İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI)

By K_kumralhanim

337K 14.2K 6.1K

20.03.2023 #ezik kız 2. sırada 🌲 TANITIM 🌲 "Sen benimsin anladın mı, sadece benim!" diye bağırdı birden. G... More

🌹 KARAKTERLER 🌹
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM (PART 1)
27. BÖLÜM (PART 2)
28. BÖLÜM (PART 1)
28. BÖLÜM (PART 2)
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
🙂 DUYURU 🙂
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM🌷 (SEZON FİNALİ)
🙂 DUYURU 🙂
🎀 YENİ HİKAYE 🎀
YENİ BİR HİKAYE DAHA
KİTAP ArYa (SATIŞTA)
🌸 YENİ HİKAYE 🌸

11. BÖLÜM

8.8K 383 84
By K_kumralhanim

Dünyanın en büyük yükünü sadece çeken bilir. Nedir diye soracak olursanız; aklı sende olmayanı, ısrarla kalbinde taşımaktır.


💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜

Eve geldiğimizde Hira ve Kuzey'de gelmişler. Kuzey beni görür görmez, "Adel sen neden evden çıkıyorsun? Dinlenmen gerekiyor." diyince göz devirdim.

"Beni kim görse aynı şeyi söylemek zorunda mı? Sana da söylüyorum, evde dura dura sıkıldım. Bir hava alayım yaaa." dedikten sonra oturmam bir oldu. Benimle birlikte diğerleri de oturmuşlardı. Ama ondan önce Hira abisine sarılmayı ihmal etmemişti tabi. Ondan sonra da Kuzey.

"Arel nerede?"

Benim sorumu kardeşim, "buradayım." diyerek cevapladı. Ve gelip yanağımdan öptü. Diğerleri tebessümle izliyorlardı bizi.

"Anlat bakalım Bulut."

Kuzey'in söylediğiyle birlikte hepimizin bakışları Bulut'a kaydı. O da anlayınca derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Rüzgar'ın babası, benim annemi tecavüz edip öldürdü. Ben de bunun intikamını almak için onun ailesini öldürdüm."

Derin bir nefes daha aldı.

"Rüzgar'da bunun intikamını alabilmek için beni aramaya başladı. O beni daha önce hiç görmemişti. Sadece adımın Bulut olduğunu biliyordu. Ben de bunu fırsat bilip onu araştırdığımda sizin okulda okuduğunu öğrendim ve ben de o okula geldim. Ama Rüzgar'ın beni tanıyamaması için kendimi fakir, burslu, dilsiz ve ezik olarak gösterdim. Böylelikle o kişinin ben olduğumu tahmin edemeyecekti bile. Amacım onu da ailesinin yanına göndermekti. Çünkü eğer ben yapmasaydım o yapacaktı. Bunun için o okulda ezik rolündeydim."

Onu şaşkınlıkla dinliyorduk. O ise devam etti.

"Hem bu sayede de, para da gözü olmayan gerçek arkadaşlar var mı diye test etmiş oldum. Beni fakir sandıkları için eziklediler sürekli. Ve beni onların elinden kurtaran da tıpkı adı gibi melek olan bir kız." diyip bana bakmıştı. Ve hâlâ bana bakarken devam etti.

"Onlar ne zaman beni eziklemeye kalksa, sen ve arkadaşların beni koruyordunuz, kurtarıyordunuz. Sizler gerçekten o kadar iyisiniz ki. Sizi ilk gördüğüm an da anlamıştım zaten diğerleri gibi olmadığınızı. Ve bu da kanıtlanmış oldu. Tek neden bu da değil tabi. Lakabımın hakkını vermem gerektiği için de topluluk içinde fazla konuşmam aslında."

Sonra gözlerini benden çekti.

"Ama hesaba katmadığım bir şey vardı. Aşk. Ben Rüzgar'ı da ailesinin yanına göndermeyi planlarken aşık olacağımı hesaba katmamıştım."

Onun söylediğine hafif tebessüm ederken buldum kendimi.

"Ve bunu da bakışlarımla çok belli ediyordum. Rüzgar'da nereden öğrendi bilmiyorum ama benim ailesini öldüren Bulut olduğumu öğrenmeyi başarmış. Ve benim canımı acıtmak için de, sevdiklerime zarar vermekte bulmuş çareyi. Kime aşık olduğumu da anlayınca..."

Cümlesini yarı da bırakmıştı. Zaten biz de anladık devamını.

"O gün de, yani Melek'in vurulduğu o lanet gün, o adamı farkettiğimde herşeyi unutup konuştum. Uyarmak için adını bağırmıştım zaten. Aynı zamanda da ona doğru koşuyordum ki, ona bir zarar gelmesin. Ama yetişemedim." dedi. Son kelimesinde tekrar bana baktı. Kendini suçluyordu.

"Hayır Bulut. Sakın kendini suçlama. Olacağı varmış olmuş. Hem ayrıca sen neden benim için kendini önüme atmayı planlamıştın ki." dedim kaşlarımı çatarak.

Resmen hiç düşünmeden kendini vurduracaktı yaaa. Tam gözlerimin içine bakarak, "cevabını bildiğin soruları sorma bence." dediğinde ne demek istediğini tabiki de anlamıştım. Ona gülümseyerek bakmaya başladım. Ama bizim bu bakışmamızı kıkırdama sesleri böldü.

O tarafa baktığımda Arel, Kuzey ve Hira kıkırdıyordu. Ama Sarp abinin kaşları çatılmıştı. Birazdan sorularını sıralamaya başlar. Hemen kurtulmam lazım.

"Neyse, ben yatıyorum. Yarın okula gideceğiz."

Hepsi de yüzüme bön bön bakmaya başladı. Arel tam bir şey söyleyecekti ki, onu bakışlarımla susturduktan sonra, "itiraz yok!" dedim en kesin sesimle. Ardından;

"Hem, kaç gündür gitmiyorum. Benim yokluğumda neler dönüyor görmem lazım."

Başıyla onayladılar beni. Hepsine de 'iyi geceler' dedikten sonra Bulut'a da son kez bakıp odama çıktım. Bakalım benim yokluğumda neler olmuş, yarın göreceğiz. Bunları düşünerek gözlerimi kapattım.

💜💜💜💜💜💜

Sabah gözlerimi açtığımda daha zamanım vardı. Kısa bir duş aldıktan sonra üzerimi giyindim. Dün Sarp abi buraya kalıcı olarak geldiğini söylemişti. Hatta buradan ev almış. Muhtemelen Hira'da onunla gitmiş olmalı. Beni de çağırmışlardı ama ben ev de kalmamın daha iyi olduğunu düşündüğüm için kibarca reddettim. Sadece arada bir gideceğim.

Ev büyük olduğu için Kuzey'de onlarla gidecekti. Bize rahatsızlık verdiklerini falan düşünüyor onlarda. Ne kadar yanlış düşündüklerini söylesem de, ikna etmek gerçekten zor. Ben de fazla zorlamadım. Nasılsa okulda görüşüyoruz.

Aşağı indiğimde masa da beni bekliyorlardı.

"Günaydın." diyip onlardan da aynı karşılığı alınca ben de oturdum. Hemen bir şeyler yiyip kalktığımda eş zamanlı olarak Arel'de kalkmıştı. Dışarı çıkıp benim arabama bindik. Ve ben de okula doğru sürmeye başladım.

Okulun önünde drift çekerek durdurdum arabamı. Ve indik. Bahçedeki herkes bize, daha doğrusu bana bakıyorlardı. Sanırım vurulduğumun haberi gelmiş. Zaten o olay, okul çıkışı gerçekleşmişti. Bizden başka kimse yoktu yani.

Yanından geçtiklerim bana 'geçmiş olsun' diyorlardı. Tabi, düşmanlarım hariç. Onlar söylemese de olur zaten. Gözüm bana doğru gelen Bulut'a kaydı. Tam karşımda o eşsiz gülümsemesiyle bana bakmaya başladı. Tam ağzını açmıştı ki, arkamdan sürtük Ceren'in sesi gelince geri kapattı.

"Vaay vaay vaay. Okulun sahibi, eski eziği de gelmiş sonunda." dedi alaycı bir tavırla. O gün, yani kantinde Selim'e benim geçen sene ki ezik olduğumu söylediğim zaman duyanların arasında bu da vardı. Onun sesiyle birlikte bahçedekiler bu tarafa dönmüştü.

Kollarımı göğsümde birleştirip tek kaşımı kaldırdım. Ve aynı onun gibi alaycı bir sesle, "sürtüklüğünden hiç bir şey kaybetmemiş Ceren'de buradaymış." dediğimde etraftan kıkırdama sesleri geldi. O ise sinirlenmişti ama ben gayet sakindim. Fakat o da sinirli haline rağmen alaycılılığından ödün vermedi.

"Sen de hâlâ eziksin. Kendine ezik, fakir, dilsiz bir sevgili bulursan, sen de onun gibi ezik olursun işte."

