O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi :...

By BetlEldoan

711K 48.8K 3.3K

Benim beklediğim adam sen değildin ama kalbim.. Kalbim neden senmiş gibi atıyor. *-* Jessica Atos üç abisi v... More

Tanıtım
Geçmişin Yüzü
SOĞUK ÖLÜM
BİNLERCE HİS
UYANIŞ
KADER
KARŞILAŞMA
YAKIN MESAFE
AÇIKLAMA
KAÇAK
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
ÖPÜCÜK
HIRÇIN DALGALAR
EYVAH BASILDIK!
BU AŞK MI? (Part 1)
Yazardan Küçük Bir Not
BU AŞK MI ? (Part 2)
O SEN DEĞİLDİN
O ADAM OLMAK
BENCİL ADAM
HİCRAN
KÜÇÜĞÜM
RUHUNDAKİ YARALAR
BEKLENEN
YARIM KALAN HER ŞEY
MUTLULUK
AV MEVSİMİ
AVA GİDEN AVLANIR
KUTUP YILDIZI
AYICIK
KIRILAN KALPLER
YENİ ATOS
PASCAL
TARÇINLI KURABİYE
ANNE
KENDİNİ ÖLDÜREN ADAM
TEHLİKE
OYUN PART 1
OYUN PART 2
İTALYA BİLETİ
YALANCININ MUMU
DEĞİŞİM
SANTOS POULOS
SORU-CEVAP
AKŞAM YEMEĞİ
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
B PLANI
TEKLİF
FİNAL
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)
LİMONLU KEK (YENİ HİKAYE)
ÇETO C

ESKİ BİR DOST

12.1K 1K 62
By BetlEldoan

Gezindiği şeffaf süt beyazı tende iz bırakırcasına öpücüklerini bırakıp kızın soluğunu kesecek şekilde nefesini onun tenine doğru bırakıyordu. Jessica Pedro'nun onu yumuşacık bir yatağa bırakmasıyla heyecandan soluğu kesilmiş ellerini adamın gömleğinin düğmelerine yakın bir konumda tutuyor aralarda çekiştirip daha fazlası için onu teşvik ediyordu. Pedro kızın soğuk parmak uçlarını tekrar teninde hissetmek için üzerinde ki gömleğini hızlıca çıkarıp arkasına doğru fırlatmıştı. Jessica onu tekrar yatağa yatıran adama gülmüş boynuna bıraktığı öpücüklere karşılık olarak ellerini onun gür saçlarının arasında gezindirmişti. Pedro kızın parmak uçlarını tekrar sırtında hissettiğinde freni boşalmış bir araba gibi durdurulamaz hale geçmişti.

"Meleğim" dedi Pedro. Genç kız gözlerine onu okuyormuş gibi bakan adamın yüzüne çevirdi. Dudaklarından çıkan her söze bir ömür adayacak olan adama tekrar aşık olmuştu.

"Pedro." Dedi Jessica sessizce. Pedro kızın dudaklarına yöneldi, kızdan kopmadan duraksayarak konuşuyordu artık.

"Güneşim.." Jessica onu güneşim diye seven adama cevap olarak daha fazla gülmüştü.

"Küçüğüm.."

Pedro kızın üzerinde ki ince şalı söküp almıştı şimdi. Jessica onun dokunuşlarında ki akışa hayran kalmıştı. Saniyeler içinde üzerinde sadece iç çamaşırları kalmıştı.

"Beyaz tenine mürekkep damlatacağım.." dedi Pedro. Jessica adamın esmer elinin beyaz teninde gezinmesini inceledi. Mürekkep dediği şeyin kendi teni olduğunu anlamıştı. Pedro kızın açık düz göbeğinde gezindikten sonra usulca oraya eğilip hafifçe ısırdı. Genç kız yerinden sıçramış gibi hafif havaya kalkıp tekrar düşüşe geçti.

"Bugün ve ondan sonra ki gün, her gün benimsin.." dedi Pedro. Jessica onun için acele etmeyen adamı hızlandırmak için ona yalvaran gözlerle bakıyordu.

