KARANLIĞIN GÜNEŞİ

18.3K 1K 31
                                    

-LÜTFEN DİKKAT-

Bölümler de elbette ki eyvah benim sevgilim mafyada ki sahneler olacak, sahneleri atlayamam bu konuda bir şey yapamam elbette oradan sahneleri direk olarak alacağım ama gidişatı da da eklemeler yaptım. Bu sahneleri es geçemem o yüzden sürekli eskiler olmayacak ama bu bölümün büyük bir çoğunluğu Eyvah Benim Sevgilim Bir Mafya 24-25-26. Bölümlerde geçiyor okuyanlar zaten bilir sadece okumayanlarınız için bu sahneleri yayınlamak zorundayım zaten gidişat önemli..

Öfkesini kimi zaman ringe kimi zaman ise hızla yahut da sokak kavgasında gösterirdi. Yumruklarını her öfke zamanında olduğu gibi sımsıkıydı. Avına her an saldıracak gibi duran bir aslan gibi hırıltıyla kükredi. Dişlerini birbirlerine geçirmişti, o adamı öldürecekti! Bunu her zaman yapardı, lakin bu sefer ki çok güçlüydü. Bu öfkenin haddi hesabı yoktu. Jes adamın ona doğru gelişinden korkuyla geriledi ve korkudan incelmiş sesiyle John'a doğru döndü.

"Kaç!" Çocuk sarı saçlarına yana doğru attı ve kıza sorguyla baktı.

"Sen iyi misin tatlım? İstersen derse bugün hiç girmeyelim, hiç iyi görünmüyorsun-"

"Ben değil de- sen hiç iyi olmaya bilirsin!" dedi Jessica bağırarak. John elinde ki sıcak kahve bardaklarını masaya doğru bıraktı ve Jes'e doğru yöneldi.

"Sorunun ne senin- benden mi kaçıyorsun?" dedi çocuk gülerek. Jes kafasını Pedro'nun olduğu tarafa doğru çevirdi ve korkuyla inle.

"Aman! Tanrım! Adam güvenlik görevlisini dövüyor!"

"KİM!" dedi John kızgın bir tonda. Kızın sürekli şüpheli davranışlarından hiçbir şey anlamamıştı. Jes sandalyenin üzerinde duran kot ceketini ve kırmızı askılı çantasını hırsla uzandı. John kızın hızına yetişemiyordu.

"Neyin var senin-" Jes adama sus der gibi yakasından tutup geçiştirdi.

"Koş John! Koş! O bizi yakalamadan koş!!"

John elini sürekli çekiştiren kıza korkuyla baktı.

"Jes! Sakin ol, neyin var bebeğim-"

"AH! O burada diyorum sana!" Genç kız önlerine çıkan insanları itip koşmak ve sürekli çene çalan çocuğa derdini anlatmaktan hızı yakalamaz haldeydi. John elini bir kartal edasıyla kapmış olan kıza korkuyla baktı.

"Neden koşuyoruz!"

Jessica 56 merdivenlik okul kapısına vardığında soluklandı ve arkasına baktı. Yüce İsa! Bu adam nasıl bu kadar hızlı koşuyordu! Her an yakalanma korkusuyla John'u geçiştirdi ve hızla okula girdi.

"KİM DEDİM SANA!"

"Kes artık- beni kaçıran adam diyorum sana-"

"Aman tanrım! O yakışıklı burada mı! BENİ NİYE TANIŞTIRMIYORSUN!" John öfkeyle duraksadı. Jessica çocuğun son söylediği şeyle alayla güldü.

"İnan bana seninle tanışmaktan aynı zevki almazdı! Koş artık, bize yetişti-"

"Ne derdin var senin- neden kaçıyoruz-"

Jes önlerine çıkan birkaç iri çocuğu itekledi ve eski sevgilisinin de aralarında olan basket takımına alayla baktı! Ah keşke Pedro denilen adam onu korkak Kostas'la görseydi! Korkak adam ağabeylerini gördüğü anda kaçmış onunla iletişime geçmemek için elinden geleni yapmıştı. Ondan iki önceki ve sonrakinde de durunlar hep aynıydı, ya Niko yada Alex, en kötü ihtimalle büyük abisi Chistian! Her seferinde erkek arkadaşlarını korkutup kaçırmayı çok iyi biliyorlardı. Bir seferinde sabaha kadar ağlamıştı hala unutmuyordu, büyük babası onun saçlarını okşarken ağabeylerinden daha cesur en azından korkak olmayan bir adam bulmasını öğütlemişti. Hala arıyorum diye iç çekti.

O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi : 3)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz