EFLA | BXB

By alittlefrancis

730K 44K 10.3K

"kolye gibi taşıyorum boynumda çaresizliği. bir de... seni efla. tam göğsümün üzerine denk gelen asker künyem... More

1. BÖLÜM: "İNGİLTERE?"
2. BÖLÜM: "SCARLET SNAKE UNION"
3. BÖLÜM: "ÖN TANITIM"
4. BÖLÜM: "YARDIM"
5. BÖLÜM: "DIMITRI"
6. BÖLÜM: "ENGELLER"
7. BÖLÜM: "ÇİKOLATA"
8. BÖLÜM: "ABİ SAFSATASI"
9. BÖLÜM: "GÜZEL VÜCUTLU DONUK ÇOCUK"
10. BÖLÜM: "ZITLIK"
11. BÖLÜM: "OYUN"
13. BÖLÜM: "SORGU"
14. BÖLÜM: "KAVGA"
15. BÖLÜM: "SON KEZ"
16. BÖLÜM: "SARHOŞ"
17. BÖLÜM: "ARSIZ"
18. BÖLÜM: "UTANGAÇ"
19. BÖLÜM: "KISKANÇ"
20. BÖLÜM: "DADDY'S BOY?"
21. BÖLÜM: "BİZ"
22. BÖLÜM: "AİT"
23.BÖLÜM: "KULAK MİSAFİRİ"
24. BÖLÜM: "SORGU"
25. BÖLÜM: "GEÇMİŞ"
26. BÖLÜM: "İHTİYAÇ"
27. BÖLÜM: "KOZ"
28. BÖLÜM: "TEBESSÜM"
29. BÖLÜM: "HAKİM?"
30. BÖLÜM: "SÖĞÜT"
31. BÖLÜM: "İNTİKAM"
32. BÖLÜM: "ATAK"
33. BÖLÜM: "DAYANAMIYORUM"
34. BÖLÜM: "DEVA"
35. BÖLÜM: "ÖLÜM VE YAŞAM ARASINDA"
36. BÖLÜM: "CEZA"
37. BÖLÜM: "ÇÖZÜM"
!
38. BÖLÜM: "ŞİFA"
39. BÖLÜM: "KOLLAR"
40. BÖLÜM: "SENİ SEVİYORUM"
41. BÖLÜM: "BOĞULMAK"
42. BÖLÜM: "RENK OYUNU"
43. BÖLÜM: "AŞAMA"
44. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
hişt
finally
45. BÖLÜM: "FİNAL"
Önemli Bir Mesele
Sendeki Yıldızlar

12. BÖLÜM: "KORKU"

18.8K 1.2K 325
By alittlefrancis

okula döndüğümüz gün sessizdik. o geceden beri yine sessizleşmiştik. efla sanki yaptığı şeylerden sürekli pişman oluyordu. aslında bana yaklaşmak istemiyor da bir şekilde bir şeyler yaşanıyor ve ertesi gün bundan pişmanlık duyuyor gibiydi. benimle sağlam bağlar kurmak falan gibi bir niyeti yoktu yani. hareketlerinden bunu çıkarıyordum.

sonrasında geçen günler tamamen birbirinin tekrarı niteliğindeydi. dersler, eğitimler, yılmadan bana yaklaşmaya çalışan dimitri, efla ile baş başa geçirebildiğim tek zaman aralığı olan o küçük kahvaltı dakikaları. (ama artık eskisi kadar çok konuşmuyorduk. hatta hiç konuşmuyorduk.) bana her gün güzel ve sevdiğim şeyler getiriyor olmasına şaşırıyordum. nereden biliyordu ki? oysa ki sevmediğim bir sürü şey vardı ve asla onlardan birini ikram etmemişti.

hafta sonu için eve gittiğimizde efla arkadaşlarıyla kampa gideceğini söyledi ve pazartesiye kadar onu görmedim. bir sonraki hafta sonu tatilinde arkadaşlarıyla güneye balık tutmaya gitti. ondan sonraki hafta sonu ise tunahanlarda kaldı.

efla ben savunmasız olduğum sürece yanımda olmanın bir yolunu buluyor. (gerçi o zamanlarda bile mesafeli duruşundan taviz vermiyordu.) güvende olduğuma ikna olduğunda ise kaçıp gidiyordu. sanki yakınında durmama tahammülü yokmuş gibi.