"Pedro.." dedi inlercesine. Pedro kızın dudaklarından her isminin dökülüşünde daha fazla hızlanıyor, kendisine mani olamıyordu.

"Söyle" dedi Pedro kızı teşvik edercesine. Jessica dili kurumuş gözlerinde ki kararma yüzünden etrafı simsiyah görüyordu. Tek kolunu gözlerine doğru siper edip utancını saklar gibi mırıldandı.

"Lütfen" diye yalvardı. Pedro daha fazla beklemedi, bekleyemezdi. Ona istediğini verecekti, istediği oydu.

***

Islak saçlarıyla uyuduğu için hasta olacaktı. Dün gece yaşadıklarının hemen ardından onu zorla duşa sokan adam hemen ardından onunla kollarıyla sarıp sarmalamış ve sabaha karşı uyuya kalmıştı. Jessica gözlerini usulca açıp teninin altında ki alev topunu inceledi.

"Günaydın" dedi sert bir erkek sesi. Jessica sıçramış gibi sarsıldı hemen toplanıp bakışlarını tepesinde ki adama çevirdi. Utanmamak elde değildi ki, hala çıplaklardı!

"Günaydın" yüzünü saklamak için onun göğsüne doğru çevirdi. Pedro kızın tekrar ondan çekinmemesi için arsız bir şekilde kendisine çekti.

"Kaçma" dedi uyarıcı bir şekilde. Jessica kızarmış dudaklarını defalarca öpen adama yanılt verirken zorlanıyordu. Pedro kızın ondan bir an önce kopma çabasına alaycı bir şekilde seyrediyordu.

"Saat kaç?" Jessica ince siyah çarşafı üzerinde tutarak ayaklanmıştı. Yerde duran kıyafetlerine uzandı, elinde aldığı her şeyi bir şekilde yürürken zorlanıyordu. Pedro kızın her an düşecek gibi yürümesine endişeyle seyrediyordu. Yerde sürüyerek yürüyor aralarda kıyafetlerine uzanmak için bütün çarşafla eğiliyordu. Pedro ayaklandı, birkaç adım uzağında ondan habersiz telaşla toplanan kızın yerde sürüklediği çarşafın ucuna ayağını uzatıp sert bir şekilde bastırdı. Jessica çarşafın bir yere takılmış gibi onu geri çekiştirince baskı artmış az daha düşecekken Pedro onu kucaklamıştı.

"Önce yemek yiyeceksin, sonra seni seveceğim.."

"Pedro geç kaldım!"

"Kaldın ama bana geç kaldın meleğim.."

Yarı çıplak vaziyette ona yemek hazırlayan kızı hayran hayran seyrediyordu. Jessica yaptığı hazır tiropita ile kahveyi masanın bir ucuna servis açmıştı. Pedro buzdolabında bir şeylerin olduğundan bile habersiz kızın hazırladığı masayı süzdü.

"Gel buraya" dedi Pedro. Jessica istiyor olsa bile istemiyormuş gibi ağır adımlarla adamın yanına geldi. Pedro kızı sol bacağının üzerine oturtturup tek eliyle doldurduğu kahvesini onun eline tutuşturdu.

"Ben yemek yiyebilirim" dedi kız fısıltıyla. Pedro aldığı peynir tabağını kızın önüne doğru çekip kulağına doğru eğildi.

"Ama seni ben beslemek istiyorum, ben uyutmak, ben sevmek, ben öpmek.." Son söylediğiyle bir buse daha kondurdu omzuna, boynuna hemen kulağının altına. Jessica tek elini adamın hafif sakallarının üzerinde gezindirdi.

"Çok huzur verici" kızın sesi boş evde yankılanamayacak kadar kısık, Pedro'nun duyacağı kadar hafifti. Pedro kızın dudaklarına tekrar bir buse kondurup geri çekildi.

"Seni birisiyle tanıştıracağım" dedi aniden. Jessica daha önce onu kimseyle tanıştırmadığı için biraz endişeli bakışları altında onu süzüyordu.

"Kim?" dedi merak içerisinde. Pedro kızı tekrar sarıp sarmalayıp kendisine bastırdı.

"Göreceksin.." diyebildi sadece.

