İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI)

De K_kumralhanim

335K 14.1K 6.1K

20.03.2023 #ezik kız 2. sırada 🌲 TANITIM 🌲 "Sen benimsin anladın mı, sadece benim!" diye bağırdı birden. G... Mais

🌹 KARAKTERLER 🌹
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM (PART 1)
27. BÖLÜM (PART 2)
28. BÖLÜM (PART 1)
28. BÖLÜM (PART 2)
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
🙂 DUYURU 🙂
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM🌷 (SEZON FİNALİ)
🙂 DUYURU 🙂
🎀 YENİ HİKAYE 🎀
YENİ BİR HİKAYE DAHA
KİTAP ArYa (SATIŞTA)

10. BÖLÜM

9.2K 390 171
De K_kumralhanim

Zor mudur gözlere bakarken aşkı görmek? Yoksa sadece aşk mıdır gözlerdeki tek gerçek?

💞💞💞💞💞💞💞💞💞

BULUT'UN AĞZINDAN

Melek'in odasından çıkan o lanet sese gözlerimizi dehşetle açarak bakmaya başladık. Hayır, ona bir şey olmayacak. Hayır. Doktorlar anında girip müdahale etmeye başladılar. Hepimiz cama koştuk. Doktorlardan biri kalp elektroşok aletiyle Melek'imin kalbinin yeniden atmasını sağlamaya çalışıyorlardı. Bir kaç defa yaptı aynı işlemi. Ama olmuyordu. Makine hâlâ aynıydı. Kalbi durmuştu ve yeniden atmıyordu.

Hadi güzelim, güçlü bir kızsın sen. Yaparsın. Hadi. Beni, bizi bırakma. Doktor hâlâ elektroşok aletini kullanıyordu ama hâlâ aynıydı. Ve birbirlerine bakıp kafalarını olumsuz anlamda sağa sola sallamaya başladılar. Bunu gören biz de daha fazla perişan olduk. Hayır, buna izin vermem. Ona bir şey olmayacak. O ölmeyecek!!!

Ben de artık dayanamayıp daldım odaya. Doktorların beni çıkartmaya çalışmalarını umursamadan Melek'in yanına doğru adımlamaya başladım, fakat bu sefer de beni tutmuşlardı. Ama ben de vazgeçmeyip olduğum yerden bağırmaya başladım.

"Hadi güzelim! Uyan artık! Beni bırakma! Bizi bırakma! Seni seven bu kadar kişiyi bırakma! Seni seviyorum Melek. Seni çok seviyorum!!!"

Hâlâ hiç bir tepki vermeyince gözyaşlarım eşliğinde arkamı döndüm odadan çıkmak için. Ve işte o zaman, bizi mutlu edecek bir şey oldu. Bir mucize. Makinede ki o lanet ses düzeldi. Yüzümde ki mutlulukla hemen arkamı dönüp baktığımda kalp atışlarının geri geldiğini gördüm. Yeniden atıyordu.

Odanın camından doğru bizimkilere baktığımda yüzlerinde ki mutluluk çok belli oluyordu. Gözyaşları eşliğinde gülümsüyorlardı hepsi de.

Doktorlara baktığımda, onlarda en az bizim kadar şaşkınlardı. Ama bir o kadar da mutlu. Aralarından biri şaşkın bir yüzle bana bakıp;

"Bu bir mucize." dedi, aynı zamanda da gülümsüyordu diğer herkes gibi. Evet, bu bir mucize. Benim mucizem.

Bu sefer doktorların beni odadan çıkarmalarına izin verdim. Ve onlarda son kontrolleri yaptılar. Biz ise çok mutluyduk. İyileşeceksin güzelim. Beni de, bizi de bırakmayacaksın.

5-10 dakika sonra doktorlar odadan çıktı. Hepimiz beklentiyle bakıyorduk.

"Demin gerçekten de bir mucize gerçekleşmiş oldu. Melek hanımın kalbi yeniden attı. Kontrolleri yaptık. Durumu daha iyiye gidiyor. Onu seven bu kadar kişiyi bırakmadı. Hayata tutunması gereken kişi sayesinde geri döndü o. Bulut bey onun yaşama sebebi." dedi gülümseyerek, ve bana bakıp gülümsedikten sonra gitti. Ben hâlâ aptal aşıklar gibi sırıtırken Arel'in gelip bana sarılmasıyla afalladım.

