EFLA | BXB

By alittlefrancis

730K 44K 10.3K

"kolye gibi taşıyorum boynumda çaresizliği. bir de... seni efla. tam göğsümün üzerine denk gelen asker künyem... More

1. BÖLÜM: "İNGİLTERE?"
2. BÖLÜM: "SCARLET SNAKE UNION"
3. BÖLÜM: "ÖN TANITIM"
4. BÖLÜM: "YARDIM"
5. BÖLÜM: "DIMITRI"
6. BÖLÜM: "ENGELLER"
7. BÖLÜM: "ÇİKOLATA"
8. BÖLÜM: "ABİ SAFSATASI"
9. BÖLÜM: "GÜZEL VÜCUTLU DONUK ÇOCUK"
10. BÖLÜM: "ZITLIK"
11. BÖLÜM: "OYUN"
12. BÖLÜM: "KORKU"
13. BÖLÜM: "SORGU"
14. BÖLÜM: "KAVGA"
15. BÖLÜM: "SON KEZ"
16. BÖLÜM: "SARHOŞ"
17. BÖLÜM: "ARSIZ"
18. BÖLÜM: "UTANGAÇ"
19. BÖLÜM: "KISKANÇ"
20. BÖLÜM: "DADDY'S BOY?"
21. BÖLÜM: "BİZ"
23.BÖLÜM: "KULAK MİSAFİRİ"
24. BÖLÜM: "SORGU"
25. BÖLÜM: "GEÇMİŞ"
26. BÖLÜM: "İHTİYAÇ"
27. BÖLÜM: "KOZ"
28. BÖLÜM: "TEBESSÜM"
29. BÖLÜM: "HAKİM?"
30. BÖLÜM: "SÖĞÜT"
31. BÖLÜM: "İNTİKAM"
32. BÖLÜM: "ATAK"
33. BÖLÜM: "DAYANAMIYORUM"
34. BÖLÜM: "DEVA"
35. BÖLÜM: "ÖLÜM VE YAŞAM ARASINDA"
36. BÖLÜM: "CEZA"
37. BÖLÜM: "ÇÖZÜM"
!
38. BÖLÜM: "ŞİFA"
39. BÖLÜM: "KOLLAR"
40. BÖLÜM: "SENİ SEVİYORUM"
41. BÖLÜM: "BOĞULMAK"
42. BÖLÜM: "RENK OYUNU"
43. BÖLÜM: "AŞAMA"
44. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
hişt
finally
45. BÖLÜM: "FİNAL"
Önemli Bir Mesele
Sendeki Yıldızlar

22. BÖLÜM: "AİT"

17.6K 915 178
By alittlefrancis

"çok şirin." dedi erez cloud'u okşamaya devam ederken. koltuğun sırtındaki minderleri çekip genişletmiştik ve uzanmıştık birlikte. ortamızdaki boşluğu da cloud'a ayırmayı ihmal etmemiştik tabii ki.

"seni sevdi."

dirseğimi koltuğa dayayıp başımı koluma yaslamış bir vaziyette hayatımdaki iki değerli şeyin aralarında bağ kurmaya çalışmalarını izliyordum. sanırım uzun zamandır geçirdiğim en güzel geceydi.

bir süre sonra cloud uyuyakaldı ve biz havadan sudan sohbet etmeye başladık. konuşma okula kaydığı an erez konuyu değiştiriyor ve dimitri gibi can sıkıcı öğeler hakkında konuşmamıza engel oluyordu.

"aslında sana bir şey sormalıyım." dedim birdenbire. erez göğsümde yatan başını kaldırıp yüzüme baktı.

"sor."

"birazcık telefonunu karıştırmış olabilirim. kötü bir niyetim yoktu sadece araba da açtığın coverı kimin söylediğine bakmak istemiştim."

erez yattığı yerde doğrulduğunda telaşlıydı. bozulan suratını bana çevirip tek kaşını kaldırdı.

"ve?" diye sordu tereddütlü bir ses tonuyla.

