Bade | Ateş Parçası

Od hepbiyazar25

5.2M 148K 40.5K

Hikaye, belirli bölümlerde yetişkin unsur ve küfür içerir! Yine de yaş sınırlaması en az 18'dir! Bu hikayeni... Viac

B İ R
İ K İ
Ü Ç
D Ö R T
B E Ş
A L T I
Y E D İ
S E K İ Z
D O K U Z
O N
O N B İ R
O N İ K İ
O N Ü Ç
O N D Ö R T
O N B E Ş
O N Y E D İ
O N S E K İ Z
O N D O K U Z
Y İ R M İ
Y İ R M İ B İ R
Y İ R M İ İ K İ
Y İ R M İ Ü Ç
Y İ R M İ D Ö R T
Y İ R M İ B E Ş
Y İ R M İ A L T I
Y İ R M İ Y E D İ
Y İ R M İ S E K İ Z
Y İ R M İ D O K U Z
O T U Z
O T U Z B İ R
O T U Z İ K İ
O T U Z Ü Ç
O T U Z D Ö R T
O T U Z B E Ş
O T U Z A L T I
O T U Z Y E D İ
O T U Z S E K İ Z
O T U Z D O K U Z
K I R K
K I R K B İ R
K I R K İ K İ
K I R K Ü Ç
K I R K D Ö R T
K I R K B E Ş
K I R K A L T I
K I R K Y E D İ
K I R K S E K İ Z
K I R K D O K U Z
E L L İ
FİNAL
BADE | Özel Bölüm
BADE | Özel Bölüm
HARE | ANZER BALI

O N A L T I

76.3K 2.3K 715
Od hepbiyazar25



Buralar yağmurlu tam sanaldan kitap okumalık hava🌧🌧

Keyifli okumalar gece kuşları💫

Yüreğimde ki sancı, yatağa girişimden itibaren bırakmadı yakamı. Sağa dönsem Seher'in oğluna 'Bilal'im' deyişi, sola dönsem İpek'in yüzüklü eliyle bize el sallayışı geldi. Sırt üst yatsam Seymen'in 'lüksün yok' deyişi, yüz üstü yatsam Fırat abinin 'seni istiyorum' derken belime sarılışı geldi. Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti dün gece. Başrol sadece bendim sanki, yorgun, argın ve karışıktım.

Uyudum uyumadım bilmez halde kalktım yataktan. Ağrıyan başımı zor taşıyan ayaklarım banyoya oradan mutfağa yürüdü zorla. Girer girmez de cam kenarında, üzerini bile değişmemiş abimi gördüm. Mafolan bir ben değildim. Darmadağın olmuş olan karışımdaydı işte.

'Abim?'

Ağır ağır bana döndü, gözleri kan çanağı, saçları alnına dökülmüştü. Babamın cenazesinde görmüştüm onu en son böyle. İşte yine karışımdaydı, o, ne yapacağını bilmez, çıkmaz yolda olan, herkesi bırakıp kaçmak isteyen adam.

'Gel Bade.' dedi çatallı sesiyle. Kim bilir kaç sigara içti diye düşündüm. Adımlarım yanına gidip son bulduğunda oturdum karşısına. Gözlerim doldu, dağ gibi abimdi o benim. Yüreğim bile acıdı, acısını gördüm içinin.

'Ne yapıcam ben? Kime gidicem, kime sarılcamda durulcam?' Ardı kesilmeyen sorularından ne kadar zor durumda olduğunu görüyordum. Görüyordum ama kafasının karışmasına öfkelenmeden de edemiyordum. Ensesine bir tane geçirip 'sözlendin ya len' demek istesem de yapamazdım. Acısını sızısını unutur bir güzel pataklardı beni. Daha kibar olmaya, hissettiklerine saygı duymaya çalıştım.

'Dün gece sözlendin abi, parmağında ki yüzüğü görüyonmu?'