"Çok teşekkür ederim. Sen ablamı gerçekten de çok seviyorsun. Tabi ablam da seni."

Selim'de sinirden kuduruyordu şu an.  Ve bir hışımla arkasını dönüp gitti. Omuz silkip Arel'in sarılmasına karşılık verdim.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Hastane koridorlarında Melek'imin o güzel gözlerini açmasını bekliyorduk. Saate baktığımda sabah 6'ydı. Anne ve babasını dinlenmeleri için zor da olsa eve göndermeyi başarmıştım. Arel'e ne kadar ısrar etsem de gitmemişti. Hira ve Kuzey'de öyle. Selin'i de göndermek zor oldu. Enes ise gitmedi.

Ben de buradan ayrılmadım. 3 gündür hiç bir şey yemiyordum. Benimle birlikte diğerleri de öyle. Ve uyumuyordum bile. Etrafıma göz gezdirdiğimde Arel'in de uyanık olduğunu gördüm. Ama diğerleri uyuyakalmıştı. Arel'de çok kötü durumdaydı. O da hiç gözlerini kapatmamıştı. Ablasını çok seviyordu o. Demin de Melek'in odasına doktor girmişti kontrol etmek için.

Odanın kapısı açılınca Arel ve benim bakışlarımız oraya doğru gitti. Doktor gülümseyerek yanımıza kadar gelip konuşmaya başladı.

"Melek hanım uyandı."

Arel'le birbirimiz mutlulukla baktık.  Uyanmıştı işte. Uyanmıştı. Bizi bırakmamıştı. Doktorun söylediğinden sonra uyuyanlar da anında gözlerini açmışlardı. Başka zaman olsa buna gülerdim. Hatta doktor güldü bile.  Bunlar uyurken nasıl duydular yaaa.

Birden ayağa kalkıp, "ne, Melek uyandı dimi? Yani ben rüya falan görmedim." dedi sevinçle Hira. Doktor da hafif tebessüm edip başıyla onayladıktan sonra, "hatta bir kişi girebilir." dedi ve gitti. Birbirimize bakarken Arel, "sen gir hadi." dedi bana bakarak. Ona teşekkür edip hemen girdim.

Karşımda o güzel gülümsemesiyle bana bakıyordu. Yanına gidip elini ellerimin arasına aldım ve nazikçe bir öpücük kondurdum.

"Nasılsın?" diye sorduğumda, yüzünde ki hayranlık uyandıran gülümsemeyle, "iyiyim." dedi.

AREL'İN AĞZINDAN

Doktor, ablamın gözlerini açtığını söyleyince dünyalar benim olmuştu. Hepimiz çok sevinmiştik. Ardından bir kişinin girebileceğini söyledi. Ben de girmeyi çok isterdim ama yine de Bulut'un girmesine izin verdim. Çünkü o bunu hak ediyordu.

Ama ben de hemen telefonu elime aldım ve babamı arayıp durumu haber verdim. O da çok sevindi ve hemen geleceklerini söyledi.

Aradan en fazla 15 dakika falan geçmişti ki diğerleri de geldiler. Hepsinin de ne kadar mutlu olduğu gözlerinden belliydi. Selin'e de haber vermiştim. O da geldi ve mutluluktan olacak ki bana sarıldı birden. Beklemediğim için önce afallasam da, hemen sonra karşılık verdim sarılışına.

Biraz öyle sarıldıktan sonra ne yaptığını daha yeni idrak etmiş olacak ki, utangaçça benden ayrıldı ve başını önüne eğdi. Utanırken bile ne kadar tatlıydı. Onun bu haline içten bir şekilde gülümsedim.

O sırada babam doktorla konuşmuş ve zor da olsa hepimizin odaya girmesine izin vermiş. Biz de hiç vakit kaybetmeden girdik. Ablam o güzel gözleriyle bize bakıyordu. Ama sonra daha yeni farketmiş olmalı ki, Bulut'un eliyle kendi elini ayırdı hemen ve utanmış bir şekilde annemle babama bakmaya başladı. Ablam ve Selin ne kadar da masumlar böyle.