"ve tumblrın açık kalmış."

"ah hayır!" diye feryat edip yüzünü kapatmak için koltuğa gömdüğünde deve kuşuna benziyordu ve ben kahkaha atmamak için kendimi çok zor tuttum.

"farklı fantezilerinin olduğunu bilmiyordum." dedim ve ben de oturup arka kısma yaslandım.

başını yavaşça kaldırdığında daha sakindi. sanki eee nolmuş ben bir yetişkinim moduna geçmişti ve bu beni daha çok eğlendirdi.

"hazırlıkta okurken bir ev arkadaşım vardı ve bu tarz bdsm olaylarına karşı ilgiliydi." diye açıkladı rahat görünmeye çalışarak.

"biz başlarda öylesine takılıyorduk ama sonra kendimi bir role playin içinde buldum. isteklerimi ölçüp tarttığımda bundan rahatsız olmadığımı fark ettim. aksine kısa süre de ayak uydurdum ve hoşuma gitti. kısa süreli bir şeydi ama yine de eğlendim."

"ne kadar kısa bir süre?" diye sorduğumda sesimin ciddileşmiş olduğunu fark ettim. artık pek eğlenmiyordum.

"dokuz ay. sonrasında turgay memleketine gitti ve sene başında da oradaki bir üniversiteye geçiş yaptı. annesi hastaydı onunla ilgilenmesi gerekiyordu."

yavaşça başımı salladım. dokuz ay böyle bir şey için kısa bir süre değildi bence. alışmış olmalıydı.

"peki sonra hayatının normal seyrine nasıl geri döndün? tekrar itaatkar olmak istemedin mi?"

"açıkçası zor oldu. biraz aciz hissediyordum ve kendi işimi kendim yapamazmışım gibi geliyordu başlarda. ama zaten role playin içindeyken de okula devam ettiğim için uzun sürmedi bu bocalamam. ve evet bir dominanta ihtiyacım vardı hatta bu tarz insanların birbirini bulması için açılan bir sosyal medyaya bile kaydoldum ama sonra sevmediğim, güvenmediğim biriyle böyle bir işe girişemeyeceğimi fark ettim. turgay'dan sonra hiç ciddi ilişkim de olmadı zaten." diye tane tane açıkladı dürüstçe. kafamda hiçbir soru işaretinin kalmamasını istiyordu sanki.

"anladım." dedim çenemi kaşırken.

"ve bir yanlış anlaşılma olmasın diye söylemek istiyorum ki senden asla bu tarz bir şey beklemiyorum."

bakışlarını kaçırdığında ben de ellerime bakmaya başladım. bir süre öylece oturduk.

fotoğrafları düşündüm. erez'in o pembe ve dantelli şeylerin içinde ne kadar güzel göründüğünü.

şu anda yolun başındaydık ama eğer bu iş ilerlerse ilişkimizi tamamen kapsayacak kadar büyük bir şekilde olmasa da arada bir bu tarz oyunlar oynayabilirdik. sanırım... benlik bir mahsuru yoktu. ve erez her ne kadar inkar etse de ihtiyacı olan şeyi gayet iyi anlamıştım.

"gel buraya." dedim kollarımı açarken. erez sonunda başını kaldırdı ve gülümsediğimi gördüğü an yüzünde güller açtı. kucağıma tırmanıp kollarını boynuma sardığında ben de belini sarmaladım.

"çok utandım." diye fısıldadı yüzünü boynuma gömerken.

"saçmalama küçük. hem... fotoğrafları sevmedim desem yalan olur. yani tek başına çekildiklerini."

"ciddi misin sen?"

"evet. seni başka bir adamın kucağında gördüğümde kan beynime sıçradı ama onun dışında hesabı sevdim."

erez biraz daha sokulup yüzünü iyice gizledi.

"ama bir şey rica edeceğim. fotoğrafları yeterince kişi görmüş zaten daha fazlası görmese olur mu? toptan silsen, sadece bize saklasan?"

