Kurtlar Arasında (5. Kitap)...

By ALEYNA_BEYaz

120K 8.3K 624

Kurtadam içinde #1 Yepyeni bir yıl, kısmen de olsa yeni bir düzen ve yeni bir hayat....ÜNİVERSİTE... Yo... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
DUYURU
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
Önemli!
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm (ÖZEL BÖLÜM)
MUTLU EDECEK DUYURU

55. Bölüm

1.7K 128 12
By ALEYNA_BEYaz

-Bella

  Yurttaydım. Az önce ılık bir banyo yapmıştım. Şimdi de pencerenin önünde koltukta oturuyor ve dışarıyı izlemeye çalışıyordum. İçimde bir boşluk hissediyordum. Chris ile hâlâ konuşmamıştık. Aslında arıyordu ama sanırım biraz ayrı kalmamız ikimize de iyi gelecekti. Dizlerimi kendime doğru çektim ve çenemi diz kapağıma dayadım. Derin bir iç çekmemle odanın kapısının çalması bir olmuştu.

  Kaşlarımı çatarak oraya baktım ve olduğum yerden kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda Chris'i bulmuştum. Gözleri şiş görünüyordu. Dişlerimi sıkıyordum. Onu karşımda görünce içim tuhaf olmuştu. Ağlamaya başladığımda bana yaklaştı ve sıkıca sarıldı.

"Sana çok ihtiyacım var!" Demişti kafasını omzuma gömerek. Burnumu çektim ve elimle onun belini sardım.

"Benim de sana ihtiyacım var." Dedim ve dudaklarına bir öpücük kondurdum.

...

  Odaya girdiğimizde ikimiz de benim yatağın üzerindeydik. Uzanmış ve birbirimize sarılmıştık. Ben onun göğsüne yatmışken o da bir koluyla beni sarıyor, eliyle de saçlarımı okşuyordu.

"Neden aramalaırıma cevap vermedin?"

"Sana biraz zaman vermek istedim....kafanı toparlaman gerektiğini düşünüyordum. Süründen birini kaybettin. Ailenden birini..ne durumda olduğunu iyi anlıyorum. Bende senin durumundayken odama kapanmak, yalnız kalmak ve kafamı toplamak istiyordum."

"Ben seninle yalnız kalmak istiyorum ama..."

"Sizden ayrıldığımda John ile karşılaştım."

"John Andrea burada mı?"

"Şehrin dışında tahtadan bir evi var. Beni de oraya götürdü. O gece onda kaldım. Kardeşimde..."

"Anlıyorum." Dedi saçlarıma öpücük kondurarak.

"Neden geri dönmüş?"

"Epslionları duymuş. Kalıcı olarak gelmemiş. Bize yardımı dokunabileceğini düşünüyor."

"Bu gerçekten iyi olur. Şansınız biraz daha arttı. Demek orada uyudun?"

"Aslında uyumadım....bütün bir gece yağmuru seyrederken Hanna'nın dediklerini düşündüm."

"Söylediklerinde ciddi değildi..emin ol Mark'ın acısı geçince bunu ona.." lafını kesmiştim.

"Ona hiçbir şey yapmayacaksın Chris." Dedim ve yattığım yerden doğrularak ona baktım.

"Ona hak veriyorum. Bütün bunlar ben buraya gelince başladı."

"Bizim bunlarla ilgimiz yok Bella. Aralarda yaşanan şeylerin hepsi aile büyüklerimizden kaynaklı. Biz daha doğmadan önce olan şeylerden bahsediyorum."

"Aile büyüklerimizden kaynaklandığı doğru ama biz o kaynağı yürütüyoruz Chris. Şu ana dek aldığımız her karar bizi bunları yaşamaya terk etti."

    Kafasını kafama yaklaştırmıştı.

"Bu Hanna'nın söylediği şeylere doğruluk payı bırakmaz."

"Olabilir...ama o böyle düşünüyor. Onunla konuşmak istiyorum. Sen halanın yanına gittiğinde ve onlarla karşılaştığımdan beri Hanna ile aramızda bir çekişme var. Bunu düzeltmek istiyorum. Onlar senin değer verdiklerin....benim için de öyle olmalılar. Benim yüzümden onlarla kötü olmanı senden isteyecek değilim! Bu yüzden onunla konuşacağım."

"Pekala!" Dedi ellerini havaya kaldırarak.

"Bunu yapacaksın...onunla konuşacaksınız." Dediğinde kafamı sallamıştım.

"Her ne olursa olsun artık! Yeter ki biz bir daha birbirimizden ayrı kalmayalım!" Dedi ve kafamı ellerinin arasına alarak alnıma öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum."

  Tam o sırada odanın kapısı açılmıştı. Chris ile birlikte hemen doğrulduk ve kapıya baktık. Gelenin Elena olduğu gördüğümde gözlerimi büyütmüştüm.