ADEL MELEK'TEN DEVAM

Selin'in birden gelip bana sarılmasıyla afalladım. Ama sonra hafifçe gülümseyerek karşılık verdim.

"Senin için çok endişelendik Melek abla."

Söylediğine hafif tebessüm ettim. Ondan sonra da Arel bana sarıldı. Ve ardından annemle babam aynı anda sarıldılar. Daha sonra Hira'yla Kuzey.

"Şimdi daha iyi misin?"

Hira'nın sorusuyla gülümseyerek başımı aşağı yukarı olumlu anlamda salladım.

"Bir daha kapanmasın o güzel gözlerin." dedi Arel. Bulut'ta dahil diğerleri de onu onaylayan şeyler söylediler. Ben ise gülümsemekle yetindim.

1 HAFTA SONRA 

1 haftadır evden dışarı çıkamıyordum. Beni bir türlü bırakmıyorlardı. Uyandıktan sonra ki gün benim ısrarlarım sonucu hastaneden taburcu olmuştum. Ve evde bana çok iyi bakıyorlardı ama ben sıkılıyordum sürekli odada durmaktan.

Bulut'ta her gün geliyordu. Gelmediği 1 gün bile yok. Ama bu beni çok mutlu ediyor doğrusu. O sürekli geldiğinde annem ve babamın imâlı bakışlarına yakalansam da, çoktan anlamışlardır bence. Arel zaten biliyordu. Bulut daha anlatmamıştı neden daha önce konuşmadığını. Ben tam olarak iyileştiğim zaman anlatsa daha iyi olurmuş. Ben de anlayışla karşıladım. Sonuçta mutlaka geçerli bir sebebi vardır.

Zaten bana olan bakışlarından da beni ne kadar çok sevdiği belli. Telefonuma gelen mesajla düşüncelerimden sıyrıldım. Bu akşam mafyalar toplantısı varmış. Onu haber veriyorlarmış. Ve bu toplantı da daha önce hiç katılmayan erkek mafyaların başı da katılacakmış. En güçlü erkek mafya olan Suskun Prens. Kimmiş bakalım bu kişi.

Zaten kadın mafyaların başı ve en güçlüsü benim. Ama erkek mafyaların başını kimse gibi ben de daha önce hiç görmedim. Hemen ayağa kalkıp hazırlanmaya başladım toplantı için. Zaten 1 haftadır evdeydim sürekli. Okula da gitmiyordum. Artık tamamen iyileşmiştim. Yarın da okula giderim.

Hazırlanmam bitmişti. Tabiki de toplantıya uygun giyinmiştim. Siyahlara bürünmüştüm. Telefonumu ve arabamın anahtarlarını alıp odadan çıktım ve aşağı indim. Annem, babam ve Arel buradaydı. 3'ünün de bakışları beni bulurken şaşkınlıkla baştan aşağı süzdüler. İlk konuşan babam oldu.

"Nereye gidiyorsun kızım?"

Ona kısa bir bakış atıp, "hava  alacağım."

Annem tam ağzını açacakken izin vermeyip ben konuştum yine.

"Sakın dinlenmemi söylemeyin bana. Yeter yaaa, evde yat yat sıkıldım. Hava alsam benim için çok iyi olacak."

Omuzlarını düşürdüler ve kafalarıyla onayladılar beni. Onlarda biliyorlar çünkü haklı olduğumu. Gülümseyip kapıya doğru ilerlerken bu sefer de Arel'in sesi duyuldu.

"Ben de geleyim mi?"

Ama o gelirse olmaz kiii. Benimle toplantıya gelmek isteyecek sonra da. İçten bir gülümsemeyle, "hayır canım. Ben Hira'nın yanına gidiyorum." diyince başıyla onayladı beni. Şu an Hira ve Kuzey'in nerede olduklarını bile bilmiyorum. İkisi de ayrı ayrı 'işim var' diyip çıktılar. Ama yalan söylemek durumunda kaldım Arel'e. Ne yapabilirim. Eğer böyle bir şey söylemeseydim, o da gelmek isteyecekti. Ama oraya reşit olmayanların girmesi yasak.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Arabamı yeraltı deposunun önünde durdurdum. Korumalar beni görür görmez hemen kapıyı açtılar. İçeri girip toplantının yapılacağı yere doğru adımlamaya başladım.

