O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi :...

By BetlEldoan

707K 48.7K 3.3K

Benim beklediğim adam sen değildin ama kalbim.. Kalbim neden senmiş gibi atıyor. *-* Jessica Atos üç abisi v... More

Tanıtım
Geçmişin Yüzü
SOĞUK ÖLÜM
BİNLERCE HİS
UYANIŞ
KADER
KARŞILAŞMA
YAKIN MESAFE
AÇIKLAMA
KAÇAK
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
ÖPÜCÜK
HIRÇIN DALGALAR
EYVAH BASILDIK!
BU AŞK MI? (Part 1)
Yazardan Küçük Bir Not
BU AŞK MI ? (Part 2)
O SEN DEĞİLDİN
O ADAM OLMAK
BENCİL ADAM
HİCRAN
KÜÇÜĞÜM
RUHUNDAKİ YARALAR
BEKLENEN
YARIM KALAN HER ŞEY
MUTLULUK
AV MEVSİMİ
AVA GİDEN AVLANIR
KUTUP YILDIZI
ESKİ BİR DOST
AYICIK
KIRILAN KALPLER
YENİ ATOS
PASCAL
ANNE
KENDİNİ ÖLDÜREN ADAM
TEHLİKE
OYUN PART 1
OYUN PART 2
İTALYA BİLETİ
YALANCININ MUMU
DEĞİŞİM
SANTOS POULOS
SORU-CEVAP
AKŞAM YEMEĞİ
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
B PLANI
TEKLİF
FİNAL
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)
LİMONLU KEK (YENİ HİKAYE)
ÇETO C

TARÇINLI KURABİYE

10.9K 1.1K 60
By BetlEldoan

Kalbinde hissettiği ağırla diz kapaklarının üzerine düşmek üzere kadını kucakladı Pedro. Kadın son gücüyle adamın gömleğine ellerini geçirip yıllardır hasret kaldığı tanıdık ama eski kokuyu aradı. Yoğun tarçın kokusunu bastıran sigara kokusu  genzini yakıyordu. Gözyaşlarına daha fazla engel olmayan kadın tek elini adamın yüzünde gezdirdi.

"O-ğlum.." dedi fısıltıyla. İçinde kopan fırtınalara eşlik eden tek şey yanı başlarında ki sarı saçlı kızın ona eşlik ederek ağlamasıydı. Pedro kadını usulca koltuğa bırakana kadar kadın ondan uzaklaşmak istemiyordu.

"Se-nsin, ah tanrım sensin değil mi? Geldin değil mi?"

"Anne?" dedi küçük kız endişeyle. Jessica küçük kızı endişelendirmemek için onunla dışarıya çıkmayı teklif etti.

"O benim abim mi?" dedi kız endişeyle.

"Evet" diyebildi Jessica. İçeride ki karmaşaya kızı dahil edip onu daha fazla yormak istememişti. Evin dış bahçesinde beliren bol kahve pantolonlu adam iki kıza da bakıyordu.

"Sara?" dedi yaşlı adam. Jessica az evvel anne ve kızın neden bahsettiklerine şimdi daha iyi anlamıştı. Esmer teni, uzun boyu, sadece akların düştüğü kahverengi saçlarıyla sanki Pedro'nun yaşlığını görüyordu.

Genç kız heyecanla ayağa kalkmaya çalıştı ama yorgun düşüp geri oturdu.

"Baba-abim!" Sara heyecanla, eli ağzında ki beyaz maskesinin üzerindeydi. Maskeyi açmasıyla beraber dudaklarında ki gülümseme ortaya çıkmıştı.

"Abin mi?" dedi adam şaşkınlıkla. İçeriden gelen karısının ağlama ve sürekli mırıldanmaları adamın heyecanını artırdı. Onu bu kadar erken beklememişlerdi. Antonia onlara iki hafta önce ulaştıklarında yıllar boyunca aradıkları oğullarını ulaşma heyecanı sarmıştı. İçeriden gelen güçlü erkek sesiyle adamın gözyaşlarına inat kocaman bir gülümseme meydana geldi. Jessica olan bitene sanki dokunursa bozulacak bir masalın sonuymuş gibi seyrediyordu. Yaşlı adam elini havaya doğru kaldırıp salladı.

