Slytherin Varisi (Harry Potte...

By LadySlytherin7

357K 20.9K 19K

"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım." More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
Final
Epilog
OKUR İSTEKLERİ

11

6.8K 440 152
By LadySlytherin7

Son sözlerinden sonra salonu terk ederken Hermione'nin peşinden geldiğinden emindi. Kızın konuşmak için yalnız kalmayı beklediğini bildiğinden astronomi kulesine yönelmişti. Kuleye tırmandıklarında etraflarına bir sessizlik duvarı çekti.

"Yaptığın şey de neydi?" diye sorduğunda çocuk kendini çoktan hazırlamış olarak cevap verdi.

"Onlara bir ders vermem gerekiyordu Hermione. Günlerdir fark etmediğimi sanarak arkamdan konuşuyorlar ancak ben hepsinin farkındayım. Şanslarını yeterince zorlamışlardı. Şimdiden sonra benim hakkımda konuşmaya cesaret edemezler..."

"Onu sormuyorum," dedi kız çocuğun lafını keserek. "Yaptığın büyüyü soruyorum. Hepsine aynı anda... Bu çok büyük bir güç."

Çocuk kendini savunmaya o kadar hazırlamıştı ki kızın yaptıklarını görmezden gelmesine şaşırdı. Kız itiraz etmemiş aksine gücüne övgüde bulunmuştu. "Ne yani yaptıklarıma değil, büyüyü nasıl yaptığıma mı takıldın?"

Kız omuz silktikten sonra ayaklarını kuleden aşağı sarkıtarak oturdu. "Senin duyduğundan fazlasını ben her akşam ortak salonda duyuyorum. Bunu hak ediyorlardı." Harry kızın yanına otururdu.

"Ben 'bu kadar ileri gitmemeliydin' 'bu zorbalık' falan dersin sanıyordum."

"Ölümyiyen olduğumda bundan kat kat daha kötü görevlere katılacağım Harry. Tarafımı seçerken bunları biliyordum. Senin yaptığın şey benim kendimi hazırladıklarım yanında oldukça hafif kalır. Gerçekten, o yaptığın hangi büyüydü?"

"İradesi güçlü bir cadı... Yeri geldiğinde baskınlara katılacak, işkence edecek ve belki de can alacak..." Harry zihninde konuşan adama bir cevap vermemeyi tercih etti. Zaten ne düşündüğünü bildiğinden kelimelere dökmeye gerek yoktu.

"Bir nevi sokma laneti yaptım ama kesik derinin içerisinde. Dışarıdan bakan biri sağlam koldan ayırt edemez. Acılarının dinmesi tamamen kendi ellerinde. Doğru olanın benim söylediklerim olduğunu kabullendiklerinde acıları dinecek.  Nasıl yaptığıma gelirsek... Sihir sanılanın aksine sözcüklere hapsedilmiş değil Hermione. Ben bir büyü sözcüğü kullanmadım. Sadece yapmak istediğim şeyi aklımdan geçirip sihrime hükmettim. Sihir damarlarında kanınla birlikte akarken sadece sahibinin ona hükmetmesini bekler. Büyücüler yüzyıllar öncesinden beri sahip oldukları muazzam güce hükmetmeyi kolaylaştırmak için sözcükleri kullanıyorlar. Gelecek nesillere doğrusunun bu olduğu öğretildiğinden herkes gerçeğin bu olduğunu düşünüyor."

Bir muggle gibi büyüyen kız, Hogwarts'a çağırılmadan önce kontrolsüzce yaptığı büyüleri hatırladı. Hiçbirinde elinde bir asaya yoktu veya sihirli sözcükler kullanmamıştı. O an kontrolsüzce aklından geçenler bir anda oluveriyordu sadece. "Doğru söylüyorsun aslında... Elimize bir asa verilmesi yerine önce sihrimize hükmetmeyi öğrenmeliydik."