"Senin burada ne işin var?" Diye sordum.

"Niye ki? Yoksa artık burada kalmıyor musun Elena?" Dedi ardından da Chris.

  Elena'nın suratı asık görünüyordu. Bir şeylerin ters gittiğine emindim. Çantasını yere koydu ve karşımıza geçerek bir bana bir de Chris'e baktı.

"İş beklediğimiz gibi gitmedi Bella." Dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Chris anlamamışcasına omzuma dokundu.

"Neler oluyor?" Diye sorduğunda ona Diana ve Elena'nın, Casey'i bulmaya gittiklerini anlatmıştım.

-David

Neredeyse güneş batmak üzereydi. Hızla arabadan indim ve önümde duran yeşil tahta kapıyı çalmaya başladım. Kapı kendi kendine açıldığında içeriye girmiştim.

"Tera?"

Etrafıma bakınarak odanın ortasında geldiğimde kapı kendiliğinden kapanmıştı. Orada doğru baktım. Ardından tekrar karşıma baktığımda onu orada görmemle irkilmiştim.

"Tanrım! Beni korkuttun."

"Neden buradasın?"

"Senden bir şey istiyordum."

"Nedir o?"

"Bana kurtboğan bitkisi lazım."

"Hımm!" Dedi ve şişelerle dolu olan rafına baktı.

"Sarı olan mı? Yoksa mor mu?"

"Sarı olan! Mor eksik kalsın." Dediğimde eline aldığı şişeyi bana uzatmıştı.

"Sanırım sürüye yeni bir üye giriyor."

"Nereden anladın?" Diye sorduğumda ellerini önünde bağlayıp tuhaf bir şekilde bana bakmıştı.

Kafamı salladım ve teşekkür ederek kapıya ilerlediğimde arkamdan bir ses gelmesiyle tekrar oraya bakmıştım. Tera'nın gözleri kapalıydı ve bana dönüktü.

"Yılbaşı gecesi...soğuk ve kanlı olacak."

Dediği şey ile kaşlarımı çatıp ona doğru birkaç adım attım.

"Ne?" Diye sorduğumda kafasını salladı.

"Az önce ne dedin sen?"

Omuzlarını silkti. Nefes nefese kalmıştı.
"Bilmiyorum...zaten ister istemez bir şeyler söyleyebiliyorum işte."

Daha fazla bir şey söylemeden dışarıya çıktım ve arabaya bindim. Kontağı çalıştırdıktan sonra karşıma bakmıştım.

"Yılbaşı gecesi soğuk ve kanlı olacak" derken ne demek istediğini merak etmiştim.

Arabayı çalıştırdım ve Diana'ların evine doğru sürmeye başladım. Kafam karışmıştı. Neler olduğunu anlayamamıştım. Tera'nın kafasında biraz sorun olduğunu biliyordum ama söylediği şeylerin hepsi de saçma gelmiyordu. Belki de bir şey biliyordu, kimsenin bilmemesi gereken bir şey.

-Bella

"Adrese gittiğimizde kapıyı güzel bir genç kız açmıştı. O Casey idi. Zaten bunu kendisi söyledi ve David'i anlattığımızda onayladı. Zaten bir ağabeyi olduğunu o da biliyormuş ama orada kendi hayatını kurmuş. Ona David'in arkadaşı olduğumuzu ve onu oraya götürebileceğimizi söyledik. Kız elbette ilk başta inanmayıp kanıt istedi."

"Peki ya sonra?" Diye sormuştu Chris. İkimizde pür dikkat Elena'yı dinliyorduk.

"Bize inandı...ama onu görmek istemediğini ve bizimle gelmeyeceğini söyledi. Tabii bunu ağlayarak söyledi. Gelmeyi kabul etmedi Bella. Biz de öyle olunca geri döndük. Yalnız ve sersemlemiş bir şekilde geri döndük."

"Diana nerede?"

"Beni bıraktıktan sonra evine gitti."

  Chris ile birbirimize bakmıştık.

"Diana'nın bu duruma canı sılımış olmalı." Dedim yüzümü buruşturarak.

"Yol boyunca tek bir kelime bile etmedi. Böyle bir tepkiyi ikimizde beklemiyorduk çocuklar. Gerçekten gelmek isteyeceğini düşünmüştük."

"Stone ailesi hep böyleydi..." dedi Chris bir bana bir de Elena'ya bakarak. Elena kaşlarını çattı.

"Ne demek istiyorsun?"

"Onlar inatçıdır ama zaman ilerledikçe pişman olurlar."

"Yani onun geleceğini mi söylüyorsun?"

"Kan bağı olarak ikisinin de birbirlerinden başka kimsesi yok! Elbette dönecek. Casey'i biliyordum ama yaşadığını hiç sanmıyordum." Diye de tamamladığında Elena'ya bakmıştım.

"Nasıl biri?" Diye sormuştum.