"Bu onun sesi mi? Benim küçük Pascal'ım mı?" dedi heyecanla. Yaşlı adam kızının heyecanla başını salladığını ve yanında ki sarı saçlı yabancı kızında ona eşlik ettiğini gördüğünde artık kalbinin bu heyecana kaldırmayacağını düşünüyordu.

Evin verandasında oturan ikiliyi es geçip yıpranmış ahşap kapıyı titreyen elleriyle itekledi.

"ESTA! Tanrım Esta!" Yaşlı adam evin büyük odasının kapısında durmuş genç bir adamın kollarında ağlayan ve sürekli onu yüzünü seven karısını seyretti. Usul usul bedeni düştü yere, sırtını ahşap kapının iç kısmına dayamış başında ki şapkasını iki eliyle çıkarıp avuçlarının arasında sıkıyordu.

"Nası-l tanrım nasıl bu kadar büyüdün, tanrım küçücüktün sen.." dedi kadın daha fazla ağlayarak. Pedro kollarında sürekli ağlayıp ona dokunmak için çırpınan kadına bir şey diyemiyordu. Hissiz kalbinde ki yeşeren küçük bir tomurcuğu tekrar can suyunu bulmuş gibi dirilmişti. Gözlerini asla kapatmıyordu, kapatırsa gözyaşları ondan habersiz düşebilirdi. Esta oğlunun yüzünde ki ince yara izlerine hemen ardından sert kaşlarının üzerinde ki ince çizgileri seyretti.

"Seni en son gördüğümde elinde tarçınlı kurabiyem vardı hala öyle kokuyorsun.."

Pedro usulca gözleri kapattıp başını kadının başına dayadığında kadın daha fazla ağlamaya başlamıştı. Esta kollarını Pedro'nun bedenine doğru bağladı.

"Ben kokunu unutmamak için hiçbir zaman ayını yıkamadım, yıkayamadım.."

Kadın kollarında ağladığı oğlunun sıcaklığını kalbinde hissediyordu. Usulca gözlerini açtığında kapı dibinde ağlayan eşini fark etti. Tek elini kaldırıp gülümsemeye çalıştı.

"Paulo oğlumuz geldi. Bebeğimiz geri geldi."

"Pascal" dedi adam ağlayarak. Pedro onlara doğru gelen adama bir süre seyretti. Yaşlı adamın yüz siması onu anımsatıyordu. Paulo elini onun sırtında gezindirip hemen ardından onun saçlarını okşamıştı.

"27 sene" dedi adam hüzünle.

"27 sene seni bekledik oğlum.." diye devam etti.

"Çok yorulduk sende yorulmuş olmalısın" diye devam etti Esta.

***

Onlar için hazırlanan akşam yemeğinde masada hemen hemen her şeyden azar da olsa vardı. Pedro Jessica'nın Esta'ya yardım ederken onunla küçük sohbetini dinliyor onu merakla inceleyen ikiliye bakmamaya çalışıyordu. Paulo ve Sara Pedro'nun üzerinden bakışlarını alamıyorlardı.

"Geleceğini biliyorduk" dedi Sara heyecanla. Soluk teninde ki kırmızılık Pedro'nun kızının hastalığının son evresinde olduğunun kanıtlamıştı. Peki neden hastanede değildi ki?

"Gelmeyecektim" dedi aniden. Paulo ağır ağır başını sallayıp güldü.

"Bir anda bizimle karşılaşmak senin içinde sorun olabilirdi elbette"

"Sadece sözünü güvendiğim bir kadın hikayemi yarım bırakmamamı söyledi."

Paulo Pedro'nun dilinde ki sürtmelerinden onun uzun zamandır İtalya da olmadığını anlıyordu. Evlerine gelen adamın söylediğine göre de oğulları Yunanistan da yaşıyordu.

