Slytherin Varisi (Harry Potte...

By LadySlytherin7

357K 20.9K 19K

"...Onunla savaşmayacağım, onunla birlikte savaşacağım." More

2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
Final
Epilog
OKUR İSTEKLERİ

1

29.1K 803 1K
By LadySlytherin7

Bir Darkharry fanı olarak okuduğum kitaplarda 'keşke burası şöyle olsaymış' diye yaptığım yorumlar sonucu ilk başlarda sadece kafamda oluşturup her akşam uykuya dalana kadar devam ettirdiğim, sonrasında kendi hikayemdeki bazı olayları unutmaya başlayınca yazıya dökmeye karar verdiğim, sadece kendim için yazdığım bir kitap. Önceleri sadece kendime saklamayı düşündüğümden birçok kitaptan esinlendiğim için lütfen tanıdık sahnelerde beni yadırgamayın. Umarım beğenirsiniz...

*****

"Kim-olduğunu-bilirsin-sen de kim, Hagrid? Bir ismi yok mu?"

Harry, normalden daha uzun ve daha iri olan adama bakarken bir an için konuşulan konudan bağımsızlaşarak neden onu almaya geldiğini düşündü. Evet, eğer gelmeseydi büyük ihtimal o mektupta istenilen malzemeleri alamazdı. Ancak adam bunu nereden biliyordu? Private Drive'a geldiğinde büyücü olduğunu bilerek yetiştiğini sanıyordu, o halde yardıma ihtiyacı olduğunu nereden bilmişti ki?

"Onun adını pek anmayız Harry ama senin için bir defalığına söyleyebilirim. Yani, sanırım."

Yeşil gözlü çocuk kaşlarını kaldırarak baktı yanındaki dev gibi adama. Bir isim insanları neden bu kadar korkuturdu ki?

Adam birkaç kez ağzını açıp kapadıktan sonra derin bir nefes alıp çocuğun kulağına eğildi. "Voldemort."

Voldemort... Demek ailesini öldüren, yıllarca onu bir nebze bile sevmeyen teyzesiyle birlikte kalmasına neden olan büyücünün adı buydu. Sıcak bir ailenin ne demek olduğunu bilmediği için buna özlem duyduğu söylenemezdi ama yıllarca kötü davranılmış bir çocuk olarak acının ve esaretin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Tüm öfkesi, masum bir bebeğin hayatının bir gecede mahvolmasınaydı. Bir yaşındaki hiç bir bebek böyle kötü bir kaderi hak etmiyordu.

"Bir isimden neden bu kadar korktuğunuzu anlayamıyorum Hagrid." dediğinde dev adam gururu incinmiş şekilde kaşlarını çattı.

"Bizzat o günleri yaşasaydın belki anlayabilirdin. O tüm zamanların gördüğü en dehşet verici büyücüydü! Hiçbir şeyden korkmazdı, tabi Dumbledore hariç! O bizimle olduğu için gerçekten şanslıydık. Ah, neyse Harry! Benim artık gitmem gerek. Hogwarts'ta görüşürüz! İşte tren biletin, vaktinde peronda olduğundan emin ol. Diagon yolunda kalmak istediğinden emin misin? İçim hiç rahat değil Harry!"

Harry elindeki bilete bir bakış attıp cebine koydu. "Evet, burada kalıp büyücü dünyası hakkında biraz bilgi edinsem daha iyi olur. Görüşürüz."

Hagrid gittikten sonra ilk işi Çatlak Kazan'a gidip kendine bir oda tutmak oldu. Anlaşılan alnındaki şimşek şeklindeki yara izi sayesinde reşit olup olmaması kimsenin umurunda değildi.

Tüm gün boyunca dolaşıp aldıkları her şeyi odada bırakarak tekrar Diagon Yolu'na döndü. Odaya geri döndüğünde elleri bir yığın kitap ve gazete doluydu. Tabi bunlar ders kitaplarından çok büyücü dünyasını tanımasına yardımcı olacak şeylerdi.