Atina'dan iki saat uzaklıkta ki Litochoro geldiklerinde Jessica'nın merakı daha fazla artmıştı. Aracı kullanması için Mio yada başka bir korumaya emir vermemişti. Beraber çıktıkları yolculuk boyunca milyon tane sorusunu cevapsız bırakmıştı.

"Çiçekler kimin için peki?" Pedro'nun çiçek almasıyla işler biraz daha çığırından çıkmış kızın merakına acaba kadın mı soruları dolanıp duruyordu. Belki de erkektir, bir dostu falan. Jessica umutsuz bir şekilde elinde ki buketi kontrol etti.

"Hadi sor?" dedi Pedro bakışlarını yoldan çekmeden.

"Neyi?"

"Kafanda dolanan soruyu, kendine eziyet ediyorsun" diye uyardı.

Jessica dudaklarını ısırıp sorup da kendisini düşürmek istemedi. Acaba annesi olsa ne yapardı? Bir gülme geldi aniden, çiçekleri görür görmek babasının kafasında geçirip ona bildiği bütün kötü sözleri ederdi.

Kate ve Hilal de annesinin dizinden gidip abilerine nefes aldırmazdı. Biraz düşündü daha fazla kendisini sıkmamak için sormaya karar verdi.

"Bu tanıştıracağın kişi bir kadın mı?"

"Hayır"

Jessica elini usulca göğsüne koyup derin bir nefes alıp verdi. Pedro kızın hareketine güldü.

"Çiçekler de senin" dedi birden. Jessica donuk bakışlarını çiçeklerin üzerinde gezindirdi.

"Benim mi?"

"Senin" dedi Pedro kısaca, sanki daha fazla karıştırma der gibi kısa kesmişti. Jessica heyecanını saklamadan çiçeklerini kendisine doğru bastırdı. Belki yanılmıştı, Pedro içinde yaşattığı çocukla beraber romantikti.

Birkaç dakika sonra yolun sol kısmında beliren Termaikos körfezi kızın dikkatini çekmişti. Yüce Olimpos hemen karşısında yükseliyordu.

"Tanrıların dağı" diye istemsizce mırıldandı. Büyük babası onlara mitolojik hikayeleri anlattığında okula başlamamıştı bile.

Olimpos dağının eteklerine vardıklarında Jessica'nın heyecanı artmıştı. Pedro arabayı park etmek için yolun diğer kısmını tercih etmişti.

"Yolun diğer kısmında yürüyeceğiz"

Jessica ayağındaki spor ayakkabılara şükrederek bakıyordu. 35 dakikalık yürüyüşte hep tırmandıkları için fazla efor kaybetmişti. Ormanlık bir alana girdiklerinde uçurumun hemen solunda kalan kısma onu çeken Pedro'yu takip etti. Elinde ki çiçekleri hala bırakmamıştı. Onlarla uyumak istiyordu.

"Geldik" dedi adam. Pedro hemen ardından yerden yaklaşık 400 metre yukarıda oldukları hissedebiliyordu. Uçurumun kenarında ki düzlükte yer alan anıta onu çeken adamı takip ediyordu. Hemen karşılarında Olimpos dağı ve Termaikos körfezi yer alıyordu.

"Dostum, bu Jessica."

Jessica yerde ki beyaz taşın üzerinde ki ismi mırıldandı.

"Ricco"

"Çok güzel değil mi?" dedi Pedro usulca. Jessica hiçbir şey anlamamış gibi duruyordu. Pedro kızın elini kavrayıp onu daha da yakınına çekti.

"Bu Ricco benim tek dostum"

Jessica bir ölümlüyle daha önce tanışmadığı için nasıl davranacağını bilmiyordu. Öksürdü hemen ardından yüzünde kocaman gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Merhaba, ben Jessica Atos. Atosların en küçük kızlarıyım.."

Pedro bir kahkaha atıp kızı kendisine doğru çekiştirdi.

"Tahmin et ne yaptım, onu Atoslardan çaldım" dedi gülerek. Pedro dostunun da güldüğüne emindi. Ondan ayrılalı yıllar olmuştu ama hala aynı ranzada yattıkları gecelerde gülerek konuşması aklındaydı.