"Konuşacak çok şey var evlat-" durdu bir anda yaşlı adam evlat derken boğazına düğümlenen şeyi geri yutup başını salladı.

"Yaşlı bir adama göre oldukça mükemmel bir hafızam vardır" dedi alaycı bir şekilde. Elini kafasına vururken küçük kız babasına gülüyordu.

"Ama tavuklara yem vermeyi unuttuğun için annemle sabah kavga ediyordun baba"

Yaşlı adam gülüp kızına doğru söylenirken Pedro baba kızı bir süre seyretti. Asla sahip olmadığı bir andı bu, hasta kız kardeşi belki fizikken ondan güçsüzdü ama ruhen kalbiyle dolu tertemiz anılara sahipti. Sırtında ki yara izleri bir anda ürperdiği için canını acıtmış yüzünü yere doğru eğmişti.

"Ah hadi başlayalım, bak senin küçükken en sevdiğin yemekten yaptım"

Pedro içinde yeşil şeylerin olduğuna emin olduğu çorbaya bir süre bakıp kadının heyecanla ona bakışı seyretti.

"Aç değilim" dedi Pedro. Jessica masanın altından elini kavrayıp lütfen der gibi başını sola çevirdi. Pedro kızın üzülmesine dayanamayıp bir kaşık çorbadan almaya çalıştı. Boğazına gelen eski bir tadın bıraktığı his eski ama hala yeni gibiydi. Bir süre bekleyip ikinci kaşığı aldığından yaşlı çift gülmeye başlamıştı.

"Annen bu çorbayı o kadar fazla yapardı ki artık yeşil suratla dolaşacağız diye korkardım" dedi adam gülerek.

Anne, aslında ne kadar hafif bir tek sözdü. Pedro için anlamı boş ama karşısında ki çift için önemli.

"Çorba güzel" dedi sadece, kadın heyecanla başını sallayıp sarımsaklı ekmekler önüne bıraktı.

"Bunlardan da al, yeni ısıttım. Jessica o kadar hızlı yemek yaptı ki o olmasaydı bu kadar kolay halledemezdim"

"Karın çok güzel" dedi Paulo. Pedro adama doğru kısacık bir bakış atıp sevdiği kadına döndü.

"O karım değil, ondan daha fazlası" diye devam etti. Jessica evlilik konusunda Pedro'nun düşüncelerini bilmese bile en azından çocuklar kadar nefret ettiğine emindi. Yaşlı kadın konuyu kapatmak için kıza doğru döndü.

"Ailen Atina da mı yaşıyor peki?"

"Ah evet- şey onlar hep beraber yaşamayı seviyorlar. Bir tür aile geleneği" Diye devam etti Jessica. Onlara mükemmel mafya vari aile geçmişini anlatıp korkutmak istemiyordu.

"Bizimkilerde köyün dışına asla çıkmazlar" dedi Sara aniden. Kaşığı ağzına götüremediği için annesinden yardım alıyordu, Pedro kıza bakmamak için gözlerini ince vazoda sabitledi.

"Burası cennet gibi aslında neden çıkmadıkları çok açık" dedi Jessica. Sara kıza itiraz edercesine devam etti.

"Şey onlar abimin bir gün geri döneceğine o kadar inanmışlardı ki asla buradan ayrılmak istemediler.."

Bir süre kimseden çıt sesi çıkmadı. Jessica ne diyeceğini bilemeden Pedro'ya döndüğünde onunda tepkisiz bir şekilde durduğunu gördü. Tekrar elini kavrayıp sıkmaya çalıştığında ise Pedro elini ondan çekmişti. Jessica sanki uçurumdan düşmüş gibi sarsıldı.

"Kaçıncı evre?" dedi Pedro en sert ses tonuyla masada ki suskunluk uzadıkça Jessica terlemişti. Yaşlı adam oğlunun neden bahsettiğine emindi ama yanılt bile veremiyordu.

"3"dedi küçük kız. Pedro tam karşısında oturan kıza baktı bir süre başını salladı usul usul.