Onun söylediğine hafif sırıttım. Bulut'un aslında konuşabildiğini biz hariç, sadece Selim ve Selin biliyor.  Onlarda hastanede öğrenmişler tesadüf eseri. Ben hâlâ sırıtırken Bulut konuşmaya başladı. O da hafifçe sırıtarak;

"Emin misin?" dedi sorarcasına. Bulut'un konuşmasıyla birlikte bahçedekiler ona ağzı açık bir şekilde şaşkınlıkla bakmaya başladılar. Tekrar sürtük Ceren'e baktığımda yüzünün hali içler acısıydı.

"S-sen, a-ama, nas-nasıl?" gibi şeyler geveledi ağzında kekeleyerek.

"Sen demin dilsiz mi demiştin." dedi Arel'de sırıtarak sorarcasına. Fakat Ceren yine vazgeçmedi.

"Ne olmuş yani konuşuyorsa. Sen de geçen sene konuşuyordun. Ama hem fakir, hem de eziktin."

Beni sinirlendirmeye çalışıyordu. Ama ben hâlâ sırıtıyordum karşısında. Ve bu da onu daha fazla çıldırtıyordu.

"Yalnız, atladığın bir nokta var. Ben Adel Melek Soylu'yum. Bu okul benim. Aynı zamanda intikam meleğiyim. Bilmem anlatabildim mi?" sesim alaycılıkla çıkmıştı. Hatırlatmalarım karşısında yüzünün rengi değişti. Tam da istediğim gibi. Sonra elimle Bulut'u göstererek, "sen tam olarak Bulut'la tanışmadın dimi. Bulut Aksoy. Suskun Prens lakabını duymuşsundur mutlaka. Hani en güçlüsü olan."

Şimdi de korkarak bakmaya başladı. Tabiki de duymuştur. Ve şaşkınlıkla Bulut'a bakmaya başladı o da herkes gibi. Bahçedekiler de oldukça şaşırmışlardı çünkü. Ama aynı zamanda korkmuş bir şekilde bakıyorlardı. Nasıl korkmasınlar. Sonuçta o kadar şey yaptılar Bulut'a.

Bulut kolunu belime dolayıp, "gel sevgilim. Bu seviyesizlerle konuşarak seviyemizi düşürmeyelim." derken beni yürütüyordu. Fakat söylediği laftan sonra tekrar güldü bahçedekiler. Ceren'in ise yüzü mors oldu. Ama aklımda ki şeyi söylemeden de edemeyeceğim. Onun için durup arkamı döndükten sonra;

"Lаf sokmаk sеnin zеkа sеviyеndеki bir insаn için oldukçа iddiаlı аmа çаbаnı bеğеndim doğrusu." diyip yürümeye devam ettim. Etraftakiler de bu sefer oooo'lama eşliğinde kahkahalarla gülmeye başladılar. Bizimkilerin ise - Bulut'ta dahil, bana hayranlıkla baktıklarını farketmiştim.

Herhangi bir banka oturduk hepimiz. Ceren'e baktığımda olduğu yerden hâlâ sinirle bana bakıyordu. Ona ruhsuz bir şekilde sırıttıktan sonra önüme döndüm. İzleniyormuş hissi ile etrafımda gözlerimi gezdirdiğimde Selim'in bana baktığını anlamış oldum. Omuz silkip tekrar önüme döndüğümde bu sefer de Bulut bana bakıyordu. Ben de ona bakmaya başladım. İkimizde gözlerimizi çekmemiştik.

Ama bizim bakışmamızı bölen şey okulun önünde duran bir araba sesi oldu. Bütün gözler gibi bizim de gözlerimiz oraya gittiğinde arabadan 3 kız, 3 erkek olmak üzere bir grup indi. Hepsi de etraflarına soğuk bakışlar atıyorlardı. Kızların sürtük olduğu her hallerinden belliydi. Ve bir çeteye benziyorlardı sanki.

Ama bunlar kim şimdi yaaa. Etrafıma göz gezdirdim. Okuldakilerin bazıları onlara korkarak bakarken, bazıları da korkusuzca sırıtarak bakıyordu. Çünkü o sırıtanların gözleri bendeydi. Sanki onlara, 'hadi şimdi de hava atın. Okulun sahibi burada artık' dercesine sırıtıyorlardı. O çeteye baktığımda o bakışlara şaşkınlıkla bakmaya başladılar bu sefer de. Anlayamamışlar gibi.

Ben daha da merak ettim. Diğerleri de merak etmişlerdi. Hemen önümden geçmek üzere olan bir kızı durdurup onların kim olduğunu sordum. Sürtüğe benzemiyordu. Hatta benim sorumu gülümseyerek cevapladı.