"bir daha dominic'i öpmeyeceğine söz verirsen olur." diye homurdandı.

"dimitri işini halleder halletmez aramızdaki ipleri tamamen koparacağıma söz versem?"

"anlaştık."

yüzünü tutup boynumdan çektim ve gözlerinin içine baktım öylece. okuldayken bunu yapmayı özlüyordum. çünkü eğer erez'in gözlerine dalarsam bakışlarımı gören herkes anlardı. ona ne kadar bağlandığımı afişe etmekten farksızdı bu. insanların zayıf yönümü alenen bilmelerine hiç gerek yoktu. zaten erez'in başına yeterince bela açmıştım.

"öpsene beni." diye fısıldadım muzip bir tavırla. erez kendini tutamayarak gülümsedi ve dudaklarıma doğru eğildi.

öpüşme yavaş ve masum başlamış olsa da kısa süre de alevlendi. bunun en büyük suçlusu bendim. erez'e yakın hissetme çabam yaklaştıkça daha çok artıyordu sanki. dillerimiz birbirine çarptığında aynı anda inledik. erez dizlerinin üzerine yükselmiş, dizleri bacaklarımın iki yanındayken başımı yukarı doğru kaldırıp beni büyük bir açlıkla öpüyordu. bir eliyle çeneme diğeriyle de boynuma sarılmıştı sıkıca.

ellerim kalçalarını bulduğumda yüzünü buruşturarak homurdandı. ağzının içinde ben olmasaydım bu büyük bir iniltiye dönüşecekti muhtemelen. istemsizce üzerime doğru oturup kendini bana sürttü o an.

başımı geri çekip inlediğimde erez boynumu sıkıp bir kere daha sürtündü ve dudaklarının arasından çıkan dayanılmaz inlemeye aldırış etmeden devam etti bunu yapmaya. yüzündeki ifade daha fazlasına ihtiyacı olduğunu açıkça belli ediyordu.

onu koltuğa yatırıp üstüne tırmandım ve kazağını tutup çekiştirerek çıkardım. elim ayağım titriyordu resmen. arzu tüm bedenimi istila etmişti. kendi üstümdekinden de kurtulduğumda bu kez çıplak bedenlerimizi birleştirip ona sürtünen kişi ben oldum. boynuna sokulup büyük bir iştahla öperken, ısırırken hatta hafifçe emerken ne yaptığımı düşünmüyordum. beni arzu yönetiyordu. uzun zamandır bu küçük bedene karşı duyduğum büyük arzu.

erez pantolonumun önüne dokunduğunda boynuna doğru inledim. düğmemi ve fermuarımı açıp çekiştirdi büyük bir hırsla. ona yardım edip kalın kumaş parçasından kurtuldum ve bu kez de erez'in eşofmanını tutup çıkardım tek hamle de.

şimdi aramızda yalnızca lanet birer iç çamaşırı vardı ama kabaran aletini daha iyi hissediyordum.

benim için... diye düşündüm. sadece benim için.

erez ince kollarını boynuma sarıp beni kendine çekti ve dudaklarımızı hırslı bir tavırla birleştirdi yeniden. ellerim her yerinde dolanmaya başlamıştı. tüm bedenini bilmek istiyordum. tüm kıvrımlarını, kemiklerinin belirgin olduğu yerleri, göbek çukurunun göbeğinin tam olarak neresinde olduğunu dahi ezberlemek istiyordum.

eğilip göğüs uçlarından birini dişlediğimde erez saçlarımı çekiştirip inledi rahatça.

"efla..."

ah! siktir kapanan gözlerini ve aralık kalan ağzını sonsuza dek izleyebilirdim.

"efla lütfen..." diye fısıldadı ardından. dudaklarını dişliyor, bedenini bana doğru kaldırıyordu refleks olarak. üstüne doğru tırmanıp çenesinden tuttum ve gözlerini açmasını sağladım. şimdi bana bakan maviler içinde bulunduğu zevkten dolayı gölgelerle doluydu.

