İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI)

By K_kumralhanim

335K 14.1K 6.1K

20.03.2023 #ezik kız 2. sırada 🌲 TANITIM 🌲 "Sen benimsin anladın mı, sadece benim!" diye bağırdı birden. G... More

🌹 KARAKTERLER 🌹
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM (PART 1)
27. BÖLÜM (PART 2)
28. BÖLÜM (PART 1)
28. BÖLÜM (PART 2)
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
🙂 DUYURU 🙂
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM🌷 (SEZON FİNALİ)
🙂 DUYURU 🙂
🎀 YENİ HİKAYE 🎀
YENİ BİR HİKAYE DAHA
KİTAP ArYa (SATIŞTA)

8. BÖLÜM

9.9K 421 249
By K_kumralhanim

Aşkta önemli olan aynı elleri tutmak değil, bir ömür hiç bırakmamaktır.

💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞

Kaç dakikadır böyle bakıştık bilmiyorum ama hâlâ ikimizde gözlerimizi çekmemiştik. Ve Bulut yavaşça bana yaklaşmaya başladı. Ben ise ne yapacağımı düşünürken dudaklarımın üstüne değen dudaklarla düşüncelerimden sıyrılıp afallamam bir oldu. Hâlâ şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemezken kendimi karşılık verirken buldum. Uzakta bir yere gözüm takıldığında Selim'in büyük bir öfkeyle bize baktığını gördüm. Gözlerinden alevler çıkıyordu resmen. Sinirden kuduruyordu.

🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱

Sabah alarmın sesiyle uyandım. 2 gün önce o parkta olan o olaydan sonra sevgili gibi bir şey olmuştuk. Konuşup konuşamaması benim için önemli değil. İşaret diliyle de anlaşabiliyoruz biz. Dün de pazar günüydü. Ve yine buluşup birlikte vakit geçirmiştik. Gerçekten çok eğlenmiştim. Onun yanındayken kendimi unutuyorum.

Fazla düşünmeyi bırakıp hazırlanmaya başladım. Ardından mutfağa inip bir şeyler atıştırırken Arel'de geldi.

"Günaydın ablacım." diyip yanağımdan öptükten sonra o da oturdu. Ben de gülümseyerek, "günaydın yakışıklım." diyerek karşılık verdim. Bir süre sonra annem de gelip bize katıldı. Babam sabah erkenden holdinge gitmiş. Hira ve Kuzey'de erkenden çıkmışlar. Nereye gittiklerini de bilmiyorum. Bu ara onları çok boşladığımında farkındayım.

Birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra Arel'le evden çıktık. Tam benim  arabama doğru ilerlerken yanımızda bir arabanın durmasıyla ikimizinde bakışları o tarafa gitti. Gelen Bulut'tu. Arel biliyordu bizi. Ve tam tersi çok sevinmişti. Hatta bana, "Selim gibi birinden iyidir Bulut." dediğinde yaptığı imâyı tabiki de anlamıştım. Daha fazla onu bekletmemek için Bulut'un arabasına doğru yürümeye başladık.

Ben öne, Arel'de arkaya oturmuştu. Bindiğimizde kardeşimi umursamadan Bulut'un yanağımdan öpmesiyle afalladım. Göz ucuyla Arel'e baktığımda bize muzipçe sırıtıyordu. Tekrar Bulut'a çevirdim başımı. Bana gülümsüyordu. Ben de ona aynı şekilde gülümseyip önüme döndüm. O da arabayı çalıştırmaya başladı.

Okulun önünde durduğunda 3'ümüz de indik. Bulut gelip elimi tutunca sadece gülümsedim. Onu sırf konuşamıyor diye ezikliyor olabilirler. Ama tabiki bu sebepten dolayı onunla birlikte olduğumu saklayacak değilim. Sonuçta ben de aynı yollardan geçmiştim. Benim elimi tutunca bahçedekiler şaşkınlık nidalarıyla bize bakmaya başladı. Ama biz umursamadan yürümeye devam ettik. Selim'de bize öfkeyle bakıyordu yine.  Omuz silktim. Daha fazla sinirlendi.

Arel'i sınıfına gönderdikten sonra kendi sınıfımıza geçtik. Hira'yla Kuzey sınıftalardı. Ve bizi el ele görünce öyle bakakaldılar.

Ve Hira gözlerini pörtletip, "ohaaa." diyerek ilk tepkisini ortaya koymuş oldu. Kuzey ise hâlâ bakıyordu. Onların bu hallerine güldüm.