bu arada aiden ile yeniden konuşmaya başlamıştım çünkü gelip bana birkaç şey itiraf etmiş, aramızda yalan olmasını istemediğini ve gerçekten arkadaş olmak istediğini belirtmişti.

emmet'ın ona saldırması olayını bana eksik anlatmıştı. yaşanan şey aslında aiden'ın emmet'a aşık olmasıyla başlamıştı. sonrasında peşinde dolaşıp durmuş ama bir şekilde okuldaki sürtüklerden biri olmaktan kaçınmıştı. ilk etapta onunla seks değil vakit geçirmek istemişti yalnızca.

emmet ise yavaş yavaş ona ısınmıştı. zamanla grubun yanında (aslında emmet'ın ama sürü şeklinde geziyorlar.) takılan biri haline dönüşmüştü aiden. ama sonra işler farklı bir boyuta taşınmıştı. aiden bir çift koyu renk gözün sürekli üzerinde olduğunu hissetmişti. nicholas onu izleyip duruyordu ama aiden'ın bildiği kadarıyla nick'in bir kız arkadaşı vardı ve tamamen düzdü. okulda hala bu şekilde biliniyordu gerçi.

ama nicholas sanki aiden'dan bakışlarını istese de çekemiyormuş gibi davranıyordu. aiden da bir süre sonra bu durumdan etkilenmeye başlamıştı. emmet'a göre daha naif ve sessiz bir karakterdi nicholas. ayrıca da çok yakışıklıydı.

aiden korkmuştu. bu yüzden grupla birlikte takılmayı kesti. emmet bu duruma çok sinirlendi çünkü bir kere alışmıştı bu küçük güzel çocuğa. emmet onu kovaladı, aiden kaçtı bir süre. sonra da emmet'ın sabrı taştı ve ona saldırmaya kalktı işte. nicholas onları bulup emmet'ı öldüresiye dövene kadar da saldırdı zaten.

sonrasında aiden onlar için görünmez olacağını düşündü ama böyle olmadı. dimitri arkadaşını aklamak için okula bir dedikodu yaydı. zaten aiden gibi birinin bir süreliğine de olsa gruba katılması insanlara ilginç geldiği için bu dedikodu mantıklıydı. aiden grubun devamlı sürtüğü olmuş, herkese vermişti o süre zarfında. dedikodu bir kanser hücresi kadar hızlı yayılıp tüm okula hakim olmuştu.

o günden sonra aiden'a kimse yaklaşmamıştı ama emmet, dimitri ve miles hala uğraşıyordu çocukla. bir de nicholas hala takip ediyordu uzaktan uzağa. onu korumak için yapıyor olmalıydı bunu. aiden böyle söylemişti.

artık kahvaltıya inmekten çekinmiyordum çünkü gün içinde dimitri mutlaka buluyordu beni. ama yine de inmiyordum çünkü efla'nın bana kahvaltı ikram etmeyi kesmesini istemiyordum. ona sadece o on dakika içinde doya doya bakabiliyordum.

açıkçası ona neden doya doya bakmak istemek gibi şeyler yaptığımı da bilmiyordum. sorguladığımda ortaya çıkacak sonuçtan korktuğum için sorgulamıyordum da.

eğitimden sonra üstümü değiştirmek için soyunma odasına gittim. aslında duş için vaktim yoktu ama kısacıkta olsa bir duşa ihtiyacımın olduğunu çok iyi biliyordum.

hızlıca duş alıp odaya geri döndüm ve pantolonumu giydim. herkes derse girdiği için oda da tek başımaydım.

gömleğimi almak için dolabı açtığımda odanın kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. arkama dönüp kimin geldiğini kontrol ettim buruşan suratımla.

efla beni gördüğü an derin bir oh çekip kapının kenarında öylece dikildi bir süre. yüzü kıpkırmızı olmuştu ve elleri hafifçe titriyordu.

güzel elleri.

kapıyı arkasından kapatıp bana doğru koşar adım geldi ve kollarını belime sarıp sıkıca sarıldı. yüzünü boynuma gömerken hala düzelmeyen nefesi tenimi yaktı. kollarımı kaldırıp boynuna doladım ve başımı omzuna yatırdım.

"neden derste değilsin?" diye sorduğunda hala geri çekilmemişti. sesi sert değil üzgün gibiydi.

"duş almak için oyalandım şimdi gidiyordum." diye açıkladım suçlu bir çocuk gibi.

o an efla'nın saçlarımı kokladığına yemin edebilirdim. burnunu saçımın bitimine sürtüp oracıkta durdu bir süre.