Gelişigüzel bir şekilde hepsini masaya bıraktıktan sonra kendini yatağa attı. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak yoğun bir gün geçirmişti.

Bir büyücü olduğunun şaşkınlığını yaşadığı pek söylenemezdi. Zaten birkaç yıl önce, onu etrafındaki zorbalardan koruyan özel bir gücü olduğunu keşfetmişti.

Aptal kuzeni Dudley ve arkadaşları ona her zamanki gibi canının acısını umursamadan vururken birdenbire kanının farklı aktığı hissine kapılmış, kalbi özgüvenle dolmuştu. Tüm benliğiyle onların da acı çekmesini istediğinde kendisine yönelen darbelerin durduğunu fark edip içgüdüsel olarak kapattığı gözlerini açmıştı. Karşısındaki manzara, yerde çığlık atarak kıvranan üç bedendi.

O gün yaptığı şeyden sadistçe bir zevk almıştı. Zaten sonrasında da kendini ezdirmeye asla izin vermemişti. Bir şekilde odaklanarak istediği her şeyi yapabiliyordu. Örneğin, sadece teyzesinin gözlerinin içine bir kaç saniye bakarak merdiven altındaki küçük dolapta kalmak yerine Dudley'in odasına geçme fikrini aklına sokmuştu. Hatta dalga geçtiğini sanan Vernon enişteyle tartıştıklarında sadece arkasına yaslanıp izlemişti. İki gün içinde Harry yeni eşyalarıyla Dudley'in odasına geçerken Dudley de nispeten daha küçük olan oyuncak odasına geçmek zorunda kalmıştı.

Tabi Dudley çektiği o acıdan sonra Harry'nin aleyhine konuşmaktan çekinir olmuştu. Önceden olsa odasına geçmeyi bırak, habersiz bir eşyasına dokunsa kıyameti koparır, eniştesinden 'bir hafta dolapta kilitli kalma' cezası almasına neden olurdu.

Aklına gelen bir kaç hatırayla sırıttı. Küçücük dolapta kaldığı, her sabah kimse uyanmadan uyanıp tüm gün hizmet edip herkes odalarına çekildikten sonra yorgunca dolaptaki küçük yatağa kıvrıldığı günler çok geride kalmıştı. Hepsinin intikamını büyük bir zevkle alacak vakti olmuştu.

Acizliği yüzünden dışlanıp alay edilen çocuk olmaktan çıkmış, korkudan yanına yaklaşılmaya çekinilen çocuk olmuştu. İki türlü de yalnızdı ama o korkulan kişi olmaktan rahatsız olmuyordu hatta günlerini sessiz, herkesten uzak ve huzurla geçirdiği için mutluydu. Tabi arkasından ona ucube denildiğini biliyordu ama pek umursadığı söylenemezdi.

Diğerlerine göre onu ucube yapan güç, kendisine göre en büyük hediyesiydi. Bu güç sayesinde bozuk olan görüşünü bile düzeltmiş, kendini bildi bileli taktığı o iğrenç gözlüklerden kurtulmuştu.

Tabi artık bunları düşünmenin bir anlamı kalmamıştı. Ne olursa olsun bir daha o hayata dönmeyi düşünmüyordu. Ait olduğu yer sihir dünyasıydı ve aşağılık muggleların yanına dönmemek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Hogwarts'a gidiş vakti gelene kadar kendini iyice eğitecek, mugglelarla geçen hayatının sefilliğini büyü dünyasına yansıtmayacaktı.

Değişen hayatının üzerine yüklediği yorgunluğa daha fazla direnmemeye karar vererek kendini uykuya teslim etti. Bir şeyden emindi, bundan sonraki hayatı önceki kadar berbat geçmeyecekti. Bebeklikten beri ona baktıkları için teyzesi ve eniştesine katlanmıştı ancak artık kimsenin hayatını mahvetmesine izin vermeyecekti.

