O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi :...

By BetlEldoan

707K 48.7K 3.3K

Benim beklediğim adam sen değildin ama kalbim.. Kalbim neden senmiş gibi atıyor. *-* Jessica Atos üç abisi v... More

Tanıtım
Geçmişin Yüzü
SOĞUK ÖLÜM
BİNLERCE HİS
UYANIŞ
KADER
KARŞILAŞMA
YAKIN MESAFE
AÇIKLAMA
KAÇAK
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
ÖPÜCÜK
HIRÇIN DALGALAR
EYVAH BASILDIK!
BU AŞK MI? (Part 1)
Yazardan Küçük Bir Not
BU AŞK MI ? (Part 2)
O SEN DEĞİLDİN
O ADAM OLMAK
HİCRAN
KÜÇÜĞÜM
RUHUNDAKİ YARALAR
BEKLENEN
YARIM KALAN HER ŞEY
MUTLULUK
AV MEVSİMİ
AVA GİDEN AVLANIR
KUTUP YILDIZI
ESKİ BİR DOST
AYICIK
KIRILAN KALPLER
YENİ ATOS
PASCAL
TARÇINLI KURABİYE
ANNE
KENDİNİ ÖLDÜREN ADAM
TEHLİKE
OYUN PART 1
OYUN PART 2
İTALYA BİLETİ
YALANCININ MUMU
DEĞİŞİM
SANTOS POULOS
SORU-CEVAP
AKŞAM YEMEĞİ
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
B PLANI
TEKLİF
FİNAL
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)
LİMONLU KEK (YENİ HİKAYE)
ÇETO C

BENCİL ADAM

17.7K 1K 87
By BetlEldoan

"Alo" dedi kız titrek bir tonda.

"O öldü değil mi?" dedi adam. Sesinde ki acı tadı dahi hissediyordu kız. Sanki Pedro onun bütün çıplaklığıyla izliyormuş gibi hissetti. Onun karşısında hep savunmasızdı.

"Ne-r- nerden biliyorsun?" sol yanağına doğru bir damlacık gözyaşı aktı hemen ardından sağ ve sonra burnun çekti.

"Çünkü gördüm küçüğüm. Gözlerinde ki özlemi gördüm.."

Sessizlik, onların konuşması birkaç on dakikayı almıştı. Jessica tekrar konuşmak için kontrol sağladığında darmaduman olduğunun farkındaydı.

"Çok mu belli?" dedi gülmeye çalışarak. Pedro kızın gözlerinden akan gözyaşlarını silmek için hazırda tuttuğu peçeteyi yumruğuyla sıktı.

"O sen değildin dedin ya, ben hayatımda ilk defa bir başkası olmak istedim Jessica."

Genç kız dizlerinin arsına sıkıştırdığı telefonu uzaklaştırıp telefonu kapatamadan. Ağlarken onu dinleyen adamı hiç düşünmeden..

-----

Hera apar topar evden çıkıp havalimanına gelmiş onu takip eden siyah arabanın farkına çok geç vardığı için erken rahatlığı huzursuzluklardan çok uzaktı. Uzun süredir araba kullanmadığı için birkaç kez arabayı sürttürüp kırmıza geçmişti.

"O kadar zor değilmiş" dedi kadın gülümseyerek. Yanından geçtiği çöp Konteynerina çapmasını saniyesinde gerçekleşmişti. Hera sarsılarak direksiyona doğru eğilip beline dolanmış kemer onu koltuğa sımsıkı kavramıştı. Dağılan saçlarını aynadan kontrol edip söylendi.

"Kahretsin!"

Hemen arkasında ki siyah Volvo içinde ki iki adamda endişeyle olanları izliyordu. Dimitri dişlerini sımsıkımı kavrarken yanında oturan babası olanlar karşısında gülüyordu.

"Tanrım evlat karın az evvel 19. Çöp Konteynerına çarptı yada 20 miydi sayamadım doğrusu"

"Beni deli ediyor! Her şeyini alıp nereye gidiyor bu kadın!"

"Korkma evlat karın seni terk etseydi öncelikle işe mücevherlerini almakla başlardı"

Dimitri endişeyle babasına döndü.