"Seni beğendi" diye kıza doğru fısıldadı.

"Gerçekten mi?" dedi kız heyecanla. Pedro kızın alnına bir buse kondurup geri çekildi.

"O benim tek dostumdu" diye fısıldadı. Jessica Pedro'nun için de ki en derin ikinci yarayı görüyordu şimdi. Pedro'nun çelikten zırhında ki sızıntıdan içeriye girmiş, kalbini avuçlarının arasına almıştı.

"Ne oldu?" dedi kız üzüntüyle.

"O-nu.." dedi Pedro konuşurken zorlanmasının tek sebebi asla unutamadığı gündü. Farelerle dolu hücrede kollarında ölen dostuyla kaldığı anlar.

"Öldürdüler" Gözlerinden canlanan geçmişin tozlu sayfalarının her saniyesini hatırlıyordu. Çaresiz nefesinin ardından ki sesleri.

"İşimiz bitti çocuklar, haydi çıkalım" Kedi adamlarını önüne alıp hücreden çıkarken Pedro çoktan Ricco'yu kucaklamıştı bile. Kucağında çocuğun kafası almış saçlarından alnına doğru döken teri siliyordu.

"Sakın ölme! Sakın!"

Ricco baygın bakışlarının ardından sırttı.

"Cennet-te huriler var lan.."

"KAPA ÇENENİ! GARİDİYANN! AÇ KAPIYI!" Onları duyacak kimse yoktu. Soğuk su damlacıkları tavandan yere doğru akarken çıkardıkların ses Pedro'yu deli ediyordu.

"Üşü-yorum" dedi Ricco titreyen dişlerinin ardından. Pedro çocuğu yarasına elini bastırıp kanı durdurmak için uğraşıyordu. Elleri ve üzeri şimdiden kan olmuştu.

"Soğuk mu?" dedi Pedro gözlerinden akan yaşların aktığını Ricco'nun alaycı gülümsemesinde fark etti.

"Bebek gibi a-ğl-ama" dedi çocuk zorlukla. Konuşurken dili dolanıyordu artık.

"31 Gün lan!" dedi Pedro onu sarsarak.

"31 günün kaldı ölemezsin! "

"K-endini suç-lama" dedi Ricco.

Pedro bir çığlık atıp onu daha sıkı kavradı.

"G-üzel bir k-adın bul" dedi tekrar.

"Birlikte buluruz, beraber beni Atina'ya doğduğun yere götürecektin!"

"At-ina, tanrıların şe-hri, orada gü-zel kızlar vardır.." Çocuk öksürmeye başladı. Ağzından akan kanlar Pedro'yu korkutmuştu.

"Ölme dedim sana!!"

"Öl-ümün so..ğuk oldu-ğunu bilmi..-yordum" dedi Ricco gülümsemeye çalışarak.

Pedro çığlıkları ve küfürlerini ardı arkası kesilmende sıraladı. Çok uzun zamandır ilk defa ağlıyordu. Gözyaşlarının bakış açısını bulanıklaştırdığı anda Ricco'nun son nefesini duydu.

Gözlerinden akan son damlasında ettiği yeminlerle doğan şimdi ki benliği öfke nöbetlerinin habercisiydi. Jessica gözlerinde biriken yaşları zorlukla silip tebessüm etmeye çalıştı.

"Üzülmeni istemezdi"

"Atinada yaşamamın tek sebebi oydu, bana güzel bir kız bul demişti."

Pedro kızın saçlarını okşayıp mırıldandı.

"Buldum, çok daha iyisi buldum."

***

Chistian ofiste ki değişikliği alt etmek için erkenden ofise geçmişti. Hilal ile yaptıkları son tartışma da Hilal galip gelmiş bebeğin cinsiyetini son ana kadar öğrenmeyeceklerdi.

"Tanrının bin belası!" diye küfredip tekrar masasına geçti. Ewan'ın dün onun için hazırladığı mavi kapaklı dosyayı inceledi. Jessica'nın son zamanlarda büyük miktarda ki para çektiğinin ve bu paraların havale edildiğini gözlemlemişti. Kız kardeşi ondan habersiz bir şeyler çevirmekle kalmıyor ek hesaplarında ki bütün parayı kullanmıştı.