"Siz sevgili misiniz?" diye sordu Kuzey. Ona göz devirdim. Yok değiliz, arkadaşça el ele tutuşuyoruz. Ama sonra başımla onayladım. Tam bir şey söyleyeceklerken arkadan bir sürtüğün sesi duyuldu. Tabiki de Ceren'di.

"Vaaaay, Melek ve onun ezik sevgilisi de buradaymış."

Bana 'ezik' diyebilecek bir sebep bulamamış olmalı. Sinirli bir gülümsemeyle, "1 numaralı sürtüğümüz Ceren'de buradaymış." dedim aynı alaycılıkla. Arkadan Hira ve Kuzey'in kıkırdama sesleri gelmişti. Bulut'ta bana hayranlıkla bakıp gülümsüyordu. Ama Ceren'in o alaycılığından eser kalmamıştı. Beni sinirlendirmek için geldi ama kendisi sinirlendi. Böyle havasını alırlar iştee.

"Ne diyorsun sen be."

Öyle bir cırlamıştı ki, gerçekten kulaklarımı kapattım.

"Şu çirkin sesinle cırlama diye kaç defa söyleyeceğim sana." dedim aynı zamanda yüzümü buruşturarak. Bana sinirli bir şekilde bakıyordu ama benim o bakışlarına gülesim geliyordu.

"Öyle bakma bana, korkutucu değil, komik oluyorsun." diyince artık dayanamamış olacak ki üstüme doğru gelmeye başladı. Ama o sırada yakınında ki Hira'nın ona çelme takmasıyla birlikte daha bana dokunamadan yere düştü. Onun bu haline sınıftakiler de gülüyorlardı.

Sinirden düştüğü yerden kalkıp bana son bir bakış attıktan sonra bir hışımla sınıftan çıktı. Sınıftakiler ise hâlâ gülüyorlardı. Ben de sadece sırıtıyordum. Zil çalınca yerlerimize oturduk. Sonra da öğretmen geldi. Selim yine her zamanki gibi bana bakmaktan geri kalmıyordu. Bunu farkeden Bulut'ta ona öfkeyle bakıyordu.

Teneffüs zili çaldığında da Bulut'la ayağa kalktık. Benim elimi yine tutarken bahçeye çıkıp herhangi bir yere oturduk. Sabah bizi görmeyenler de şaşkınlıkla bakıyorlardı. Hira ve Kuzey'de geldiler yanımıza. Ama uzakta bir bankta iki sürtük kız bize bakıp bakıp gülüyorlardı deminden beri. Ve ben gittikçe sinirleniyordum. Artık dayanamayıp ayağa kalkmam ve oraya doğru adımlamam bir oldu. Tam karşılarında durup;

"Bir sorun mu var?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. O sırada Bulut ve diğerleri de gelmişlerdi. Kızlardan biri ağzını yaya yaya, "hayır yok." dedi. Şöyle bir kıza baktığımda bu okulda sevgilisi olan bir çok erkeği ayartıp aralarını bozmuş olan sürtük olduğunu gördüm. Tabi yanında ki de öyle.

Kollarımı göğsümde birleştirip;

"Emin misiniz? Neye gülüyorsanız bize de söyleyin biz de gülelim."

Diğer kız da, "o biz de kalsın." diyince daha fazla sinirlenmiştim. Ve birden bağırmaya başladım.

"Lan siz ne hakla bize bakıp bakıp gülersiniz!"

İkisi de yerlerinden sıçramışlardı. Benim bağırmamla birlikte bahçede ki bütün gözler de bu tarafa döndü. Kızların ikisi de ayağa kalkıp biri, "sanane, istediğimiz kişiye istediğimiz gibi güleriz."

Alaycı bir ifadeyle sırıtarak, "ama zaten çirkinsiniz, gülünce daha da çirkin oluyorsunuz." diyince bahçedekiler gülmeye başladılar. Zaten bir çok sevgilinin arasını açtıkları için kimse onları sevmiyor bu okulda.

Diğeri de, "sen kendine bak." dedi fakat benim sinirlenmek yerine gülesim geliyordu. Onların güzellikten anladığı bu mu gerçekten. İkisini de yüzümü buruşturarak baştan aşağı süzdüm.