"Yapma ya, demek onları da aldı" dedi endişeyle Hector. Dimitri yumruklarını önünde ki direksiyona geçirmek istedi ama Hera'yı da iş peşinde bu kadar kolay yakalamak da mantıklı değildi.

"Tanrı şahidim ki eğer beni terk ediyorsa onu alıp bir adaya hapsedeceğim!"

"Bu yeni bir şey olmazdı, dört sene önce de kaçtığında onu pasifikde ki küçük bir adaya götürmüştün kaç ay küs kalmıştınız?" dedi yaşlı adam.

"137gün" dedi Dimitri söylenerek. Hera'dan uzak durmak kolay olmamıştı. Onunla 137 gün ıssız bir ada da iki katlı bir evde yalnız kalmış 137. Günün sabahında güzel karısı onunla konuşma lütfunda bulunmuştu. Hiçbir şey olmamış gibi canım sıkıldı demişti.

Kadın arabayı tekrar çalıştırıp havalimanı yazılı tabelanın peşi sıra ilerledi.

"Bu sefer iş ciddi he?" dedi Hector.

"Yanlış bir şey yapmadım!" diye bağırdı Dimitri.

"Yaşlı bir adam olabilirim evlat ama kulaklarım hala iyi duyuyor."

"Niko'yu ara baba! Yada dur o velet beni daha fazla deli eder, Alex! O daha mantıklı- yada dur onun karısından başka şeyi gördüğü yok-"

"Oğullarının vaziyeti senden kötü evlat- Hilal'i arıyorum, aklı başında bir o var"

Hector saat farkını düşünmeden kızı uzun süre aradı ama cevap gelmeyince A planından doğruca B planına geçiş yaptı Dimitri. B planında pek bir şey yoktu. Yalnızca deli karısını önlemek için onu kolundan tutup sürüklemek dışında.

"Tatlım? Tatlım hala uyuyor musun? Jessi.." Hilal endişeli şekilde tekrar kapının kolunu çevirdi ama kapı hala kilitliydi ve endişesi git gide artıyordu. Genç kadın endişeyle elinde ki tepsiye bakındı. Ayaklarının altında ki küçük kızı eteklerini çekiştirip dudaklarını büzmüş şekilde annesine bakıyordu.

"Anne halamın neyi var?"

Küçük kızının Türkçe eğitimine önem verdiği için yalnızken onunla kendi dilinde konuşmaya özen gösteriyordu. Bu durumu sevmeyen tek kişi Chisti kızının bir kendi dilinin Yunanca olduğunu savunup duruyordu.

"Bilmiyorum tatlım, insanlar bazen üzüldüklerinde yalnız kalmayı isterler.."

"Halam üzgün mü? Babam yüzünden mi?"

Chis koridorun sonunda dik bir pozisyonda küçük kızıyla eşini izliyordu. Hilal yabancı bakışları hissedip ona doğru döndü.

"Evet canım, sen sakın büyüdüğünde babama aşık olduğunu söyleme, kendisi normal tepki vermeyecek kadar odun!"

"Benim kızım aşık falan olmayacak!" diye bağırdı adam.

Hilal elinde ki tepsiyi hızlı adımlarla kocasının ellerini tutuşturup somurtarak devam etti.

"Kapıyı aç ve kahvaltı yaptığından emin ol! Ve evet kızımız zamanı gelince senden daha nazik, anlayışlı bir çocuğa aşık olacak-"

"Buna izin vermem!" diye hırladı Chistian . Hilal yerden kızını kucağına alıp küçük bir kahkaha attı.

"Ben veririm ama ve senin bu konu da söz hakkın yok."

"Hilal!" diye itiraz etti adam ama karısının umrunda bile olmadan ondan çokça uzaklaşmıştı. Genç adam öfkeyle elinde ki tepsiye baktı. O kapıyı açması için bir yöntem düşünüp kafayı yemek yerine kısa yoldan kapıyı açmayı tercih etti. Önce tepsiyi yere bıraktı ardından kapının uç kısmına attığı üç sert omuz darbesiyle kapı menteşelerinden ayrılıp açılmıştı.