'Ben dün gece öldüm Bade, sen ruhsuz bedenimi görüyonmu?' Eliyle kalbini gösterdi, en çok ben görüyorum desem anlamazdı ki. İki kardeş iki kardeş için yanıyorduk karşılıklı. İpek'te böyle yanmasın diyeydi derdim. Önüme düşen perçemimi kulağımın arkasına sıkıştırdım.

'Ne dicen İpek'e? Kusura bakma benim eski sevdam geri döndü. Ben ona gitçemmi dicen ne dicen?'

'Alacam ikisini de.'

Ayağa kalktım sanki engel olacak gibi. İkisini alana Bilal bebek bedava.

'Annemle biz çıkalım yaa, siz rahatsız olmayın!'

Yorgun bedeni birden dikildi karşımda. Çattı kaşlarını, işaret parmağını iki kere dudaklarına vurdu.

'Bi sus bi! Her şeye bi lafın var! Sabaha kadar düşündüm. Evin çatısını kaldırıp, biriktirdiğim parayla kat çıkacam. İpek'le orda yaşayacaz. Seher'de aşağı anamla durur.'

'Beni niye saymıyon abi? Ben nerdeyim o sıra?'

'Sen evlenip gidecen.'

Evlilik, hayatımın bumerangıydı. Atıyordum geri geliyordu. Saklıyordum, buluyordu. Asla kurtulamayacaktım. Abim benimle beraber birinin başını sonunda yakacaktı.

'Konu senin iki karı almandan beni evlendirmene ne zaman geldi anlamadım bile. Ben evlenmicem, ve senin bu harem fikrine de asla he demicem.'

'Sana sormadım Bade, karşında arkadaşın yok konuşmalarına dikkat et.'

'Sen arkadaşım değilsin belki ama evlenmek istediğin iki kadın arkadaşım! İpek gözümse, Seher solum. İkisine de kıyamam, kıymana izin vermem!'

'Konuşacam, elbet ikna edecem.'

İşaret parmağımı salladım yüzüne yüzüne. O nişan yüzüğünü İpek'in boynuna takar yine de kanmasına izin vermezdim.

'Sen bi konuş, bak ben neler ediyom!'

'Sen işine bak! Sen çeyizini tamamla! Benim nişandan sonra verecem seni Bade. Ben söz verdim Mehmet'e.'

Gözlerimin dolmasına aldırmadan çıktım mutfaktan. Odama gidip kapıyı hızla çarptım.

'BADEE!' diye bağırdı arkamdan, duymadım. Benim kalbimde Seymen diye bağırıyordu ama kimse duymuyordu. Sırtımı yasladım kapıya çaresizce, ne yapacaktım ben? Sözledim diyordu, Mehmet benim istediğimi sanıyordu. Nefesim sıkışmıştı sanki, boğazımı tuttum. Ne yapacağımı bilmiyordum, ben benden habersiz sözlenmiştim, evleniyordum.

Günlük kıyafetlerimi giyinip saçımı özensizce ördüm yandan. Kahvaltı bile etmeden elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve evden dışarı attım kendimi. Ne abime ne anneme haber etmeden koşar adımlarla Fidan ablalara gittim. Kapıyı yavaşça çaldım, uyuyan olurdu belki diye. Biraz bekledikten sonra Sena açtı kapıyı. Başı yana düşmüş kucağında daha bir günlük bile olmayan Bilal'le, uykusuz gözlerini kısıp karşıladı beni.

'Ayyy gel Bade, bu pipili sabaha kadar uyutmadı kimseyi.'

Kucağıma uzattı, korkarak tuttum. Ben ne anlardım küçük bebekten.

'Ya ben tutamam ki.'

'Nöbeti devral valla banane. İki dakka gözlerim dinlensin.'

Öylece kapıda bıraktı gitti bizi. Gözleri kapalı olsada, ıkınıp duruyordu kucağımda.