"Tabi asa kullanmak nispeten daha kolay, odaklanmayı kolaylaştırıyor. Ayrıca artık bu pek mümkün sayılmaz. Büyücüler zaman geçtikçe evrimleşip asalara muhtaç hale geldiler, seçilmiş olanlar hariç."

"Bana asasız büyü yapmayı öğretir misin?" Kız hevesle sorduğunda cevabı düşünürken tereddüt etti. Kendisi sihrini kontrol etmeyi yıllar önce, bir büyücü olduğunu bile bilmezken öğrenmişti. Bunun doğuştan olup olmadığından veya değilse bile nasıl öğreteceğinden emin değildi.

"Asasız büyü yapmak öğretilebilir... Elbette bunun için büyücünün iradesinin sağlam olması ve sihrinin oldukça güçlü olması gerekli. Sıradan bir büyücü asasız büyü yapamaz. Asayı bir kez eline aldığında aranızda bir bağ oluşur. Başkası tarafından kazanılmadığı sürece sahibine sadakatle bağlıdır aynı şekilde sahibini de kendine bağlar. Bu yüzden büyücü kendine ait olmayan bir asayla istediği gibi büyü yapamaz. Bağlı olduğu asayı kullanmadan ister başka asayla olsun, ister asasız olsun büyü yapmak büyücü için zorlaşır. Yüzyıllardır asa kullanıldığından büyücüler buna uygun olarak zamanla evrimleşti. Ancak bizim gibi doğuştan seçilmiş kişiler sihirlerine kolaylıkla hükmedebilir."

"Hermione büyük sınıflar da dahil Hogwarts'ta benden sonra en güçlü öğrenci. Eminim yaydığı aurayı benim gibi sen de fark ediyorsundur. Kontrolsüz halinin bile bu kadar yoğun olması herkeste rastlanmayan bir durum. Üstelik muggle doğumlu olduğundan ailesinden bir mirası yok. Bu onun kendi saf gücü."

"Haklısın Harry. Bayan Granger eğer gerçekten isterse asasız büyüyü öğrenebilir. Onda bu gücü sezebiliyorum. Ancak bu süreç çok uzun da sürebilir..."

"Peki bunları ona nasıl öğretebilirim?"

"Şimdilik sadece kabul et. Yaz tatilinde yeterince vaktiniz olacak." Karanlık lordu zihninde onayladıktan sonra ona beklentiyle bakan kıza döndü. Çocuğun duraksamasını düşündüğüne yormuştu.

"Elbette öğretebilirim ama okulda olmaz. Yaz tatilinde bol bol vaktimiz olacak." Kız aldığı cevaba üzülmüştü.

"Ama Harry yaz tatilinde ailemin yanında olacağım ve..."

Harry sözünü kesti. "Merak etme Hermione cisimlenebiliyorum ve bir kaç gün sonra noel tatili başlayınca sana da öğreteceğim. O zaman mesafelerin bir önemi kalmayacak." Kızın yüzü tekrar aydınlandığında çocuk da gülümsemişti.

"Günlüğü almak için fazla vaktimiz kalmadı. Her an biri taşlaşabilir daha kötüsü ölebilir. Bu akşam görünmezlik pelerinini sana vereceğim, sahte bir defterle beraber. Pelerinle odaya sızıp ikisini değiştirirsin. Cumartesiye kadar halletmelisin. Hatta mümkünse daha erken."

"Merak etme Harry. Eğer bir aksilik çıkmazsa bu akşam günlüğü alırım."

*****

Cumartesi sabahı dönemin son kahvaltısından önce her zamanki gibi kızı beklemiş geldiğinde büyük salona beraber yürümeye başlamışlardı. "Her şeyi öğrenmene az kaldı Hermione."

"Zaten neden bu kadar ertelediğini anlamıyorum." Sitemle kollarını bağlayıp göz deviren kızı kolundan tutarak durdurdu.