"3.2 milyon dolar mı!" Tanrım!

Hesabı incelemek için diğer sayfaları çevirirken İtalyan banka hesabıyla karşılaştı. Pedro? O olamazdı, adamın Jessica'nın parasına ihtiyacı yoktu ki.

"Antonia Conti"

Ewan diğer köşede onu seyrediyordu elinde ki sigarasını söndürüp konuşmak için Chis'e döndü.

"Bizden habersiz büyük bir şeyler çeviriyor"

"O belli!" diye söylendi Chistian. Dosyayı öfkeyle masasına vurup Ewan'a baktı.

"Alex biliyor mu?"

"Finans departmanının raporlarında gördü zaten o uyardı"

"Kim peki?"

"İşte işler orada biraz karışıyor" dedi Ewan sıkıntıyla. Chistian alnına vurduğu eliyle hızlıca cevap bekliyorum der gibi mırıldandı.

"Adam kayıp çocukları bulmak için çalışıyor daha doğrusu para karşılığında yapıyor"

"NE!" Biraz duraksadıktan sonra öfkeli bakışlarını Ewan'dan çekip masanın başında duran güzel karısında resminde sabitledi.

"Biliyor mu?"

"Hilal mi? Muhtemelen, bilirsin ondan habersiz pek bir şey olmaz"

Hilal'in asla kullanmayı beceremediği hesabında ki harcamalar şimdi daha belliydi. Muhtemelen kartını Jessica'ya vermişti.

"Alex ve Niko'yu çağır dostum ve tabi babam ve büyük babayı da!"

"Önce Jessica'yla konuşmaya ne dersin?" dedi Ewan.

"Eğer bu işte annem, Hilal ve Kate varsa savunma hattını güçlendirmeden onunla konuşmam!"

"Dostum savaş çıkmadı" diye alaycı bir şekilde gülen adama kalemini fırlattı.

"Dediğimi yap Ewan!"

Ewan odadan çıkar çıkmaz beş haftadır bu işle uğraşan küçük kardeşinden hesabını sormadan önce diğer büyük hesabı sormaya karar vermişti. Telefona uzanıp hızlı aramada bire bastı.

"Alo hayatım?" dedi tatlı kadın sesi. Chistian göz kapaklarını indirmeden önce dişlerinin ardından tıslayarak konuştu.

"Çabuk Jessica'nın bizden habersiz çevirdiği şeyleri söyle?"

Hilal'in duraksayarak zaman kazanmak için beklediğini anlamış öfkeli bir biçimde konuşmaya devam etti.

"Sakın yalan söylemek için zaman kazanma! Her şeyi biliyorum"

"Aşkım neden bahsettiğini anlamadım-"

"HİLAL!"

"Tam-mam, şey Jessica Pedro'ya yardım etmek istedi bizde ona yardım ediyoruz" kızın aniden dili çözülmüş kendisi dahil diğerini de itiraf etmişti. Kate ağzında ki pipeti geri püskürterek kıza bakıyor konuyla ilgili hiç bilgisi olmayan Hera şaşkınlıktan kocaman olmuş gözleriyle gelinini süzüyordu.

"Yüce Zeus! Neler söylüyorsun Hilal!" dedi kadın endişeyle.

"Kate de biliyor tabi, annem?"

"Hayır! Hera yeni öğrendi, bana pembe orangutan görmüş gibi bakıyor"

"Eve dönüyorum, sakın kaçmaya kalkma! Seni ve diğer ikinizin hesabını bugün soracağım! Pedro biliyor mu?"

"Ay hayır! Hayır aşkım bak sakın söyleme, Jessica'ya çok kızar sonra!"

"Kızsın! Haklı çünkü, adamın hayatına neden karışıyorsunuz!"

"Biz onun iyiliği için şey ettik-"

"Hilal, Jessica'yı ara ve abin seni beni ve diğer kızılı öldürecek de!"