'İsmin Bilal diye huysuz oldun sen tabi. Haklısın sende, insan ismini seçemiyo ki.' Beni anlamasını beklerken kollarımda sarsmadan dkkatlice yukarı çıktım. Seher'in kapısını araladım ama Fidan ablayla karşılıklı uyuyordu. Geri çekildim sessizce, sonra karşı odanın kapısını açtım. Seymen yatakta yan dönmüş yatıyordu. Kim geldi diye kapıya baktığında bizi görünce fırladı ayağa. Yüzü gözü kızarmış, kavganın üstüne eklenen uykusuzlukla bir gecede yaşlanmıştı.

'Ne işin var burda?' Herkes bana öfkeliydi zaten, tek günah keçisi benmişim gibi. Ama mecburdum şu an onunla konuşmaya ve bir yol bulmaya. İçeri girip ayağımla kapıyı kapadım.

'Sena tutuşturdu bunu elime. Seher'de Fidan ablada uyuyo, napcam ben?'

'Ben ne bileyim, koy anasının yanına git.'

'Gidecem he merak etme! Abim beni Mehmet'e sözlemiş. Nişandan sonra vercem seni dedi, o zaman da böyle güzel git diyebilcenmi?' Hiç lafı gevelemeden söyledim açıkça suratına. Bu bir beni kurtar çağrısıydı, beni sen sev sen al haykırışıydı. Tek düşündüğüm vereceği cevaptı. Bir kez daha kırıp dökmesini izledim, korku filmi sahneleri gibi.

'İyi hayırlı olsun!' Korkak herif, seni sevdiğim güne lanet olsun korkak pislik..

'Hayırlımı Mehmet benim için? Ben nasıl evlenirim senden başkasıyla?'

'Bilal verirmi seni söylesene? Şu suratımı yapan adam bu saatten sonra verirmi lan seni?'

'Abim senin gibi değil, yufka yüreklidir. Affeder di iki güne.'

'Bade.'

'Seymen, istemiyonmu sen beni? Onu söyle?'

'Bade yapma.'

'Sen yapma! Korkak olma! Al abimi karşına, tıpkı dün gece seni aldığı gibi!'

'Yapamam. Kardeşimi kaybettim diye uyuyamadım tüm gece, tamamen kaybetmeyi göze alamam.'

'Peki, duymam gerekeni duydum. Al şu oğlanı.' verdim kucağına, benim gibi korkarak tuttu.

'Sen yoluna ben yoluma Seymen abi. Eyvallah.'

Gözlerimiz tekrar buluştuğunda ben son sözümü söylemiştim. Bu defa gerçekten bitmişti, onu arkamda bırakarak çıktım odadan. Tüm köyün peşinden koştuğu kız olmasam, kendime zorla koca aradığımı zannederdi bu olanları duyan. Derin nefesler alıp verip sakinleşmeye çalıştım. Kimseyi uyandırmadan evi terkederken ağlamamak için sıktım kendimi. Tam kapıyı açtığım sırada Mine'nin kolu havada kaldı. Mine, Fırat abinin yeğeniydi.

'Aaa Bade abla, sana rastladım daha iyi oldu.'

'Hayırdır Mine?'

'Ananeme iğne yapsın diye Fidan yengemi çağıracaktım. İşin yoksa sen gelirmisin?'

Fidan abla zaten yorgun uyuyordu, gözyaşlarımı hıçkırıklarımla içime akıtıp onaylarcasına başımı salladım. Kapıyı çekip aynı avluda dip dibe olan eve geçtim Mine'yle. Kapıyı açıp beni içeri alsa da kenarı geçip öne geçmesini ve beni yönlendirmesini bekledim. Mine, Emine teyzenin en büyük kızı olan Elvan ablanın kızıydı. Bebek görmeye geldiklerini düşündüm hemen. Oturma yerine geçtiğimde diğer kızları Belgin ablayla Gülay ablayı gördüm. Zoraki gülümseyerek içeri girdim, hepsi benim gibi güler yüzle ayağa kalkıp selamladılar beni. Belgin abla hariç, o burnu havada, kendini beğenmiş yosmanın tekiydi. Hiç sevmezdim onu, bende yanına gidip selam vermedim.