"Bunlar Hogwarts'ta konuşamayacağımız şeyler. Öğrendikten sonra ne demek istediğimi anlayacaksın. O yüzden lütfen böyle davranma. Senden bir şeyler saklamak beni de rahatsız ediyor ama her şeyin bir zamanı var."

"Anlıyorum..."

Kahvaltı ve okul müdürünün kısa konuşmasından sonra sandıklarını da alıp şatonun kapısında tekrar buluştular. Harry Slytherin bina başkanı Snape'e noeli Hermione ile birlikte geçireceğini söylemiş adını Hogwarts'ta kalacaklar listesine yazdırmamıştı.

"Karanlık Lord geri döndüğünde insanları nasıl bizim tarafımıza çekeceğiz?" Kızın birden sorduğu soruyu anlamayarak kaşlarını çattı.

"Onlara gerçeği anlatacağım, aralarında diğerlerinden daha akıllı olanlar eminim haklılığımızı fark edecektir."

"Seni dinlemek isteyeceklerini pek sanmıyorum. Yani... Herkes senin kötü biri olduğunu düşünüyor özellikle de bir kaç gün önce yaptıkların düşünülünce. Saygınlığını arttırmalısın ki bir şeyler söylediğinde insanlar sorgulayabilsin, haklılığını tartsın. Senden böyle nefret ederken dediklerine hepsinin kulağı tıkalı olacaktır."

Harry kızın söylediklerinde haklılık payı olduğunu biliyordu. Tüm okul ondan nefret ediyordu. Üç bina da son olay yüzünden ondan hem korkuyor hem de nefret ediyorlardı.

Öte yandan Slytherin öğrencileri olaydan oldukça keyif almışlardı. Sağ kalan çocuğun Slytherin'in varisi olduğuna ihtimal vermediklerinden acıları çabuk geçmişti. Slytherin'in yaşayan son varisinin Karanlık lord olduğunu diğer binaların aksine onlar elbette biliyordu. Diğer binalardaki öğrencilerin çektikleri acılar onları eğlendiriyordu ama Harry Potter'a karşı ne hissetmeleri gerektiği konusunda oldukça kararsızlardı.

Ailelerinin azkabana girmesine veya kaçak yaşamasına neden olmasaydı çocuğa hayranlık duyacaklarını kendileri bile kabullenmişti. Çoğu bu güne kadar babalarının Karanlık Lord ortada olmadığı halde nasıl ona bu kadar sadık kalabildiklerini anlayamamıştı. Şimdi Harry Potter'ın aurası onları cezbederken Karanlık Lordun karşısında nasıl hissedeceklerini tahmin edebiliyorlardı. Böyle büyük güçler, özellikle Slytherin binası öğrencileri için tapılasıydı.

"Bunları düşünmek için çok zamanımız olacak. Karanlık Lord henüz dönüşünü duyurmak istemiyor. Şimdilik önceliği yokluğuyla geçen on bir yılın zararlarını temizlemek."

"Ne yani o döndü mü!" Şaşkınlıkla bağıran kızı eliyle susturup etrafı kontrol etti. Kızın sesine dönen bir kaç kişinin düşüncelerine girip şüphelenmediklerinden emin olunca elini çekti. Kızın isim telafuz etmemesi iyi olmuştu.

"Evet Hermione geri döndü. Trene binelim her şeyi tek tek anlatacağım."

****

Kıza birinci sınıftan beri yaşadıklarını anlatmayı bitirdiğinde trenin istasyona varmasına bir saatten az kalmıştı. Artık aralarında sır olmaması çocuğu rahatlatırken kız ne düşüneceğini bilemiyordu. Karanlık Lord geri dönmüştü. Slytherin hanesinin lorduydu ve dönüşünü duyurmaya çok az zaman kalmıştı. Harry Potter Karanlık Lordun hortkuluğuydu, zihinleri arasındaki bağ sayesinde onunla konuşabiliyordu ve neredeyse ölümsüzdü.