"Beni bu yüzden mi aradınız?" dedi ağır bir ses tonuyla. Yaşlı çift bir anda hareketlendi.

"Hay-yır asla, biz seni hep aradık ama bulamadık-" dedi kadın endişeyle.

Pedro usulca elini masaya bıraktı.

"Peki benden ilik isteyecek misiniz?"

"Pedro!" dedi Jessica kızgın bir ses tonuyla.

"Benden bekledikleri bu değil mi? Sende bunu bekliyorsun, tanımadığım bir kız için iliğimi vermemi"

"O senin kız kardeşin" dedi Jessica öfkeyle.

"Ben onu tanımıyorum! Ben bu masada yalnızca seni tanıyorum Jessica" diye itiraz etti genç adam. Sara anne ve babasının ağlayacak gibi duran gözlerine acıyla baktı.

"Onlara kızma abi, seni aramak için çok uğraştılar-"

"Niye! Sen iyileş diye mi?"

"Yeter!" diye bağırdı Jessica, oturduğu sandalyeden öfkeyle kalkıp odayı terk etti. Pedro kızın peşinde yürüyor ona olan öfkesinin geçmesini beklemiyordu.

"Jessica!" diye bağırdı Pedro. Genç kız karanlıkta yürürken zorlansa da bastığı çamurlardan çıkan ses ile doğru yolda olduğunu biliyordu. Pedro kızın ince bileğini kavrayıp kendisine doğru çekti.

"Dur artık!"

"Asıl sen dur! O insanları görmüyor musun? Seni nasıl özlediklerini-" Jessica ağlayarak konuştuğu için sesi kısık ve bölük pörçük çıkıyordu. Pedro kızın ağladığını hissettiğini elini yüzünde gezindirdi.

"Ağlama!" dedi öfkeyle.

"Ağlarım! Ben ağlarım çünkü sevdiğim adamın kalbi aynı bir buz dağı gibi sert! Acımasız! Öfke dolu, hem de kime daha yeni bulduğu ailesine! O insanlar da en az senin kadar acı çektiler Pedro! Annen ne kadar mutlu görmedin mi, ya baban? O küçük kız daha çok küçük ve hasta ama sen yaşadığın acılarının misliyle onlarında çekmesini istiyorsun!"

"Yeter" diye mırıldandı Pedro. Jessica öfkeyle soluyup ona yaklaştı.

"Hadi itiraf et! O kadına sarılamadığın için öfkelisin! Ona anne diyemediğin için, o küçük kızın hastalığına rağmen onun yerinde olmak istediğin için sinirlisin! Sen kendine öfkelisin onlara değil!"

"Sus artık!" diye bağırdı Pedro.

"Siktiğimin köyünde tanımadığım insanların arasında olmamamın nedeni sensin! Sen istediği için geldim ben bu cehenneme! Duygusuz bir köpektim ben! Bu hep böyleydi, benim hislerim sadece sende tükeniyor dahasını bekleme! O kıza acımamı o insanlara aile demememi bekleme!"

"Daha dinlemedin bile!" diye bağırdı Jessica. Evin verandasına çıkmış yaşlı çift onları endişeyle seyrediyordu. Jessica kendi dillerinde kavga ettikleri için onları anlamayacaklarına emindi ve içi rahattı.

Jessica bileğini serbest bıraktığı için parmak uçlarını adamın sol tarafına doğru bastırarak konuşmaya devam etti.

"Bu kadar acımasız olmazsın, benim kalbini sevdiğim adam sen değilsin! Ben aileme aşık olduğumu söylediğimde kalbinden emin olduğum birisine aşık olmuştum!"

"O benim, ben değişmedim" diye mırıldandı.

"Bencilsen bencil olmaya devam et ama önce bir dinle onları, yarım kalan hikayeyi tamamlamak istediğin için buradaydık. Bunu unutma" diye devam ettirdi.

"Benim hikayemin sonu sensin, sonunu bildiğim bir şeyi bilmemim anlamı yok" dedi Pedro. Jessica başını sallayıp onları seyreden çiftte döndü.