***

Niko evdeki gerginlikten etkilenmiş ciddi konularda yer aldığı tek kişilik kırmızı koltuğa kurulmuştu. Hera ve Dimitri'nin yanı başında onu sürekli uyarıcı şekilde konuşuyordu. Kate, Hilal ve Jess ise yan yana üçlü koltukta oturuyordu. Chistian ve Alex'e eşlik eden Ewan ayaktaydı.

"Ne zamana kadar bu devam edecekti?" soruyu doğrudan soran Alex olmuştu. Kate son zamanlarda kartında ki artışın bir sebebinde bu olduğuna emindi.

"Geri kalan sonuçları alana kadar" dedi Jessica.

"Bebeğim sen nelere bulaştın" dedi Hera endişeyle.

"Ben sadece onun gerçek ailesine ulaşmasını istiyorum" dedi Jessica hızlıca.

"Peki o istiyor mu Jessica!" dedi uyarıcı bir şekilde Niko. Niko'nun öfkesinden kızaran boğazı ve yüzünde ki kızarıklık Jess'i endişelendirmişti. Niko yeşil gözleri küçük kardeşinden çekmeden devam etti.

"Onun bunu istemediğini bile bile bunu yaptın, sonuçlarını hiç düşündün mü?"

"Düşündüm" dedi Jessica.

"Düşünmüş olsaydın önce onunla paylaşırdın" diye tamamladı Niko.

"Abin haklı küçük hanım, bu işin içinde ciddi şeylere bulaşmışsın. Para verdiğin adam mafya, sonuçları alsan bile bilgilerini başkalarına satabilir. Bunun ailemize, Pedro'ya nasıl zarar vereceğini hiç düşündün mü? Pedro'nun bizden daha fazla düşmanı olduğunu biliyorsun, yalnız yaşarken ayağına dolanan pisliklerden kurtulmak kolaydır ama bir aile.." Hector biraz duraksayıp işaret parmağını havaya doğru kaldırdı.

"Aile karmaşadır, bizi tutan ailemiz evet ama hiç ailesi olmamış bir insana aniden aileyi öğretemezsin"

"Büyük baban doğru söylüyor birtanem" dedi endişeyle Hera. Küçük kızının boyundan büyük işlere bulaşmış olması onu hem korkutuyor hemde büyük endişeye neden oluyordu.

"Bana sadece üç hafta daha verin" diye mırıldandı Jessica. Hilal kızın elini sımsıkı kavradı.

"Lütfen, benim için endişelendiğinizi biliyorum isterseniz siz işleri devralın ben sadece onun daha fazla mutlu olmasını istiyorum"

"Tanrının bin belası" diye mırıldandı Chis. Hilal Chis'in eline uzanıp kavradı iki eli de birleştirip gülümsemeye çalıştı.

"Lütfen Chis, ona şans verin"

"Olmaz Hilal!" dedi adam kesin bir şekilde.

"Aşkım Hilal haklı, eğer benden annemi bir kere görmek için bütün ayakkabılarımı isteselerdi çantalarımı da yanında verirdim" Kate'nin hafif dolmuş gözlerine endişeyle baktı Alex. Annesi hakkında asla konuşmayan kızın aile konusunda ki hassasiyetini biliyordu. Usulca onun yüzünü ardından hafif çıkmış göbeğini okşadı.

"İzin ver Chistian" dedi Alex.

Chistian son sözü söylemeden önce babasına hemen ardından da büyük babasına baktı. Hector eline aldığı bastonu kendisine doğru çekip söylendi.

"Chistian Alex ve Ewan bu işler ilgilenecek, adamla görüşün işleri hızlandırması gerektiğini söyleyin. Eğer ailesinden birisine ulaşırsak da işleri temizleyip bilgileri Jessica'ya vereceksiniz. Bilgiler sadece ondan ve o adamda olacak."

"Ben!" dedi Niko öfkyle.

"Sen mavi saçlı kızınla takılmaya devam et çocuk, son zamanlarda öfkenin sebebi o kız mı?" yaşlı adamın bir yandan gülüp bir yandan Niko'ya sataşmasıyla ortam biraz olsun yumuşamıştı.