'Hayırdır Emine teyze, ne iğnesi bu?'

Elime aldığım ilacı hazırlarken Elvan abla geldi yanıma. Çok iyiydi Elvan abla, Fırat abinin en büyük ablasıydı. Anne şefkati vardı sesinde, gülüşü güneşi kıskandırırdı. Hepsi çok güzeldi ama Elvan ablanın güzelliği bir başkaydı. Pamukla kolonyayı bırakırken anlattı annesinin durumunu.

'Kas gevşetici güzelim. Dün gece kavga filan olunca sabaha kadar kramp girmiş her yerine. Doktoru yazdı bu ilacı, tekrar ederse vurdurun diyo.'

Anladım dercesine başımı salladım. Emine teyze yüz üstü yatınca şalvarını indirip pamukla temizledim. Ben işimle ilgilenirken Fırat abi girdi içeri. Görmemiştim ama yeğenleri ve ablalarının sevinç nidalarından belliydi.

'Dayııııııı!'

'Fıyat dayım deeeediiiii(geldi)'

'Özledik seni aslanım, ablasının yakışıklı kuzusu.'

Bakışlarım bir ara kalabalığa kaydığında Fırat abiyi aralarına almışlar, bir biri sarılıyor, öpüyordu bir diğeri. Gülmeden edemedim. Bildiğimiz, sert ama fırlama olan Fırat abi, kadınların arasında kalmıştı. Önüme dönüp iğneyi çektiğimde pamuğu bastırıp şalvarını düzelttim.

'Tamamdır Emine teyzem.'

'Oyyy ellerin dert görmesin yavrum, pek hafifmiş hissetmedim bile.'

'Geçmiş olsun, on beş dakikaya fayda eder.'

'İnşAllah kızım, inşAllah.'

Tebessüm edip çöp olanları poşete doldurup elimi yıkamak için lavaboya gittim. Çocukluğumuzdan beri girip çıktığımız yerdi işte, biliyordum evin içini. Ellerimi durulayıp çıktım banyodan. Çıkar çıkmaz da kapıda bekleyene çarptım. Başımı kaldırdığımda Fırat abi karışımdaydı. Boş boş yukarı baktı, sağa sola filan baktı. Sonra burun kemerini tuttu.

'Biraz önce, içerde olanları. Dışarıdan kimseye anlatmayacaksın. Ablamlar biraz abartı seviyor sadece.'

Surat ifadesine ahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Başımı hızlıca iki yana olumsuz anlamda salladım ama çenemi tutmadan da duramadım. Kendim kaşınmıştım, resmen bile isteye laf aranmıştım.

'Yok be abi, ne anlatcam? Bizim koskoca Fırat abimizi, yürüdüğü yolu ağlatan Fırat abimizi ablaları mıncıklayıp kuzum diye sevdi diyecek değilim ya.'

Tutamadım daha fazla gülmeye başladım. Kızdı bu halime, üstüme gelip arkamdaki kapıya dayadı sırtımı.

'Bende seni gördüğüm gün aynısını dedim. Anlatma olum, o ateş parçasını kimselere anlatma. O kalçalarını, o küçük memelerini  kimseye anlatma dedim. İkimiz de doğru kararlar alıyoruz, ne güzel.'