"Jessi?" dedi adam. Tepsiyi karanlık odada bulduğu ilk masaya bırakıp perdelere yöneldi. Küçük kız kardeşleri kendisini bu karanlık odaya hapsetmesi işleri git gide daha da zorlaştırmıştı.

Odaya giren ışıkla beraber yatağın içinde ki küçük beden ortaya çıkmıştı. Jessica dizlerini karnına kadar çekmiş vaziyette karanlık bir rüyanın içindeymiş gibi terlerle kapı bedenini her sarmıştı. Chis endişeyle kızın yanına koştu. Küçük bedeni kaskatı kesilmiş bordo yastığında ki küçük gözyaşlarının izleri hala mevcuttu.

"Jessica!"dedi endişeyle. Chis kızı kucağına alıp saçlarını okşayıp alnından öptü. Onu kötü rüyasından uyandırmak için sarsmadan uyandırmaya çalıştı. Kızın acı iniltileri çoğaldıkça endişesi katlanmıştı.

"Uyan güzelim, Jess.."

"..."

Kızın omzuna bastırdığı elleri kızı uyandırmaya yetmişti. Jessica yeşil gözlerinde biriken gözyaşlarıyla gözlerini açmıştı. Küçük burnu kızarmış zaten beyaz olan yüzü daha da beyazlaşmış gibiydi. Kızın avuçlarında ki saçlara baktı adam.

"Geçti güzelim, ben buradayım.." kızı kucağına daha fazla çekip ona sımsıkı sarıldı. Jessica karşısında abisini beklemiyordu. beklediği şeyin artık ne olduğunu o da bilmiyordu. Yerde duran telefona baktı, dün gece ki konuşmayı hatırladı. Pedro.

"Ne oldu? Anlat bana?" dedi adam. Kızın üzüntüsünün bin parçasını gözlerinde görebiliyordu. Ona dokundukça daha fazla kırıldığını görebiliyordu.

"Anlat bana Jess, anlat sana yardım edebilirim güzelim."

"Edemezsin" dedi kız iç çeker gibi.

"Ederim, ederiz Jessica bunu yapacak gücümüz var" dedi adam emin bir şekilde. Küçük kız kardeşini ilk kucağına aldığında ki gibi sımsıkı kavramıştı. Onunla aralarında 10 yaşa rağmen onu çabuk kabullenip sevmişti.

"Unuttuğum ne varsa hatırlıyorum" dedi kız gözyaşları eşliğinde. Chis kızın neden bahsettiği anladığında gözleri kocaman açılmıştı.

"Jessica-"

Kız abisini susturmaya çalışır gibi devam etti. Önce burnunu çekip daha sonra da sol elinin tersiyle gözyaşını sildi.

"Hatırladığım şeylerin altında eziliyorum ben.. Be-n acı çekiyorum abi. Onu unuttuğum için üzgünüm. Sen, sen bunu yok edemezsin, bu acıyı yok edemezsin."

Chis kızı tekrar kucaklayıp bir süre kucağında usul usul sallandırdı. Hilal'i kaybettiği zamanlarda Jessica'nın geçirdiği ağır depresyon ve sonrasında yaşananlar yüzünden kendisini de suçlu hissediyordu. Küçük kız kardeşini koruyamayacak kadar dikkatsizdi.

"Hayatta bazen istediğimiz şeyler olmaz Jessica. Kaybettiklerin senin suçun değildi. Sen çok güçlüydün sadece unutmak senin içinde bizim içinde en doğrusuydu.."

Jessica onu kucaklayıp sakinleştiren adamın kolları arasında bir süre dinlendi. Ağlaması durup sakinleştirdiğin de ona yardımcı olan abisini takip etti. Önce ılık duş aldı ardından onu bekleyenlerin arasına karışmayı düşündü. Ama önceliğini Pedro'ydu. Ona ne diyeceğini bilmiyordu, bilmediği o kadar şeyin arasında canı daha fazla acıyordu.

