Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)

Av eesmerr12389

62.8K 3.7K 445

Didem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal... Mer

♥Kalp Kırıkları♥
-1. BÖLÜM-
-2.BÖLÜM-
-3.BÖLÜM-
-4.BÖLÜM-
-5.BÖLÜM-
-6.BÖLÜM-
-7.BÖLÜM-
-8.BÖLÜM-
-9.BÖLÜM-
-10.BÖLÜM-
-11.BÖLÜM-
GERİ GELDİM :))
-12.BÖLÜM-
-13.BÖLÜM-
-14.BÖLÜM-
ANKET
-15.BÖLÜM-
-16.BÖLÜM-
-17.BÖLÜM-
-18.BÖLÜM-
-19.BÖLÜM-
-20. BÖLÜM-
-21.BÖLÜM-
Kesit
-22.BÖLÜM-
-23.BÖLÜM-
-24.BÖLÜM-
-25.BÖLÜM-
-26.BÖLÜM-
-27.BÖLÜM-
-28.BÖLÜM-
-29.BÖLÜM-
-30.BÖLÜM-
-31.BÖLÜM-
-32.BÖLÜM-
-33.BÖLÜM-
-34.BÖLÜM-
-35.BÖLÜM-
-36.BÖLÜM-
-37.BÖLÜM-
-38.BÖLÜM-
-39.BÖLÜM-
-40.BÖLÜM-
-41.BÖLÜM-
-42.BÖLÜM-
-43.BÖLÜM-
-45.BÖLÜM-
FACEBOOK GRUBU
-46.BÖLÜM-
-47.BÖLÜM-
-48.BÖLÜM-
-49.BÖLÜM-
-FİNAL-
-YENİ FİKİR-
Özel Bölüm

-44.BÖLÜM-

654 44 6
Av eesmerr12389


Bu yapmacık tavrı öfkemi daha da arttırmıştı. Ne demek Alper bana oyun oynamış! ''Ne saçmalıyorsun sen be! Hem senin hiç işin gücün yok mu benim sorunlarımı sorun edinmişsin?! Noluyoruz yani!''

''Saçmalık değil. Sadece ortak düşmanlarımız var, bunu anlatmaya çalışıyorum,''

''Alper benim düşmanım değil anladın mı beni! İnanmıyorum ben sana be!''

Eliyle kapıyı gösterdi. Ben ne kadar öfke doluysam, o benim aksime çok sakindi. Bu davranışı beni deli etmişti. ''Bunu Alper'le konuş,'' dediğinde hışımla kalktım sandalyeden. Ona tiksinici bakışlarımı gönderdim, ''Bu sıcak havada takım elbise giymen seni adam mı yapıyor şimdi,'' yapmacık bir şekilde gülümsedim. ''Komiksin Yağız,'' diyerek kapıya yöneldim. İçimden söylenmelere devam ediyordum.

Kapıdan çıktım ve merdivenlerden hızlı adımlarla indim. Tam çıkış kapısına ulaşıyordum ki ayağıma küçücük bir kız çocuğu sarıldı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Şaşkın bakışlarımla ona bakarken, o küçücük dudaklarıyla sevimli bir şekilde gülümsedi, ''Anne!''

Neden bana anne diye seslendiğini anlamasam da dizlerimin üzerine çöktüm ve o minnacık ellerini tuttum. Deniz mavisi gözleri umutla bana bakıyordu. O kadar tatlıydı ki. Az önceki öfkem bir anda dinivermişti. ''Annem misin sen benim?'' diyerek küçük ellerini boynuma doladı. Annesi yok muydu bu küçük kızın? Hiçbir tepki vermeden bende ellerimi ince beline doladım. Öyle huzur kokuyordu ki bu küçük kız. Bir an uzun zamandır kaybettiğim huzurumu bulduğumu anladım. O kadar masumdu ki.

''Esra, nerdesin?''

Bizi kapıda karşılayan orta yaşlı kadın bize doğru ilerledi, gülümseyerek, ''Ah, kusura bakmayı efendim,'' dediğinde başımı sorun değil anlamında salladım. Küçük kız hala bana sımsıkı sarılmaya devam ediyordu. Esra, demek Yağız'ın kızıydı. Onun gibi sarışındı. Muhtemelen iki buçuk üç yaşlarındaydı. O kadar tatlıydı ki.

Ellerini boynumdan çekmeden o masmavi gözleriyle bana baktı. '' Bak Güloş sonunda annem geldi,'' yeniden bana sarılmasıyla, ne diyeceğimi gerçekten bilemiyordum. Umutla bakan gözlerini hüzne boğmak istemediğim için hala daha sessiz kalmaya devam ediyordum.

''Fındığım hasta değil miydin sen?''