Kapının önüne geldiğimde sertçe açtım ve girdim. Fakat karşımda, erkekler için olan baş köşede Bulut'u görmeyi tabiki de beklemiyordum. Onun şaşkın olması imkansızdı. Çünkü lakabımı herkes gibi o da biliyordu. Ama ben bilmiyordum. Ne yani, Suskun Prens Bulut muymuş? Gerçi ilk başlarda olan suskunluğundan belli ama hiç tahmin etmemiştim böyle bir şey. Yüzünde hangi duyguyu barındırdığı belli olmuyordu. Mafyalık için soğukkanlılığını koruyordu.

Olduğum yeri hatırlayıp kendime geldim ve kadınlar için olan baş köşeye oturdum. Herkeste tek tek gözlerimi gezdirdim. Ve bir tanıdık yüz daha gördüm. Hira'nın abisi Sarp Özdemir. O da bana bakıyordu. Zaten değişim sürecinde o da vardı. E haliyle benim mafya olduğumu biliyordu. Beni gördüğüne şaşırmış olamaz yani. Ben de onun mafya olduğunu biliyordum. Ama burada görmeyi beklemiyordum açıkçası.

Uzunca onda kaldı gözlerim. O da bana bakıyordu zaten. Ve bunu da farkeden Bulut hafifçe dürtü beni. Başımı ona çevirdiğimde kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Kıskandı yaaa. Ne kadar gülümsemek istesem de, kendimi tuttum. Herkes merakla bana bakıyordu. Çünkü hâlâ hiç bir şey söylemedim. Rüzgar'da buradaydı. Bana hayranlıkla bakıyordu. Ona soğukça sırıttım.

Ve kapının önünde ki korumalarıma seslenince anında geldiler.

"Buyrun Adel hanım." dedi biri.

Burada da bana 'Adel' deniliyordu.

"Şunu yakalayın!" dedim en sert sesimle, aynı zamanda Rüzgar piçini gösteriyordum elimle. Anında başlarıyla onaylayıp bir kolundan biri, bir kolundan diğeri tuttu. O da dahil herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu.

"Ne oluyor?" diye sorduğunda, buz gibi sesimle, "onu da sen söyleyeceksin?" dedim. Bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Tabi diğerleri de.

"Ben bir şey yapmadım."

Artık sinirlenmeye başlıyordum. İki elimi de masaya sert bir şekilde vurup ayağa kalkmam bir oldu. Ve masaya doğru eğilip yine buzdan farksız bakışlarım ve sesimle konuşmaya başladım.

"Sen beni salak mı sandın ha! Ben bilmiyor muyum beni vurduranın sen olduğunu!"

Bana şaşkınlıkla ama bir o kadar da korkarak bakıyordu. Lakabım sağolsun. Göz ucuyla Bulut'a baktığımda fazlasıyla öfkelenmişti. Sarp abinin ise kaşları çatılmıştı. O zaten durumu biliyordu. Hira ona söylemiş. Sanırım bu yüzden gelmiş olmalı buraya.

"Hay-hayır, y-yok öyle bir şey."

Soğukça sırıttım. Korkusu artmıştı. Cebimden telefonumu çıkarıp ses kaydını dinlettim. Bizim okula geldiğinden beri onu hiç gözüm tutmamıştı zaten. Bir yolunu bulup ses kayıt cihazı yerleştirebilmiştim. Odadakiler şaşkınlıkla dinlediler. Beni öldürteceğinden bahsediyordu. Bana gözlerini pörtleterek bakmaya başladı. Aynı zamanda korkarak.

"Sana, tek bir soru soracağım. Ve sen de anında cevap vereceksin. Ha, eğer vermezsen sana İntikam meleğini çok güzel bir şekilde gösterebilirim. Sorun olmaz yani." dedim en korkutucu sesimle ve tek kaşımı kaldırıp. Başını aşağı yukarı salladı.

"Neden yaptın?"

Önce yüzüme bön bön baktı. Daha sonra Bulut'a bakmaya başladı. Ve öyle konuştu.