"Şöyle düşün. O....David'in kız versiyonu. Gerçekten çok benziyorlar. Ve kız duru bir güzelliğe sahip. Liseye gidiyormuş. 17 yaşında."

"Keşke gelmeyi kabul etseydi. Bununla yüzleşmeleri gerekirdi." Dedim omzularımı silkerek.

"Eğer gelseydi.... David'in vereceği tepkiyi çok merak ediyordum."

"O gelecek!" Dedi Chris hafifçe tebessüm ederek.

-David

Diana'nın evine yaklaşmışken telefonumun çalmasıyla suratımı buruşturmuştum. Cebimden çıkardığımda mesaj geldiğini anlamıştım. Diana'dan gelmişti.

"Kampüste seni bekliyorum...çabuk gel
-DİANA"

Kaşlarımı çattım ve telefonu cebime koyarak karşıma baktım. Beni kampüste bekliyordu ama neden aramamıştı? Etrafıma baktıktan sonra düşünmeyi bıraktım ve arabayı tekrar çalıştırdım. Bu seferde kampüse doğru ilerledim.

....

Kampüsün içine girdiğimde hava çoktan kararmıştı. İçerisi bomboştu. Etrafıma bakınmaya başladım.

"Diana!"

Ses yoktu. Tekrar seslenmiştim.

"Diana!"

Yine ses yoktu. Koridorda ilerlemeye devam ediyordum. Dolapların arkasındaki koridora girerken kükreme sesi duymam bir olmuştu. Kafamı oraya doğru çevirdim.

Gözlerimi sımsıkı kapatıp geri açmıştım. Kükreme sesleri devam ediyordu ve her kükrediğinde biraz daha yakınımda hissediyordum. Geriye doğru yürümeye başladım.

Kapı açılıp kapanma sesleri geliyordu.
Duvarda gördüğüm gölge ile gözlerimi büyüterek koşmaya başlamıştım. Aman tanrım! Bu bir epsilondu. Karşıma o kurdun çıkması ile arkamı dönmüştüm.

Dış kapıya doğru koşmaya çalışıyordum. Kapının önüne geldiğimde arkamdan bana doğru hızla koşan kurdu gördüm ve kapıyı zorlayarak açmaya çalıştım.

Açılmıyordu. Lanet okuyarak oraya bir tekme attım ve merdivenlere koşmaya başladım. Onu yakınımda hissedebiliyordum.

"Orada olduğunu biliyorum David!" Gelen sesle iyice paniklemiştim. Bütün gücümü kullanmaya çalışarak koştum ve kütüphaneye girdim. Burada beni bulması diğer yerlere göre daha olanaksızdı. Rafların oraya geldiğimde eğilmiştim. Eğildim ve nefesimi kontrol etmeye çalıştım. Onunla dövüşemezdim. Tek başıma olmazdı.

Buraya girdiğini hissediyordum. Elimle ağzımı kapattım. Kendimi bağırmamak için zor tutuyordum. Telefon zilimin sesini duymamla lanet okumuştum. Buraya doğru hızla yaklaştığını hissediyordum.

Telefonumu cebimden çıkardım ve açtım Ed'di. O anda üzerime bir şeyin atlamasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Telefon elimden düştü.

O şey insan halindeydi. Beni kaldırıp tekrar yere çarptıktan sonra sırıtmıştı.

"Bende seni arıyordum David!" Dedi ve beni yakalarımdan tutarak ayağa kaldırdı. Tam ona karşı bir hamle yapacakken pençelerini karnıma doğru saplamıştı. Öksürerek devrildim. Kendimi savunmaya çalışıyordum ama bir türlü başaramıyordum. Sırtımdan tuttu ve beni oradaki raflara doğru çarptı.

Yuvarlanarak yere düştüğümde dönüşmüştüm. Kafamı kaldırarak ona baktım. Hırlayarak yaklaşıyordu. Bir anda ayağa kalktım ve hızla ona koşarak üzerine atladım. İkimizde yere düşmüştük. Bağırarak pençelerimi ona saplamamla beni üzerinden atması bir olmuştu. Omzunu tutarak kıvranmaya başladığı sırada hemen ayağa kalktım ve oradan çıktım. Buradan hemen kurtulmalıydım.

Son 5 bölüm...vote ve yorum lütfen! Aksi halde David ölür! Asdfgasdfg

Continue Reading

You'll Also Like

MÂHÎ By AB

General Fiction

11.8M 447K 50
Beni sevebilir miydi gerçekten? Böylesi kötü bir adam, sevgi nedir bilir miydi? ▪▪▪
9.5M 266K 58
O sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma gü...
Tutsak By .

Romance

15.7M 547K 60
"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük b...
3M 99.3K 62
- Kerem. - diye başladı Ama bitirmesine izin vermedim. Onu kapıya doğru ittim ve kalçasından tutup kaldırdım. Kollarımın arasında mahsur kaldı. Ell...