Ewan korumaların sayısını iki katına çıkarmış evin etrafında kuş uçurtmuyordu. Atinadan gelen haberlere bakılacak olursa birazdan ev daha fazla karışacaktı. Alex ve Niko işleri halletmek için dışarıdaydı. Kate babasını görmek için çıkmış evde yalnızca Hilal Chis ve o kalmıştı. Cindy havuza girmek için ısrar edince kapalı havuzda yüzme şartıyla Hilal kabul etmişti. Chis Jessica'nın yanından gelip de olanları anlatmadıkça işler düzelmeyecekti.

"Ewan" dedi Chistian merdivenlerde.

"Ne oldu?"

"Ara şu piçi?"

"Hangisi Niko'yu mu?" dedi keyifle. Aslında kimden bahsettiğini bildiği halde sadece ortamda ki havayı dağıtmak istemişti.

"Pedro, ara gelsin buraya"

"Dostum kafan mı güzel yoksa Hilal'le tekrar mı kavga ettiniz?"

"Etmediğimiz bir gün yok ki, ara işte konuşanlarımızın olduğunu söyle acele etsin."

Jes üzerine gündelik bir kot pantolon giymişti. Üzerinde pembe ince bir gömlek vardı, abisinin onun için seçtiği iki parçaya baktı. Ayağına rahat bir spor ayakkabısı geçirmişti. Yorgunluktan daha fazla acıyan ayaklarını sürüyerek yürüyordu. Evde ki sessizlik onu endişelendiriyordu. Aynanın karşına tekrar geçip gözaltlarında ki morlukları kontrol etti. Annesi gibi ağladığında burnu kızarıp gözlerinin altı simsiyah oluyordu.

Mutfağa inip acıyan ayakları ve gözleri için buz almayı düşündü ama yürürken bile onu rahatsız eden yükün altında eziliyordu. Pedro'yu düşündükçe boğazında yanma daha fazla artıyordu. O olmasını dilediği değildi. O sanmıştı ama değildi, aradığı şeyin ondan çok uzak olduğunu hatırlıyordu. Buz mavisi gözler hafızasında canlanıp yerini gece siyahına bıraktı. Pedro'nun öfkeden kabarmış boğazında ki damarları anımsadı. Sert güçlü sesini, güçlü göğüs kafesini, siyah kuzguni saçlarını sol kaşında ki çiziği ve sağ avuç içinde ki doğum lekesini.

Gözlerini kapatmadan gözyaşını sildi. Gölgenin zayıf bedeni canlandıkça Pedro'yu düşünüp daha fazla ağlamak istiyordu. Birbirine bu kadar zıt olan iki adamı karşılaştırdıkça daha fazla acı çekiyordu. Genç kız galeri boşluğundan yankılan kalın ama tok sesle sarıldı.

"Ne istiyorsun?" dedi Pedro. Jessica galeri boşluğunda ki cam korkuluğa yaklaşıp aşağıya baktı. Abisi büyük salonda oturduğu tek kişilik koltuktan karşısında ki adama bakıyordu. Pedro üzerinde ki beyaz gömleğinin üç düğmesini açmış altında ki siyah kot pantolonu onu daha genç gösteriyordu.

"Sen ne istiyorsun?" dedi abisi. Kız nefesini tutmuş vaziyette iki aslanın aynı anda aynı avı avlamasını seyrediyordu.

"Jessica" dedi Pedro.

"O iyi mi?"

Chis başını sallamakla yetindi. Eğer dün kız kardeşinin krizini önlemeseydi onu kaybedebilirdi.

Adam rahat bir nefes alıp etrafına bakındı. Kızın varlığı hissetmiş olacak ki bakışları galeri boşluğundan cam korkulukla daldı. Kızla göz göze gelmeleri beş saniye sonra gerçekleşti. Jessica Pedro'nun uyumadığı gözlerinden anlıyordu. Ona bakarken gülümsedi, Jes bu nadir gülümseler den bir tanesine daha şahit olduğu için heyecanlandı.

"Ondan ne kadar uzak dur dersem o kadar yaklaşacaksın değil mi?"

"Peki ya sen? Sen olsaydın ne yapardın?" dedi adam.

"Seninle görüşmesine mani olmak için elimden geleni yapmak zorundayım-"

"Bende yaşamak için ona muhtacım elimden geleni yapmam gereken asıl benim"

"Bak o yeterince acı çekti daha fazla çekmesini istemiyorum"

"Bende!" diye bastırdı adam. "Bende istemiyorum, onun için başka bir adam olmayı kabul ettim ben, yapmayacağım bir çok şey yaptım."