"Mevzu kapandığına göre Hilal'in yaptığı mükemmel yemekleri yiyebiliriz" diye araya girdi Hera. Bütün aile akşam yemek kurallarına göre sırayla yerlerine geçerken Hilal servis için yardım ediyordu.

Jessica masanın altından telefonuna gelen mesajını kontrol edip gülümsedi.

"Bahçedeyim (P)"

Niko yanında oturan kız kardeşine fısıltı eşliğinde mırıldandı.

"Seninle işim var"

"Ne işi?" dedi Jessica. Niko kızı ikna etmek için çok da açık vermeden devam etti.

"Biraz gezeceğiz"

"Niko gene neler karıştıyorsun!"

"Ben bir şeyler karıştırmam civciv, o işlere sen ve diğer Atos kadınları yapar" Niko tek gözünü kırpıp kızın eline bıraktığı bir tomar parayı gösterdi.

"Bu ne!" dedi kız. Hilal servis için tabağına uzanmıştı, Jessica boş eliyle tabağı alıp kıza uzattı.

"Teşekkürler Hilal" diye ekledi.

Hilal ikiliden uzaklaştığında Niko devam etti.

"Daha da veririm, çok paran yok zaten al işte sadece bir saat"

"Olmaz!" dedi Jessica, para ne kadar tatlı olsa da Pedro'nun arkasından yeterince işler çevirmişti. Yenileri ekleyip onları da hesaba ekleyemezdi.

"Beş katı, okey?"

Kahretsin! Jessica onaylar gibi parayı iç cebine yerleştirirken Niko gülüyordu.

"Aynı bir Atos gibi davrandın güzel kardeşim, daha fazla parayla her şey çözülür"

Jessica usulca dudağını ısırıp mırıldandı.

"Bahçede ki belayla sen uğraşacaksın"

"Bela?" dedi Niko anlamamış gibi.

"Hey siz ikiniz fısır fısır ne konuşuyorsunuz?" dedi Dimitri.

"Benim de dikkatimi çekti aşkım, Niko beş dakika boyunca Jessica'nın saçını çekmeden oturabildi. Hatta onunla konuştu."

"Abartmayın lütfen" diye mırıldandı Niko.

"Lütfen? Dimitri oğluna bir şey olmuş" dedi endişeyle Hector.

"Bir şey olmadı büyük babacım sevgili abim beni dışarıya çıkacakmış bende ona Pedro'ya sözümün olduğunu söylüyordum"

"Bahçede ki bela Pedro muydu!" dedi Niko.

"Elbette ki o" dedi Jessica somurtarak.

"Nereye gideceksiniz, Niko! Sakın kız kardeşini zarar vermek için dışarıya çıkarma!"

"Anne! Tanrım neden civcivi öldürecekmiş gibi konuşuyorsun ki? Sadece birkaç şey içip döneceğiz" Niko işlerin çığırından çıktığına artık emindi. Sevgili yengesi Alex'e heyecanla bakıyordu.

"Bizde gidelim!"

"Olmaz" dedi Alex.

"Ama çok üzülürüz biz.." bilerek bebeği de ortaya artık duygu sömürüsü yapıyordu. Alex sevgilisinin göbeğine dokunup fısıltı eşliğinde konuştu.

"Zaten ondan olmaz diyorum aşkım, hala o topuklu ayakkabılarla yürüyorken ona zarar verebilirsin"

"Off!" diye söylendi genç kız.

"Hey konuyu dağıtmadan devam edelim, biz sadece civcivle gidiyoruz! Geri kalanları kendi çapında eğlensin lütfen"

"Ya ben?" dedi Ewan.

"Sen yoksun dostum, o resimleri sattığında ruhunu da sattın" dedi uyarıcı bir şekilde. Ewan resimlerin parasını harcadığı için avans için Chis'e döndü.

"Para yok Ewan, bensiz eğlenmene müsaade edemem"

Jessica cebinde ki parayı Ewan'ın önüne bıraktı.

"Tanrım Jess!" dedi Ewan eline aldığı parayı hızlıca kapıp cebine indirip ayaklandı.

"Bana teşekkür etme, Niko verdi." Dedi Jessica. Niko hayır der gibi somurtup kıza döndüğünde Jess ona mani oldu.

