AH SENDE (TAMAMLANDI)

By asosyalimbenn

5.3M 221K 16.4K

Kor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir tü... More

Bölüm 1: 'Yürekli Bir Kadın, Akıllı Bir Adam'
Bölüm 2: 'Dayanamıyorum'
Bölüm 3: 'Çiyeşan Konağına'
Bölüm 4: 'Oylama Yapalım'
Bölüm 5: 'Kork Güzelim'
Bölüm 6: 'Asla! Asla Dilencilik Yapmam'
Bölüm 7: 'Emirhan Benim Kardeşim'
Bölüm 8: 'İkiniz Evleneceksiniz'
Bölüm 9: 'Kabul Ediyorum'
Bölüm 10: 'Dönmek İçin Artık Çok Geç Miroğlu'
Bölüm 11: 'Evlendiğini de Evlilik Cüzdanından mı Öğreneceğim?'
Bölüm 12: 'Lütfen Affet Beni. Affet... Lüt-fen...'
Bölüm 13: 'Fazla Zorluyorsun Miroğlu'
Bölüm 14: 'Sen Kim Olduğunu Sanıyorsun?'
Bölüm 15: 'Şekerpare'
Bölüm 16: 'Senin Karın'
Bölüm 17: 'Ağabeyim Ellerine Sağlık Diyor'
Bölüm 18: 'Kahve İçin Teşekkürler'
Bölüm 19: 'Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken'
Bölüm 20: 'Günler Akıp Giderken'
Bölüm 21: 'Bunun Hesabını Sorarım Ama Ben'
Bölüm 22: 'Ahsen -Karahan- Miroğlu'
Bölüm 23: 'Yine Elime Düştün Miroğlu. Felek Yine Benden Yana'
Bölüm 24: 'Unutmadan Ahsen Arkadaşım Değil Karım!'
DUYURU!!!
Bölüm 25'ten ALINTI
Bölüm 25: 'Merak etme ikinci hatta üçüncü bir çocuğum daha yok.'
Bölüm 26: 'Kimsin lan sen? Karımla nasıl konuşuyorsun?!'
Bölüm 27: 'Yeter miydi gücün Cihan soyadına, aşirete?'
Bölüm 28: 'İlerde anlayacaksın da dilerim Rabbim'den geç olmasın'
Bölüm 29: 'Evlendiğimizden beri'
Bölüm 30: 'Dengesiz, dikkatsiz, sakar ne olacak'
Bölüm 31: 'Ahsen, seninle konuşmaya çalışıyorum'
Bölüm 32: 'İçinde ufacık bir insanlık olmasını öyle çok dilerdim ki...'
Bölüm 33: 'Ahtım olsun sana, sana bir zarar gelmesine izin vermeyeceğim'
Bölüm 34: 'Benden bir şey saklıyorsun, öğrenmeden gitmeyeceğim'
Bölüm 35: 'Lütfen kurtar, lüt-fen'
Bölüm 36: 'Belki başka sefere'
DUYURU!!!
Bölüm 37: 'Ateş'in namlusunun ucundaki bir hiçsin'
Bölüm 38: 'Murat Karahan geliyor, Murat Karahan!'
Bölüm 39: 'Çok derin bakıyorsun Miroğlu, dikkat et boğulacaksın'
Bölüm 40: 'Sen de gel evimize gidelim'
Bölüm 41: 'Ahsen'den, Emirhan'dan farkın yok gözümde, kardeşimsin benim'
Bölüm 42: 'Arkandayım aslanım, ne olursa olsun hep yanındayım'
Bölüm 43: 'Öyle bir şey yapacağız ki duyan küçük dilini yutacak'
Bölüm 44: 'Ağa-ağabey... Be-ben bi-bir şe-şey yap-yapmadım...'
Bölüm 45: 'Ağabeyimin yüzüne nasıl bakacağım ben?'
Bölüm 46: 'Bu adam benim kız kardeşimin canını yaktı, canını!'
Bölüm 47: 'Adamlarını da al ve defol konağımdan!'
Bölüm 48: 'Bana kendimi korumayı sen öğrettin ağabey, unuttun mu?'
Bölüm 49'dan ALINTI
Bölüm 49 : 'Şu kapıdan içeriye olaysız girdiğiniz gün kurban keseceğim '
Bölüm 50'den ALINTI
Bölüm 50: 'Gitme Turnam'
Bölüm 51'den ALINTI
Bölüm 51: 'Önünüzden kim gelirse vurun!'
Bölüm 52'den ALINTI
Bölüm 52: 'İkisi evlensin, töre buna izin verir, öyle değil mi?
Bölüm 53'ten ALINTI
Bölüm 53: 'Getir kızlarımı bana, sağ sağlim getir onları'
AÇIKLAMA
Bölüm 54'ten ALINTI
Bölüm 54: 'Her şeyin düzeleceğine olan inancını kaybetme'
Bölüm 55: 'Vallahi romanlara konu olacak bir aşk sizinkisi'
Bölüm 56: 'Bütün bunlar bittiğinde yüzünü bile görmek istemiyorum'
Bölüm 57 Part 1: 'Sen anne deyince geçiyor'
Bölüm 57 Part 2 : 'Suçum neydi benim anne?'
Bölüm 58'den ALINTI
Bölüm 58: 'Elimden tut yoksa düşeceğim...'
Bölüm 59 : 'Kokun... Kokun beni benden alıyor kadın. Dayanılmaz kokun...'
Bölüm 60 : ' O bu dünyada şeytanın vücut bulmuş hali'
Bölüm 61'den ALINTI
Bölüm 61 : 'Ben yazılanı yaşıyorum, ilerde hak ettiklerimi yaşamak için'
Bölüm 62 : ' Senin bende bıraktığın izlerden bir tanesi sadece'
Bölüm 63 : 'Gazamız mübarek olsun Miroğlu'
Bölüm 64 : 'Bir yalanın cezasını çektirmiş, acısını tattırmış'
Bölüm 65 : 'Benim vicdanım çok uzun zamandır azaplarla dolu'
Bölüm 66'dan ALINTI
Bölüm 66 : 'Seni seviyorum'
Bölüm 67'den ALINTI
Bölüm 68'den ALINTI
Bölüm 68 : 'Ba-ban... Baban artık bizimle değil'
Bölüm 69'dan ALINTI
Bölüm 69 : 'Ahsen Miroğlu'nun işini bitirin!'
Bölüm 70 : 'Bencillik biliyorum ama çok acıyor ağabey, çok...'
Bölüm 71'den ALINTI
Bölüm 71: 'Karının leşini bile bulamayacaksın çünkü!'
Bölüm 72 : 'Aşkın gözyaşları ıslatırken sevgilinin omzunu... '
DUYURU ve 73. Bölümden KESİT
Bölüm 73 : 'Buradayım ben, seninleyim.'
Bölüm 74'ten ALINTI
Bölüm 74 : 'Ahım vardı sende, almaya geldim'
Bölüm 75'ten ALINTI
Bölüm 75 : 'Lanet olsun içimdeki sen sevgisine'
Bölüm 76 : 'Günaydın her haliyle dünyanın en güzel kadını '
Bölüm 77 : 'Kızım düğün deyince aklına ne geliyorsa hepsini yapacak adam'
Bölüm 78 : 'Ne zaman yağmur yağsa hep hatırla, yanında ben olmasam da'
FİNAL'den ALINTI
FİNAL : 'Ben sensiz kaldığım her dakika üşüyorum ki zaten'
DUYURU!!!
ÖZEL BÖLÜM : 'Ah bir evet desen, ah bir desen...'
ÖZEL BÖLÜM : 'İyi ki doğdun Mihri!'
MÜJDE!!!
KARAKTER TABLOSU
DUYURU!!!
DUYURU!!!
ÖZEL BÖLÜM: 'Çok sonra buldum seni, bir daha asla bırakmam...'
YAZAR'dan

