-10.BÖLÜM-

1.2K 87 3
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım. Oldukça yorgun olduğumu hissediyordum. Hala kalbimin tekledigini hissediyorum. Burnuma gelen iğrenç kokuyla hastanede olduğumu anladım. Göz kapaklarım o kadar ağır geliyor ki. Açılmamak için savaş veriyorlar, tıpkı çanakkale savaşını kazanmak için uğraşan askerler gibi.

Güçlükle gözlerimi açtım ve etrafıma bakınmaya başladım. Kolumda serum vardı. Oda da hiç kimse yoktu.

En son...

Evde nefes alamıyordum. Daha sonrasına dair hiç bir şey hatırlamıyorum.

Basımı yeniden yastığa koydum. Gerçekten canım acıyordu. Kalbim sanki yeniden öyle atacakmış gibi korkuyorum.

Kapı açıldığında yavaş hareketlerle basımı kapıya çevirdim. Meryem sultan ve Miraç gelmişti. İkisinin de gözleri kızarmıştı. Ağlamış mıydı?

"Kuzum" diyerek yanimdaki sandalyeye oturdu Meryem sultan. "İyisin dimi yavrum" saçlarımı oksuyordu. Basımı salladım. Sesimi bulmakta güçlük cekiyorum.

"Kardeşim, degerlim benim" diyerek saçlarımı öptü Miraç. Buruk bir şekilde gulumsedi "ödüm koptu lan birşey olacak diye" bende gulumsemeye çalıştım.

Kasığımda bir acı hissediyordum. Neydi bunun sebebi?

Daha sonra Bulut, Cenk ve Mert girdi odaya. Mert! Beni orospu yerine koyan Mert!
Yüzü gözü dağılmış haldeydi. Kim bu hale sokmuştu acaba onu? Kim olduğunu bilseydim, tesekkur etmeyi sevmesem bile tesekkur ederdim. O derece iyi gelmişti.

"Güzelim iyisin değil mi?" diye sordu Cenk. Basımı salladım yine. "Birşey olmaz benim cadıma" diyerek göz kırptı Bulut. Tebessüm ettim.

"Didem" diye fısıldadı Mert. "Ben senden ozur dilerim" dediginde cevap vermedim. Ozur dilemekle hiç bisey olmuyordu ki. Beni tanımayan Alper bile o gün benim yanımdayken Mert karşıma geçmişti. Bunu ondan asla beklemezdim.

Ben birşey edemeyince bir sure beklemiş, sonra da dışarı çıkmışlardı. Doktor sırayla girmelerine izin vermiş.

Alper neredeydi acaba? Üzülmüş müydü benim halime? Ben ona birşey olsa ne yapardım ki? Onu da görmek istiyordum. Gelir mıydı acaba odama? Acaba hastanede miydi?

Kafamda deli sorular.

Bir sure sonra kapı açıldı ve içeriye Alper girdi. Allah'tan başka birşey istesen olacakmış diyen iç sesime bu sefer hak verdim. Onu görmek istiyordum ve o şuan karsimdaydi. Ciddi halinden taviz vermeden yanıma geldi. Sandalyeye oturdu. Beni izliyordu. Bakışlarımı ne kadar ondan cekmek istesem de çekemiyordum. Özlemiş miydim onu?

Giydiği beyaz tişört biraz kırışmıştı. Ama yine o iyi gözüküyordu. Saçları karışmıştı. Yorgun gibi gözüküyordu.

Ne saçmaladım be!

"Kasıkların ağrıyor mu?" diye fısıldadı. Neden fısıldayarak konuşuyordu?

Utancla basımı salladım. Nedenini öğrenmek istiyordum. "Şimdi doktorunla görüştüm. Bu normalmiş" Ne normalmiş arkadaş?! Doğum mu yaptım ben!

"N-neden" diye sordum, sonunda bulduğum sesimle.

"Kalbinde bir sorun vardı ve ameliyatla bunu halletmeye çalıştılar. Sanırım kasığından bir telle giriş yapmışlar."

Ha?!

Birşey anlamasam da basımı salladım. Zaten yorgundum, konuşacak halim bile yoktu. "Didem" diyerek yanağımı öptü. Daha sonra boynuma bir öpücük konurdu. " herşeyi kabul ediyorum" dedi gözlerimin içine bakarak "evlenecegim"

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin