O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi :...

By BetlEldoan

707K 48.7K 3.3K

Benim beklediğim adam sen değildin ama kalbim.. Kalbim neden senmiş gibi atıyor. *-* Jessica Atos üç abisi v... More

Tanıtım
Geçmişin Yüzü
SOĞUK ÖLÜM
BİNLERCE HİS
UYANIŞ
KADER
KARŞILAŞMA
YAKIN MESAFE
AÇIKLAMA
KAÇAK
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
ÖPÜCÜK
HIRÇIN DALGALAR
EYVAH BASILDIK!
BU AŞK MI? (Part 1)
Yazardan Küçük Bir Not
BU AŞK MI ? (Part 2)
O SEN DEĞİLDİN
O ADAM OLMAK
BENCİL ADAM
HİCRAN
KÜÇÜĞÜM
RUHUNDAKİ YARALAR
BEKLENEN
YARIM KALAN HER ŞEY
MUTLULUK
AV MEVSİMİ
AVA GİDEN AVLANIR
KUTUP YILDIZI
ESKİ BİR DOST
AYICIK
KIRILAN KALPLER
YENİ ATOS
PASCAL
TARÇINLI KURABİYE
KENDİNİ ÖLDÜREN ADAM
TEHLİKE
OYUN PART 1
OYUN PART 2
İTALYA BİLETİ
YALANCININ MUMU
DEĞİŞİM
SANTOS POULOS
SORU-CEVAP
AKŞAM YEMEĞİ
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
B PLANI
TEKLİF
FİNAL
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)
LİMONLU KEK (YENİ HİKAYE)
ÇETO C

ANNE

12.2K 1.2K 86
By BetlEldoan

Kolundan alınan üç tüp kana doğru bir bakış attı. Jessica hemen yanındaydı, elini sımsıkı tutuyordu.

"Sonuçlar ne zaman çıkar?" dedi Pedro sakin bir şekilde. Anne ve babasının kapı önünde heyecanla onu izlediklerini görebiliyordu. Bir ailenin onu takip etmesine alışkın değildi. 30 yaşına kadar asla aileyi bilmeyen ruhu aile kavramında çarpılmış gibi oluyordu.

"2 hafta" dedi beyaz önlüklü hemşire. Pedro solunda kalan adama doğru bir bakış attı. İtalya'nın en lüks hastanesinde iki hafta için bekleyecek değildi.

"Sadece bir hafta doktor, sırayı atlatıyorsan atlat öne çek raporu."

Doktor ara giren önemli insanların endişesinde bizzat adamla ilgilenmişti. Hemşirelerin kolaylıkla halledeceği işi bile dikkatle incelemişti.

"Elbette ki Bay Ivanov"

"Güzel, uygun donör olmazsam ne olacak?"

Sara abisini tekerlik sandalyenin üzerinde seyrediyordu. Onun bu kadar hızlı dönüş yapmasına ve ona yardım etmek istemesine hayran kalmıştı.

"Sara hanımın için uygun donör bulmamız uzun sürebilir, İtalya da ki bütün donör bankalarında uyuşma görünmüyor "

"Yani?" dedi Pedro kolunu öfkeyle katlanmış yerini çözerken. Doktor araya girmeye çalıştıkça batıyordu.

"Bu işlerde sabırlı olmalısınız ve tabi yurt dışında ki bankalar için imkanınız varsa-"

"Var, sen sadece uygun donörü bul. Bu kız iyileşmeli doktor, beni anladın?"

"Anlıyorum sonuçta kardeşiniz" dedi doktor, Pedro adamın son söylediğiyle biraz geri çekilip bakışlarını küçük kıza doğru kaydırdı. Ona benzemeyen küçük kız heyecanla bakıyordu.

"Evet" dedi Pedro ağır ağır.

"Kardeşim, o benim küçük kız kardeşim.."

Jessica kocaman gülümsemesini bahşettiğinde Pedro'nun ailesinin de gülümsediğini hatta annesinin heyecandan nefesini tuttuğunu bile görmüştü. Pedro hastaneden çıkarken yaşlı adamın elinden tekerlekli sandalyeyi aldı ve kendisi kullanmaya başladı. Sara onun için çabalayan ve yardım eden abisine teşekkür ederken gülüyordu.

"Karnın acıktı mı?" dedi aniden Pedro.

"Aç değilim abi" dedi Sara heyecanla.

"Çok zayıflamışsın, biraz yemen lazım." Diye devam etti Pedro, Jessica Esta'nın koluna girmiş yürüyor Mio'nun onlar için ayarladığı üç korumada peşlerindeydi.

"Daha fazlası var mı?" dedi endişeyle Esta. Jessica korumalara bakan kadını rahatlatmak için gülümsedi.

"Onlar sadece yardım etmek için bizimleler, endişelenme lütfen"

"Oğlumla ilgili bilmediğimiz o kadar çok şey var ki.." dedi kederli bir şekilde.

"Benim de bilmediklerim var, öğrenmek için sadece zamana ihtiyacımızı var" diye devam etti genç kız. Esta kızın elini sımsıkı tutup bıraktı ve gülümsedi.

"Seni bulduğu için o kadar mutluyum ki.."

"Aslında ben onu buldum" dedi Jessica gülümseyerek.

Korumalardan en kısa boylusu siyah arabanın kapısını açarken Pedro küçük kızı kucağına alıp araca bindirdi. Esta ve Jessica böyle bir şey beklemedikleri için solukları kesilmiş vaziyette Pedro'yu inceliyorlardı.

"Siz diğer araca" dedi Pedro korumalara doğru. Paulo ömrü boyunca çalıştığı paranın miktarından fazla olan araca baktı bir süre.

"İki araca gerek yoktu evlat" dedi endişeyle.

Pedro yaşlı adamın masraflardan endişe ettiğini anlamıştı onu sakinleştirmek için gülümsedi.

"Bunu sorun yapmayın, binin hadi"

Çiftliğe gitmediklerini ilk anlayan Esta olmuştu. Pedro dar sokaklardan daha geniş sokaklara sahip zenginlerin yaşadıkları üç dört katlı bahçeli evlerin olduğu yerlere gelmişti.

"Burası neresi anne?" dedi Sara merakla.

"Bilmiyorum tatlım, abinin sanırım işi var o yüzden geldik"

Pedro arabayı garajın önüne park edip genişçe bir bahçeye sahip üç katlı evin önünde durdurdu. Araçtan ilk inen Jessica olmuştu. Pedro'ya doğru sorgulayarak bakıyordu, Esta kızına yardım eden oğluna yardım etmek için çırpındı.

"Abi?" dedi Sara. Pedro küçük kıza cevap vermeden aracın bagajından çıkardığı özel tekerlekli sandalyeye onu oturturdu. Korumalardan birisi evin kapısını açmıştı.

"Burası İtalya'ya geldiğimde kaldığım ev" diye mırıldandı Pedro. Jessica hızlıca bakışlarını ona çevirdi.

"Yalan söylüyor" diye mırıldandı iç sesi. Daha önce İtalya'ya geldiklerinde bu evde kalmamışlardı yada bahsetmemişti. Bu topraklarda izim kalsın istemedim demişti hatta.

"Çok güzel" dedi Esta gülümseyerek. Paulo oğlunun zenginliği karşısında küçük dilini yutmuştu.

"Ama çok büyük" dedi Sara heyecanla.

Pedro dersini iyi çalışmış gibi devam etti.

"İş toplantılarımızı bu evde yaparız bazen, çiftlik hastaneden çok uzak" diye devam etti. Jessica kalbinin her gün daha da eriyen adama gülümseyerek bakıyordu. Daha önce hiç kullanılmamış eşyalı evin içinde hayran hayran dolaştı Martine ailesi. Sara evde ki asansörü gördüğünde şaşkınlığını iki kata çıkardı. Evin kocaman bir bahçesi, açık ve kapalı havuzu, yedi odası üç özel banyosu ve bazı odalarda özel banyoları vardı. Esta kocaman ada mutfağı incelerken zor nefes alıyordu.

"Şimdilik burada kalalım" dedi Pedro hızlıca. Sara heyecanla ailesine döndü.

"Odamı seçebilir miyim?"

"Ah elbette ki tatlım, gel beraber seçelim" dedi Esta. Paulo kadınların Esta'nın peşi sıra gidişini seyrediyordu.

"Bu çok fazla olur evlat, çiftlikte ki hayvanlarımız var ve onlara bakılması için-"

"Çiftliği satın" dedi Pedro.

"Orası şehirden çok uzak, burada yaşayabilirsiniz. Sara'nın okulu için kırk dakikalık yolculuk yaptığını duydum buraya yakın iki okul var ve ikisi de oldukça iyi."

"Bizim buna gücümüz yetmez" dedi adam acı acı.

"Benim yeter, kabul edin. Orada artık yaşamak zorunda değilsiniz" diye ısrar etti. Pedro evi gözetleyen üç korumayı bahçede seyretti.

"Evde üç koruma olacak ve tabi iki yardımcı da, yeterince zor bir hayat yaşadınız bende yaşadım. Ama artık bunu yaşamanın da bir anlamı yok."

Paulo usulca bakışlarını oğluna çevirdi.

"Çok güçlü bir adam olmuşsun evlat"

"Sevdiklerimi koruyacak kadar" diye tamamladı Pedro. Paulo oğlunun sevdiklerinin arasına katmasıyla sımsıcak kalbini avuçların arasında hissetti. Usulca onun omzuna dokundu. Pedro her şeyiyle babasına benzeyen yüzüne baktı.

"Yaşlı bir adama bir gün baba demeni beklemek çok olur mu?" dedi ağır ağır. Pedro başını eğdi, bakışlarını kaçırdı. Paulo elini oğlunun ensesine yerleştirip onu kendisine çekti.

"Zamanı var değil mi evlat, o zaman gelene kadar bekleyeceğiz. Ama unutma ben ve annen, küçük kardeşin burada olacağız. Senin bize yaptıklarından hep minnet duyacağız."

"Duymayın, bir keresinde birinden duymuştum, aile her şeydir demişti." Pedro kulağında hala Hector'un güçlü sesini duyuyordu.

Paulo onları ailesi yerine koyan adama gülümsedi.

"Doğru söylemiş, aile her şeydir."

***

Jessica sırtına dolanan eller ile kendisini onun kollarına bıraktı. Esta ve Paulo hemen çaprazında ki odada yatıyorlardı ve Sara ise hemen merdivenin yanında ki odada.

Pedro'nun serin dudaklarını ensesinde hissettiğinde titredi ve daha fazla ona yaslandı.

"Sigara mı içtin?"

"Biraz" dedi Pedro.

"İçme" dedi Jessi

"Belki bir gün.." dedi Pedro. Jessica usulca arkasına döndü ve bakışlarını doğrudan sevdiği adama kenetledi.

"Bu evi yeni aldın"

Cevap vermedi.

"Bu evi ailen için aldın" diye devam etti Jessica, hala cevap veren yoktu. Usulca elini onun yüzüne doğru gezindirdi.

"Onlar için her şeyin en iyisini istemem kötü bir şey değil aşkım, bunu söyleyebilirsin." Pedro zorlukla nefes alıp verdi, itirafı gecikmedi.

"Onların orada kalmalarını istemedim" sesi karanlıkta büyüyordu sanki. Jessica sadece birkaç saniyelik boşluğun arasında dudaklarına kısacık bir öpücük kondurdu.

"Seni çok seviyorum.." Elini usulca adamın soluna yerleştirdi. Pedro kollarını kızın beline doğru doladı hızlıca. Daha fazlası için kızı kendisine hapsederken bencil tarafı uyanmıştı. Yırtıcı bir hayvan gibi kızın üzerinde ki ince geceliği çekiştirdi.

"Sevginden daha fazlasını ver, bana her şeyini versen de ben hep senden dahasını isteyeceğim" elleri kızın buz gibi teninde hızlıca dolandı ve dudaklarını iştahlı bir şekilde boynuna bıraktığında Jessica belini usulca yataktan kaldırıp indirdi. Heyecanı her saniye daha fazla artıyordu. Her seferinde daha fazlası için onu deli eden adama kendisini, ruhunu, kalbini veriyordu.

"Buraya" Dedi Pedro, nefesi boynuna vuruyordu. Pedro tekrar dudaklarını bastırmadan küçük bir ısırıp aldı oradan. Jess'i inlemesini dudaklarından kaçırdı.

"Buraya imzamı atmak istiyorum, herkesler görsün istiyorum"

Genç kız heyecanla atan kalbini bastırmak için ellerini genç adamın saçlarına geçirip çekiştirdi.

"Ah Pedro" diye mırıldandı dua edermiş gibi.

"Meleğim, benim güneşim" şimdi ıslak dudakları karnının üzerindeydi, küçük ısırıklarıyla ona bir yol çiziyordu. Jessica artık gözlerini açamaz haldeydi. Küçük çığlıklarını hapsetmek için sevdiği adamın yumuşak yastığını yüzüne bastırdı.

Pedro ellerinde eriyen kadınını bir Rönesans tablosuymuş gibi seyredip Michelangelo'nun muhteşem heykelinde ki kadının saklayan yüzü gibi saklanan kadınını seyrediyordu. Bu arzularını daha da körüklüyordu.

Parmaklarını kızın iç çamaşırında dolaştırdığında Jessica endişeyle tekrar onu kendisine çekti. Pedro sabırsızca üzerini çıkaran kıza gülümsüyordu şimdi.

"Sevgilim" dedi Jessica heyecanla. Pedro üzerindekileri söküp attı ve hızlıca kıza cevap verdi.

***

Atina..

"Beni aramalıydın Gonca! Sana bin defa söylemem gerekiyor değil mi?"

"Ya yemin ettirdi Sevgi teyze zaten delirdi sürekli söylendi durdu. Çocuğu erken doğurdu görüyor musun diye"

Hilal delirmek üzereydi, annesinin uçak biletlerini erkene çekmesini beklememişti. Ters hamleyle sarsılmıştı hele bütün ailesinin peşi sıra gelmesi?

"Sanki bilerek erken doğurdum"

"Kanki dünya yansa Sevgi teyze o gavur damat yakmıştır modunda. Allahtan siz çocuğa Tuna ismini koydunuz valla çocuğu kütüğünü söküp atardı o"

"Gonca kaç uçağı?" dedi Hilal endişeyle. Bir yandan Tuna'yı emziriyor diğer yandan Gonca'yla hoparlörden konuşuyordu.

"Yarın 12 uçağı, Kerem ve Kenan izin almışlardı Kemal abi alamadı ama"

"Peki dedem?" dedi endişeyle.

"Ah nasıl unuttum!" dedi Gonca endişeyle. Hilal daha ne var gibisinden endişeyle dudaklarını ısırırken az daha Gonca'nın lafıyla düşüp bayılacaktı.

"Asıl bomba o ya kızım ben seni ondan aradım! Deden sünnetçi bulup getiriyor, o gavuru sünnet edemedim ama torunumun işini kendim görecem dedi."

"Ne! Ne diyorsun sen Gonca!" Sesi biraz yüksek çıktığından Tuna sıçramış ama emmeğe devam ediyordu. Hilal endişesini sezen oğlunu sevdi.

"Kızım ben söylüyorum senin deden niyeti fena bozdu"

Hilal korkulu bakışlarını kapı önünde onları uzun zamandır dinlediği belli olan adama çevirdi.

"Tuna sünnet falan olmayacak!" dedi öfkeyle.