"Gidip onlardan özür dileyeceğiz ve sen bir daha onlara bağırmayacaksın. Onları dinleyeceksin, ister inan ister inanma onların kanayan yaraları daha fazla kanatmana müsaade edemem."

Pedro sıkıntıyla nefes alıp verdi, kaçtığı geçmişi tırnaklarını sırtına geçirmiş bırakmıyordu.

"Ben özür dilemem" dedi öfkeyle.

"Dileyeceksin ve sonra konuşacağız. Gerekirse o kıza iliğini vereceksin bunu o kızın senin kız kardeşin olduğu için değil, insan olduğun için yapacaksın."

Yıllar boyunca insan gibi yaşamayan ruhuna ağır gelen bir şeydi bu. Bedeni geri geri gidip gelmişti, ürperdi ve eve doğru döndü. Jess'i gözyaşlarını elinin tersiyle silip kızaran burnuna dokundu.

Veranda da ki yuvarlak masanın etrafında toplanan dört kişi konuşmak için hiç acele etmiyordu. Esta söze başlamak için güçsüz düşmüştü, yanında ki eşine lütfen der gibi baktığında yaşlı adam huzursuzca bir nefes aldı.

"Se-n, yani çok küçükken bu çiftlikte oynamayı severdin. Çok küçüktün ve çok cesurdun.." diye devam etti.

"Baban ve ben sana hayrandık Pascal.." diye devam etti Esta, tekrar ağlamamak için başını kaldırdı.

"Ve belki de seni iyi tanıdığımız için bir gün geri döneceğini, seni bulacağımızı biliyorduk" diye devam etti.

"Kaybolduğunda daha yeni kendini tanıyordun, çok küçüktün ve biz seni aramak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Baban daha fazla ilan vermek için traktörünü ve yan bahçemizi sattı ama yeterli değildi.."

"Kaybolduğunda 3 yaşındaydın ve değirmendeydik, sadece suyla oynuyordun. Daha fazla değil, bunu hep yapardın-"

"Suya mı düşüm?" dedi Pedro duygusuz bir şekilde. Esta ve yaşlı adam hızlıca başını salladı.

"Hayır tatlım, oyuncak ayını suya düşürmüşsün ve akıntının peşinden koşmuşsun. Babanla seni aramaya çıktığımızda ayını köyün girişinde bulduk ve tabi-"

"Ve tabi ayakkabını da köye gelen karnaval için çalan sirk göstericileri seni bulmamız için bize yardım etti ama yoktun.."

"Polise ne zaman gittiniz?" dedi Jes merakla.

"Hemen! Hemen gittik ama o zamanlar köyde sadece bir karakolluk vardı ve sadece iki polis.."

"Bizimle ilgilenmediler, senin bir şeylerle oyalandığını hemen dönebileceğini söylediler, babanla ben onlara yalvardığımız da bile zoraki şekilde yardım ettiler."

"Bu kadar kısa süre de kaybolabilecek tek çocuk sendin Pascal" dedi Paulo gözleri ince bir çizgi halinde kısılmıştı.

"Yakında ki köylere baktık ve seni gören birileri var mı diye bütün çiftlikleri dolandık. Sen çok akıllıydın kolay bir şekilde bize ulaşırsın diye komşularımızdan birisini çiftlikte bıraktık."

"Zaten her şey onun yüzünden oldu.." dedi ağlayarak Esta.

"Kim?" dedi Jessica endişeyle.

"Komşumuz Galli'lerin büyük oğulları yüzünden" diyebildi Paulo. Yaşlı kadın başını iki yana sallayarak ağlıyordu şimdi.

"Sen geri dönmüşsün ve o seni görmüş ama ailesine söylemeden seni kaçırdı, çaldı bizden.."

Pedro olan bitenleri hayal etmeye çalıştıkça zorlanıyordu, aklına hiçbir parça gelmiyordu.

"Sen çok akıllıydın evlat, evin yolunu gece karanlığında bile bulacak kadar ve döndüğünde o adam seni zorla kaçırmış."

"Niye?" dedi endişeyle Jessica.

"Napoli de ki dilenci çeteleri için dedi, seni arabaya bindirip Napoli'nin çıkışında arabadan atmak zorunda kalmış. Yolda çevirme varmış ve sen sürekli ağlıyormuşsun."

"Geçen yıl ölmeden önce her şeyi itiraf edebildi, İsa'nın ve Meryem'in gazabı hep üstündeydi, hiçbir zaman mutlu değildi" diye kızgın bir ses tonuyla devam etti Esta.

"Neden geri getirmemiş?" dedi Pedro uzun sessizliğin verdiği boşlukta.

"Korkmuş, ailesiyle çok yakındık artık burada yaşamıyorlar. Geçen yıl o pislik öldükten sonra anne ve babası burada duramadılar. Eğe-r.." dedi Esta bir hıçkırığa mani olarak.

"Eğer ben bekleseydim seni evde.."

"Esta" dedi yaşlı adam endişeyle. Pedro birbirlerini seven çifte bir yabancıydı. Bir süre onları incelediğinde birbirlerine ne kadar aşık olduklarını görebiliyordu, Jessica'nın ailesi gibi biri aileye sahip olabilirdi.

"Seni kaybettiğimizde ben ve baban bir süre yaşayamadık ve bütün İtalya da seni aradık. Sonra, sonra tam on iki yıl sonra ben Sara'ya hamile kaldım. Sanki sana ihanet ediyormuşum gibi hissettim, onu doğurmak istemedim" diye itiraf etti Esta. Pedro bakışlarını yaşlı gözleriyle sürekli ağlayan kadına çevirdi.

"Se-n bir yerlerde yalnızken yeni bir bebek sevemezdim, onu doğurmamak için babanla çok kavga ettim ve aldırmaya karar verdim.." diye tamamladı.

Jessica kadının anlattıklarının büyük bir çoğunluğunu anlamış ve usulca geri adım atmıştı, sesini bile çıkarmıyordu.

"Doktora gittiğimde o yere oturamadım, belki bana korkak diye bilirsin ama onun senin kız kardeşin olduğunu yeni öğrenmiştim ve senin biri gün geri döndüğünde onunla tanışmak isteyebileceğini düşündüm.."

"Bize kızma evlat çok durumuz olmadığı için bize kızma. Sana ulaşmak için elimizden geleni yaptık ama sen adını bile hatırlamıyordun.."

Esta heyecanla eski bir küçük oyuncak ayıyı masanın üzerine bıraktı.

"Ba-k!" dedi heyecanla. Elleri titreyerek Pedro'nun eline uzandı.

"Bu senin ilk oyuncağındı, sadece bununla oynardın, kendi adını bile söylemezken sadece ona verdiğin Pedro'yu dillendirirdi."

"Onsuz uyumazdın" dedi kadın daha fazla ağlayarak.

"Ben hep onsuz nasıl uyuduğunu düşündüm ve kalbim bu acının altında hep ezildi" diye titreyerek. Pedro ayıya bir süre bakıp uzandı ona. Yumuşak tüyleri eski hatıraların da canlanma etkisi yaratmıştı.

"Bunu sen almıştın" dedi Pedro yaşlı adama doğru. Paulo heyecanla başını salladı.

"Ev-evet evet evlat!"

"Si-ze" dedi Pedro zorlayarak kendini.

"Size kızgın değilim, hiçbir zaman olmayacağım." Diye tamamladı. Hemen ardından yanında oturan kızın elini kavrayıp onu sıktı.

"Eğer ben kaybolmasaydım, o acıları çekmeseydim hayat beni ona götürmezdi."

Jessica gülümseyip bir buse kondurdu Pedro'nun eline. Pedro kızın saçlarına dokunup geri çekildi.

"Eğer o kıza yardım edebilirsem de ederim.." dedi kendisinden emin bir şekilde.