Bölüm 67 : 'Son bir kez bakayım, daha bakmaya doyamadığım yüze...'

40.8K 2.2K 123
By asosyalimbenn




İyi hafta sonları herkese :)

Yeni bölümle bir cuma akşamı daha sizinleyim :) Umarım bölüm beklentilerinizi karşılar :)

Öncelikle yeni bölümden paylaştığım alıntı bölümüne gelen yorumlar için herkese teşekkür etmek istiyorum. Buradan kocaman kocaman öpüyorum bütün yorum yapanları :) Onlara teşekkürlerimi nasıl sunabilirim diye düşündüm, düşündüm en sonunda buradan tek tek teşekkür etmekte buldum çözümü :) Ve tabi bir de ithaf var... Bu bölümü yorumlarıyla beni yalnız bırakmayan okuyucularım;

@DilanEkinci2 , @semraytc54 , @kadirbusema , @ZeynepZeynep074 , @ArifeYldz , @nurjdhsjdhsj , @MelekAcar238 , @minikoseytan , @pervan6161 , @dilekakin , @Zuma9394 , @ozlmelms , @asli7060 ' a

ithaf ediyorum.... (unuttuklarım varsa çok özür diliyorum )

Hepinize çok çok teşekkür ederim , çok sağ olun... İyiki varsınız....