Tüm bunlar bir yana, karşısındaki çocuk sadakat yemini edeceği lordun varisiydi. Yakında sadık bir hizmetkârı olacağından en yakın arkadaşına nasıl davranması gerektiği konusunda kafası tamamen karışmıştı.

Harry zihnefend yapmamıştı ancak kızın neler düşündüğünü tahmin edebiliyordu. Zaten yol boyunca verdiği tepkiler yeterince açıktı. "Ölümyiyen olmayacaksın Hermione."

Kız bu ani sözlere kaşlarını çattı. Kendi idealleri doğrultusunda haraket edebilirdi. Bu kişi Harry de olsa bir başkası dedi diye yolundan vazgeçecek değildi.

"Ne demek istiyorsun Harry? Seçimlerime sen karar veremezsin!" Harry kızın tepkisine gülerken arkasına yaslandı. Lord Voldemort'u kendisinden önce tutması hoşuna gitmişti. Ne olursa olsun, hiç kimseyi ondan önce tutamazdı. Hiçbir şey ona sadakatinden daha önemli değildi. Kızın da böyle düşünmesinden memnundu.

"Ölümyiyenler hizmetkârlardır Hermione. Verilen görevleri sorgulamaz, izin verilmedikçe fikir sunmazlar. Lord Voldemort ne kadar isterse o kadar yaşarlar. O işkence etse bile sadakatlerinden ödün veremezler."

Kız kararlılıkla çocuğa bakmaya devam etti. Belki işkence görmek on iki yaşındaki kıza ağır gelebilirdi ancak diğer söylediklerine zaten hazırdı. "Bu söylediklerin beni rahatsız etmiyor. Zaten biliyorum."

"Ama beni rahatsız ediyor. Senin bir hizmetkâr olmana izin vereceğimi mi sanıyordun? Sen emredileni yapmayacaksın, emredeceksin. Lord Slytherin de benimle aynı fikirde. Yakın hat ölümyiyenlerinden daha kıdemli olacaksın. Bizden sonra senin sözün geçecek."

"Gerçekten Karanlık Lord da böyle mi düşünüyor?" diye tereddütle sordu kız. Eğer öyleyse bu gerçekten büyük bir onurdu onun için.

"Evet. Dövmeyi almanı istemiyor." Hermione ölümyiyenleri sol kollarındaki dövmeden tanıyabileceğini biliyordu.

Dövme ölümyiyenleri Lord Voldemort'u kölesi kılıyordu. Ölümyiyenlere göreyse sadece bir iletişim aracıydı. Harry asıl işlevinden kimsenin haberdar olmadığını bildiğinden açıkladı.

"Dövme ölümyiyenler arasında haberleşmek için kullanılabilir veya Kranlık Lord yanına çağırırken. Bunlar ölümyiyenlerin bildiği kısımlar. Bilmedikleri kısım şu, dövmenin onları sahibinden habersiz hiçbir şey yapamayan birer köle kıldığı. Dövmedeki yılan bağlı olduğu lorduyla her karşılaştığında ölümyiyenin en karanlık sırlarını fısıldar. Bu sayede Karanlık Lord yaptıkları, düşündükleri veya planladıkları her şeyden haberdar olur. Aralarında bir ajan varsa ve hâla yaşıyorsa bu Karanlık Lord yaşamasını istediği içindir. Ajanlar sadece onun istediği bilgileri iletirken tam tersi Karanlık Lord dövme sayesinde diğer tarafın planlarını öğrenebilir. Yani biri aydınlık taraf için ajanlık yaptığını sanarken aslında Karanlık Lord'a bilgi taşır. Bunun yanı sıra Karanlık Lord dövme sayesinde birini yanına cisimlenmeye zorlayabilir veya nerede olduğunu bilebilir. Birinin ölümüne karar verdiğinde yanına çağırmasına gerek bile olmaz. Eğer bir ölümyiyeni öldürmek isterse yılan bulunduğu kolun sahibini zehirleyebilir."