Yağız'ın merdivenlerin başında bizi izlediğini gördüm. Gayet keyifli görünüyordu. Pislik, küçücük çocuğu kim bilir neden annesinden ayırmıştı. Ne hakkı vardı bu küçücük çocuğa anne hasreti çektirmeye? ''Baba bak annem geldi,'' derken gözlerinin içi parlıyordu yavrucağın. Beni annesi sanmasının sebebi neydi?

''Hadi, yatağa daha fazla hasta olmadan,'' Onun söylediklerini pek umursamıyordu. Bu beni sinir etmişti. Büyük bir ihtimal ben varım diye cevap vermek istemiyordu. Ayağa kalktım ve Esra'nın elini tuttum. ''Hadi seni odana götüreyim,'' diyerek onunla ilerlemeye başladık. Yağız'a bakmamaya özen göstersem de onun bana baktığını görebiliyordum. Geri zekalı!

Onu yatağına yatırdığımda hala anne diye sayıklaması onu daha fazla ümitlendiriyordu. Hele benim sessiz kalmam onu doğruluyormuş gibi oluyordu. Minnacık ellerini tuttum. ''Bak canım ben senin annen değilim,'' diye mırıldandığımda boynunu büktü. ''Ama ben birgün annemin geleceğine inanıyordum,'' Tebessüm etmeye çalıştım. ''Benim adım Didem, sen bana Dido de,'' Gülümsedi, ''Dido mu,'' Kıkırdadığında gülümseyerek başımı salladım. Sonra da dinlenmesi için onu bırakıp odadan çıktım.

Kapıdan çıktığımda Yağız'ın beklediğini gördüm. ''Yazık değil mi bu çocuğa! Onu annesinden ayırmaya hakkın var mı? Anne hasretiyle yanıp tutuşuyor çocuk!'' Kafasını sola doğru yatırdı. ''Bunlar seni ilgilendirmez. Git Alper'le konuş,'' dediğinde cevap vermeden hızla evden çıktım. Benim sorunlarım onu ilgilendiriyordu ama!

O çocuğu en iyi ben anlayabilirdim. Annesiz büyümek nasıl bir duygu ben biliyordum. Anneye sarılamamak, onun varlığını hissedememek. Hele bu yaşlarda çok sıkıntılıydı. Annesinin bir gün geleceğine inanıyordu. Sahi neredeydi acaba annesi?

İlk önce gidip bankadaki birikmiş paramın hepsini çektim. Üzerimdeki bir haftadır değiştirmediğim kıyafetlerden kurtulduktan sonra yanımda telefonumun olmadığının farkına vardım. Büyük bir ihtimal o virane evde kalmıştı. Umursamadan ir telefon aldım kendime. Daha sonra ezberimde olan Alper'in numarasını yazıp aradım. Numara yabancı olduğu için iki çalışta açtı. Eski numaram olsaydı açmazdı, emindim.

''Efendim?''

''Nerdesin?'' diye sordum, buz gibi bir sesle. Eğer Yağız'ın söyledikleri doğruysa Alper'den nefret edebilirdim. Bir tarafım söylediklerine inanmam için yalvarıyordu.

''Yine mi sen! Yüzünü görmek istemiyorum!''

''Dinle sadece beş dakikanı bana ayır. Konuşacağız, bir şeyleri öğrenmem gerek. Sonra istersen hiç hayatında olmam,'' diyerek onu ikna etmeye çalıştım. Tabii ki de söylediklerim yalandı. Eğer bana öyle bir oyun oynadıysa intikam almak için ölümüne savaşırdım. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu.

''Mesaj atacağım yere gel.'' Telefonu yüzüme kapatmasına aldırmadan mesajını beklemeye koyuldum. Artık bana daha fazla oyun oynanmasına izin veremezdim. Bu durum beni çıkmazlara sürüklüyordu çünkü.

Alper mesaj atıncaya kadar boş boş dolaştım. Vitrinlere baktım, sokaklarda gezindim. Mesaj gelince doğru adrese ilerledim. Bir yanım bir hafta sonra onu göreceği için felaket heyecanlıydı. Sanırım özlemiştim. Bir tarafımsa eğer bana oyun oynadıysa diye şüphe içindeydi ve ondan nefret ediyordu.

Yanına yavaşça yürüdüm. Beni holdingin sokağına çağırmıştı. O koyu kahverengi gözlerinin içinde umutla bana karşı bir sevgi kırıntısı aradım. Ama yoktu! Alper benden tamamen vazgeçmişti. Artık bunun farkındaydım. ''Merhaba,'' diye mırıldandım yanına gelince. Başını sallamakla yetindi sadece. ''Ne soracaksan çabuk sor, işlerim var,'' dedi. Yüzüme bakmaya bile tenezzül etmiyordu.