***

"Neden ama aşkım, sünnet çok yararlı bir şey tamam şimdi değil ama ilerilisi için bence uygun"

"O halde oğlumu neden vaftiz ettirmeme izin vermedin!" diye araya girdi Chistian. Ewan ve Alex çıkardıkları beş bin dolarlık çeklerini toparlıyordu. Bu gece bahisler büyüktü. Eğer Tuna sünnet olursa bütün parayı Hera kazanacaktı ve tabi Niko.

"Bence Hilal kazanır" diye araya girdi Niko. Hector öfkeli bakışlarını çocuğun üzerinde gezindirdi.

"Aile onurumuzu kurtarmamız için Chis kazanmalı!" diye hırlar gibi. Niko sadece paraların bulunduğu kaseye bakıp güldü.

"Para aile onurumuzu bazen umursamamızı engeller ihtiya

Hera hala hararetli bir şekilde kavga eden çifte doğru endişeyle bakındı.

"Çocuklar Tuna'yı da korkutuyorsunuz" dedi endişeyle. Chis kucağında mışıl mışıl uyuyan oğlunu kontrol edip karısına döndü.

"Sünnet olmayacak!"

"Ben şimdi mi olsun diyorum vakti geldiğinde sağlık için olabilir-"

"İşler karışıyor" diye mırıldandı Dimitri Hera'ya doğru. Hera durumu halledeceğini hızlıca belli etmek için ayaklandı, önce küçük torununu oğlunun kollarından alıp hemen ardından ikilinin arasına girip onların arasında ki boşluğu büyüttü.

"Unuttuğunuz şey Tuna değil mi çocuklar?"

Hilal kadının kucağında mışıl mışıl uyuyan oğluna endişeyle bakıp hemen ardından Chistian'a döndü.

"Dedemi tanıyorsun Chistian, yaşlılıktan ve tabi hala bana kızgın.." diye mırıldandı.

"Beni sünnet ettiremedi ama oğlumu sünnet ettirmek için buraya geliyor!"

"Senin iznin olmadan ve tabi benim ki de olmadan buna izin vermeyiz. Daha on günlük bebeğin sünnet ettirmeyeceğiz elbette ki!"

Chistian işaret parmağını hızlıca hava doğru kaldırdı.

"Eğer bunu yaparlarsa, eğer oğluma canice keserlerse-"

Hilal küçük kahkahasını engellemek için dudaklarını ısırdı. Chis'in derin korkularında yatan şeyin nedeni Kerem ve diğer iki abisiydi. Onu korkutmak için sünnetin tam anlamıyla nasıl canice olabileceğiyle ilgili şeyler anlatmışlardı.

"Benimkisi yarım kesildi" demişti Kerem. Hatırladıkça deli oluyordu.

"Bazen tam işeyemiyorum" Otuzuna yaklaşan abisine olan öfkesi tekrar körüklenmişti.

"Zannettiğin kadar kötü değil ki o şey" dedi Hilal.

"Sen olmadın nereden bilebilirsin Hilal!" dedi öfkeyle genç adam.

"Aşkım babamlar geldiğinde lütfen onlar sünnet lafını açmadan sen açma ve lütfen dedemin seni tekrar yaralaması için üstün bir çaba gösterme"

"O ihtiyar torunuma dokunması için beni öldürmeli!" dedi Hector.

"Kimsenin ölmesine gerek yok baba" dedi Dimitri.

"Eğer Hilal'in dedesi bizim moruğu haklarsa benden ona yarım milyon" dedi Niko.

"Tanrım bu çocuk!" diye mırıldandı Hera.

***

Paulo geniş bahçede bütün gün boş boş durmaktan sıkılmıştı. Sara ve Esta onun çalışmadan duramayacağını zaten düşünmüşlerdi. Jessica eve gelen iki yardımcılarla beraber mutfakta akşam yemeği için liste hazırlıyordu. Esta ve küçük kızı Paulo'nun sıkıntıdan sürekli dolanmasını seyrediyordu.

"Sadece üç günde sıkıldı" dedi Esta gülümseyerek. Jessica

"Tavuklara da yem vermedik" dedi endişeyle Paulo kendi kendine. Jessica yaşlı adama gülümsüyordu artık.