Dokunma dediğim halde elini uzatıp saçlarımı okşadı. Parmakları, saç diplerimden aşağı doğru indi, biraz önce söyledikleriyle neye uğradığımı şaşırmasaydım eğer, ona tekrar dokunmaması gerektiğini söylerdim. Hatta ileri gitmemesini, bana daha fazla yaklaşmamasını, dik dik dudaklarıma bakmamasını da söylerdim. Söyleyemedim ama, 'dokunma' diye belli belirsiz mırıldandım. Çekmedi ellerini, geri çekilmedi. Dudaklarım aralandı birden, burnumdan aldığım nefesler yetmeyince aralık dudaklarımdan alıp verdim sık nefeslerimi. Çekilmem gerekiyordu, evin ortasında canlı bomba gibiydik. Zaten ağzımı hiç hayra açmazdım, Emine teyze adımı seslene seslene gelse de, oğluyla kapı arasından çıkışımı yakalamıştı.

'Gittin mi diye bakam dedim kızım.' Gülünce iyice belirginleşen kırışıklıkları beni daha da utandırırken elimi kaldırıp 'burdayım, elimi yıkadım Emine teyze.' dedim. Gülmeye devam edip yanımıza kadar geldi.

'Yakışıyonuz baya baya, isteyelim seni Fırat'a güzel kızım, he dermisin?'

'A-aman Emine teyze, abim sayılır o benim.'

Yüzü yavaşça asıldı, benimse kalbimin atışını kıyafetlerimin titremesinden göreceklerdi. Arkamda Fırat abi, önümde Emine teyze, kaçmak için her şeyimi verebilirdim. Kızarmaya durmuş yüzümle başka ne diyeceğimi düşünürken, Fırat abi kolunu boynuma attı birden. Beni göğsüne çekti, yine o odunsu kokuyu genizlerim dolana kadar solumama sebep oldu. Fırat abi pisliğin tekiydi.

'Bade'yi Mehmet'e sözlediler ana. Kaçırdık gül gibi kızı.'

'Aaaa, hiç duymadım ya ben. Hayırlı olsun o zaman.'

'Sen nerden biliyon?'

Hışımla başımı kaldırıp baktım yüzüne, o da yüzünü bana çevirince biraz önceki gibi çok fazla yakınlaştık. Emine teyzenin varlığını bile unuttum. Sözlendiğimi bir ben bilmiyormuşum meğer.

'Abin kahvenin ortasında tamam dedi, bilmeyen yok yani.'

'Öyle bişe yok.'

'Olur yakında.'

'Olmayacak!'

'Ben anlamam, bul bi çaresini.'

Gözlerim dolmayı bekleyen baraj misaliydi, aldığım her darbede ele veriyordu beni. Yine dolmuştu tam da ormanı andıran kahve gözlerinin ortasındayken. Biliyordu evlenmek istemediğimi, alay eder gibi gülüyordu birde. Kolunun altından çıktım, Emine teyze çoktan gitmişti. Bende çıkışa doğru koşup ayrıldım evden, kendi evime gelip kapıyı kapattım hatta kilitledim.

Bir hafta da çıkmadım içerden, her aç dediklerinde evlenmem diyerek cevapladım annemle abimi. Seher'in camdan taşıdığı yemekle suyla yaşadım orada bir hafta. Aç susuz kaldığımı sanıp vicdan yapsınlar istedim. Her sessizlikten yararlanıp tuvalet ihtiyacımı giderdim. Yine akşam olmak üzereydi, abim birazdan gelirdi. Ahşap ev, her sesi yankı yaparken dış kapının açılıp kapandığını duydum. Anneme halini, hatırını, beni sordu. Evin içinde dolandı, yemek için mutfağa gitti. Annem, evlenmesin dedikçe söz verdim dedi durdu. Sıkıntıyla saçlarımı yolarcasına sıkmaya başladım. Bu baskıcı devrimden nefret ediyordum.