"Gerçekten mi?" dedi heyecanla Esta eşi de onunla aynı anda ayağa kalkmış heyecandan.

"Evet, yeterince insan ölüme neden oldum" diye mırıldandı. Esta bir süre oğlunun ne demek istediğini anlamadı ama onlara ulaşan adamın sözlerini anımsadı.

"Oğlunuz çok güçlü bir adam bayan Esta, Yunanistan da ki bütün iş adamlarından bile güçlü.."

Gecenin diğer yarısında yaşlı çift Pedro ve Jessica için onun bebeklik odasına hazırlamışlardı. Pedro küçük beşiğin yanında ki kanepeye baktı.

"Bu odaya girmemişler hiç" dedi üzüntüyle Jess'i.

"Öyle görünüyor." Dedi Pedro yanında duran ayıya bakmamaya çalışıyordu. Kapıları çalınca Pedro kapıyı açtı.

"Ah, yatmadığınızı düşünmüştüm bunlar temiz çamaşırlar eğer duş almak isterseniz-"

"Gerek yok, teşekkürler" diyebildi Pedro kadına doğru. Esta korkulu bakışlarını yere çevirip biraz bekledi.

"Eğer uykun hala yoksa benimle biraz kahve içmek ister misin tatlım?"

Jessica sırtına dokunup hadi der gibi bir işaret yaptığında Pedro başını salladı. Elinde ki çamaşırları kıza uzatıp kendisini eskimiş aynadan kontrol etti. Evin eski ahşap döşemesinden çıkan sesler onu rahatsız ederek yürüyordu merdivenin ucunda ki küçük duvarda ki izleri geç fark edip durdu. Mavi bir tükenmez kalemle işaretlenmiş gün ve tarih atılmıştı.

"Haziran 1981 Pascal"

Eli uzandı o çizgiye doğru eğilip üç yaşında ki bir çocuğun boyunu kadar olan yerde duraksadı. Mutfak kapısının önünde duran kadın ağlamamak için kendisini sıkıyordu.

"Boyun uzamasını o kadar çok isterdin ki her gün kontrol ettirirdin, senden bana kalan birkaç izden birisi de o.."

Pedro diz çöktüğü yerden ayaklanıp kadını takip etti. Sarı lambanın altında ki koltukta oturuyorlardı şimdi. Aralarında sadece 35 santim boşluk ve bir ömür vardı. Esta oğluyla konuşmak istediği her şeyi dillendirirken zorluk çekiyordu.

"Baban da katılmak istedi ama ben izin vermedim, şe-y bize anlatacağın şeyler ona ağır gelebilir diye korktum.."

"Size ne anlatmamı istiyorsunuz?"

Yaşlı kadın iç cebinden çıkardığı ağır silahı masaya bıraktı. Pedro bunu beklemişti, eşyalarını karıştırdığını asla tahmin etmese de beklemişti.

"Bunu ceketinde buldum, asla bakmazdım ama dayanamadım. Sen benim oğlumsun, sana bunu taşıtacak kadar ne yaşadığını bilmek istedim."

Pedro endişeli gözlerle onu takip eden kadına bakmadan konuştu bir süre.

"Bilmek istediğin oğlun sandığın canavarın iç yüzüyse evet o yaşlı adamı buraya getirmediğin için şanslı olmalı."

Esta endişeyle başını sallayıp tüm cesaretini topladı.

"Lütfen oğlum bana neler yaşadığını anlat.."

"Siz beni neden bulamadınız biliyor musun?" dedi Pedro sakin bir şekilde.

"Çünkü yanlış yerde aradınız, ben on iki yaşına kadar sokaktaydım on iki yaşında bir ekmek parasını çaldığın zengin kadından kaçıp son paramı sokak serserilerini kaptırmamak için bir adam öldürdüm."

Esta soluğunu kesen gerçekle sarılmıştı, oğluna asla bakmadı o devam etti.

"Hapishanede iyi davrandıkları oldu diyemem ama karnım toktu ve bende o pislikte yaşamak için insanları zehirledim, savaştım, hücrede yattım ve dahasında daha çok acı çektim. Senin tanıdığın oğlun değilim ben." Dedi sıkıntıyla. Esta endişeyle başını salladı.