''Sen,'' diye mırıldandım ve derin bir nefes aldım. Söylemeye korkuyordum. ''Beni kandırdın mı yani holding-'' Lafımı boğuk alaycı sesi kesti. ''Öğrendin demek! Ne sanıyordun ki. Yıllarca uğraşıp didindiğim holdingin yarısı gerçekten senin mi olacaktı? Çok inanmışsın. Sadece bir oyundu, dedem eğer seninle evlenmezsem holdingi vermeyecekti. Bende seninle evlendim ve holdingi elime aldım. Şimdide boşanıyorum işte.''

Ne diyeceğimi bilemez halde öylece bakakalmıştım. En güvendiğim kişi beni sırtımdan vurmuştu, öylemi? Yağız haklıymış. Alayla yüzüme bakmasına daha fazla dayanamadım, ''Allah belanı versin! Sen yalancı bir erkek orospususun!'' diye bağırdıktan sonra sırtımı ona dönüp yürümeye başladım. O an belki sinirle belki de doğru olduğunu düşündüğüm için Yağız'la iş birliği yapma kararı aldım. En azından intikamımı alacaktım.

Yine kaç saat yürüdüm bilmiyorum, Miraçlara kadar yürüdüm. Hava kararmak üzereydi. Şimdi bütün eşyalarımı buradan alacak ve bir daha uğramayacaktım. Kapıyı çalınca Miraç açtı. ''Bir haftadır neredesin?'' diye sordu. Sanki çok umurundaydım! Arayıp sormadı şimdi gelmişte hesap soruyor! Cevap vermeden içeriye girdim ve odama ilerledim. Arkamdan yavaş adımlarla geldiğine ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Yavaşça eşyalarımı toplamaya çalışırken bir yandan da söyleniyordum.

''Nasıldı Urfa seyahatiniz, güzel miydi? Kız falan istediniz mi, eğlendiniz mi ha?''

''Salak salak konuşma Didem,''

''Doğru ben salak salak konuşurum zaten. Başka bir işe yaradığım mı var sanki! Bir haftadır ne durumdayım, neler atlattım diye sormayın zaten!''

''bir şey mi oldu?'' diye sordu kolumu tutarak. Kolumu kurtardım.

''Merak ediyorum, seni önemsiyorum ayaklarına yatma Miraç! Yeter artık bu yapmacıklığınız midemi bulandırıyor! Bıktım, yoruldum! Artık hiçbirinizi istemiyorum!'' Son olarak dedemin fotoğraflarını da aldıktan sonra odamdan çıktım. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.

Tam kapıdan çıkıyordum ki bağırdı. ''Geçen yıl aynısını yaptın, aşıksın diye bir şey demedim geri döndün. Ama bu yıl bu kapıdan çıkıp gidersen bir daha geri gelemezsin Didem!''

Oysa bilmiyordu ki, geçen yıl Alper beni onlarla tehdit ettiği için gitmiştim ben. Sırf onlara bir zarar vermesin diye. Hep onları düşünmüştüm. Ama bu sefer bencil davranacaktım. Herkes kendi başının çaresine bakacaktı. Öfkeyle omuz silkip evden çıktım. Yanlarında kalsam ne değişecekti? Beni anlamıyorlardı ki. en azından Yağız sayesinde intikam alabileceğimi düşünüyordum.

Mahallede yürümeye devam ederken bir yandan nerede kalabileceğimi düşünüyordum. Hiçbir şey yapmasam en azından barda yeniden çalışmaya başlardım. Biraz bankadan çektiğim para vardı. Onu da kullanırdım ve kendime bir ev tutardım. En azından şimdilik böyle bir planım vardı. Peki ya Yağız? Onu nerde görecektim? Telefon numarası da yoktu. Onu bulmam ve intikam planları kurmam gerekiyordu. Tabi ilk önce onun Alper'le ne derdinin olduğunu öğrenecektim.

Yanımda duran siyah arabaya baktım. Neredeyse çarpacaktı. ''Orospu çocuğu,'' diye mırıldandığım sırada arabanın arka kapısı açıldı. Yağız beni yanına çağırdığında hiç düşünmeden arabaya atladım. Artık dayanamıyordum. ''Ee napıyoruz?'' diye sordu, ''İntikam alıyoruz,'' diye yanıtladığımda gülümsedi, ''Çok iyi işler çıkaracağız,'' dedikten sonra şoföre yola devam etmesini söyledi.

Fortsett å les

You'll Also Like

Çilek Kız Av Lara

Ungdomsfiksjon

789K 52K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
Peyda Av Herkes Yalan

Ungdomsfiksjon

726K 49K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.4M 106K 62
Okulun "playboyu" ve okulun tek kapalı kızı. Lise de başlayıp hayatlarının bir çok yerinde yollarının kesiştiği bu ikilinin yaşadığı maceraları ele...
Gökyüzü Av Morfinor

Ungdomsfiksjon

1.7M 160K 80
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...