****

Diagon Yolu'nda kaldığı sürece günlerini kitap okuyup büyücü dünyası hakkında bilgi edinerek, ders kitaplarındaki büyüleri çalışarak geçirmişti. Gerçi buna çalışmak denmezdi, okuduğu her büyüyü ilk denemesinde başarabiliyordu.

Üstelik Hagrid yasak olduğunu söylediğinden bütün büyüleri asasız denemişti. Bu onun için sorun değildi, daha yaptığı şeyin büyü olduğunu bilmezken bile asasız büyü yapabiliyordu zaten. Ama asayla büyü yapmanın nasıl bir his olduğunu da merak etmiyor değildi.

Bunların yanı sıra kendisinin büyücü dünyasındaki sıfatını ve konumunu da öğrenmişti. O sağ kalan çocuktu, daha 15 aylıkken kim-olduğunu-bilirsin-sen'i yenip herkesi kurtaran kahraman.

Anne ve babasının öldüğü o cadılar bayramı gecesinde neler olduğuyla ilgili bir çok hikaye bulmuş, hepsini okumuştu ama ona göre hepsi palavraydı. Daha 15 aylıkken ölü annesinin asasını alıp Voldemort'u ölümcül lanetle vurduğuna inanan var mıydı gerçekten?

Kaşlarını çatıp yattığı yerde doğruldu. O gece Godric's Hallow'da neler olmuştu hiçbir fikri yoktu. Daha bir yaşını yeni doldurmuş halini elbette hatırlayamazdı. Tek bildiği şey yeşil bir ışık ve bir kadının çığlığını duyduğu rüyalardı. Bu konuda bir yere varamayacağını fark ettiğinde zihnini zorlamayı bırakmıştı ama aklına takılan bir soruyu düşünmeyi bırakamıyordu.

Okuduğu kadarıyla büyücü dünyası o zamanlar büyük bir savaşın içindeydi. Karanlık tarafın lideri Voldemort'tu ve bir çok müridi vardı. Onun takipçisi olmayıp yoluna çıkmakta korkan büyücü sayısı da bir hayli fazlaydı. Azınlık olan kısım ise, Dumbledore'un liderliğini yaptığı aydınlık taraftı.

Soru da tam bu noktadaydı işte. Yıllardır süregelen savaşı kazanmak üzereyken Voldemort ne olmuştu da James ve Lily Potter'ın peşine düşmüştü. Öğrendiği kadarıyla onlar sadece Dumbledore'un tarafında yer alan kişilerdi. Şahsi bir düşmanlıkları ve tanışmışlıkları yoktu. Ne olmuştu da o kadar karşıtı varken özellikle Potterlara gelmişti? Hem nasıl oluyordu da gelmiş geçmiş en güçlü büyücülerden biriydi denilen, savaşı kazanmak üzere olan, annesi ve babasını hiç zahmet çekmeden öldüren Voldemort basit bir bebek yüzünden yeniliyordu?

Hangi kitaba, o tarihlerde yayımlanan hangi gazeteye baktıysa da bunların cevabını bulamamıştı. Kendisi de dahil bu sorunun cevabını kimsenin bildiğini düşünmüyordu. Tabi öldüğü söylenilen Voldemort hariç.

Continue Reading

You'll Also Like

19.4K 1.8K 31
"Kokunu yeniden hissedebilmek için tüm servetimi önüne serebilirim Romanoff"
92.9K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
680 67 4
Kaiden Valgardson, adı gibi oldukça tuhaf bir çocuktu. Hayatı boyunca belanın onu bulmayacağını sanmakla beraber, Hermione Granger'a olan aşkının as...
2.3K 300 5
Biri ceza biri görev: Onu öldüreceksin! BAŞLANGIÇ TARİHİ: 12 Kasım 2019 BİTİŞ TARİHİ: 7 Ocak 2020