"Orada ki para üç deste yani üç bin dolar ve beş katı demiştin yani bana on beş bin dolar borcun var."

"Ewan'a neden verdin!" diye bağırdı genç adam. Jessica soslu tavuktan bir parça alıp mırıldandı.

"Çünkü ben bir Atosum, sen söylemiştin. Pedro'yu da sen halledeceksin"

"Sana neden güvendim ki!"

"Çünkü benden başka seçeneğin yok abicim."

***

Bahçede onları bekleyen adamı ilk Niko hemen ardından ise Jessica fark etmişti.

"Plan basit civciv, sanki ben sana izin vermemişim gibi yapıp onu postalayıp hemen bara gideceğiz-"

"Bara mı! Bar meselesini anlatmamıştın."

"Anlatsam kabul edecek miydin?" dedi Niko. Jessica etmeyeceğini belli ederek başını salladı.

"Yalnız bir sorunumuz var, Pedro'yla gitmeme izin vermezsen benimle görüşmek için odama çıkar"

Niko başını yanında ki duvara vurmamak için kendisini sıkıyordu.

"Civciv odaya gizlice girme konularını sonra seninle derinlemesine konuşacağız, şimdi başka bir yol varsa söyle?"

"Var" dedi Jessica. Niko'yu geri planda bırakıp dış bahçeye çıktı hemen arından çıkan Niko kızı takip ediyordu.

"Pedro, gelmişsin."

"İyi akşamlar" dedi Pedro Niko'ya doğru. Niko dilini çıkarmamak için kendisiyle boğuşuyordu. Pedro kızı kendisine çekecekken Niko kızın diğer kolundan yakaladı. Jessica her iki taraftan çekiştiriliyordu şimdi.

"Olmaz Jess bana bu gece lazım" dedi Niko hızlıca.

"Bana da lazım!" diye araya girdi Pedro.

"Benim kız kardeşim ve izin vermiyorum!" Jessica Niko'nın baskısıyla ona doğru savrulacakken Pedro onu daha sıkı sarsıp kendisine çekti.

"Benim kadınım benimle kalacak, senin iznine ihtiyacım yok!"

"Tanrım, canım yanıyor!" diye bağırdı genç kız. Bileğini ilk bırakan Pedro oldu hemen ardından Niko. Jessica iki bileğinde ki kızarıklığa bakıp somurttu.

"Anlaşamıyorsunuz ve daha fenası canımı yakmaktan öteye gitmiyorsunuz." Jessica iki bileğini kontrol edip sımsıkı topuz yaptığı saçlarına dokundu.

"Pedro bu gece Niko'yla bara gideceğiz ve sende Niko'yla işim bitene kadar bizi uzaktan izleyeceksin. Hiçbir şeye karışmayacaksın, tamam mı?"

"Hayır!" dedi Pedro.

"Bence de dostum seninle ilk defa aynı düşüncedeyim."

"Benim dediğimi yapmazsanız ikinizle de gelmem!" noktayı koyduğu için iki tarafında geri çekilmeyeceğini biliyordu.

"Benim arabamla gideceğiz" dedi Pedro.

"Ben arkaya oturmam!" diye söylendi Niko.

*-*

Heyyo! Ben döndüm, vote sınırımı bekledim hemen ardından da yayınladım, işlerin bir bölüm sonrasında heyecandan nefessiz kalacaksınız o kadar iddialıyım işte :) Bol bol yorum ve vote atmayı unutmayın,  vote sınırımız 460, bölümler çok çabuk geliyor bende sınırı yükseltiyorum ne yapayım :) 

Sizce Niko neyin peşinde dersiniz?

Pedro ailesini bulacak mı, bulduğunda nasıl tepki verecek? 

İnstagram : betuleldgn

Continue Reading

You'll Also Like

5.5K 652 11
"Ve sen gittin, ve dağ çöktü" İlk yayım 11 A r a l ı k 2021 Bitiş 14 A r a l ı k 2021 Sağ ayağınla, bu dünyayı ürkütmeden içeri gir. Zehra uyuyor, İh...
65.9K 4.2K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.
46.5K 4K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
55.3K 5K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."