"Endişelenme hayatım oğlumuz çiftliğe bakmaları için birkaç kişi yollatmıştır."

Jessica iç sesinin de onun gibi bu durumdan pek emin olmadığını emindi. Sakinliğini koruyarak listeyi esmer tenli kadına uzattı.

"Şimdilik bunlar uygun görünüyor, kolay gelsin." Diyerek tamamladı. Esta sarı saçlı kızı git gide daha iyi tanımak için sık sık küçük de olsa sohbet etmeye özen gösteriyordu. Oğlunun ona olan aşkından oldukça hoşnuttu.

"Bize katıl hayatım" dedi Esta yaşlı adama doğru. Jessica terasta ki koltuklara kurulduğunda Sara da başında ki eşarbı söktü. Saçları kemoterapiden sonra dökülmüştü.

"Kendini nasıl hissediyorsun tatlım?" dedi Esta kızına doğru.

"Daha iyi ama biraz da yorgunum.." diye tamamladı. Paulo küçük kızlarının elini öpüp bıraktı. Onlar için hazırlanmış soğuk içecekleri sunan kadına teşekkür etti Jessica. Bir süre sonra çalan telefonu için ayaklandı.

"İzninizle" dedi kız, Esta kıza doğru sımsıcak şekilde gülümsedi. Jessica biraz uzaklaştıktan sonra telefonu açtı.

"Alo?"

"Ah tatlım nasılsın?" dedi annesi. Jess'i uzun zamandır ailesini aramadığını hatırlayıp kendisine kızdı.

"Çok iyiyiz anne, Pedro ve ailesiyle beraber hala İtalya'dayız"

"Ah mükemmel" Diye şakıdı kadın, Jessi annesini özlediğini hissetti.

"Peki sizde neler var?"

"Bir sünnetimiz var" dedi Hera eğlenir gibi alaycı bir şekilde.

"Sünnet falan yok!" diye arkasından bağırıyordu abisi.

"Ne sünneti anne?" dedi Jessica endişeyle.

"Ah unutmadan tatlım bir de Tuna için vaftiz töreni. İnanabiliyor musun dünyada iki farklı dini baskıyı yaşayacak.."

"Hilal'in ailesi mi geldi yoksa?" dedi korkuyla.

"Daha değil ama geliyorlar. Onlar için hazırlık yapıyoruz, bilirsin Sevgi hanım beni çok sever elbette ki bende onu"

Jessica gülmemek için dudaklarını ısırıp annesini tasdikledi.

"Ah evet mükemmel bir uyumunuz var. Aynı babamla olduğu gibi."

"Tatlım lütfen babanı hatırlatıp beni daha fazla üzme.."

"Anne?" dedi Jessica, yeni bir ben artık boşuyorum babanı mevzusunu kaldıramazdı.

"Sanırım baban benden bir şeyler gizliyor" annesinin gizliyor kısmını fısıltıyla söylemesine daha fazla dayanamayan Jessica güldü.

"Anne babam senden asla bir şey saklamaz, yapma lütfen."

"O halde neden benden gizli telefon da konuşuyor. Ona telefonun konumu açık tut dedim ama o da kapalı!"

Jessica birkaç saniyelik duraksamadan sonra kocaman gülümsedi, annesi onca olayın içinde doğum gününü unutmuş olmalıydı.

"Annecim" dedi Jessica gülümseyerek.

"Evet tatlım itiraf et sende benimle aynı şeyi düşünüyorsun"

"Hayır, bence bu gece için hazırlanmalısın. Belli ki babam gene her şeyi batıracak o yüzden ben önceden uyarıyorum, o sadece senin doğum gününe hazırlanıyor"

"Doğum günüm mü?" dedi kadın tuhaf bir şekilde duraksayarak.

"Anne bugün senin babamla tanışma yıl dönümünüz hani beraber doğuşunuzun günü diye kutluyorsunuz ya her sene"

"Ah tanrım! Bugün 12 kasım mı?"