İlerleyen saatler aleyhime işliyordu. Engel olamıyor, olamadıkça biraz daha çekiliyordum evlilik denen girdabın içine. Abimlerin nişanı gelip çatmıştı. Odadan çıkmama eylemim, annemin hastalandığını söylemesiyle son bulurken abimle konuşmaz olmuştum. Ne Mehmet meselesini, ne de iki hanımla evcilik meselesini konuşmamıştık. Abimle, Seymen uzlaşmıştı ama benim olacaklar hakkında en ufak fikrim yoktu. İpek'i sözden sonra bir kere bile görmemiştim, iki hafta olmuştu neredeyse. Kafayı yemek üzereydim, mecbur hazırlandım nişan kesmeye gidecektik. Ve eğer İpek böyle bir saçmalığı kabul ettiyse, yüzük kurdelesiyle boğacaktım onu, yapacaktım.

Köydeki terzi Zeliş abla eve gelip özel olarak dikmişti elbisemi. Gelin hanımı bile ayağıma çağırdım kıymetimi bil, diye her geldiğinde işitmek zorunda kalmıştım sitemli sözlerini. Hem düğün için hem nişan için iki elbise hazırlandı. Abime inat değilmi, zamanın en pahalı kumaşını seçmiştim. İnce şifon bedenimden dökülüyordu adeta. Bileği lastikli balon kolları, göğüs çatalama inen V yakası, belimi saran kalın kuşağından aşağısı yerlere kadar kloş açılıyordu.

Geceden gazeteye kalın kalın sarmıştım saçlarımı. Siyah renk, uzun elbisenin üzerine açtım sarı saçlarımı. Kalın dalgaları elimle açtırdım, odayı mis gibi şampuan kokusu sardı. Bir kaç parça malzemeyle makyajımı yaptım, açıkta olan boynuma koku sürdüm. Gece oynarım diye ipek mendili elbisenin arasından göğsüme sıkıştırdım. Eğer Seymen'le karşılıklı oynarsak çıkarıp verecektim. Mendil verince oyun biterdi.

Annemin gençliğinden kalma yüksek topuklu ayakkabıları ayağıma geçirdiğimde aynanın karşısına geçtim son defa kendime bakmak için. Beğeniyle açtım gözlerimi, Emel Sayın'ın yirmili yaşları gibi olmuştum. Benim gözlerim yeşildi sadece, komşu çocuğuna yurt dışından gelen barbie bebekler gibi olmuştum.

Kendimi beğendiğim dakikalar kapımın hafifçe tıklanmasıyla bölündü. Elimi uzatıp açacakken abimin sesi doldu kulağıma. Açmayacağımı düşünmüş olmalıydı. Ya da yüzüme söyleyemeyecek kadar utanıyordu.

'Bade.. İpek'e bişey söyleme. Ben o gün saçmaladım. Seher de şu kadar aklım veya gönlüm yok. O gün onu kurtarmanın yolu sanki oymuş gibi geldi. Olmadığını bile bile karşına geçip saçmaladım işte. Ben İpek'ten başkasıyla yapamam bu saatten sonra. Sakın İpek'e anlatıp üzme.'

Anlatır mıyım be yiğidim. Aslan abim. Sen hiç merak etme!

Abim, kor ateşlerden serin sulara atmıştı sanki beni, yüreğim ferahlamıştı. Kapıya yaslanıp rahat bir nefes aldım. Benim abim yapmazdı. Kimselere benzemezdi benim abim. Benim abim kimselere kıyamazdı. Benden başka....

Annemin seslenmesiyle çıktım artık odadan, beni görünce gözleri doldu, gelip sıkıca sarıldı.

'Sen önden git, abin böyle görürse adım attırmaz dışarı.'

'Olur.' dedim ve ayağımda ki topukluları çıkarıp çantaya koydum. Evleri yokuşun sonundaydı, çıkamazdım onlarla. Düz taban babetleri giyip çıktım evden, hava kararmak üzereydi.