"Sizin güzellikten anladığınız daracık kıyafetler giyip, yüzünüzü kapatacak derecede makyaj yapmak mı?" dedim, sesim alaycı bir şekilde çıkmıştı. Biri sinirle bana bakıp elini kaldırmıştı ki, anında tutup arkasında birleştirince sürtüğün acı çığlığından başka bir şey duyulmadı. Ben onunla ilgilenirken diğeri de elini saçıma atmıştı ki, ondan önce ben davranıp onun saçını tutup çok sert bir şekilde çektim ama bırakmadım. Kimse de ayıracağım diye uğraşmıyordu. Çünkü bu kızları seven yok.

Birine yumruk atarken, diğerine de tekme attım. İkisi de acı çığlıkları eşliğinde yere yapıştılar. "E artık bir daha gülmezsiniz, ha." dedim yine alaycı sesimle. Ardından onlara işaret parmağımı tehditkâr bir şekilde sallayıp, "bir daha da hiç bir ilişkiyi bozmaya kalkmazsınız. Hadi bir yapmaya kalkın. Karşınızda beni bulursunuz." dedim en korkutucu sesimle. Sonra tekrar alaycılıkla, "eee, ne de olsa ben intikam meleğiyim dimi ama." dedim. Ünümü duymama gibi bir ihtimalleri yoktu. Mutlaka duymuşlardır. Zaten benim bunu söylememle birlikte bana korkarak bakmaya başladılar. Bu da duyduklarının kanıtı.

Bahçedekiler de birden alkışlamaya başladılar. Aynı zamanda hayranlıkla bakıyorlardı hepsi de. O iki sürtüğü orada bırakıp Bulut'un koluna girdım ve sınıfa gittik. Arkamızdan da Hira, Kuzey, Arel ve Selin geldiler. O değil de, ben Arel'le Selin'i hep birlikte görüyorum. Birbirlerine olan bakışları da farklı zaten. Hadi hayırlısı bakalım.

"Abla, onlara hadlerini çok iyi bildirdin." dedi Arel, hayranlığı sesine de yansımıştı. Selin'de, "aynen Melek abla. Yine hayran kaldım sana."

Onlara gülümsemekle yetindim. Sonra Hira ve Kuzey'de benzer şeyler söylediler. Benim aklıma geçen gün Enes'in Hira'yı konuşmak için götürdüğü gelince hemen ona dönüp aklımda ki soruyu sordum.

"Siz Enes'le konuştunuz mu?" diye sorunca bütün gözler ona döndü. Hiç bir şey anlatmadı da. Birden yüzünü düşürüp, "hayır, tam konuşmaya başlayacaktı ki, o sırada telefonu çalınca sonra konuşacağımızı söyleyip aceleyle gitti."

Acaba ne oldu? Neyse, öğreniriz nasıl olsa.

Zilin çalmasına daha vardı. Ben de bizimkilere kantine gidip geleceğimi söyleyerek çıktım sınıftan. Kantine girdiğimde Selim'de Enes'le birlikte oturuyordu. Ve Selim beni görür görmez yine bana bakmaya başladı. Ona göz devirip yürümeye devam ettim. Ama Selim sinirli bir şekilde bana doğru gelmeye başladı. Onu umursamamayı denesem de, birden kolumdan tutulmamla neye uğradığımı şaşırdım. Ona 'ne var' bakışı attığımda ise bağırmaya başladı.

"Melek yeter artık! Neden bana böyle davranıyorsun, neden!"

Onun bağırmasıyla birlikte kantindeki bütün gözler bize döndü.

Soğuk bir sesle, "sana nasıl davranmam gerekiyor ki, kimsin sen!" dedim.

"Seviyorum seni anlasana, seviyorum! Ama senin bana değil de başkasına gülümsemen, o güzel gülüşünü başkasına göstermen canımı acıtıyor!" Sadece yüzüne bakıyordum. Hiç bir şey söylemiyordum. Ama sonra sinirli ve bir o kadar soğuk bir sesle;

"Ama ben seni sevmiyorum." dedim.

Fazla sinirlenmişti. Ve kolumu sıkıyordu sinirden. Sinirli bir alaycılıkla, "ne o, o eziği mi seviyorsun yoksa? Kaliteni düşürdün mü bu kadar." dediğinde öfkelenmiştim.

Gözüm kısa bir an kapıya gittiğinde Bulut'u gördüm. Üzgün gözlerle bana bakıyordu. Ve arkasını döndüğünde gideceğini anladım. Fazla öfkeli bir sesle, "senin de sorunun bu işte! Herkesi ezikliyorsun. Kendini çok kaliteli sanıyorsun dimi! Kendini Ne Kadar Büyük Görürsen Gör. Bende Sadece Gözümün Gördüğü Kadarsın. Ötesi Yok.! Evet, ben Bulut'u seviyorum oldu mu! Sizin aranızda dağlarca fark var. O senin gibi değil!" diye bağırınca Bulut'ta gitmekten vazgeçip arkasını dönmüş bana gülümseyerek, hayranlıkla bakmaya başlamıştı.