"Çok fazla şey anlatıyorsun..." Harry zihninde yankılanan cümlelere şaşırmıştı. Kıza fark ettirmeden cevapladı.

"Ona güvendiğini sanıyordum."

"Ben Voldemort'um çocuk, kendimden başka kimseye güvenmem."

"Bana da mı?"

"Eğer içinde ruhumu taşımasaydın bir hizmetkârdan farklı olmayacaktın." Harry belli etmek istemese de incindiğini kendisinden önce zihnindeki adam anlamıştı. Duygularını yüzüne yansıtmak üzereyken son anda toparlanıp kıza döndü.

"Bu günlük bu kadar yeterli, varmak üzereyiz. Konuşmak için çok zamanımız olacak zaten." Konuşulanlar kıza da ağır geldiğinden, kabul etti. Bir süre düşünüp duyduklarını sindirmesi gerekiyordu.

Harry sessizliği fırsat bilerek zihnindeki konuşmaya odaklandı. Gerçi nasıl bir cevap vereceğini bilmiyordu. Lord Slytherin'in hizmetkârı olmak elbette onu rahatsız etmiyordu. Zaten başından beri istediği şey buydu. Ancak Karanlık Lord onu şaşırtmış, varisi ilan etmişti. Şimdiyse her seferinde neredeyse kendine denk tuttuğu çocuğa güvenmediğini söylüyordu.

"Daha lafını bitirmedim... Evet, eğer hortkuluğum olmasaydın varisim olmayacaktın. Zaten Slytherin soyundan gelmediğin için bu kolay da olmazdı. Şimdiyse, varisim olarak bana denk sayılabilecek tek kişisin. Aramızdaki bağ, aile bağlarından bile daha kuvvetli. Zihnimiz, kanımız ve ruhumuz birken sana güvenmemek kendime güvenmemek olur Harry Potter. Zihnini böyle aptalca kaygılarla bulandırma. Kıza gelince, Slytherin soyadını almadığı sürece ona güvenemem ancak senin ona güvenmen benim için yeterli. İstediğini anlatmakta özgürsün. Ancak kız güvenini boşa çıkartırsa bu senin sorumluluğunda olacak. Cezasını kendi ellerinle vereceksin." Çocuk bilinçsizce rahatlamış bir nefes aldı ancak kız bunu fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmıştı. Kendini gülümsememeye zorlarken bakışlarını akıp giden manzaraya çevirdi. Kızın güvenine ihanet etmeyeceğinden emindi. Aksini düşünmesine gerek bile yoktu.

"Siz nasıl emredersiniz, lordum."

Sessizlik içinde geçen yarım saatten sonra tren King's Cross istasyonunda durdunca kız ailesiyle tanıştırmakta ısrar edip çocuğu zorla yanında sürüklemişti.

"Ben de memnun oldum efendim. Şimdi izninizle gitmem gerek." Kızla vedalaşmayı bahane ederek sarılıp kulağına fısıldadı. "Karanlık Lord'un huzuruna çıkman için seni almaya geleceğim, bir gün önceden mektupla haber veririm."

Kız heyecandan olduğu yerde kalakalırken Harry çoktan yanlarından ayrılmıştı. Annesi de giden çocuğun arkasından bakıyordu. "Ne kadar kibar ve tatlı bir çocuk."

Bu sözlerden sonra kızın zihni çocuğun Hogwarts'taki davranışlarıyla dolarken gülmüştü. "Evet öyledir..."

******

Harry kızın yanından ayrıldıktan sonra cisimlenmek için sakin bir yer bulana kadar dolaştı. Reşit olmayan büyücülerin cisimlenmesi yasak olduğundan göz önünde olmamaya dikkat ediyordu. Slytherin kalesinin önüne cisimlendiğinde onu karşılamak için bekleyen ev cini eğilerek selamladı.