"Hayır! Hayır osun, kokuna sinen şey sadece sigaranın iziydi sen hala benim oğlumsun ve onun gibi kokuyorsun. O kıza gülümserken gördüm ben oğlumu, onun gibi gülüyordun."

"Jessica'yı bulmam çok zordu" diye sürdürdü Pedro.

"Yunanistan da ve diğer her yerde bütün iğrenç şeyi sürdürürken onu buldum. Tanrı hala var olmalı.."

"Beni sana getirende, o kızı sana bulan da bizi kavuşturanda oydu Pedro." Dedi kadın gülümseyerek. Pedro ona inatla Pascal diye seslenen kadının bir anda benimsediği ismiyle anmasına şaşırmış, ona doğru dönmüştü.

"Pascal ismini asla sevmezdin, kuralları üç yaşında bile sen koyardın." Diye devam etti Esta.

"Canın" dedi kadın üzüntüyle.

"Canını çok yakmışlardır."

"Yaktılar" diye itiraf etti Pedro.

"Ama bende onların canını yaktım." Esta oğlunun elini kavrayıp sıktı.

"Sana kurabiye yaptım yer misin?" kadının yüzünde ki kocaman gülümsemede kalbi tekledi Pedro'nun. huzursuzlaştı

"Ye-rim" dedi Pedro zorlayarak kendisini.

"Tarçınlı mı?"

Esta gülerek başını sallayıp onu mutfak masasının yanına çekti, fırından çıkardığı kurabiyeyi sıcak sıcak ağzına atan oğluna gülümsüyordu. Pedro ağzı yansa da keyifle ikincisini yemek için uzanıyordu.

"Karnın ağrıyacak, hiç değişmemişsin.."

Pedro ağzında yoğun tarçın ve ufalanmış cevizle gülmeye çalışıyordu. Ona annelik yapmak için bir ömür bekleyen kadına mutlu bir kaç anı armağan eder gibi onunlaydı. İhtiyacı olan anneyi ona sadece yarım günde veren kadına hayran kalmış şekilde bekliyordu. Kalbinde ki ince sızıdan çıkan aile duygunun yeşermesini ve büyümesi.

*-*

Bölümle ilgili size tek söyleyeceğim şey çok zordu ve sürekli ağlayıp durdum zorlandım. Bazen kafamızda yatardığımız şeylerin acısında boğuluyor ya insan bende o misal boğuldum sanırım, Pedro'yu sevdiğim bir yanımda onu öldürüp sanki tekrardan canlandırdım ve bu zor oldu. O benim hep en acı tarafımda kalan ölümsüz karakterimdi, diğerleri gibi şanslı değildi, mutlu hiç değildi sadece tutunduğu şeye dört elle sarılandı. 

Bayram yaklaştı ve bende bayram için şehir dışında olacağım bu kez görebildim ki vote istenince tamamlanıyor, elbette ki hayalet okuyucularımızın katkılarıyla, çok teşekkür ederim bir günde bölümün gelmesi mümkünmüş bunu da görmüş olduk :) Vote sınırı bu kez 600 yükseğe çekmemin nedeni dediğim gibi şehir dışındayım ve pek zamanım yok ama bir şans eseri gene yüksek vote gelirse bölümü yazmak için hemen aranıza döneceğim :) Eğer vote tamamlanmazsa bölüm gelmeyecek gibi düşünmeyin 13'de bölüm gelecek canlar :)

Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 418 45
Beyaz köpek balıkları görmek için o kadar yol katederken hiç beklenmedik anda bindikleri gemi dev dalgaların arasında batmıştı. Çok sayıda kişi ölüp...
1.3M 78.8K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
792K 42.7K 90
Ayrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...
7.5K 813 16
zhongle: sadece hayatımda ilk defa... ilk defa birine güvenmek istedim. [texting, story] ©jadedstilll ‐ 2021