"Onlar iki gün önce geldiler bu okula. Ve daha gelir gelmez okulu sahiplendiler. Kendi okulları gibi istediklerini söylüyorlar, veya yaptırıyorlar."

Teşekkür edip gönderdim. Demek öyle haa. Biz de sinirlenmiştik tabi. Tekrar başımı o çeteye çevirdim. Aralarından bir erkekle göz göze gelir gelmez hemen başımı başka tarafa çevirmem bir oldu. Arel tam hareketlenecekti ki kolundan tutup durmasını sağladım.

"Dur, onlara daha güzel bir şekilde bildireceğiz hadlerini."

Sinsice sırıttıktan sonra başıyla onayladı beni. Ders zilinin çalmasıyla birlikte yavaşça sınıfa doğru gitmeye başladık.

Arel kendi sınıfına giderken biz de gelmiştik. Kapıyı tıklamadan girdik. Öğretmen gelmiş bile. Sınıfa göz gezdirdiğimde o çetenin de bu sınıfta olduğunu gördüm. Kapıyı tıklamadığımız için olacak ki, bize hem şaşkınlıkla hem de merakla bakıyorlardı. Hocanın sesini duyunca ona döndüm.

"Siz ne hakla benim dersime böyle girersiniz."

Ona tek kaşımı kaldırıp bakmaya başladım.

"Bir şey mi söylemiştin?"

Önce bana korkarak baktı. Daha sonra ise gülümsemeye çalışarak, "sana söylemedim. Yanındakine söylemiştim." dedi Bulut'u göstererek. Daha sonra da, "aaa, pardon o konuşamıyordu dimi. Ben unutmuşum." diyince tam üstüne doğru ilerlemeye başlamıştım ki, kolumdan tutulmamla durmak zorunda kaldım. Bulut'a baktığımda bana 'sakin ol' dermiş gibi bakıyordu. Ardından göz kırpıp hocaya döndü.

"Yoo, bence yanlış düşünüyorsun sen. Ben gayette konuşuyorum."

Hocanın yüz ifadesine herkes gülmeye başladı. O çete ise daha fazla meraklanmıştı. Umursamayıp Bulut'un da koluna girip sıramıza oturduk.

💜💜💜💜💜💜💜

Teneffüs zili çaldığında herkes ayaklandı. Öyle ki sınıfta sadece Bulut'la ikimiz kalmıştık. Ay şu an bana bir heyecan geldi resmen. Bu yüzden de ayağa kalktım fakat kolumu tutan bir el sayesinde ilerleyemedim.

Şaşkınca Bulut'a bakmaya başladım. O da ayağa kalkıp tam karşımda dikildi. Birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk.

"Seni seviyorum. Ve duygularımın da karşılıklı olduğunu biliyorum sevgilim."

Söylediği şeye gülümserken, benimle birlikte Bulut'ta gülümsemişti. Ardından bana yaklaşıp alnımdan öptükten sonra yanağımı, oradan da tam dudağımı öpecekken sınıfın kapısı birden açıldı ve Arel girdi. Tabi benim de Bulut'tan ayrılmam eş zamanlı olmuştu.

"Abla kantine gelmen lazım."

Anlamaz gözlerle ona bakarken Bulut'un da bakışları benden farksızdı. Ama sonra hemen kantine gittiğimizde o çetenin lideri olduğunu düşündüğüm çocuk kantindekilere bağırıyordu.

"Duydunuz mu lan! Bundan sonra ben ne dediysem o olacak. Benim söylediklerimi, benim istediklerimi yapacaksınız. Anladınız mııı!!"

Tabi o bağırırken kantindekiler de beni çoktan farketmişlerdi bile. Arkasından doğru düz ama bir o kadar da soğuk bir sesle, "anlamadık." diyince hepsinin de bakışları bana döndü. Demin bağıran, yani çetenin lideri, arsızca baştan aşağı süzdü beni. Sonra gözlerime bakmaya başladı. Bunu fark eden Bulut'ta öfkeyle ona baktıktan sonra kolunu belime doladı.

"Yapma yaaa, demek anlamadın. Ben daha önce seni hiç görmedim bu okulda. Daha iki günlük bile değilsin, ne hakla bana karşı gelebilirsin. Kimsin sen!" dedi sert ama bir o kadar da alaycı sesiyle. Fakat ben birden hissiz bir kahkaha attım. Kantindekiler de bana gerçek kahkahalarıyla katıldılar. Onlar ise anlamazca bakıyorlardı.

"Ben kim miyim? Asıl ben sizi görmedim daha önce. Kendiniz iki günlükken, bana mı söylüyorsunuz bunu gerçekten. Peki ya karşınızda ki, okulun sahibiyse."

Bana şaşkınlıkla bakmaya başladılar bu sefer de. Çetede ki kızlardan biri de, "buna inanmamızı mı bekliyorsun?" sesi alaycılıkla çıkmıştı. Ben de aynı onun gibi bir alaycı sesle;

"Ben size kendimi tanıtmadım. Ben Adel Melek Soylu. Yani bu okulun sahibi. Şimdi anladınız mı hakkımı." Soyadımı bastırarak söylemiştim.

Onların daha fazla şaşırmalarını umursamadan devam ettim.

"Ve, bu da benim kardeşim Arel Soylu." derken aynı zamanda Arel'i gösteriyordum elimle.

Anında yüzümde ki alaycı sırıtmamı sildim ve ciddileştim.

"Bir daha, benim okulumda böyle bir şey istemiyorum! Kimse, sizin söylediklerinizi yapmak zorunda değil. Olmayacakta!!"

Ve kantinde bir alkış tufanı... Aynı zamanda hayranlıkla bakıyorlardı bana.

Sonra tekrar yüzüme alaycı ifademi takındım. Ve, kendini çete sananlara bakıp, "hava attığınız yerde, benim rüzgarım eser." diyip kantinde ki oooo'lama eşliğinde hayran bakışları ve kahkahaları ile arkamı dönüp yürümeye başladım. Bizimkiler de arkamdan geliyorlardı. Ayak seslerinden anlamıştım.

Sınıfa girdiğimizde Hira, Kuzey, Selin, Bulut ve Arel'in de iyi iş başardığıma dair iltifatlarını dinledikten sonra zil çaldı. Arel ve Selin kendi sınıfına gittiler. O çete sınıfa girer girmez bana öfkeyle baktıktan sonra yerlerine oturdu. Ben ise sırıtıyordum.

Öğretmen de derse girdikten en fazla 10 dakika sonra sınıfa müdür ve arkasından bir kız girdi. Fakat o kızı gördüğümde çok şaşırmıştım. Nasıl yaaa, ne işi var ki onun burada? Hem, neden haber vermedi geleceğini?

O da beni görünce gülümsemeye başladı.

"Hocam, yeni öğrenci var. Almanya'dan gelmiş."

"Tamam müdür bey."

Müdür tam sınıftan çıkacakken benim söylediğim şeyle birlikte durup şaşkınca bana bakmaya başladı.

"Kovuldun!"

"Ama neden?" şaşkınlığı sesine de yansımıştı. Sınıftakiler de en az onun kadar şaşırmışlardı.

"Çünkü ben öyle istiyorum. Geçen sene bana neler yaptığını unutmadım. Artık sen de biliyorsun benim o kişi olduğumu."

Tam ağzını açtı, ve bir şey söyleyecekken izin vermeyip ben tekrar konuştum.

"Sakın! Sesini bile duymak istemiyorum. Sen dua et, senden çok iyi bir şekilde intikam almadığıma. Ne de olsa ben intikam meleğiyim dimi."

Benim söylediğimle birlikte yüzü kireç gibi olmuştu. Bembeyaz. Ve o çete de lakabımı söyleyince baya şaşırmışlardı. Omuz silkip müdür bozuntusuna döndüm yine. Yüzüme bakamıyordu. Ve başını onaylar anlamda aşağı yukarı sallayıp çıktı sınıftan.

Öğretmen de ona dönüp, "kendini tanıtır mısın?" diyince gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı.

"Ben Yağmur Soylu. Almanya'dan geldim."

🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡 


💕 Hangi kısmı daha çok beğendiniz? 💕

💞 Diğer bölümde görmek istedikleriniz? 💞

Continue Reading

You'll Also Like

GÜZ YARASI By Emine

Mystery / Thriller

28K 7.8K 29
Elindeki suyu tepesine bir dikiște bitirdi ve su șișesini hızla evlerinin geniş bahçesine savurdu. Onu her sabah böyle izlemek akıl kârı değildi ama...
956 385 8
Güneş babasının yani Halit Laçin'in yeni birisi ile evleneceğini duyunca çılgına döner. Daha annesi öleli 3 yıl olmuştu. Güneş daha fazla bu duruma d...
4.5K 288 18
Demir dedikleri adam tam karşımda bütün göz alıcılığı ile duruyordu... "Yeni evine, ailene ve hayatına hoşgeldin Duru Saraca" Hiç beklemediği bir ha...
513K 29.5K 52
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...