Bölüme bir de parça ekledim. Parça ile birlikte okursanız güzel olabilir :)

Pasaj aralarına bırakacağınız yorumları kedinin ciğer beklediği gibi bekliyorum haberiniz olsun :D

Gelelim bir başka meseleye... Ah Sende ile birlikte on tane daha kurgum var arkadaşlar. Ah Sende bitmeden onlara başlamayı düşünmemiştim fakat sonra gelen ilhamlar sebebiyle bölümleri yazmaya başladım. (  Burada bir ara not : Ah Sende'nin bölümleri hiçbir şekilde bu durumdan etkilenmeyecektir. Onun bölümleri final olana kadar her hafta sonu paylaşılacaktır. ) Ee yazdıkça da neden paylaşmıyorum dedim :) O sebeple İlk bölümleri paylaştım. Paylaşmadığım bir tane kaldı galiba :) Onun da ilk bölümü yakında sizlerle olur :) Beni bu yeni maceralarda da yalnız bırakmayacağınıza inanıyorum. Okumak isteyenleriniz, takip etmek isteyenleriniz olursa eğer profilimden bütün hikayelerime ulaşabilirsiniz. On birinci hikayem de aniden gelen bir ilhamla şekillenmeye başlamıştır bunu da söylemek istedim :) O da yakında sizlerle olur :D Şimdiden herkese teşekkürler....

Değinmek istediklerime değindim, teşekkür etmek istediklerime teşekkür ettiğime göre şimdi bölüme geçebiliriz :) Pasaj arası yorumları unutmadan keyifli okumalar diliyorum ve sizi çok seviyorum....

Haftaya görüşmek üzere, Allah'a emanet olun....





***


Böyle sessiz ayrılıklarda,

Her şey önceden belli olur.

En güzel zamanında aşkın ve hayatın,

İnsan deli olur.


***


Ahsen Ateş'in kollarında çırpınmayı kestiğinde kendini tıpkı kocası gibi yere bırakmıştı. Ateş kardeşini tutmasa çoktan yeri boylayacaktı. Hissiz vücudu kontrol dışı çalışıyordu. Gözleri açıktı fakat bilinci yerinde değildi. Baygın bir insan gibiydi. Ateş'in kız kardeşini ayakta tutmaya çalışması kolay olmuyordu. Kızın karşıdaki manzarayı gözünü kırpmadan izlediğini görüyor izlememesi için elinden geleni yapıyordu.

''Bı-bırak beni! Bırak! Neden bırakmıyorsun? Oraya gitmem lazım. Bırak!'' Bağırmaktan kısılmış sesi elverdiğince konuşmaya çalışıyordu Ahsen. Ambulans bile gelmişti fakat Ahsen hala Ateş'in kollarında karşı caddedeydi. Olayı merak eden meraklı insanlar çoktan görüş açısını kapatmıştı ama Ahsen biliyordu Yavuz o soğuk betonda yatıyordu. Ambulansın insanları yararak Yavuz'un yanına sedye taşıdığını gördü. Yavuz görüş alanından çıkalı çok olmuştu. Göremiyordu ama hissediyordu Ahsen. Adamın acı çekişini hissediyordu.

''Ahsen! Gidelim buradan, hadi!'' Ahsen ağabeyi tarafından çekiştirilince nefret dolu gözlerle adama baktı. Anlamıyordu Ateş neden uzaklaştırmaya çalışıyordu? Neden?

''Neden göndermiyorsun beni? Gitmem lazım. Beni bekliyor o. Bir şey söylemem lazım ona.''

''Ahsen tehlikeli, gidemezsin. Gidelim buradan.'' Ahsen ambulans sedyesinin insanların arasında ambulansa götürülüşünü gördü. Sedyenin başında Ali olduğu için biraz olsun rahatlamıştı. Yavuz'u yine görememişti.

''Hastaneye, çabuk. Hastaneye gidelim.'' Ateş kardeşinin durmuş trafiğin içine kendini atışını görünce ardından koşturdu. Şirket önünde park halindeki arabaya binip arabayı hastaneye sürdü. Biliyordu ki Ahsen ne yapar eder bir şekilde giderdi en azından gözünün önünde olursa, yanında olursa daha iyi olurdu. Zaten Yavuz çoktan ambulansa bindirilmişti. Oradan direk hastaneye götürülecek, sonrasında morga alınacaktı. Adamın ciddi ciddi morga gireceğine inanamıyordu. El mecbur olmasa izin vermezdi. Çiyeşan adamlarının kontrol edeceğini biliyordu. Bu yüzden Yavuz'a nabız düşürücü ilaç verilecek adamın neredeyse ölü olması sağlanacaktı.

Hastane önünde ağabeyinin rastgele durdurduğu arabadan hızla indi Ahsen. Koşturarak hastaneye girip danışmaya yöneldi.

''Yavuz Miroğlu. Yavuz Arslan Miroğlu. Az önce ambulansla getirilen hasta nerede?'' Danışmadaki görevli kadın telaşlı kadının haline acımıştı. Ambulans geldiğinde görevlilerin 'çok geç' sözlerini işitmişti. Elbette kadına acı haberi vermeyecekti ama öğrendiğinde yıkılacağına emin olduğu kadının bu halini de asla unutacağını sanmıyordu. Neredeyse her gün yaşadığı manzarada insanların halini unutamıyordu.

''Ameliyathaneye götürüldü.''

''Nerede? Ameliyathane nerede?''

''Üst katta, sa...'' Kadının cümlesini tamamlamasına izin vermeden koşmuştu Ahsen. Asansörü beklemeden merdivenlere yöneldi. Merdivenleri nasıl çıktığını hatırlamıyordu. Avucundaki flash belleği sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu ama bu onun ne farkındaydı ne de umurunda.

Ameliyathanenin önüne geldiğinde kapıda Ali, Ahmet ve birkaç tane daha adam vardı. Ahsen adamlara yaklaşıp yüzlerine baktı. Ali'nin yüz ifadesinden çaresizliği okuyordu kadın.

''Nerede?'' Sorduğu sorunun saçmalığı önemli değildi o an. Saçma olan Yavuz'un içeride oluşuydu.

''Ameliyata aldılar ama...'' Ali tam artık çok geç olduğunu, zaten ambulansta her şeyin bittiğini söyleyecekti ki Ahsen eliyle durdurdu adamı. 'Ama'dan sonrasını duymak istemiyordu genç kadın. Birazdan doktor çıkıp geldiğinde kocasının iyi olduğunu söyleyecekti zaten şimdi amadan sonrasını duyup boşuna kendini harap etmeye gerek yoktu.

Ateş kardeşinin yanına gelip duvara yaslandı. Birazdan olacakları kestiremiyordu adam. Ahsen'e ne kadar yakın olursa sakinleştirmesi kolay olurdu. Kendine ve çevresine zarar verme ihtimalini göz ardı edemezdi.

Ahsen ameliyathane koridorunda görünenleri görünce kalbinin sıkıştığını hissetti. Meryem Hanım yüreği ağzında adımlıyordu koridoru. Kadına kim haber verdiyse ona hesabını soracaktı. Yaşlı kadının kalbi zaten yorgundu, daha fazla yormaya ne gerek vardı?

''Kızım?'' Ahsen ayağa kalkıp kadına sarıldığında çoktandır akmayan gözyaşları yine başlamıştı. Neden ağlıyordu ki? Yavuz birazdan şu kapıdan çıkacak, kısa süre sonra da yanlarında olacaktı. Meryem Hanım kollarında ağlayan kızla birlikte ağlamaya başladığında Ahsen şiddetlenen ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. Fakat bu sefer başarılı değildi. Kadının omzunda ağlarken onunda kendinden bir farkı olmadığını biliyordu.

Meryem Miroğlu her şeyi biliyordu. Yavuz uzun zaman önce ona olacakları anlatmıştı. Duyduğu anda karşı çıkmıştı yaşlı kadın. Hiç kimseye böyle bir acı yaşatmanın haklı sebebi olamazdı. Yavuz'un kararlılığına bir şey diyemiyordu. Hala daha bu planın doğru olmadığını düşünüyordu. Haber gelip hastaneye getirildiğinde de nedensiz bir hüzün vardı içinde. Doğru olmadığını bildiği halde ağlıyordu. Yalandan bile olsa evladına konduramıyordu olanları. Hastane koridorunda çökmüş bir şekilde haber bekleyen gelinin gördüğünde de film kopmuştu Meryem Hanım'da. Gözyaşlarını tutamıyor, kollarına aldığı kızla birlikte akıtıyordu. Kızın haline içi acımıştı kadının. Bari sevdiklerine planını açıklasaydı oğlu... Neden herkesi sonsuz bir acı denizinde yalnız bırakıp gidiyordu ki? Bir de buna ağlıyordu şimdi. Oğlunun bilerek acı çektireceği insanlara ağlıyordu. Kesinlikle rol yapmıyordu Meryem Miroğlu. Gerçekten acı çeker gibi bir hali vardı onunda. Sevgi görmeye alıştığı insanların gözlerinde şimdi yaşlar görmeyi kaldıramıyordu.

Biraz olsun sakinleşip birbirlerinden ayrıldıklarında ikisi de bitap haldeydi. Kadını banka oturtup yanına oturdu Ahsen. Ellerini bir an olsun bırakmamıştı. Şimdi sessiz sessiz akıyordu gözyaşları. Ateş kardeşinin halini gördükçe içi parçalanıyordu. Gerçekler ortaya çıktığında kardeşini birazcık tanıyorsa Ahsen'in gazabı büyük olacaktı.

Bu sefere koridorda Rahşan Hanım ve Berfin göründüğünde Meryem Hanım kızına, Ahsen de babaannesine sarılmıştı. Biraz önce olanların aksini aratmayan manzara Ateş'in daha çok canını sıkmıştı. Kendi derdi yetmiyormuş gibi bir de Yavuz'un ölüm haberiyle sınanacak Berfin'i düşünüyordu genç adam. Çiyeşan bu dünyada değil belki ama öbür tarafta Ateş'in gazabını çekecekti.

Nihayet doktor ameliyathane kapısında göründüğünde belki de meslek hayatının en ilginç gününü yaşıyordu. Daha önce böyle çok haber vermişti, karşısında insanların yıkıldığına şahit olmuştu fakat bu sefer farklıydı. İnsanları doğru olmayan bir haber verecekti, karşısında boş yere acı çekişlerine şahit olacaktı.

''Nasıl? Doktor durumu nasıl?'' Herkes ayaklanıp doktorun önüne geçince Ahsen ağlamaktan kızarmış gözlerle adamın gözlerine bakıyordu. 'İyi. Merak edilecek bir şeyi yok' desin diye bekliyordu. Doktor kafasındaki boneyi çıkarmış ellerine bakmaya başlamıştı. Sonunda cesaretini toplayıp konuşmaya başlayınca kimsenin gözüne bakmıyordu. Elbette yakınlara vefat haberi çok vermişliği vardı ama bu başkaydı bambaşka.

''Biz elimizden gelini yaptık fakat...''

''Evet, doktor siz elinizden geleni yaptınız, şuan iyi birazdan çıkaracaklar odaya alınacak değil mi?'' Doktorun buna bir cevabı yoktu. Daha haberi almadan inkâr ediş evresinde olan birine verebileceği bir cevap yoktu. Ama bir şeyler söylemesi gerekiyordu.

''Maalesef. Hastayı kurtaramadık. Zaten ambulansta çoktan ...''

''Sus! Yalan söylüyorsun! Yalan! Olamaz! O-LA-MAZ!'' Ahsen doktoru göğsünden ittirmiş, duyduklarını duymamazlığa vermişti. Kimsenin yüzünden istediği ifadeyi okuyamıyordu. Ateş bir köşede durmuş ifadesizce Ahsen'e bakıyordu. Meryem Hanım Rahşan Hanım'ın yardımıyla bir şekilde banka oturtulmuş yaşlı kadınla birlikte göz yaşı dökmeye başlamıştı bile. Berfin oturma koltuklarının başında dengesini kaybetmiş duvardan güç alıyordu. Doğru duyduğunu sanmıyordu. Boş boş etrafına bakarken Ahsen'in çığlığıyla bilincini kaybedip koltukların önüne yığılmaktan Ali sayesinde kurtulmuştu.

''HAYIR! OLAMAZ! HAYIR!'' Ahsen gerçeğin farkına vardığı anda şuursuzca etrafta dolanmaya başlamıştı. Olamazdı. Yavuz ölemezdi. Daha ona söylemesi gereken çok önemli bir şey vardı. Ölemezdi. Genç kadın hemen ağabeyine koşup adamı ceketinden yakaladı.

''Ölmedi de! Ölmedi, yaşıyor de!'' Ağabeyinden aldığı sessizliği cevap olarak kabul etmiyordu. Bu cevap değildi. ''Susma söyle! Bir şey söyle!'' Ahsen yumruklarını adamın göğsüne indirmeye başlayınca Ateş onu durdurmaya çalışıyordu. ''Onu göreceğim! Götür beni ona! Bir şey söylemem gerek ona!''

''Ahsen... Sakin ol!''

''Beni ona götür! Bir şey söyleyeceğim. Söylemem gerek!'' Ateş'in ayaklarının dibine çöken genç kadın ileri geri sallanıyordu. ''Bir şey söylemem gerek. Ona bir şey söyleyeceğim. Bir şey...'' Ahsen bitap hali Ateş'i daha çok sinirlendiriyordu. Yavuz'un kardeşini sevdiğini biliyordu. Şimdi ise Ahsen'in de Yavuz'u sevdiğine şahit olmuştu. Artık istese de ikisinin arasına girmezdi. Ateş Karahan böyle büyük bir vebal altına giremezdi. Şimdi kardeşinin bu ayrılık süresini en hasarsız şekilde atlatmasını sağlamalıydı.

Ameliyathane kapısı açılıp Yavuz beyaz örtünün altında çıkarıldığında Ahsen hızla olduğu yerden kalktı. Ateş kardeşini belinden yakalamış sedyeye yaklaşmasına izin vermemişti. Ahsen bu sefer de çırpınışlarının sonucunu alamıyordu. ''Bırak beni! Bir şey söyleyeceğim! Bırak beni bekliyor o! Bırak diyorum. Bırak!'' Ahsen ağabeyinin kendisini bırakmamasına anlam veremiyordu. Adam gidiyordu. Bir daha hiç göremeyecekti Ahsen. Neden izin vermiyordu? Ona gerçekleri söylemeden gidemezdi Yavuz, izin vermezdi Ahsen.

''Neden bırakmıyorsun ağabey? Bırak son bir kez göreyim. Bırak ne olursun bırak! Söyleyeceklerim var ona!'' Yavuz sedyeyle uzaklaştırıldıktan sonra serbest bıraktı kardeşini Ateş. Ahsen sedyenin arkasından gideceği sırada Meryem Hanım tarafından durdurulmuştu.

''Kızım?'' Ahsen olduğu yerde durmuş, buğulu gözleriyle biraz önce sedyenin kaybolduğu koridora bakıyordu. ''Gitme!'' Ahsen kadının yanına gidip dizlerine kapandı.

''İzin ver göreyim Meryem anne. İzin ver veda edeyim. Son bir kez bakayım, daha bakmaya doyamadığım yüze... Daha dokunamadım saçlarına... Hem... Hem bir şey söylemem lazım ona. Bırakın söyleyeyim!'' Meryem Hanım kızın her bir cümlesiyle kahrolurken gitmesine izin vermeyeceğini biliyordu. Ahsen'i Yavuz'un yanına gönderirse yaşadığı anlaşılırdı.  

''Git-me kızım. Aklında o haliyle kalmasın oğlum. Sen o-nu canlı ha-tırla.'' Cümlesini zar zor tamamlayıp dizlerinde ağlayan kızın başını okşamaya başladı. Ahsen kadının dizlerinde biraz daha ağlayıp ayağa kalktı. Ateş'in önüne geçip yalvaran gözlerle baktı.

''Ne-nereye götürdüler?'' Ateş vereceği cevaptan çekiniyordu. Nasıl söylerdi 'morga' diye. Söyleyemezdi. Ateş'ten cevap alamayacağını anlayan Ahsen Ahmet'e döndü.

''Nereye götürdüler?!'' En az kendisi kadar bitap durumdaki adamın ağzından çıkan kelimeye bakıyordu. Gözyaşlarını silen Ahmet, sedyenin geçtiği koridora baktı. Ellerini önünde birleştirmişti.

''Mo-morga.'' Hıçkırıkları içinde çıkan sesini kendisi bile tanıyamamıştı adamın. Genç yaşından beri yanından ayrılmadı adamla bugün yolları ayrılıyordu. Keşke Ahmet vurulsaydı da ağasına bir şey olmasaydı. Onu çocuk gibi ağlatan kadere küfretti. Bu nasıl kaderdi?

Ahsen morga giden yolda bilinçsizce ilerlerken, ateş arkasından onu takip ediyordu. Ahsen'i içeriye öylece almayacaklarını biliyordu. O yönden içi rahattı. Genç kız morga inen merdivenlere yöneldiğinde basamakları duvardan güç alarak ilerliyordu. Ateş hemen ardında hazır bekliyordu düşme tehlikesine karşı. Ahsen eksi birinci kattaki son basamağı da indiğinde yukarıdakilerden farklı karanlık ve soğuk bir koridor karşıladı ikisini. Ahsen Okları takip edip morgun önüne geldi. Kapının yanındaki sandalyelerden birine oturup beklemeye başladı. Ateş kardeşinin yanına geldiğinde morgun kapısı açıldı. İçeriden siyah takım elbiseli bir adam çıkıp Ahsen ve Ateş'e baktı. Ateş adamın Çiyeşan adamı olduğuna emindi. Yavuz'un gerçekten ölüp ölmediği için kontrole gönderdiği adamıydı Çiyeşan'ın. Ateş adamı yok sayıp kardeşinin yanına oturdu. Adam çoktan karanlık koridorda kaybolmuştu.

Ahsen bacaklarını karnına çekmiş, çenesini dizlerine dayamıştı. Artık sesli ağlamıyordu. Oturduğu yerde ileri geri sallanıyor yaşadıklarını düşünüyordu. Avucunun içindeki belleği Yavuz'a veremeden, gerçekleri anlatmadan adamın kendisini terk ettiğine inanamıyordu. Ahsen bu acıyı üç kere tatmıştı. Daha ne kadar tadacaktı? Allah'ın ona verdiği zulümler daha ne kadar devam edecekti?

Ateş yavaş yavaş kafasını dayadığı duvara vururken gözlerini kapatmıştı. Babası öldüğünde de yine burada bu pozisyondaydılar. Ahsen babasını bırakıp gitmek istememiş, bütün bir gece burada beklemişti. Yine aynı şeylerin yaşanacağını bilen adam ağzını açmıyordu. Kızın kendi içindeki fırtınaları yine kendinin durduracağına emindi. Canı yana yana canına merhem olacaktı. Ahsen bunu alışıktı. Yine üstesinden gelirdi.

Fakat Ateş'in bilmediği bir şey vardı? Ahsen'in ilk defa tattığı duyguyu aşması, daha hoş geldin bile diyemeden veda etmesi öyle kolay olmayacaktı. Çok da uzun olmayan bir zaman diliminde kalbine alıp, yerleştirdiği adamı, yine kalbinde öldürmek kolay değildi. Adam gitse bile, kalbinde sızı ömür boyunca kalacaktı.

''Bir şey söylemem gerek. Bir şey... Söylemem lazım ona...'' Genç kız sallanırken aynı şeyleri tekrar etmeye başladığında Ateş işinin zor olduğunun bilincindeydi.


***


Ali doktorun söyledikleriyle kendilerini kaybeden kadınlar üzerinde gezdirdi gözlerini. En son Berfin'in üzerinde takılı kaldığı gözlerini hüzün kaplamıştı. Daha kendisini toparlayamamış kızın bu acı haberi kaldırabileceğini sanmıyordu. Ahsen'in yakarışlarının ardından zaten gücü olmayan bacakları titreyerek iflas ederken son anda yakaladı kızı genç adam. Kucağına aldığı kıza sesleniyor gözlerini açmasını sağlamaya çalışıyordu.

''Berfin aç gözlerini! Berfin! Uyan!'' Doktorun 'stresten uzak durmalı, depresyondan çıkması için bu en önemlisi' sözleri yine havada kalmıştı. Kızın böyle büyük bir şeyi daha nasıl atlatabileceğini bilmiyordu genç adam. Sanki bütün dertleri Berfin hak ediyormuş gibi üst üste yığılıyordu acılar. Kızın hiçbir suçu günahı yokken hemde.

Hala ayılmayan kızı kaptığı gibi doktor bulmaya koşturdu Ali. Kimsenin farkında değildi, kimsenin de kendilerini fark ettiğini sanmıyordu. Yavuz'a verdiği bir söz vardı. Sözünü layıkıyla yerine getirecekti.

Doktorum muayenesinden sonra uyanması için bir odaya alınan kızın başından bir saniye ayrılmadı genç adam. Yukarıda kopan kıyametten habersiz kendi içindeki kıyameti yaşıyordu o şimdi. Kıyametlerin en beterini...

Kız yavaş yavaş uyanmaya başladığında hemen başına koşu Ali. Bir şey söylemeden bekledi. İlk cümle ondan gelsin istiyordu. Neyi hatırlayıp hatırlamadığından emin değildi.

Berfin başında Ali'yi gördüğünde anlam veremedi. Etrafına bakınıp nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Hastanede olduğunu anladığında aklına üşüşen sahnelerle doğruldu yattığı yataktan.

''Ağabeyim?'' Üzerindeki pikeyi çekip yataktan çıkmaya çalıştı. Ali ne yapacağını bilemiyordu. Doktor uzun bir süre yatıp dinlenmesini söylemişti fakat Berfin yataktan fırlamak üzereydi.

Ani kalkışın verdiği baş dönmesiyle yatağın yanında sendeleyen genç kızın yanına koştu hemen Ali. Berfin kollarını tutan adamın kollarını elleriyle uzaklaştırdı.

''Ağabeyim? Ağabeyim nerede?''

''Berfin, gidemezsin. Doktor biraz daha dinlenmeni söyledi.''

''Çekil ağabeyimi göreceğim. Bırak beni!'' Adamın kollarından kurtulmaya çalıştıkça daha çok ağlıyordu genç kız. Ali'ye saldırmaya başlayıp adamın canını yaktığında da Ali onu bırakmadı. Zaten artık canının acısını hissetmiyordu.

Aylar önce yine aynı anı Ahsenle yaşadığını anımsadı Ali. Sevdiği ya da sevdiği sandığı Berfin gibi davranmamıştı ona. Aynı acıyı yaşayan iki genç kadın farklı tepkiler vermişti. Ahsen Ali'nin göğsünde ağlarken, Berfin adamın canını acıtacak ne varsa yapıyordu. Ardı ardına indirdiği yumrukları Ali'nin göğsünde iz bırakıyordu.

Bilmiyordu Ali. Ahsen'i hala seviyor muydu emin değildi. Ya da Ahsen'e olan aşkı Berfin'in vicdan azabı altında ezilmişti. Emin değildi. Ona baktığında eskisi gibi atmıyordu kalbi, gerçi Ali'nin kalbi uzun zaman önce atmayı bırakmıştı ya neyse. Ona baktığında içi erimiyordu artık. Doğru düzgün bakamıyordu da zaten. Galiba Ahsen Ali de bitmişti. 

Berfin artık takatini tamamen yitirdiğinde bacaklarında derman kalmamıştı. Ali ile birlikte yere çökmüş yaş kalmayan gözlerinin feri sönmüştü. Başı Ali'ni göğsüyle buluştuğunda biraz önce yumruklarının neden olduğu bereler acımıyordu bile. Başını adamın göğsünden kaldırmadan güçlükle çıkardığı sesiyle konuştu.

''Götür beni buradan! Uzağa götür.'' Adamın kolları bedenine dolanmadan önce kaldırdı başını. Ciddi olduğunu belli etmek için bir kez daha tekrarladı.

''Kimse bulamasın beni. Götür buradan!'' biraz önce kaldırdığı göğse yeniden başını koyan genç kız beline sarılan kollardan habersizdi. Ne yaptığının farkında değildi. Hissizleşmiş vücudu, uyuşmuş beyni artık çalışmıyordu. Gözlerini kapatıp bir daha açmamak istiyordu delicesine. Elinin altında atan kalbin sesiyle bilincini kaybederken aklında bir tek bu vardı.

Continue Reading

You'll Also Like

3.2K 128 3
"Soyun!" Demesiyle bağırdı Azat en sonunda Sıkıca belinden tutarak "Ne demek bu bırak beni?" Korkuyla bakıyordu. "Neden beni istemiyorsun söylesene...
7.5K 422 5
Beritan ayakta durmuştu. Elindeki silahı sımsıkı tutmuştu. Boran,karşısında sevdiği kadını bu hâlde görünce yüreği yanıyordu. Beritan silahı tamda ka...
385K 12.1K 14
Şimdi bir çığlık olsanda sussam seni .Bir ağaçtan yabani içime saldığın kökleri, ellerimle kestiğimi görsende utansan. İlerde birgün , çok acımasız b...
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

71.6K 5.9K 13
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...