Boş ve dar sokakta sessizliğin içinde salına salına yürüyordum hala. Saçlarıma tatlı bir meltem dokunuyordu incitmekten korkar gibi. Kendim bile kendime bu kadar nazik davranmamıştım. Üzüleceğimi bile bile seçmiştim ben erkeğimi. Kendine değer vermeyene kimse de vermiyordu, kısa zamanda öğrenmiştim bunu. Aklıma düştü desem yalan olurdu, aklımdan çıktığı bir dakikaya rastlamamamıştım henüz. Seymen..

Hala pişman olmamam da sevdaya dahilmiydi? Ben yaşamak istemiştim ve yaşamıştım o geceyi. Yaşandı ve bitti. Ama sonra olanlar onun yüzündendi. Bana ümit vermişti, beni sevdiğini iliklerime kadar hissettirmişti ve bam! Zehirli sözleriyle beni kendinden nefret ettirecek hale getirmişti. Şimdi dilime dolanan şarkılar, gece kabuslarım bana saygısızlığı yüzündendi, korkaklığı ve cesaretsizliği...

Kendime kızgınlığım, ona kafayı takmam yüzündendi.

Şarkılarım, kalbimin onu artık kabul etmemesi yüzündendi....

Kalbime gömerim o zamaaağaaan
Unutupta silerim o zamaaaan
Alt tarafı aşk bu da işte
Vazgeçilmezmisin amaaaağaaan

Sananeki ağlıyorsam
Deli gibi istiyorsam
Hala seni seviyorsam
Sanane anlamıyorsan

Eteklerimi sallaya sallaya tekrar ettim nakaratı bir kaç defa daha. Öyle kaptırmıştım ki kendimi şarkının sözlerine, dibime kadar giren kişiyi duymamı engellemişti. Bileğimden tuttuğu gibi boyumu aşan tütünlerin arasına çekti beni. Tiz çığlığım geceye karışırken görmediğim ama kokusundan tanıdığım adam tarafından çekildim biraz daha içeri. Göğsüne çarptı beni, o lanet koku yine yaktı genizlerimi. Tarçına bandırılmış baharatları bastıran odunsu koku. Hafızamda ki kokuları unutturan tek koku. Fırat abinin kokusu....

Ahhhh ne şarkıydı ama zamanında😭
Az aşk acısı çektirmedi hatta bazen olmayan aşkın acısını bile çektik😆

Fırat abi artık olaya girdi galiba. Sağlam girdi ama, girişe bak! Yicem şimdi o bileğinden tutup göğsüne çarptığı yerden🔥

BEN SİZE NE DEDİM!! Bilalim yapmaz dedim. Kıyamadı kııııızzz ipeğine😍 Biliyor ki bade şom ağızlı nasıl uyarıyo bide tatlı tatlı🥰

Bade hala bir ümit gitti ya Seymen'in kapısına... sonra pişman olmamak için yapması gereken son şeyi yapmak için gitti ya... bu saatten sonra sürünsün Seymen, başına ne geliyorsa hakediyor pislik...

Beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, ilginiz için teşekkür ederim ❤️

Görüşmek üzere

Aslı🎵

Pokračovať v čítaní

You'll Also Like

39.6K 5.6K 26
CALEB SULLİVAN, MİZOFOBİ YANİ MİKROP FOBİSİ OLAN GÜÇLÜ, SAĞ DUYUSU YÜKSEK VE ZEKİ BİR KUMARHANE PATRONUDUR. NORMAL ŞARTLARDA BAĞLI OLDUĞU GRUBUN TEMİ...
96K 9.5K 80
"BEN HİÇ BİR ŞEY YAPMADIM DİYORUM SANA!" "Hayır yaptın onu sen öldürdün ruh hastası bir kişiliğin var öyle iyi bir oyuncusun ki herkesi kolayca kandı...
4K 585 29
Sevdiğini kaybeden bir kalp yeniden ne zaman atardı? Yeniden aşka düşebilir miydi? Bir kadın... İki adam... Bir yanı buz bir yanı ateşe mahkum aşk...
3.7M 230K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...