Chistian saçlarını kaşıyıp karşısında onunla savaşmaktan çekinmeyen adamı inceledi. Onun hayatı üç aşağıya beş yukarı aynıydı. İşin içinde beyaz olması kötü haberdi, Jessica'yı bu adama güvenerek emanet edemezdi.

"Farklı bir hayat yaşamıyoruz, ama sen." Dedi Chis işaret parmağını ona doğru sallayarak.

"Sen bizden çok daha tehlikelisin, yürüyen bir bombasın."

"Patlamamdan korkmuyor musun?" dedi Pedro.

"Patlarken kardeşimi de yok etmenden korkuyorum."

"Onu korurum" diye bastırdı adam.

"Kendinden koruyamazsın" diye tepki verdi Chis. Genç adam konuşmanın sonuna geldiklerini hissetmiş gibi başını salladı.

"Ona zarar vermem Chistian, sizin verdiğiniz zarardan fazlasını değil-"

İkilinin konuşmasını küçük bir kız çocuğu bozmuştu. Nil ıslak saçları ve hala kurumayan üzerinde ki yeşil mayosuyla gülerek koşuyordu.

"Nil? Ah düşeceksin şimdi-" Hilal daha cümlesini tamamlamadan küçük kız dengesini kaybedip yere doğru yüz üstü düşecekken Pedro küçük kızı kucaklayıp ıslanmasına rağmen onu kendisine bastırdı. Kızın küçük kalbi deli gibi atıyordu.

"CİNDY!" Dedi adam endişeyle. Hilal az daha bayılacaktı. Eğer sert mermere doğru düşeydi aklını kaçırırdı. Chis kızını adamın kucağından almak için atıldı.

"Bebeğim!" dedi Hilal korkuyla.

"İyi misin?" dedi Pedro küçük kıza doğru. Nil başını adamın omzundan kaldırıp karşısında ki sert çehreli yabancıya baktı. Yüzünde ki sakallara doğru parmaklarını sürükleyip bir süre bekletti.

"Sen prens misin?" dedi küçük kız. Pedro kaşlarını çatmış vaziiyette kızı süzdü. Hilal elini kalbinden çekip rahat bir nefes aldı. Eğer adamın güçlü refleksleri olmasaydı kızın başı sivri kenarlı masaya bile denk gelebilirdi.

"Kim?" dedi Pedro şaşkın halde.

Nil karşısında her saniye daha da büyüyen adama hayran hayran bakıp gülümsedi. "Annemin bana okuduğu masalda ki prens misin? Hani prensesi kurtaran?" dedi heyecanla. Chis kızının karşında ki adama olan hayranlığı arttıkça canı sıkılmıştı. Kızı kucaklayıp adamdan uzaklaştırdı.

"Sağol!" dedi sadece.

"Baba ya.." dedi Nil.

"Kızın mı?" dedi Pedro, aslında kızı olduğunu biliyordu ama genede sormuştu.

"Ne yazık ki" dedi Nil. Dört yaşında bir kıza oranla fazla konuşuyordu.

"Ne yazık ki mi?" dedi Chis çıldırmış gibi. Nil adama doğru sır verir gibi kıkırdadı. Chis'in endişesi artmıştı, küçük kızları aynı annesi gibi cilve yapıyordu çünkü.

"Babamdan korkmana gerek yok annemle seni koruruz biz" dedi gururla. Hilal küçük bir kahakaha atıp kocasının olası bir kalp krizini tetikledi.

"Hilal Cindy'i yukarıya çıkar!" diye bastırdı.

"Burada kalmak istiyorum" diye bastırdı küçük kız.

"Olmaz! Yukarıya hadi!"

Nil babasının kucağından inip karşısında ki adam doğru baktı bir süre.

"Tekrar gel tamam mı?"

Pedro küçük kızın neden böyle davrandığı hakkında bilgi sahibi değildi Chis'in öfkeli bakışlarından da rahatsız olmuştu

"Kızımdan ve Jes'ten uzak duracaksın!" diye bağırdı adam.

Ewan ve Hilal kahkahalarını daha fazla arttırıp onu çıldırtıyordu.

"Gülmeyin! Benim kızım daha dört yaşında-"

"BEŞ!" Diye bastırdı küçük kız merdivenlerden. Jessica Nil'in hayran hayran Pedro'ya bakışını yakalayıp afalladı.

"Kızın senin olsun sen bana Jessica'yı ver" dedi Pedro emin bir şekilde.

"Sana ikisini de vermem!" diye kükredi adam.

"Beni vermende bir problem olmaz babacım" diye atladı Nil.

"Cindy! ODANA HEMEN!"

Küçük kız ayaklarını yere Kate gibi vura vura yürüdü. Jes değişen ruh haline hayret etmişti. Ayakları canlanmış gibi hareketlenmişti.

"Jessica sen orada kal" dedi Chistian ama bütün Atos kadınları gibi o da ona karşıydı. Kızın merdivenlerden inişine şahit oldular.

"Konuşmak istiyorum" dedi Jessica Pedro'ya bakarak.

"Lütfen izin ver abi." Dedi sakince.

Gözlerinin önlerinde olabilmesi için bahçede görüşmelerine izin veren abisinin kuzguni bakışlarını üzerinde hissediyordu.

"Ben sabırlı bir adam değil, bencilim istediğim şeyi almak için ezerim, can yakarım. Başka birisi olamam olmamalıyım ben buyum."

"Olmamalısın" dedi kız. "Sen olmadığın insan olmazsın, ben seni.." dedi kız duraksadı. Üzerinde ki gömleğin düğmelerine bakındı.

"Ben seni sen olduğun için kabul ettim."

"Onu tekrar unutabilirsin" dedi adam sert bir şekilde.

"Unuttuğun şeyi hatırladığın insan üzüntü duymamalı" dedi kız. Pedro kızın eline uzandı. Büyük elinin arasında kaybolan ele baktı. Esmer teninde beyaz el hemen fark ediliyordu.

"Abim?" dedi kız endişeyle. Pedro başını sallayıp mırıldandı.

"Seni öpmek istiyorum Jessica, seni o adamla olan bütün anılarını yok edene kadar öpmek kendime saklamak."

Kızın dudaklarında zayıf bir gülümseme meydana geldi.

"Sen gerçekten bencilsin."

"Ve sabırsız bunu unutma" dedi adam sert bir şekilde. Genç kız adamın elleri arasında ki eline baktı bir süre.

"Gitmek istiyorum, çok uzaklara.."

"Gidelim o zaman" dedi adam. Genç kız her şeyi arkasında bırakıp İtalya'ya gitmek istiyordu. Onun hala öldüğünden emin değildi. Önce İtalyaya gitmeliydi daha sonra Yunanistan, Atinaya. Başını sallayıp elini sıktı.

"Gidelim.."

Pedro kızı kendisine biraz yaklaştırıp onu öpmek istediği bastırmak için çırpınsa da zamanlarının dolduğunu onlara belli eden sesle bölündü her şey.

"Bu kadar yeterli!" diye bağırdı Ewan. Jessica adama veda edip içeriye girdi. Telefonuna gelen mesajı beş dakika sonra okuyup yanına alacağı eşyaları hazırladı. 

"Beni terk ediyorsun sandım!" diye bağırıyordu adam. Babasının ne zaman geldiğinden emin değildi. elimde ki valizi gördüklerinde nasıl tepki vereceklerini bilmediği gibi.

"Uçağı birbirine kattın! Tanrı aşkına seni terk etseydim eğer önce hesaplarda ki parayı alırdım!"

"Bunu planladın mı önceden?" diye atladı adam. Hera adamı daha fazla deli etmek için gülümsedi

"Tabi ki.."

"Hera bir gün tanrı şahit bir gün bütün bu deliliklerinin hesabını senden alacağım!"

"Öyle mi? seninle 12 saat hava çektiğim çilenin hesabını da ben- Kızımız rahatsızlanmış diyorum sana Dimitri senin düşündüğün şeye bak!"