"dimitri ortalarda yoktu ve sen de öyle... sikeyim çok korktum." diye fısıldadı bana daha da sıkı sarılırken.

yavaşça gülümseyip gözlerimi kapattım. sigara ve kahve karışımı güzel kokusunu doya doya içime çekip o çekilene kadar çekilmemeye karar verdim.

birkaç dakika sonra yavaşça çekildi ama kolları hala belimdeydi. benimkilerde onun boynunda. yüzüme bakıp iyi olduğumdan emin olmaya çalıştığını hissettim.

"bir daha böyle bir şey yapma erez. ne olursa olsun vaktinde dersinde ol. buraya benim yerime dimitri de girebilirdi. yalnız olmamaya çalış tamam mı?"

"tamam."

"yine aiden ile mi takılıyorsun?"

"evet."

"seni uyarmadım mı ben?"

"dimitri zaten peşime düştü artık aiden bunun yaşanması için bir faktör değil ki. yaşandı zaten."

"yine de dikkatli ol."

"aiden benim buradaki tek arkadaşım efla."

"ah..."

"benimle neden konuşmuyorsun?"

"konuşuyorum ya."

"bugünden bahsetmiyorum ben. hep kaçıyorsun kahvaltımı yememi beklerken bile sessiz kalıyorsun. hafta sonları evden gidiyorsun. eğer benim yüzümdense ben hafta sonları da okulda kalabilirim sen evde ol ela seni özlüyor. ablan ve baban da öyle."

"sen?" diye sorduğunda şaşkınlığımı belli etmemek için büyük bir çaba sarf ettim. yavaşça yutkunup yüzümü saklamak için başımı tekrar omzuna yatırdım. o da belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni iyice kendine çekti.

"ben de özlüyorum efla."

"erez bu..."

"eğer benden kaçmaya kararlıysan lütfen böyle şeyler yapma olur mu?" dedim ve geri çekilip bu kez kollarından tamamen kurtuldum.

"bana kahvaltı getirme ya da böyle sarılma ya da beni göz hapsinde tutma. allak bullak oluyorum. nasıl davranacağımı şaşırıyorum. ve... nasıl hissedeceğimi."

efla bana çaresizce baktı. sadece bir saniyeliğine de olsa o çaresizliği gördüm. gözbebeklerinden taşıp kalbime ulaştı.

ceketinin fermuarını açıp iç cebinden peynirli kraker, bir paket browni ve çilekli süt çıkardı.

"otur da yemeğini ye. bunları sonra konuşuruz."

o an bir şey fark ettim. üstüm hala çıplaktı. efla'nın odaya girdiği, sarıldığımız ve konuştuğumuz süre boyunca çıplaktım. hızlıca arkamı döndüm ve gömleğimi kaptım.

efla kıkırdadığında iyice utanmıştım. bana arkamdan yaklaşıp kollarımı tuttu.

"dur dur sakin ol." dedi elimdeki gömleği alırken. sonra yine beni alabora edecek bir şey yaptı. eğilip çıplak sırtıma küçük bir öpücük bıraktı. titrememek için kendimi zor tuttum.

gömleği kollarımdan geçirip giymeme yardım etti. sonra ucundan tutup çekti ve beni kendisine çevirdi. alttan başlayarak tüm düğmeleri iliklerken o kadar dikkatli bir tavır takınmıştı ki durduğum yerde erimemek için sakin olmaya çalıştım.

"şimdi gitmek zorundayım bir seferlik yemeğini yemeni bekleyemeyeceğim. bunların hepsi bitiyor asker anlaşıldı mı?"

esas duruşa geçtim.

"anlaşıldı komutanım!"

efla çekinmeden gülümsedi. sonra çenemi tutup yavaşça okşadı ve eğilip şakağımdan öptü.

"dikkatli ol."

"sen de."

Continue Reading

You'll Also Like

299K 7.8K 38
soğuk ve acımasız mafyanın bir kıza aşık olup onu takıntı haline getirmesi ve piskopatlaşması ama bunu kıza yansıtmamaya çalışarak unutulmaz bir aşk...
51.3K 4.2K 20
"Sen hep böyle cevap olarak başını mı sallarsın?!" Başımı salladım. Kaşları çatıldı, o güzel mavi gözlerini gözlerime dikti. "Gıcık mısın Aras?!" Bil...
175K 7K 48
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...