Hera heyecanla tekrar soluyup kızına aceleyle laflarını sıraladı.

"Geçen sene kutlamaları bozduğum için çok kırılmıştı, ondan önce ki sene de öyle tabi. Bunu telafi etmem için mükemmel bir fırsat, ah tatlım sen mükemmelsin"

"Biliyorum çünkü annem sensin.."

***

Pedro normal bir aileye sahip insanlar gibi akşamları beraber yemek yeme ve beraber bir şeyler içip film seyretme olayı adapte olmakta zorlanıyordu. Jessica onlar için hazırlattığı yemeklerin tariflerini annesinden almıştı ve Esta sürekli onun tabağına bir şeyler koyuyordu.

"Hiç yemek yemiyorsun" dedi kadın üzüntüyle.

"Ben fazla yemek yemem" diye tamamladı Pedro. Jessica yaşlı kadının endişeli bakışlarını fark ettiğinde kocaman bir dilim eti Pedro'nun ağzına tıkamış ve gülmüştü.

"Ama benim ellerimden yemek yer"

Bütün aile kahkahalarla çifti seyrederken Pedro yeterince yediği için zorluk çekiyordu. Mide ağrısı yüzünden uyuyamayacağına emindi.

Paulo'nun can sıkıntısı için eve getirdiği bazı ahşap şeyleri bahçeye kurmuştu. Annesinden öğrendiği kadarıyla babası ahşap boyama ve tamir etme konusunda oldukça becerikliydi.

"Ellerin babanın elleri gibi nasırlı" demişti kadın üzüntüyle.

"İşimi iyi görüyor" diye devam ettirmişti Pedro. Paulo bahçede ki ahşapları gece demeden bakmak için çıkmıştı ve Sara babasını takip etmişti. Esta ve Pedro kahve hazırlayan kızı inceliyordu şimdi.

"Bir Yunanlı değil mi?"

"Öyle" demişti oğlu.

"Ailesi orada mı yaşıyor?" dedi kadın merakla.

"Bütün ailesi Atos malikanesinde yaşıyor" diye mırıldandı.

"Oraya döneceksiniz değil mi?" dedi endişeyle. Pedro oturduğu yerden usulca annesine doğru döndü.

"Şimdi değil, Sara iyileşmeden gitmeyeceğiz."

"Ama bir gün gideceksin oğlum" dedi kadın korkuyla. Pedro usulca bakışlarını Jessica'nın üzerinde kenetledi. Hilalden öğrendiğini söylediği Türk kahvesini yapmaya çalışıyordu.

"E-eğer" dedi Pedro sessizce.

"Eğer isterseniz siz de bizimle gelirsiniz."

"Nereye?" dedi kadın şaşkınlıkla.

"Atina'ya gelin bizimle, benimle yaşayın istiyorum." Duraksadı Pedro biraz daha bekledi ve ona heyecanla bekleyen kadının otuz senedir beklediği tek kelimeyi söyledi. 

"Anne"

*-*

Gerçekten sadece bir buçuk günde 600 vote :) Süpersiniz ama ben bayram arifesinde çok yoğunum ve şehir dışına çıkacağım birkaç gün sonra o yüzden vote sınırını ciddi anlamda yükseltmem gerekiyor sınır 800 korkmayın gelmezse 800 vote 15 de bölüm gelir :)

Bol bol yorumlarınızı bekliyorum :)

Continue Reading

You'll Also Like

792K 42.7K 90
Ayrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...
45.4K 2.2K 51
Ada büyük bir organizasyon firmasında cinsiyet partilerinin aranan yüzüdür. Onun görevi bebek kostümü giyip cici anne ve baba adaylarının kollarına k...
22.3M 903K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
ALACA By RuhDoktoru

General Fiction

94.1K 7.9K 51
Çok fazla sır biriktirmiştim içimde. Bazı zamanlar güvendiğim renklere fısıldamak istemiştim onları fakat haykırmak varken neden fısıldayayım ki? Ort...