"Evinize hoşgeldiniz, varis Slytherin. Lord Slytherin sizi akşam yemeği için bekliyor." Hane üyesi olarak kalede cisimlenme yetkisi olduğu halde yemek odasına yürümeyi tercih etti. Voldemort'un varisi olarak tanıttığı ilk andan beri ev gibi hissettiren kaleyle bir nevi hasret gideriyordu.

"Hoş buldum Maggy. İksir hazır mı? Yokluğum fark edilmeden Dudley'in içmesi gerek."

"Elbette hazır, efendim. Size eşlik ettikten sonra iksiri götüreceğim." Harry, Dursleylerin büyücülere karşı düşünceleri aklına gelince kahkahası kalenin duvarlarına çarptı.

"Salonlarının ortasında bir ev cini belirince verecekleri tepkiyi hayal bile edemiyorum. Onlara nazik davranmana gerek yok. Dudley'e iksiri içir ve geri dön. Kendini tanıtmana bile gerek yok. Bundan sonra bu görev senin. Aksi söylenmediği sürece ben her geldiğimde Dudley'e iksiri içireceksin. Aynı şekilde ayrılacağım zaman da panzehrini. İzleme büyüleri üzerimdeyken herkes Dursleylerde olduğumu görmeli."

"Elbette efendim, siz nasıl isterseniz."

Yemek odasının önüne geldiklerinde Harry ev cinine artık gidebileceğini söyleyip kapıyı tıklattı. Dokunduğu gibi kendiliğinden açılan kapılardan içeri girdi.

Karanlık Lord'u zümrüt yeşili koltukta bacak bacak üstüne atarak oturmuş kitap okurken buldu. Yakışıklı yüzü ve asil duruşuyla İngiliz asilzâdelerini andırıyordu.

Çocuk Lord'unun karşısında olmayı, ondan yayılan eşsiz aurayı hissetmeyi gerçekten özlediğini fark ederken kızıl gözler kendisine dönmüştü. "Sonunda geldin Harry. Kaleyle hasret giderebildin mi?"

Voldemort cisimlenmeyip kendisini beklettiğini imâ ederken çocuk karşısındaki koltuğa oturdu. "Kendimi evimde hissettiğim ilk ve tek yer burası. Aynı şekilde ilk defa, eve dönmüş hissediyorum. Dursleylerde eve girerken üzülür çıkarken bir daha dönmeyecek olmayı dilerdim. Burada ise tam tersi."

Bu sözler Voldemort'a oldukça tanıdıktı. Bir zamanlar, Tom Riddle'ken o da böyle hissediyordu. Yetimhaneden ayrılacağı günü iple çekerdi. Aynı şekilde Slytherin kalesini gördüğü ilk an evi olduğunu hissetmişti. Hatta uzun arayışlardan sonra bulduğu, karşısında duran kalenin Slytherin kalesi olduğundan bu his sayesinde emin olmuştu.

"Hortkuluklar?"

"Sandıkta kutudalar. İkisine de güçlü tılsımlar yaptım yine de yol boyu varlıklarını hissettim. Seninleyken bile bu kadar çok sızlamıyor."

"Hortkulukların bilmediğimiz bir çok sırrı var. Sen ilk canlı hortkuluk olduğundan sadece teorik konuşabiliriz. Ruhumun parçaları eksikliklerini birbirleriyle tamamlamak istiyor olabilirler. Benim ruhumun diğer parçalarına karşı duyduğum çekim gücü ruhumu bölerken yaptığım ayin sayesinde en aza inmiş durumda. Ancak sen bu çekimi tüm gücüyle hissediyor olabilirsin."

"Biriyle karşı karşıyayken acı katlanılamaz olmuyor ancak birden fazla olunca işler değişiyor. Senin de burada olduğunu göz önünde bulundurursak, hortkulukların kalede kalmamasını tercih ederim açıkcası. En azından birkaç tanesini uzaklaştırmalısın."

"Günlüğü Lucius'a tekrar vereceğim. Diadem ve madalyon yeni bir yer bulana dek kalenin sana en uzak köşesinde duracak. Graunt yüzüğüyse kalede kalacak." Harry şaşırmıştı.