"miniğim emin misin?" diye sordum dayanılmaz isteğimi bir kenara koyup. bilmem gerekiyordu. "hazır mısın gerçekten? istersen sonra..."

yüzümü tutup kendine doğru çekti ve kulak mememi dişlerken sırtımı sıvazladı yavaşça. sonra kulağıma doğru fısıldadı yüzüne bakamıyor oluşumdan faydalanarak.

"evet. lütfen sevgilim." diye fısıldadı yüksek çıkaramadığı sesiyle.

sevgilim... sanırım şu anda ölmek istiyordum. burada, bana sevgilim diye fısıldayan küçük güzel bedenin üzerinde ölüp gitmek hayatım boyunca başıma gelen en güzel şey olurdu.

iç çamaşırını tutup aşağı doğru çekerken bana yardımcı olmak için poposunu yukarı doğru kaldırdı. kendiminkinden kurtulmak için geri çekildim. bir de erez'in güzel vücudunu rahatça izlemek için tabii ki.

siktir... her şeyiyle çok güzeldi. öncelikle bir erkeğe ait olamayacak kadar sevimli bir erkek organına sahipti. pembe, sevimli göğüs uçlarına, aralandığında bile küçücük görünen açık pembe dudaklara ve neredeyse tamamı tüysüz olan bir vücuda sahipti. gerçekten olağanüstüydü. sanki benim için özel olarak yaratılmıştı bu küçük beyefendi.

ben onu izlerken o da beni inceledi hülyalı bakışlarıyla. yanakları kıpkırmızı olmuştu.

üzerine doğru eğildiğimde bu kez aklımı kurcalayan şey onu incitmemekti.

parmaklarımı ıslatıp gözlerinin içine bakarken deliğiyle haşır neşir olmaya başladım. dairesel hareketlerle onu rahatlatmaya çalışıyordum. erez ise nefesini tutmuş bir şekilde gözlerimi izliyordu.

ilk parmağımı içine doğru kaydırdığımda gözlerini kapatıp başını arkaya doğru yatırdı büyük bir hazla. tanrım bu çocuk yüzünden yaşadığım zevkin fazlalığı beni öldürecekti. daha hiçbir şey olmamıştı bile sadece ön sevişme sayılırdı bu. içindeyken ne yapacaktım?

kasılan kalçasını rahatlatmak için yavaşça hareket ederek onu açtım. kasılmaları geçtiğinde ikinci parmağımı da ekleyip güzel yüzüne bakarken uzun zamandır hayalini kurduğum ana çok az kaldığının farkındalığını yaşayarak inledim.

parmaklarımı çektiğimde ve yerine kendim geçtiğimde sabırsızlanmıştım iyice. erez'in saçlarını okşarken milim milim ilerleyerek birbirimize ait kıldım birbirimizi. bizi tamamen biz yaptım.

ismini haykırarak içini ısıttığımda tamamen emindim artık. bu güzel çocuk benim hayatımın aşkıydı ve öldüğüm güne kadar yanımdan ayrılması söz konusu bile değildi. içten içe onsuz yaşayamayacağımı fark ettiğimde elle tutulur bir korku ile sarsıldım.

Continue Reading

You'll Also Like

577K 32.8K 30
"Bir gün pişman olacaksın biliyorum." dedi genç çocuk neredeyse fısıltıyla. "Ama her şey için çok geç olacak." "Senin de bana ne kardeşim demeye ne d...
2.2K 221 11
Şirket kurgusudur. +18, argo, cinsellik ve olumsuz ögeler içerir. Eşcinsel konulu bir hikayedir. "Korktum baba. Ama kafama dayayacağın namlu değildi...
539K 29.8K 43
Her zaman onun için zordu meseleler.
2.2M 74.3K 46
"Bana kendi isteğinle geliceksin " dedi boğuk bir ses tonuyla. Dilini damağına vurduğunda kulaklarıma doğru sıcak nefesini üfledi. "Ve sana söz veriy...