"Sen benimsin anladın mı, sadece benim!" diye bağırdı birden. Gözlerinden ateş çıkıyordu resmen.

Ama öyle dediği için ben de çok sinirlendim. Ve aynı şekilde bağırarak,

"ben senin eşyan falan değilim tamam mıı! Ben hiç kimsenin değilim!" dedim.

Hafifçe gülümseyerek bana biraz daha yaklaştı ve tam gözlerimin içine bakarak;

"doğru, sen kimsenin değilsin. Ve benim eşyam falan da değilsin. Sen benim sevgilimsin." diyince afalladım.

Ben de daha fazla sinirlendim, hemen kaşlarımı çatarak;

"Öyle mi, benim neden haberim yok bundan." demem bir oldu.

Ama o, hiç sırıtmasını bozmadan,

"şimdi haberin oldu işte." dedi.

Göz ucuyla Bulut'a baktığımda sinirle ona bakıyordu. Ama ben birden kahkaha atmaya başladım. Tabi bu sinirli bir kahkahaydı. Bana anlamaz gözlerle bakıyorlardı.

Kahkahamı durdurup alaycı bir sesle;

"Sen ne zamandır ezik bir kızı sever oldun." diyince hâlâ bana anlamazca bakıyordu. Kantindeki de dahil. Daha açık olmak için, "tabi doğru, sen beni tanımadın dimi? O zaman ben seve seve tanıtayım kendimi." biraz sessiz kaldıktan sonra tekrar konuştum.

"Ben, hani şu, geçen sene sürekli eziklediğin, benimle alay ettiğin kız Adel."

Bana şaşkınlıkla bakmaya başladı. Kantindekilerden ise şaşkınlık nidaları yükselmişti. Ama umursamadan devam ettim.

"Benim senin gibi birini seveceğimi nasıl düşünürsün yaaa."

Şaşkınlığını üzerinden atıp, "ama geçen sene beni seviyordun." dedi sırıtarak. Ona biraz daha yaklaştım.

"Eee ne demişler, bir hata ikinci kez yapılmamalı." ben de hafifçe sırıtmıştım. Sonra Bulut'a bakarak devam ettim.

"Ama şimdi ki, bir hata değil. Ödül." dedim ve ona doğru ilerlemeye başladım. Hâlâ şaşkındı, bakışlarından belli. Tabi, benim o kız olduğumu düşünmüyordu bile. Ama bir yandan da onu reddettiğim için olacak ki bana öfkeyle bakıyordu. Fakat bu kimin umrunda.

Kantindekiler de ayrıca şaşırmışlardı. Gerçi fazla kişi yoktu ama olsun. Diğerlerine de ayrı ayrı tanıtırım ben de kendimi o zaman.

🌱🌱🌱🌱🌱🌱🌱

Sonunda okul çıkışı geldi. Ders sürekli Selim'in bana, Bulut'un da ona öfkeyle bakmasıyla geçmişti. Daraldım resmen yaaa. Hira, Kuzey ve Arel'le birlikte okuldan çıktık. Sabah Bulut'un arabasıyla gelmiştik. Onun için de hepimiz Kuzey'in arabasına doğru ilerlemeye başladık.

Fakat arkamdan, hiç bana tanıdık gelmeyen bir sesin adımı, "Meleeek." diye haykırmasıyla bakışlarımız oraya gitti. Ama gördüğüm şeyle oldukça şaşırmıştım. Bulut bana doğru koşuyordu ve o tarafta ondan başka kimse yoktu. Ne yani, benim adımı bağırarak söyleyen Bulut muydu? Konuşuyor muydu?

Ben bunları düşünürken uzaktan bir silah sesi geldi ve ben de karnımda bir acı hissettim. Diğerleri gibi ben de karnıma baktığımda kanlar akıyordu. Vurulmuştum. Ve eş zamanlı olarak Arel'in, "ablaaaa.", Hira ve Kuzey'in de, "Adeeel." diye bağırışları...

Bahçede bizden başka kimse yoktu. Biz diğerlerinden geç çıkmıştık sınıftan çünkü.