"Hortkuluğunu onu elinden çıkaran adama mı teslim edeceksin?"

"Geri dönüşüm için güzel bir yol olduğunu düşünmüş. Lucius korkularıyla hareket edebilir ancak sadık bir hizmetkârdır. Yükselişim döneminde sağ kolum olmaya layık gördüm, üstelik bir hortkuluğumu emanet ettim. Bu herkese vereceğim bir ayrıcalık değil... Malfoylar safkan tutkularından vazgeçemese de sihrin özgürlüğünü çekinmeden savunurlar. Ayrıca şimdi bakanlıkta bulunduğu konum çok işimize yarayabilir. Dönüşümü beklediği süre boyunca bakanlıkta yükselip ölümyiyenleri ve varislerini bakanlığa sokmuş olması hafife almamamız gereken bir avantaj. Onun sayesinde bakanlığı ele geçirirken işimiz daha da kolay olacaktır. Şimdi akşam yemeğine geçelim, konuşacak bolca vaktimiz var zaten."

Akşam yemeğinden sonra eski yerlerini aldıklarında Maggy, çay servisi yaptı.

"Dönüşünü ne zaman duyuracaksın?"

Karanlık Lord çayından bir yudum daha aldıktan sonra kızıl gözlerini çocuğa çevirdi. "Ölümyiyenlerime yakın zamanda duyuracağım ancak sihir dünyasını şereflendirmem biraz zaman alacak. Karanlık Lord'a layık bir dönüş olsun istiyorum."

"Madem Lucius bakanlığa bir çok adamını yerleştirmiş, ani bir darbeyle bakanlığı ele geçirebiliriz. Daha dönüşünün farkında olmadan yenilgiyi tatmış olurlar."

"Elbette bu da bir seçenek ancak benim daha farklı planlarım var... Benim dönüşümden önce senin insanların gözündeki saygınlığını arttırmalıyız. Büyük işler başarmalı ve sözlerine önem verilen biri olmalısın. Bu sayede varisim olduğun duyurulduğunda sana saygı duyan büyücüler bizim tarafımıza geçebilirler. Karşımızda duran kimseye acımayacağız bu yüzden ne kadar büyücüyü tarafımıza çekebileceksek çekmeli ya da tarafsız kalmalarını sağlamalıyız. İçinde sihir dolaşan hiçbir kan boş yere dökülmemeli."

"Tüm Hogwarts'ı tehtid ettikten sonra saygılarını kazanmam kolay olmayacak."

"Trene binmeden önce bayan Granger bu konudan bahsediyordu, bununla ilgili bir şeyler düşüneceğine eminim. Bu görevi tamamen ikinize bırakıyorum Harry, bu sayede bayan Granger da ilk görevini almış olur. Sen Hogwarts'tayken benim ilgilenmem gereken daha önemli konular olacak."

Gece boyunca Lord Slytherin ve varisi ayrı kaldıkları tüm dönem boyunca yaşananların tekrar üstünden geçmiş, kısa vadede gerçekleştirecekleri şeyleri planlamışlardı. Yaşayan en güçlü iki büyücü karşılıklı oturmuş sihir dünyasının kaderini yeniden yazarken sanki günlük konulardan bahsediyormuş gibi rahatlardı.

Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 125 16
oppacı değilim. ceviridir lakin bazı tepkileri değiştirip kendim yazıyorum.
1.9K 691 30
Bu hayatta çok hatalar yaptım. Kendi hayatım için, annem, babam için, arkadaşlarım için. Gerektiğinde acı çektim, çekmeyi de bilirim. Yaşadığım yeni...
211K 21.9K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
722 99 26
Bu dünyanın sonunu sadece ben biliyorum. Bir gün MC'miz kendisini en sevdiği web romanının dünyasında sıkışıp kalmış halde bulur. Hayatta kalmak için...