"Bulut Aksoy benim ailemi öldürmüştü. Ondan intikam alabilmek için de seni kullandım. Seni sevdiği gözlerinden belliydi. Eğer sana zarar verirsem, otomatikmen onunda canı yanacaktı."

Bulut'a baktığımda üstüne atlamamak için zor tutuyordu kendini. Tekrar Rüzgar'a baktım. Ve cevabını bildiğim soruyu sordum.

"Peki Bulut senin aileni neden öldürdü?"

Bakalım doğruyu söyleyecek mii?

Hâlâ ona bakıyordum bir cevap beklercesine. Ama hiç bir şey söylemiyordu. Hafifçe sırıttım yine.

"Ben söyleyeyim. Çünkü senin ailen de Bulut'un annesini öldürdü."

Bana şaşkınca bakıyordu. Bulut'ta dahil.

"Ve o da haklı olarak, intikam için senin aileni öldürdü."

Hiç bir şey söyleyemiyordu. Adamlarıma dönüp, "onu depolarımdan birine götürün. İcabına bakacağım."

Beni onaylayıp çıktılar. Hâlâ odadakilerin şaşkın bakışlarını umursamadan yerime oturdum. Ve herkese toplantının bittiğini söyledim. Yavaş yavaş oda boşalırken biz bize kalmıştık. Bulut, Sarp abi ve ben.

"Ooo Sarp bey. Hangi rüzgar attı seni buraya." dedim alaycılıkla. O da anlamış gibi, "öyle deme yaaa. Hira senin vurulduğunu söyleyince hemen gelmeye çalıştım. İntikamını beraber alırız diye, ama sen her zamanki gibi yine hazırlıklısın."

Bulut'ta bize şaşkınlıkla bakıyordu. Nereden tanıştığımızı merak ediyor olmalı.

"Hira biliyor mu geldiğini?"

"Hayır, gelir gelmez buraya geldim."

Onu başımla onaylayıp hâlâ meraklı bir şekilde bakan Bulut'a döndüm.

"Tanıştırayım, Hira'nın abisi Sarp." diyip elimle gösterdim. Sonra Sarp abiye dönüp, "ve, Bulut Aksoy." dedim. Neyim olduğunu söylemekte kararsız kalmıştım. Ama Bulut bana kaşları çatık bir şekilde baktıktan sonra Sarp abiye dönüp, "sevgilisiyim." diyince ona şaşkınlıkla baktım. Aynı zamanda gülümseyerek. Sarp abi de şaşırmıştı. Tam bir şey söyleyecekti ki, aklıma gelen şeyle telefonumu çıkardım.

"O zaman ben Hira'yı arayım da, eve geçsin Kuzey'le. Nasıl olsa Bulut'un da bize anlatacakları var." diyip Bulut'a bakmaya başladım. Anlamış olacak ki gülümseyerek hiç düşünmeden başını olumlu anlamda salladı. Ben de gülümseyip Hira'yı aradım. Ve ona Kuzey'i de alıp eve geçmelerini, Bulut'un bize herşeyi anlatacağını söyledim. Hemen onayladı.

Biz de eve gitmek için kalkıp depodan çıktık. Sarp abi de gelecekti bizimle.

Bulut'un anlatacaklarını çok merak ediyorum açıkçası...

💕💕💕💕💕💕💕

💜 Hangi kısmı daha çok beğendiniz? 💜

🧡 Diğer bölümde görmek istedikleriniz? 🧡

Continue lendo

Você também vai gostar

BAY 'M' (FİNAL) De S.D.

Ficção Adolescente

316K 17.5K 32
"Niye aldın onu?" diye sordum. Hiç bir şey demeden yanıma geldi. Ben bir adım daha gerilediğimde kolumdan tutup beni koltuğa yan bir şekilde oturttu...
819K 22.7K 24
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
1.2K 92 7
Kadın evliyalardan olan Hz.Rabia'nın hayat hikayesidir. Kısa Ramazan Hikayeleri~
7 Numara De Beril Sancar

Mistério / Suspense

10.7K 935 8
Sevdiği adamla geçirdiği bir gece sonucu hamile kalan Umay Uzel, Yiğit Ali'yle evlenir. Kocasının da onu sevdiğini düşünerek sürdürdüğü evliliğini ve...