşağı indim. Kızlar kahvaltı için masayı hazırlıyorlardı.

"Günaydın." diye seslendiğimde hepsi de ayrı ayrı 'günaydın' demişlerdi. Kerem daha sonra beni baştan aşağı süzmeye başladı. Siyah, dar paçalı pantolon, onun üstüne de hardal sarısı, boğazlı bir kazak giymiştim. Ne var ki bu kadar inceleyecek?

Sonra da tekrar gözleri benimkilerle buluşturdu ve yine memnun olmuş gibi gülümsemeye başladı. Hepimiz masaya oturup kahvaltımızı yapmaya başladık.

Serhat abimin sesini duyunca dikkatler ona gitti.

"Hepinizin kitaplarını aldım ben dün. Ve odalarınıza koydum. Gördünüz mü?"

Hepimiz başımızı sallayarak onayladık. Abim de tekrar konuştu.

"Tamam o halde. Bugün de zaten dershaneye başlayacaksınız. O kurslar aksatılmayacak. Ona göre!"

Yine başımızla onayladık. Ve kahvaltımıza geri döndük. Ben bakmıştım zaten WhatsApp grubuna. Abim daha önceden atmıştı ders saati ve günlerini. Ve ilk derste 1 saat sonra başlayacak.

Kahvaltıdan sonra hepimiz evden çıktık ve bu sefer de herkes kendi arabalarına bindi. Daha sonra da Serhat abimin dershanesine doğru sürmeye başladık.

Yaklaşık 11 dakikada gelmiştik bile. Arabalarımızı uygun bir yere park edip indik ve dershaneye girdik. Görevliden de sınıfımızı öğrendikten sonra sınıfı aramaya koyulduk. Neyse ki hepimiz de aynı sınıftayız. Zaten görevli de soyadımızı duyunca korkarak bakmıştı önce bize. Ama aynı sınıfta olmamızı sağlayan kişi Serhat abim olmalı.

"İşte burası bizim sınıf."

Enes'in bize bakarak söylediği şeyle birlikte o tarafa doğru ilerledik ve sınıfın önüne gelince de kapıyı açıp içeri girdik. Oturmak için sıralara doğru adımlamaya başladığımızda en arka sırada gördüğüm kişiyle, oldukça büyük, hem de çok büyük bir şok geçirdim.

Bu-Bulut

İnanamıyorum ya. Gökte ararken yerde bulduk. Ama nasıl?

Diğerlerine bakmaya başladım hemen. Onlarda en az benim kadar şaşkınlardı. Ama daha sonra da ona öfkeyle bakmaya başladılar. Hele ki Kerem..! Tekrar başımı ona çevirdim. Bize sırıtarak bakıyordu. Yüzünde hiç bir şaşkın ifade yoktu. Sanki bizim burada olacağımızı biliyor gibi.

Continue Reading

You'll Also Like

453K 28.2K 64
Siz| Merhaba Siz| Ben Gülnur Ören Siz| Makine mühendisliği 1. Sınıf öğrencisiyim Siz| Numaranızı üst sınıflardan bir kızdan aldım. Bölüm birincisiymi...
924 115 22
Hasta sinirli, doktor sakin. Hasta ilaç ne bilmez. Doktor ona en iyi gelen ilacını verir. Aşkını... Her ne olursa olsun Ne engeller olursa olsun ...
401K 17.3K 48
20.03.2023 #değişim 4. sırada 20.03.2023 #ezik kız 5. sırada Çirkin ve Ezik bir kız. Irmak Nehir Soydan Yakışıklı ve Popüler bir erkek. Poyraz Çet...
15.3M 615K 54
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...