"O benim de kızım bana söyleyebilirdin her şeyi alıp kaçar gibi nereye gidiyordun deli kadın!"

Hector ve diğerleri büyük salonun her bir köşesine dağılmış kavga eden çifti takip etmeye çalışıyordu. Chis küçük kızının ona sürekli Pedro'yu sormasından sıkılmıştı.

"O kötü bir adam" dedi sakince.

"Senin gibi mi baba? Annem dedi ki o adam senin iş arkadaşınmış, o zaman sende mi kötüsün"

"Ne zaman bu kadar konuşkan oldun sen?" 

Niko havalimanından aldığı üçlünün ortasında yol boyunca devam eden kavgalarının skorunu tutuyordu. Alex Kate'nin aldıklarının hesabı için bankayı arayıp tutar konusunda iddaya giden Ewan ve Niko'ya kazanını söyleyecekti. Ewan aldığı şeylerin hesaplarken Kate'nin şanına yakışır bir rakam vermişti. Niko fazla bir parça görmediği için bu sefer daha az bir rakam.

"Anlıyorum" dedi Alex ve telefonu kapattı

"Ne kadar!" diye atladı Niko.

"Sen kazandın dostum, aldığı o son ayakkabı 17 bin değerinde"

Ewan kahahalarla masada ki paraları cebine indirdi. Niko küfürler savurup Kate bağırdı.

"Daha az harcasana!"

"Bak işte onun olabileceğini asla sanmıyorum" dedi Alex. Jessica derin bir nefes alıp öksürdü. Evde ki bütün gürültü bir anda kesilip bütün bakışlar genç kızın üzerinde toplanmıştı. 

"Tatlım?" dedi Hera endişeyle. Jessica elinde ki valizi yere bırakıp bakışı dik bir şekilde kaldırdı. kendisinden hiç emin olmadığı kadar güçlüydü.

"Ben gidiyorum" dedi sakinlikle.

"Nereye!" diye atıldı Dimitri.

"N-e nereye tatlım!" dedi korkuyla Hera.

"Hatırladığım şeyleri tekrar unutmak istemiyorum" dedi kız sessizce. 

"Hayır!" diye itiraz etti Niko.

"Gidemezsin!" diye atladı Alex.

"Dimitri bir şey yap" dedi endişeyle Hera.  Hera gözlerinde bireken yaşlarıyla kızına doğru yaklaştı.

"Bebeğim gidemezsin, böyle bırakamayız seni. İyileşmen gerekiyor- biz biz olmadan hem nasıl yaşarsın--"

"Çok değil anne, sadece birkaç gün lütfen.. Bu şekilde yaşayamam." Dedi kız. Hera kızın saçlarını okşayıp ona sarıldı.

"Bende! Bende seninle geliyorum, seni bırakmam.."

"Eğer sende gelirsen asla kendime gelemem bunu kendim halletmem lazım. Sizden sadece bir kere izin istiyorum, unuttuğum her şeyin beni yok etmesini istemiyorum."

"Olmaz öyle şey!" dedi Dimitri.

"Sen bizim bebeğimizsin, tek başına seni bırakamayız." diye devam etti Hera.

"Yalnız olmayacağım ki.." dedi kız.

Dimitri daha fazla artan endişesiyle kızını kontrol etti.

"Kimle?" dedi merakla.

"Gölge ben ve Pedro."

*-*

Bakalım başımıza daha neler gelecek :) 

Continue Reading

You'll Also Like

9K 2.2K 34
Peri Padişahının Kızı, annesini kaybettikten sonra içinde bulunduğu elit çevreye uyum sağlayamamaya başlar. Kendini yavaş yavaş toplumdan soyutlar. A...
470K 3.2K 7
Delicesine atan kalbim göğsümde bir ağrıya sebep oluyordu. Kimdi bu adam? *** *** *** Gümbür gümbür atan kalbime birinin dur demesi gerekiyordu...
1.3M 79.3K 43
Sır dolu hayatlar, konuşamayan bir kadın, sessiz bir aşk... "Tek bir kelime söylemeni, tek bir kelime söylemeni nasıl isterdim be kadın... Bir kere o...
792K 42.7K 90
Ayrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...