Bacaklarım artık beni taşıyamıyordu. Bu yüzden yere yığılırken o sırada Bulut çoktan gelmiş ve düşmeyeyim diye belimden tutmuştu bile. Hepsi de endişeli gözlerle bana bakıyordu. Bulut gözyaşları eşliğinde yere çömelince, beni de kucağına yatırmış oldu.

Arel birden gelip bana sarıldı, aynı zamanda ağlıyordu. Diğerleri de öyle. Ve birden, "ambulansı çağırın!" diye bağırdı Bulut. Kuzey'de hemen başıyla onaylayıp telefonunu çıkardı. Ben ise Bulut'a şaşkın şaşkın bakıyordum. Diğerleri benim halimden olacak ki, Bulut'un konuştuğunu farkedemediler. Çünkü bana odaklanmışlardı. Ama ben vurulduğumu ve yaralı olduğumu unutmuş hâlâ ona şaşkınlıkla bakıyordum. O, benim bu bakışlarımı umursamadan yüzümü ellerinin arasına alıp;

"İyileşeceksin tamam mı güzelim. İyi olacaksın. Sana bir şey olmasına izin vermem." dedi. Aynı zamanda gözyaşlarını akıtıyordu. Karşımda bir erkek ağlıyordu. Ama onun konuşmasında takılı kalmıştım ben. Canım çok acıyordu ama umursamamaya çalışıyordum.

Ve canımın acısını umursamadan zor da olsa konuştum.

"S-sen k-konuşuyor-sun. A-ama-" sözümü kesip, "şşşt, kendini yorma. Sana her şeyi anlatacağım sonra. Söz veriyorum."

O sırada ambulans sesi duyuldu. Hemen görevliler gelip beni sedyeye yavaşça yatırdılar. Bulut'ta hemen alnıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra;

"Seni seviyorum, seni çok seviyorum. İyileşeceksin." dedi, o sırada ambulansa bindirmişlerdi bile. Ama bu acıya daha fazla dayanamadığım için yavaşça gözlerim kapanmaya başladı. Sonra Bulut ve Arel'in acı bağırışları eşliğinde kapandı da... Gerisi belki de sonsuz bir karanlık...

BULUT'UN AĞZINDAN

Ağlıyordum. Sadece ağlıyordum. Melek'e zamanında yetişememiştim. Okul çıkışında onlardan sonra ben de çıktığımda uzakta bir nokta da birini farketmiştim. Melek'e silah doğrultuyordu. Hedef benim meleğimdi.

İşte o zaman ne yapacağımı bilemedim. Her şeyi unutup onun adını adeta haykırdım. Zaten o sırada bana dönmüştü bile. Ama benim konuştuğumu farkedince şaşkınlıkla bakıyordu. Ona doğru koşmaya devam ederken yetişemedim. O lanet kurşun Melek'in karnına girmişti. O piç onu vurmuştu. Ve ben hiç bir şey yapamadım. Yetişemedim.

Tam yere düşecekken ancak tutabildim. Ve aklımdakileri ona söylemeye başladım. Konuştum. Baya bir şaşırdığı belliydi. Ama umursamamadım ve ona ne zamandır içimde tuttuğum şeyi de söyledim. Onu sevdiğimi. O sırada zaten ambulans çoktan gelmiş, Melek'i sedyeyle taşıyorlardı. Ben de onunla birlikte ambulansa bindim. Sonra da zaten gözleri yavaş yavaş kapanmıştı.

Ama hayır! Ona bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. Asla! O iyileşecek. Sonra da, zaten onu vuran kişiye cezaların en büyüğünü vereceğim. Hem de en büyüğünü!!!

🌱🌱🌱🌱🌱

🥀 Sizce Melek'i vuran kişi kim? 🥀


😁 Hangi kısmı daha çok beğendiniz? 😁


💙 Diğer bölümde görmek istedikleriniz? 💙

Continue Reading

You'll Also Like

15.2M 613K 54
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...
316K 17.5K 32
"Niye aldın onu?" diye sordum. Hiç bir şey demeden yanıma geldi. Ben bir adım daha gerilediğimde kolumdan tutup beni koltuğa yan bir şekilde oturttu...
580K 47.7K 67
Gülşah: Hayırlı Günler. Gülşah: Ben Medine ipeği gri şalınızı almak istiyordum ve sitede sizin numaranız vardı, nasıl sipariş verebilirim? Vişne Şa...
233K 22.9K 68
Herşey o akşam üst üste gelen bildirimlerle başlar. Alya telefonu açıp baktığında kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj geldiğini görür. (0544...); Se...